184
Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
plana itilmiş, insanlar arası ilişkiler
“mallar arası ilişkiler”e dönüşmüştür.
Güvensizliğin olduğu yerde dayanış-
ma duygusundan da bahsedilemez.
Güven ve dayanışma duygusunun ol-
madığı yerde, adalet de olmaz. Ada-
letin olmadığı yerde Ortak Şuur oluş-
ması mümkün değildir.
Bunların yanı sıra insanların eylem
dünyasında duygu ağırlıklı yaşama-
ları, sorgulama yapmamaları, yaşa-
dıkları süreci anlamlandırmalarını
engellemektedir. Bu yüzden ilişki
biçimlerinde ciddi bir anlam soru-
nu vardır. Süreç sorgulanmadığında
anlam üretemezsiniz. Bu durum 20.
yüzyıl sisteminde eğitim altyapısının
genelde ezbere dayalı olmasından
kaynaklanıyor. Kavramsal eğitim ve
üretimin başlaması daha anlamlı bir
yaşam sürecinin kapılarını açacaktır.
Şu anda adil olmayan bir paylaşım
sistemi var. Bu sistemde kişisel ya da
grupsal çıkarlara dayalı paylaşım olur
ama dayanışma olamaz. Politika, si-
yaset ve resmî tarih baskısı olmadan,
insanlar sevgi temelli özgür iradeleri
ile yaptıkları seçimlerin doğaya, in-
sanlara ve çevreye neler getireceği-
nin sonuçlarını sorgulamalıdırlar. Bu
durumun bireysel sorumluluğunun
bilicinde olmalıyız. Bu bilinçte olan
insanlar dayanışmaya girerek ortak
şuur oluşturma sürecine katkı sağla-
yacaklardır.
Alternatifli mantık önümüzdeki yıl-
larda düşünce alanları vd. sosyal alan-
lardaki ilişki biçimlerini önemli ölçü-
de etkileyip, değiştirecektir. Anlamak
için sorgulamak, deneyimlemek ve
ilişkilendirmek gerekiyor. Yeni gelen
her şeyde problem budur. Çünkü in-
sanlar daha önce zihinlerinde oluşan
imgelerle olayları ilişiklendirir ve
yeni bir resim ortaya çıkarırlar. Şu
anda yeni resim ortaya çıkmamış du-
rumda. Ancak satır aralarına bakmak
lazım.
Satırları oluşturan
cümleleri, diğer cümlelerle ilişkilen-
dirip bağ kurabilirsek satır aralarını
okuyabiliriz. Satır aralarını okuyabi-
lenler geleceğe
yapabilirler.
Yeni teknolojilerin, yeni düşünce
biçimlerinin ve toplumsal hayatın
gidişatını iyi anlayıp ona göre proje
üreten her sistem varlığını devam et-
tirmek anlamında, diğer sistemlerden
önde olacaktır.
21. yüzyıl yapılarında alternatifli dü-
şünce biçimleri gelişmektedir. Formel
mantıkta bir şey ya doğrudur ya da
yanlıştır. Süreçsel düşünebilme ve al-
ternatif üretebilme sınırlıdır. 21. yüz-
yıl ağ yapıları düşünce biçimlerinde
ise alternatif üretebilme sınırsız ola-
bilmelidir. Bulanık mantık teknolojisi
uygulamalarında bu görülmektedir.
21. yüzyıl mantık biçimi, “bulanık
mantık” başka deyişle “alternatifli
mantık” biçimleri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bilgi teknolojileri saye-
sinde neredeyse sonsuz sayıda ihtimal
ilişkilendirilip, değerlendirilmektedir.
Süper hızlı trenler, sarsıntılı ortamlar-
da foto ve video çekebilme, çok yük-
sek hızlarda ani duruş gibi vd. tekno-
lojilere “bulanık mantık” teknolojisi
olanak sağlamıştır.
Bilgisayar teknolojisinin insan haya-
tına girmesi ve internetin ortaya çık-
masından sonra, yeni BT Sektörleri
(bilgi teknolojileri sektörleri) çok hız-
lı gelişmektedir. Önümüzdeki yıllarda
20. yüzyıl sektör ve mesleklerinin
çoğuna gereksinim kalmayacak. Geç-
miş teknoloji dönüşüm kavşaklarında
yaşanıldığı gibi. Bu bağlamda sana-
yi devrimi sonrası oluşan 20. yüzyıl
sektör ve meslek alanlarında sınırlar
daralırken internetle birlikte sanal ağ
alanlarının sınırları sürekli gelişmek-
tedir. Bilgi teknolojileri ağ altyapıları
ağsal yapılara ve 21. yüzyıl Network
Endüstrilerine zemin hazırlamaktadır-
lar. Bu yapılar 21. yüzyılda
organizasyon özelliklerini gösteren
“katılımlı ağ yapıları”na dönüşecek
diyebiliriz. 21.yüzyıl katılımlı ağ ya-
pıları; doğa, insan ve çevreyi merkeze
alan, ontolojik temelli, kendini sürekli
yenileyen dinamik yapılardır.[1]
20. yüzyıl sosyo-ekonomik yapılan-
masında oluşan rekabet, bireysel ça-
lışma, stres, önyargı, korku gibi kav-
ramların yerini 21. yüzyıl katılımlı ağ
yapılarında dayanışma, takım çalış-
ması, umut, güven, sevgi kavramları
almalıdır. Bu yapılarda 20. yüzyıl
endüstri odaklı eğitimin yerine, 21.
yüzyıl insanî değerler odaklı eğitim
olmalıdır. 21. yüzyıl “katılımlı ağ
yapıları”nda farklılıkların haklarının
eşitliği bağlamında bir dayanışma ve
ortak şuur oluşturma süreci yaygınlaş-
malıdır. Özgürlük ve hakların eşitliği
kavramlarının toplumsallaşması, ağ-
sal yapılardaki insanların; ortak şuur,
faal irade ve dayanışma içerisinde bu-
lunurlarken, akıl emeği üretme bağ-
lamında bir değer yaratma sürecine
girmeleri insanlık için çözüm olabilir.
“Katılımlı ağ yapıları; gönüllülük içe-
ren süreçlerden oluşur. Doğa, insan ve
çevreyi merkeze alan, ontolojik temel-
li, kendini sürekli yenileyen bir yapı-
lanmadır. Sürekli devinim ve gelişim
içerisinde olmasının nedeni, hem bu
yapı içerisindeki insanların gelişimi
ve değişimi hem de sistemin kendi
içerisinde gerçekleşen değişiminden
kaynaklanmaktadır. Sistem ve siste-
mi oluşturan yapılar, çağa ve çağın
gereklerine, evrensel ilke ve değerler
çerçevesinde uyumlanarak, kendi ge-
lişimlerine katkısı olabilecek her türlü
değişimi izlerler. Katılımlı ağ yapıları,
bugüne kadar var olan ekonomi temel-
li sistemleri terk eder ve insanı temele
alan bir sistemi benimser. Her türlü
toplumsal değeri üreten varlık insan-
dır. Bu gerçekten yola çıkarak, üreti-
len ve geliştirilen her şey; doğa, insan
ve çevreye hizmet etmelidir anlayışı
içinde hareket eder. Temelde varlık
bilim (ontoloji) vardır ve varlık bilim-
den bilgi bilime, bilgi bilimden değer-
lere, değerlerden hukuka, hukuktan
siyasete ve siyasetten de ekonomiye
giden bir yol izlenir.” [2]
20.yüzyıl ekonomi temelli dünya-
sında yitirdiğimiz değerleri tekrar
kazanmak bağlamında ‘katılımlı ağ
yapılar’ı önemli araçlardan biri ola-
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni
Dostları ilə paylaş: |