Doğal diller, özellikle yapısal ve sözcükle ilgili anlaşılmazlıklar ve belirsizlikler bakımından doğal olmayan dillerden farklıdır. Bu doğal olmayan dillere
programlama dilleri örnek gösterilebilir. Böyle bir tanımlamaya göre
Esperanto
gibi yapay diller doğal olmayan dil olarak sınıflandırılır, çünkü bu gibi
dillerin bağımsız tarihi bir gelişimi söz konusu değildir. Doğal diller de yapay diller de jest, mimik ve iletişimdeki ton değişimleri için ses melodisi
gibi
aksan
ve
şiveleri
kullanır.
Dilbiliminin içinde, dilin özel yönleriyle uğraşan çok sayıda büyük ve küçük alanlar vardır. Bunlar; dil ve
düşünce
, dil ve gerçeklik veya dil
ve
kültür
arasındaki ilişki ile sözlü ve yazılı dillerdir. İnsanlığın ana dili üzerine varsayımlar özellikle kurgusaldır, söylentiye dayanır; bu paleo dilbilim
alanın araştırma konusudur. Dilin kullanımı, kural değeri taşıyan bakış açıları altında sözlüklerde (imla kılavuzlarında, yazı biçimi sözlüklerinde) ve dil
bilgisi kullanımlarında tanımlanır.
Belirli dilbilimsel alanların yanı sıra, dilin etkisini, yaratıcı gelişimini ve anlamını yoğun olarak özellikle açıklayan bilimsel alanlar vardır. Bu alanlara;
söz sanatlarını inceleme bilgisi (
retorik
), edebiyat bilimi, hem
felsefenin
hem de dilbiliminin alt alanı olarak dil felsefesi ve etnoloji dâhildir.
Biçimsel diller
Doğal dillerin aksine biçimsel diller mantık ve kitle öğreniminin araçlarıyla tanımlanabilir (temel ifadelerin sayılabilir çokluğu, düzyazı kuralları, biçim
olarak güzel ifadeler). Biçimsel mantığın tanımlama ilkeleri de doğal dilleri kullanır; bu alandaki öncü çalışmaları Amerikan Mantıkçı Richard
Montague yapmıştır. Tamamıyla bir yeniden oluşturma elbette mümkün değildir. Çünkü mantık da doğal dillerden türemiştir. Sonuç olarak doğal
dillerdeki her şeyi kararlaştırmak zorundayız (
Ludwig Wittgenstein
).
Tek, tek diller
Dil, özel anlamda Almanca, Japonca veya Svahili dili (asıl adıyla Kiswahili, Doğu Afrika'da kullanılan bir dildir) gibi belirli tek, tek dilleri belirtir.
İnsanlığın sözlü dilleri, dil aileleri içerisindeki genetik akrabalıklarına göre sınıflandırılır; bu sınıflandırma dil kodlamaları aracılığıyla her ayrı dile göre
uluslar arası alanda
ISO 639
”a göre yapılır (
ISO
=Uluslararası Standart Organizasyonu 639 standartlarına göre). 2005 yılında yayımlanan “
National
Geographic
” dergisine göre dünya genelinde 6912 dil aktif olarak kullanılmaktadır. Fakat günümüzde var olan aşağı yukarı 6500 dilin neredeyse
yarısından fazlası yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır, çünkü bu diller artık ya hiç konuşulmuyor ya da artık yeni nesillere aktarılmıyorlar. Bu durum
muhtemelen, günümüzde halen var olan dillerin büyük bir kısmının önümüzdeki 100 yıl içerisinde yok olmasına sebep olacaktır. Toplum, yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya olan dillerle ilgilenmeyi ve insanlığın mirası kabul edilen bazı dilleri belgelendirmeyi destekliyor. Ayrıca bu dillerin, üzerinde
çalışılan özellikleri vasıtasıyla sınıflandırılmasını da destekliyor.
Dil yaşayan bir canlıdır. Dil doğar, zaman içerisinde değişir ve tekrar yok olur gider, ama bu yok oluş biyolojik anlamda değildir, aksine gelecek
kuşaklara aktarılma anlamında bir yok oluştur; burada canlı olma, işlevlerin çeşitliliği için mevcuttur. Günlük hayatta artık kullanılmayan yani ölü
diller olarak kabul edilen diller kendi yerlerini alan dillerde izlerini bırakırlar; örneğin
Roman dillerinde
(İtalyanca, Fransızca, Rumence vb.) ve diğer
başka dillerde de çoğunlukla dilsel ifadelerin alınması yoluyla
Latincenin
izleri görülür.
Diller, kökenlerine göre etnik diller ve
yapay diller
diye sınıflandırılırlar. Bir etnik dil veya halk dili, örneğin bir kök dil Peru ve Bolivya arasındaki
Titikaka (Titicaca) gölü kıyısındaki “Aymara” olabilir. Örneğin bir yapay dil ise Martin Luther tarafından yapılan İncil çevirisi zamanındaki Almancadır,
çünkü ondan önce çok sayıda, tamamen farklı Almanca kök diller vardı ve bu kök diller de kelime dağarcığında birçok farklılıklar gösteriyordu. En çok
tanınan, kendine özgü ve çok yaygın bir yapay dil örneği Esperantodur ama Esperanto dünya dili olarak kabul edilmeye henüz çok uzaktır. (Orijinal adı
“Lingvo Internacia” olan “
Esperanto
”, kendini “Dr. Esperanto” olarak tanıtan Polonyalı göz doktoru “
Ludwik Lejzer Zamenhof
” tarafından, farklı dilleri
konuşan kişiler arasındaki iletişim zorluklarının, öğrenilmesi kolay bir ortak dil ile aşılabileceği düşüncesiyle 1887 yılında üretilen bir yapay dildir.)
Konuşulan diller
Konuşulan diller, var olan bir dilin sözlü ifadelerinin bütünüdür. Konuşulan dillerin yazılı dillerden farklı olarak görsel ve el ile oluşturulmuş
işaret
dili
ve konuşma dışı iletişim (Parasprache) gösterilebilir. Konuşulan diller insanlığın dilinin ilk ve temel biçimidir. Bazı kültürlerde yazı dili geçmişte
yoktu ve hala da yok.
Konuşulan diller kendiliğinden ve özgür biçimde ifade edilen konuşmalardır. Bu konuşmalar düzenlenmemiş ve gözlemlenmemiş iletişim durumlarıdır
ve bu konuşmalar iki veya daha fazla konuşmacı arasında gerçekleştirilir. Bu durum yazılı olarak önceden ifade edilen konuşmalarda hariç tutulur.
Konuşulan dillerin özel oluşum durumları, kısıtlı normalleştirmesinin yanı sıra konuşmanın duruma bağlılığına, etkileşimliliğine ve az da olsa işleme
zamanına aittir. Konuşulan dillerin özelliklerine elips oluşturma da dâhildir. Bu
sözdizimsel
olarak tamamlanmamış cümleler anlamına gelmektedir.
Ayrıca ünlemlerin kullanımını ve dinleyici ve konuşmacı işareti gibi sınıflandırma işareti olarak adlandırılan farklı düzeltilmiş olguları da ifade eder.
Yapay dil
Diğer birçok dilin aksine yapay diller kaynağı belli olan dillerdir. Yapay diller, o dili oluşturan kişi ya da komisyonun adı bilinir olan dillerdir. Yapay
dillerin dil bilgisi yapıları tarihin akışı içerisinde insanların günlük kabulleri ya da yönelimleriyle belirlenmiş ve tamamen insan eliyle yapılandırılmış
olan dillerdir. Örnekler: Esperanto, Elfçe, Kiril Türkçesi, İdo dili, Kotava, Toki Pona,Torozek,Futsch, Apotamkin.
Halk dili
Halk dili bir halkın her yerde konuştuğu dile verilen isimdir. Halk dili, eski bir dil biçimi veya
dinde
, bilimde veya sahnede kullanılan bir yabancı dildir.
Bu durum birçok
kültür
çevresinde eskiden de böyleydi, bugün de böyledir.
Halk dili terminolojisine dair
Halk dili kısmen ülke diline ve
ana dile
anlamca yakın kullanılır. Halk dili kavramı öncelikle şu şekilde ortaya çıkmıştır: yöresel dil yabancı bir dile karşı