Bulten sinir sayisi pdf



Yüklə 182,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/93
tarix05.03.2018
ölçüsü182,95 Kb.
#30613
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   93

90
Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
doğru  tanımlarını  bilen  bir  kişinin 
 tercih ediyor-
du ve demokrasiye karşıydı.
Sokrates’in kendisi sadece konuşmuş 
olmasına rağmen hayranlarından ba-
zıları  harekete  geçip  demokrasinin 
geçici  yıkımına  yardım  etmiştir.  Bu 
ve  buna  benzer  nedenlerden  dolayı 
Sokrates yetmiş yaşında 
 gibi 
suçlardan  yargılanıp  suçlu  bulundu, 
zehirlenmek suretiyle ölüm cezasına 
çarptırıldı. Sokrates, özgür toplumda 
kişinin özgür toplumu açıkça eleştir-
me özgürlüğü bulunması gerekliliği-
ne  dair  demokratik 
nin  ilk  kur-
banlarındandır.  Çelişkili  bir  biçimde 
Sokrates  hem 
 
şehididir hem de 
dir. O’na göre söz söylemeye 
yetkin olanlar söz söylemelidir…
Sokrates’in açıkça mahkemeyi ve ka-
nunları  kınamış  olduğunu  düşünebi-
lirsiniz. Ama Sokrates böyle yapma-
mıştır. Sokrates kararı kabul etmiştir. 
Sokrates  yaklaşan  felaketini  kucak-
lamıştır. Daha sonra arkadaşı Kriton 
onu  hapisten  kaçırmaya  çalışmıştır. 
Platon’un 
  eserinde 
yaşlı  filozof  bizleri  kalması  gerek-
tiğine  ikna  eder.  Sokrates  Kriton’a 
şimdiye kadar hiç kaçmadığını ve ka-
nunu  değiştirmeye  hiç  çalışmadığını 
o yüzden sonuç ne olursa olsun kalıp 
kanuna  uyması  gerektiğini  açıkla-
maktadır. Atina ile toplum sözleşmesi 
yapmıştır. Kanuna uyma zorunluluğu 
olduğu  için  hapisten  kaçmayacaktır. 
Mahkemenin kararına uyacaktır.
İngiliz  düşünür  Thomas  Hobbes 
(1588-1679) 
  eserinde 
toplum  sözleşmesine  uymaları  için 
insanları  korkutacak  zalim  ve  güç-
lü  bir  yöneticinin  olması  gerektiğini 
savunur.  Temel  yakalanma  korkusu 
olmazsa  insanlar  kuralları  sürekli 
çiğneyecektir.  Bu  nedenle  kuralları 
çiğnemekten kaynaklanan cezalandı-
rılma korkusu insanların kurallara ve 
toplum  sözleşmesine  uymasını  sağ-
1
  Hobbes, Thomas, 
, çev. Semih 
Lin, YKY, İstanbul.
lar.  Eğer  toplum  sözleşmesine  karşı 
gelirseniz  o  zaman  kanunun  güven-
liğinin  dışında  Doğa’nın  vahşi  dün-
yasında  kalırsınız.  Üstün  yönetici, 
kanuna  karşı  gelenlere  herhangi  bir 
yıkım biçimini kullanabilir çünkü bu 
kişiler  kendilerini  toplumun  kanun-
larının güvenliğinin dışına çıkarmış-
lardır.
Thomas Hobbes, toplum sözleşmesi-
nin  güvenliğinden  uzakta  tek  başına 
bir  hayatın  korkunç  ötesi  olduğunu 
yazmaktadır:  “Kimseye  güvenemez-
siniz.  Doğa  sürekli  mücadele  alanı-
dır.  Böyle  bir  durumda  Sanayi  için 
yer olmaz; çünkü buranın ürünü belli 
değildir.  Sonuç  olarak  Yeryüzü’n-
de  Kültür  olmaz;  Denizcilik  olmaz; 
Denizden  ithal  edilebilecek  ürünler 
olmaz; ferah 
 olmaz; güç ge-
rektiren  şeyleri  hareket  ettirmek  ve 
yerlerini  değiştirmek  için 
 
olmaz; 
  olmaz; 
ın önemi olmaz; 
;
biyat;
  olmaz.  En  kötüsü  de 
sürekli  bir 
  ve 
  olur.  Kişinin  hayatı 
 ve 
olur.” 
(
, T: Hobbes).
Thomas  Hobbes,  insanların  bir  top-
lumda hayatta kalabilmek için doğal 
özgürlüklerinden  vazgeçmeleri  ge-
rektiğini ve bizim de herkesin toplum 
sözleşmesine  uymasını  korkutarak 
sağlayacak acımasız, sert bir yöneti-
ciye ihtiyacımız olduğunu savunur.
Tarihte  yaşamış  bazı  liderler  de  şid-
detli bir baskının toplum için gerekli 
olduğunu düşünmüştür. 
 
binlerce  Kuzey  Koreli  “set  çalışma 
kampları”nda  açlıktan  ölürken  ken-
disini ülkeyi koruyor gibi göstermek-
tedir. Adolf Hitler, Arî ırkı koruduğu 
iddiasıyla  milyonların  ölümüne  se-
bep olan bir savaş çıkardı. Bir yığın 
acımasız  zalim,  insanların  iyiliği  id-
diasıyla insanlara terör estirmektedir.
Daha iyi bir yaklaşım var mı? 
Evet. 
Var. 
Demokrasi  olarak  liderlerimizi  oy 
vererek seçebilir, güç ayrımına (yasa-
ma, yürütme, yargı) giderek güçlerini 
sınırlayabilir ve daha sonra manyak-
ça 
laşanları  başımızdan 
atabiliriz.
Didişim  mantığı,  dürüst  sorgulama-
nın entelektüel değerine sırtını çevir-
mekte, düşünceyi gerçeği uzaklaştır-
mak  için  kullanmakta  ve  gerçekleri 
incelemek  yerine  onların  üstlerini 
örtmektedir. Bir tartışmada rakibinin 
üstesinden  gelmeye  yönelik  didişim 
güdüsü,  Antikçağ  Sofistlerini  hatır-
latmaktadır.  Erdemden  yoksun  ama 
laf  kalabalığı  yapan  Antikçağ  So-
fistleriyle  Sokrates  tartışmak  zorun-
daydı.  Sofistler, 
  iddiala-
rını  duyurmak  için  adlarını Yunanca 
  anlamına  gelen 
 
kelimesinden  almışlardır  ancak  ken-
dilerini  dinleyen  birçok  kişi  onlar 
için 
  lakabını  daha  uygun 
görmüştür.  Platon  (MÖ:427-347) 
  adlı  kitabında  Sokra-
tes ve onun bazı genç arkadaşlarının 
kendilerini  tartışmalara  sürükleyen 
Sofistlerle (Euthydemos ve Dionyso-
dorus  kardeşler)  yaptığı  konuşmayı 
aktarmaktadır. 
Örneğin  Euthydemus,  Sokrates’in 
genç arkadaşı Cleinias’a 
 diye so-
rar. Cleinias tereddütlü şekilde 
  diye  yanıt  verir.  Euthydemos 
derhal öğrenme eyleminin öğrenme-
miş  olmayı  varsaydığını  belirterek 
öğrenenlerin bilge olmadığını göster-
meyi amaçlayan bir yığın soru sorar. 
Ancak Cleinias, mantıklı görünen bu 
çıkarımı  yapar  yapmaz.  Dionysodo-
ros hemen aksini ispatlamaya çalışır. 
Cleinias’ın  dilbilgisi  hocasının  bir 
şeyler  yazdırdığında,  yazıyı  yazanın 
öğrenmemiş  çocuklar  değil  bilge-
ler  olduğunu  kabul  etmesini  sağlar. 
Buna göre önceki sonuç hatalı olma-
lıdır.  Böylece  görünüşe  göre  uyum-
suz  olan  iki  önermenin  doğruluğu 
kanıtlanmıştır. Ama  bu  imkânsızdır! 
Aynı mantıkla iki adam: hem bilenle-
rin  hem  de  bilmeyenlerin  öğrendiği, 
Sokrates’in  Cleinias’ın  bilge  olma-
Anadolu Aydınlanma Vakfı 
Düşünüyorum Bülteni


Yüklə 182,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   93




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə