Memleket Hikâyeleri / Ayfer Tunç



Yüklə 7,9 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə59/66
tarix26.09.2018
ölçüsü7,9 Mb.
#70871
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   66

Karasu’da  dünyanın  en  güzel  parçalarından  birini  daha  mah­
vetmiş, bir de seçim zamanı geldiğinde eseriyle övünüyor. Tan­
rı dünyayı insandan  korumalıydı.
217


“Siz Batıklar”
Ailesinde  hiç  doktor  olmayan  genç  kız  Erzurum  Tıp’ı  kazan­
mış,  çok  mutlu.  Gerçi  Çapa  veya  Cerrahpaşa’yı  tercih  ederdi 
ama olmadı.  “N’apalım, buna da şükür,”  diyor,  “Erzurum, mer- 
zurum...  sonuçta  doktor olacağım  ya.”
Kibirli  bir  kız  değil,  Erzurum’u  küçümsemiyor.  Memleketi­
nin  her  köşesini  seviyor.  Babası  öyle  öğretti,  “Bayrağın  dalga­
landığı her  yer vatandır!”  diyerek ve  buna  tüm kalbiyle inana­
rak.  iki  sene  önce  Doğu’nun  herhangi  bir  şehrini  göremeden, 
SEKA’dan  işçi  emeklisi  olamadan,  yemekhanenin  orta  yerinde 
tık  diye  kalpten  gidiveren  babası  kendini  vatansever  olarak  ta­
nımlardı.  Öldüğü  gün  mezgit  tava  varmış  yemekte,  babasının 
işçi  arkadaşları  öyle  söylediler.  Nedense  bunu  hiç  unutmuyor. 
Evde  ne  zaman  mezgit  yeseler  babasının  yediği  son  yemeğin 
mezgit olduğu  akima  geliyor.
Genç  kız  için  mesele  Erzurum’un  Doğu’da  olması  değil.  Me­
sele  Doğu’nun  çok  soğuk  ve  çok  uzak  olması.  Bugüne  kadar 
Bolu’nun  ötesine  geçmedi,  geçmesi  için  bir  neden  olmadı.  Er­
zurum  öyle  uzak  ki,  İzmit’ten bindiği  otobüsten  20 küsur saat 
sonra inecek.  Üstelik  bu  kestirmeden  gideni.  Bir  de  Orta  Ana­
dolu’yu  dolaşa  dolaşa,  her  ilçeden  yolcu  toplayarak giden oto­
büsler var, onlarla yolculuğun otuz saat sürdüğü bile oluyor di-
218


yorlar,  şoförün  vicdanına  ya  da  otobüs  şirketinin açgözlülüğü­
nün derecesine  kalmış  artık.
Okulların  açılmasına  daha  bir  ay  var.  Genç  kız  sadece  kay­
dını  yaptıracak,  yurt  falan  ayarlayacak,  sonra  dönecek.  Annesi 
“Seni  Doğuya yalnız göndermem, ben de gelicem!” diye tuttur­
du.  Hiç  değilse  kayıt  yaptırırken  kızının  yanında  olmak,  oku­
yacağı okulu görüp gururlanmak, ayrıca bu  Doğu şehri güveni­
lir  mi güvenilmez  mi,  gözünün  nurunu  nasıl  bir  yere  gönderi­
yor,  bilmek  istiyordu.  Ama  eklem  romatizması  birden  azıp  da 
kaskatı  kesilince  durum  değişti.  Evli  barklı  büyük  kızına  “Sen 
de  kardeşinle  beraber  git,”  de  diyemedi.  Hem  iki  küçük  çocu­
ğu  var büyük  kızının  hem  de  otobüsler  çok  pahalı.  Kendisin­
de de  para  yok  ki, aldım biletini  desin.  Neyse  ki  genç  kızın  Er­
zurum’un Pasinler  ilçesinde üsteğmen olan  dayısı  “Bırak  gelsin 
tek başına.  Ben  karşılarım,”  dedi  de annenin  içine  su  serpildi.
Yolcuların eşyaları tıklım tıklım.  Koridorda bile sepetler,  iple 
bağlanmış  pazar  çantaları  var.  Annesiyle  ablası  eşyalarını  yer­
leştiriyorlar  otobüsün  rafına.  Annesi  tembih  üstüne  tembihte 
bulunuyor.
“Yürürken  önüne  bak.  Hava  karardıktan  sonra  sakın  dışarı 
adım  atma.  Paranı  iyi  sakla.  Kimseyle  samimi  olma.  Kandırır­
lar,  aldatırlar,  faydalanmaya  kalkarlar,  Allah  saklasın.”
Genç kız “Bu  nasihatlerini  temelli gidişime  sakla,”  demek is­
tiyor.  Bir  de  “Niye  söylüyorsun  ki,  ben  bilmiyor  muyum  san­
ki?”  demek istiyor, ama  demiyor.  Onun yerine ablası söylüyor. 
“Anne  tamam,  kendi akıl  eder,  merak  etme.”
16.00’da  kalkan  otobüs,  pazar günleri  İstanbul  trafiği nispe­
ten  rahat  olduğu  için  vaktinden  önce  varıyor  İzmit’e.  Muavin 
yazıhanenin  önünde  lak  lak  eden şoföre  bütün  yolcuların  bin­
diğini  söylüyor.  Şoför  de  yerine  oturunca  anne  ve  abla  inmek 
için  telaş  ediyorlar.  Annenin  dizleri  bükülmüyor,  muavin  ve 
abla  kollarına giriyorlar, indiriyorlar.  Anne ve abla otobüs göz­
den  kaybolana  kadar genç  kıza el  sallıyorlar.
Bu,  genç  kızın  ilk  Doğu  yolculuğu.  Aynı zamanda yalnız ba­
şına  çıktığı  ilk  şehirlerarası  yolculuk  olacak.  Bu  nedenle  ayrı­
ca  heyecanlı.
219


Otobüs  otoyola  giriyor.  Genç  kız  şoförün  arkasındaki  kol­
tukta  oturuyor.  Beyaz gömlekli kaptan şoför güneş gözlüğünü 
takıyor.  Dikiz aynasından görüyor genç kız.  Şoförün  sırf havalı 
olmak  için  taktığını  düşünüyor.  Doğuya  gidiyorlar  çünkü,  gö­
ze  girecek  güneş  arkalarında  kaldı.
Hiçbir şeyi kaçırmak istemiyor.  Gözünü  manzaradan ayırmı­
yor.  Kaynaşlı’ya  geldiklerinde  hatırlıyor  küçük  bir  defter  aldı­
ğını  yanma,  yol  notları  tutmak  için,  telaşla  çıkarıyor.  Yanında­
ki  koltukta  oturan  oğlan  çocuğu  kıpır  kıpır.  “Bayan  yanı”  kav­
ramına  altı-yedi-sekiz  yaşına  kadar  oğlan  çocukları  da  dahil. 
İkide bir kalkıp koridorun öbür tarafındaki anne babasına veya 
daha  arkada  oturan  akrabalarına  gidiyor.
Kasabaların,  köylerin  adları  öyle  ilginç  ki,  genç  kız  her  gör­
düğünü,  yol  ayırım  tabelalarında yazanları bile  defterine  geçi­
riyor.  Darıyerihasanbey,  Darıyeribakacak, Yolçatı,  Yumrukaya, 
Çivril,  Yenicepınar,  Rüzgârlar,  Yenigüney,  Avşar,  Yeniçağa,  Ib- 
rıcak,  Gerede,  Güneydemirciler,  Çayörengüney,  Kapaklı,  Ka- 
racadağdemirci,  Çördük,  Kuzdere,  Göynükçukuru,  Bayındır, 
Çerkeş,  Kadıözü.
Atkaracalar’da  mola  veriyorlar.  İniyor, otobüsteki  adamların 
onu  şöyle bir süzdüklerini  hissediyor.  Kötü  niyetten  değil,  me­
raktan süzüyorlar diye düşünmek istiyor, ama gene de rahatsız 
oluyor.  Lokantada  tek başına  oturmaya çekiniyor.  Tuvalete gi­
diyor, kimileri çarşaflı, kimileri uzun pardösülü kadınların ara­
sında sıra bekliyor.  Kimileri abdest alıyorlar, lavabolara güç be­
la  ayaklarını  dayayıp.  Şehirlerarası  mola  yerlerinin  tuvaletleri 
eh,  düzelmiş sayılır, yıllar öncesindeki gibi değil.  Ama gene  de 
temiz  bir  tuvalet  için  ilk giren  olmak  lazım.  Ayrıca  illa  ki dur­
madan su akıtan birkaç bozuk musluk oluyor, şar şar şar su se­
si  yankılanıyor,  nemli bir soğuk var tuvaletlerde.
Elini yüzünü  yıkayıp  otobüse dönüyor.
Bir garson otobüsten inmeyen yolculara çay dağıtıyor.  “Çay­
lar  şirketten!”  diye  bağırıyor.  O  da  alıyor  bir  tane.  Hâlâ  ıslak 
bir  cam  bardakta  tavşankanı  çay.  Uzun Anadolu  yolculukları­
nın son  keyifli zamanları bunlar.  Otobüsler her  koltuğa bir ek­
220


Yüklə 7,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə