viii
Tablolar Listesi
Tablo 1. Britanya’da çıktı artışı, 1700-1831 (yıllık % büyüme) ...................... 30
Tablo 2. Britanya’nın istihdam, gelir, harcama ve yerleşim yapıları, 1700-1840
(%) ...................................................................................................... 30
Tablo 3. Britanya’nın sektörlere göre büyüme rakamları, 1700-1831 (%) ...... 31
Tablo 4. Dünya imalat sanayi çıktısında göreli paylar, 1750-1900 (%) ........... 62
Tablo 5. Kişi başına
sanayileşme düzeyleri, 1750-1900 .................................. 63
Tablo 7. İhracatın değeri, 1820-1913 (1913 fiyatlarıyla milyon $) ................ 107
Tablo 8. Avrupa ekonomik
gelişmesinin dört göstergesi, 1800-1913 ............ 108
Tablo 9. Yabancı ülkelere yatırılmış sermaye, 1862-1914 (Milyar frank) ..... 109
1
GİRİŞ
“İktisatçıların ve siyaset
felsefecilerinin fikirleri, doğru oldukları
zaman da yanlış oldukları zaman da,
çoğunlukla düşünüldüğünden daha güçlüdür.
Aslında dünyayı yöneten pek de bunlardan
fazla bir şey değildir.”
1
Bilim icra edenler açısından onun tarihi, göz ardı edilemeyecek bir öneme
sahiptir. Bilimin, hangi toplumsal gerekliliklerle ortaya çıktığı, geçmişte ne gibi
sorulara cevap aradığı, bilimin sorularında ya da paradigmasında meydana gelen
değişiklikler ve bunların dinamikleri, bilimsel bilginin eksik bırakmaması gereken
noktalardır.
2
İktisadi düşünce söz konusu olduğunda tarih bilgisi özellikle önemlidir.
“Ekonomiyi anlamanın
sine qua non
*
’u tarihi anlamaktır” (Dowd, 2013: 17).
Ekonomi, insanların ilk toplumsal organizasyonlarını oluşturdukları zamandan
itibaren yaşamlarının bir parçasıydı. Toplumların yaşamlarını idame ettirme
tarzlarındaki her gelişim, her toplumsal devinim, bilimde de buna koşut bir devinim
ve değişim getirdi. Bugünkü hâliyle iktisat, bilimin tarihsel gelişiminin, dönüşümünün
bir sonucudur, aynı zamanda tarihsel bir kesitidir. İktisatta bugünün gündemi olan
1
Keynes, 1991: 383.
2
Bu konuda farklı görüşler elbette vardır. Alfred Whitehead, “Kurucularını unutmaktan çekinen bilim
kaybeder” demiştir. Jean Baptiste Say’a göre ise, “Tarihi ne kadar kısaysa, bilim o kadar mükemmeldir” (Aktaran
Blaug, 2001: 146).
*
Olmazsa olmaz’ı.
2
konular, geçmişten gelen düşünsel birikim temelinde tartışılır. İşaya Üşür’ün dediği
gibi,
şurada “genel denge”nin o şık denklemlerini yazarken, burada “para”nın hikmetinden
bahsederken, beride “büyümenin”/”kalkınmanın” o esrarlı ve büyüleyici şekillerini
çizerken, daha ötede “emek değerlerin” erdeminden ya da “küreselleşmenin”
meziyetlerinden… söz ederken kalemimin mürekkebi ya zarif mezar taşlarının “ruhu” ile
dolmuşsa ben ne yapacağım? (…)
Bu tarih bilincidir, bilim bilincidir. (İktisadi) düşünce tarihi, kalemlerimizin vicdanıdır.
Tarih vicdanımızdır (Üşür, 2003: 212).
Girişteki kısa Keynes alıntısının da anlattığı üzere, iktisadi düşünce, toplumun
maddi koşullarından, yani ekonomik koşullarından, kurumlarından, değerlerinden
etkilendiği gibi, onları etkiler de (Hunt, 2009: 20; Özel, 2001: 24-25; Buğra, 2011: 11;
Dowd, 2013: 18). İktisadın konusunun toplumların maddi refahı olduğu ölçüde bu
etkinin
ne yönde olduğu, insan yaşamı için oldukça önemlidir.
İktisadi düşünce tarihi bilgisinin önem taşımasının bir sebebi de, bir bilim olarak
iktisadın ortaya çıkışından kısa sayılabilecek bir süre sonra, iktisat biliminin
kapsamında ve yönteminde meydana gelen dramatik değişimle ilgilidir. Klasik politik
iktisattan
3
“marjinal devrim” olarak adlandırılan kopuşla, bilimin bugün ulaşmış
olduğu noktanın temelleri atılmıştır.
Tarihten, mekandan bağımsız, evrensel geçerliliği olan iktisadi yasalar ortaya
koyduğu iddiasında olan hâkim iktisat teorisinin öncülünün, bilimin henüz
yetkinleşmemiş hâli olduğu düşünülebilir. Nitekim akademik çevredeki genelgeçer
3
Fransızcası “économie politique” olan terim, “politik iktisat” ya da “siyasal iktisat” olarak
Türkçeleştirilmesi gerekirken “ekonomi politik” olarak çevrilmiştir (Savran, 2008: 278) ve terimin dilimizdeki
yaygın kullanımı budur. Biz bu çalışmada, terimin doğru çevirisi olan “politik iktisat”ı kullanacağız.