46
Kuarklar
Gözlemlenemeseler de, kuarklar temel fizik kuramlarımızın
hayati
unsurları arasında yer alır.
daha yaşlı olduğunu gösteren fosillerin ve diğer kanıtların bu
lunmasına rağmen (acaba bizi kandırmak için mi konulmuşlar?)
Tekvin’de verilen sürenin gerçekten doğru olduğunu ileri süren
lerin rağbet ettiği bir model. Bir de, evrenin 13,7 milyar yıl önce,
büyük patlamayla başladığı diğer modelimiz var. Tarihi ve jeolo
jik kanıtlar da dahil olmak üzere günümüzdeki gözlemlerimizin
çoğuyla uyuşan bu model, geçmişe dair en iyi açıklamamız. Bu
ikinci model fosilleri ve radyoaktif kayıtları, bizden milyonlarca
ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin ışığını aldığımız gerçeğini açıkla
yabilmekte; yani bu model -büyük patlama kuramı- ilkinden çok
daha kullanışlı. Yine de, birinin diğerinden daha doğru olduğunu
söylemek mümkün değil.
Bazıları, zamanın başlangıcını büyük patlamadan da geriye gö
türen bir başka modeli destekliyor. Bu modelin şimdiki gözlemle
ri daha iyi açıklayıp açıklamadığı henüz net değil; çünkü evrenin
gelişimine ilişkin yasalar büyük patlama ile işlemez hale gelmiş
olabilir gibi görünüyor. Eğer öyleyse, büyük patlamanın öncesin
deki zamanı kapsayan bir model yaratmanın anlamı olmaz; çün
kü o zaman var olanlar şimdiki zaman için gözlemlenebilir hiçbir
sonuç sunmayacaktır. Dolayısıyla evrenin büyük patlamayla ya
ratılmış olduğu düşüncesine bağlı kalmamamız daha iyi olur.
47
Bir model şu özelliklere sahipse iyi bir modeldir:
1. Zarifse
2. İçerdiği uyarlanabilir veya keyfi unsurların sayısı azsa
3. Var olan bütün gözlemlerle uyuşup onları açıklayabiliyorsa
4. Doğrulukları kanıtlanmadıkları
takdirde modeli çürütecek
veya yanlışlayacak gelecekteki gözlemler için ayrıntılı
öngörülerde bulunuyorsa
Örneğin, Aristoteles’in kuramında Dünya’yı toprak, hava, ateş
ve su olmak üzere dört elementin oluşturması ve nesnelerin ken
di amaçlarını yerine getirmek için hareket etmesi çok zarifti ve
uyarlanabilir unsurlar da içermiyordu. Ancak bu kuram pek çok
durumda kesin öngörülerde bulunamadı, bulunduğunda ise ön
görüleri gözlemlerle uyuşmadı. Bu öngörülerden biri de daha ağır
nesnelerin daha hızlı düşeceğiydi, çünkü onların amacı düşmekti.
Galilei’ye kadar hiç kimse bu öngörüyü sınamanın önemli oldu
ğunu düşünmemiş gibi görünüyor. Bunu, Pisa Kulesi’nden ağırlık
lar atarak sınadığı anlatılır. Belki de bu uydurma bir hikâyedir an
cak onun farklı ağırlıkları eğimli bir zeminden aşağı yuvarladığını
ve Aristoteles’in öngörüsünün tersine hepsinin aynı oranda hız
landıklarını gözlemlediğim biliyoruz.
Yukarıdaki kıstasların öznel olduğu açık. Örneğin zarafet ko
laylıkla ölçülebilecek bir şey değildir, ancak bilim insanları ara
sında oldukça değer görür, çünkü doğa yasalarının belirli durum
ları kısaltarak tek bir basit formüle indirgemesi beklenir. Zarafet
bir kuram biçimine işaret eder. Ancak, uyarlanabilir unsurların
yokluğuyla yakından ilgilidir çünkü yalan yanlış unsurlarla dolu
bir kuram pek zarif değildir. Einstein’ın ortaya koyduğunu başka
sözcüklerle ifade edecek olursak; bir kuram mümkün olduğunca
basitleştirilmeli ama basite indirgenmemelidir. Ptolemaios, mo
delinin gökcisimlerinin devinimlerini daha doğru bir şekilde ta
nımlayabilmesi için onların dairesel yörüngelerine dışçemberler
eklemiştir. Dışçemberlere dışçemberler ve hatta onlara da başka
dışçemberler eklenmiş olsaydı model daha doğru olabilirdi. Mo
dele karmaşıklık eklemek onu daha doğru kılabilse dahi, bilim in
sanları bir dizi gözleme uyması için çarpıtılan bir modeli tatmin
edici bulmazlar; onu kullanışlı bir ilkeyi temsil eden bir kuram
dan ziyade, veriler kataloğu olarak kabul ederler.
5. bölümde pek çok insanın, doğanın temel parçacıklarının et
kileşimlerini tanımlayan “standart model”i zarif bulmadıklarını