46
IV-
GENÇLERDEKİ BENLİK ALGISI VE HAZ DÜŞKÜNLÜĞÜ
Toplumsal kültürümüze bireyin sadece kendine odaklanması fikri
aşılandıktan sonra doğan nesiller, görev ve sorumlulukların kişisel benliğin önüne
geçtiği bir dünyayla tanışmadılar. Yaşadığımız zamanın kültürü içinde dünya
olayları, sosyal eğilimler, ekonomik gerçekler, davranış kuralları ve hayata bakış
açısının yanı sıra, popüler kültürün de iniş ve çıkışları mevcut. Doğduğumuz dönem
karakterimizi etkiliyor. Kitle iletişim araçlarının gelişmesinin etkisiyle çoğalan
birçok cezbedici uyarıcı da bu durumu sürekli tetikliyor. Teknoloji ve medyanın
sunduğu yapay ve hayali unsurlar ailelerin çocukları üzerinde kontrol sağlamasını
her geçen gün daha da zorlaştırıyor.
Bugünün gençleri için birey daima önce geliyor. Çünkü evde, okulda,
medyada vs. onlara hep özel oldukları aşılanıyor. Bu nesil kendini mutlu eden şeyin
peşinden gidebilme özgürlüğünden başka bir şey bilmiyor ve düşünemiyor. Her
zaman kendi ihtiyaçlarını ilk sıraya koyuyor ve kendinden memnun olmaya
odaklanıyor.
Gençlere verilen en yaygın tavsiye “sadece kendin ol”. Bu tavsiye bir
zamanlar “kendini bil” idi. Neyle mutlu oluyorsan onu yap ve başkalarının ne
düşüneceğini umursama anlayışı önceki nesillerin kültürel değerlerinden oldukça
farklı olarak günümüz gençlerinin sorgulamadan kabul ettiği bir yaşam felsefesi
haline geldi.
Çocuklarına tapan ebeveynlerin aşıladıkları kibir, egoları şişirmekten ve
gerçekçi olmayan beklentilere kapılmaktan başka bir şey sağlamıyor.
55
55
Jean M. Twenge,
“Ben” Nesli, Çev:
Esra Öztürk, İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2009, ss. 11-21.
47
Yeniçağ psikanaliz medeniyetinin insanı getirdiği varoluş konumu her ne
kadar self-fulfillment/kendini tatmin etme, self-realisation, self-actualization/kendini
gerçekleştirme, individuation/bireyselleşme kavramlarıyla nitelendirilse de aslında
hedonizm, narsizm ve egoizmi teşvik ediyor.
56
1970’lerde yayınlanan kişisel gelişim kitapları ve bir takım terapiler insanları
diğerlerinin düşüncelerini umursamayarak toplum kurallarını çiğnemek konusunda
cesaretlendirdi. Günümüz gençlerine kendi nesillerini en iyi tanımlayan özellikleri
sorulduğunda, en sık alınan cevaplar özgürlük ve açık fikirlilik oluyor. Bu ve benzeri
değerler onlara doğumdan itibaren öğretiliyor. Ana sınıfında öğretilen şarkılardan
tutun da izledikleri çizgi filmler, popüler televizyon dizileri vs. hep farklı olmanın iyi
olduğunu ve onların özel olduğunu söylüyor. Aşılanan sınırsız ve kontrolsüz
hoşgörü, ırk ve din konusundan tutun da cinsel yönelim, inançlar, duygular ve diğer
birçok şeyi kapsıyor.
Yıllardır uygulanan eğitim programlarındaki eksiklik kendini apaçık
gösteriyor. En temel değerlere demode ve mücadele gerektirir gözü ile bakılıyor.
Gençler ukalalık derecesinde açık sözlüler, isyan ise hat safhada. Otoriteye karşı
otomatik bir saygıları yok. Otoriteye boyun eğmemek gençlerin
gözünde adeta sosyal
bir değer olmuş.
Anne ve babalar çocuklarını sevmek ve en güvendikleri arkadaşlarıymış gibi
onlara yol göstermek istiyorlar. Kuralları ve disiplini dayatmaktansa birlikte
eğlenmeyi tercih ediyorlar. Onlara her zaman kendi fikirlerini söylemelerini
öğütlüyor ve bu konuda cesaretlendiriyorlar ama bu çocuklar büyürken alıştıkları
dozdaki otoriteyi kullanmaya devam ettiklerinde ne olacak? Bireyci olmanın
56
Mustafa Merter,
Dokuz Yüz Katlı İnsan Tasavvuf ve Benötesi Psikoloji/Transpersonal Psikoloji
(Gözden Geçirilmiş 8. Baskı), İstanbul: Kaknüs Yayınları, [y.t.y.], s. 337.