Teabing, "Robert," diye kekeledi. "Sen onu açtın. Peki... harita nerede?"
Langdon gözünü kırpmadan elini tüvit ceketinin
üst cebine götürdü ve dikkatle,
yuvarlanmış narin papirüsü çıkardı. Langdon, Teabing'in yattığı yerin sadece birkaç metre
ötesinde papirüsü açıp baktı. Uzun bir aradan sonra, Langdon’ın yüzüne bilmiş bir tebessüm
oturmuştu.
Biliyor! Teabing'in kalbi bu bilgi için can atıyordu. Hayatı boyunca kurduğu haya! tam
önünde duruyordu. Teabing, "Söyle bana!" dedi. "Lütfen! Ah Tanrım, lütfen! Henüz çok geç
değil!"
Koridordan Papazlar Meclisi Binası'na doğru ilerleyen ayak sesleri artarken,
Langdon
sessizce papirüsü kıvırıp, yeniden cebine yerleştirdi.
Boş yere ayağa kalkmak için debelenen Teabing, "Hayır!" diye bağırdı.
Kapılar aniden açıldığında, Bezu Fache hedefini yerde çaresizce yatan Leigh Teabing
arayan vahşi gözleriyle içeri arenaya atılan bir boğa gibi girdi. Rahat bir nefes alan Fache,
Manurhin marka tabancasını kılıfına sokarak Sophie'ye döndü. "Ajan Neveu. Senin ve Bay
Langdon’ın güvende olmanız beni rahatlattı. Söylediğimde gelmeliydiniz."
Fache'nin ardından içeri giren İngiliz polisi elem içinde kıvranan tutsağı yakalayarak
kelepçeledi.
Sophie, Fache'yi gördüğüne çok şaşırmış gibiydi. "Bizi nasıl buldunuz?"
Fache, Teabing'i gösterdi. "Manastıra girerken kimliğini göstermek gafletinde bulunmuş.
Güvenlik görevlileri, onu aradığımıza dair yaptığımız polis yayınını duymuşlar."
"Langdon'ın cebinde!" Teabing deli gibi bağırıyordu. "
Kutsal Kâse haritası!"
Polisler Teabing'i ayağa kaldırıp, dışarı taşırken başını geriye atıp adeta uludu. "Robert!
Bana nerede saklı olduğunu söyle!"
Teabing uzaklaşırken Langdon, onun gözlerinin içine bakıyordu. "Sadece layık olan
Kâse'yi bulur Leigh. Bunu bana sen öğrettin."
102
Silas sessiz bir boşlukta izini kaybettirmeye çalışarak topallarken, Kensington
Bahçeleri'ne sis çökmüştü. Islak çimenlerin
üstünde diz çöktüğünde, göğüs kafesinin altına
aldığı kurşun yarasından akan kanın sıcaklığını hâlâ hissedebiliyordu.
Sis, buranın görünüşünü cennete çevirmişti.
Dua etmek için kanlı ellerini kaldırarak, yağmur damlalarının parmaklarını okşamasını ve
onları yeniden beyazlatmasını seyretti. Yağmur damlaları sırtına ve omuzlarına daha şiddetli
çarparken, vücudunun sisin içinde azar azar kaybolduğunu hissetti.
Ben bir hayaletim.
Yeni hayatın topraksı nemli kokusunu taşıyan bir rüzgâr onu yaladı. Silas harabeye
dönmüş vücudunda kalan her hücreyle dua etti. Bağışlanmak için dua etti. Merhamet için dua
etti. Ve her şeyden önemlisi, akıl hocası... Piskopos Aringarosa için dua etti... Tanrı'nın onu
vaktinden önce almaması için.
Daha yapacak o kadar çok işi var ki.
Şimdi sis, Silas'ın etrafında dönmeye başlamıştı. Kendini o kadar hafif hissediyordu ki, sis
dalgalarının onu taşıyacağına emindi. Gözlerini kapayarak son bir dua okudu.
Sonra sisin derinliklerinden Manuel Aringarosa'nın sesi ona fısıldadı.
Bizim Tanrı'mız iyi ve merhametli bir Tanrı.
Sonunda Silas'ın acısı azalmaya başlamıştı ve piskoposun doğru söylediğini biliyordu.
103
Londra güneşi kendini gösterip yağmurun izlerini silmeye başladığında akşamüzerîydi.
Bezu Fache sorgulama odasından çıkıp, taksiye seslendiğinde
kendini çok yorgun
hissediyordu. Sir Leigh Teabing gürültülü bir şekilde masum olduğunu ilan etmişti. Kutsal
Kâse, gizli dokümanlar ve gizemli kardeşlik hakkındaki tutarsız konuşmalarına rağmen,
Fache kurnaz tarihçinin avukatlarına cinnet savunması için ortam hazırladığından
şüpheleniyordu.
Fache, tabii, diye düşündü.
Cinnet. Teabing masumiyetini her yönden koruyan bir plan
belirlemekte ustalık göstermişti. Tamamıyla masum oldukları ortaya çıkan iki grubu, Vatikan
ve Opus Dei'yi kendi çıkarları için kullanmıştı. Kirli işi, fanatik
bir keşiş ve ümitsiz bir
piskopos tarafından farkında olmadan yürütülmüştü. Daha da akıllıca davranarak, Teabing
elektronik dinleme üssünü, çocuk felci geçirmiş bir adamın ulaşamayacağı bir yere kurmuştu.
Gerçek izleme, hizmetkârı Rémy tarafından yerine getirilmişti Teabing'in gerçek kimliğinin
tek sırdaşı ve o alerjik reaksiyon yüzünden artık bir ölüydü.
Fache,
akli dengesi yerinde olmayan birinin işine pek benzemiyor, diye düşündü.
Château Villette'den çıkan Collet'ten
gelen bilgiye göre, Teabing o kadar kurnazdı ki,
Fache bile bundan bir şey öğrenebilirdi. Paris'in en önemli ofislerinde başarıyla dinleme
cihazları saklamış olan İngiliz tarihçi, Yunanlıların taktiğini uygulamıştı.
Truva atları.
Teabing'in amaçladığı hedeflerden bazıları, ondan aldıkları sanat eseri hediyelerine boğulmuş
diğerleri farkında olmadan Teabing'in belirli parçalar koyduğu müzayedelerde fiyat
arttırmıştı, Sauniére'in olayında, müze müdürü, Teabing'in Louvre'da yeni bir Da Vinci
Kanadı'na para sağlaması ihtimalini tartışmak üzere Chateau Villette’de bir
akşam yemeğine
davet edilmişti. Sauniére'in davetiyesinde, Sauniére'in yaptığı söylenen robot şövalyenin
büyüleyiciliğinden bahseden zararsız bir dipnot vardı. Teabing, onu yemeğe getir, diye
teklifte bulunmuştu. Sauniére görünüşe bakılırsa bunu yapmış ve şövalyeyi, Remy'nin göze
çarpmayan bir ekleme yapmasına yetecek kadar uzun bir süre başıboş bırakmıştı.
Şimdi taksinin arkasında otururken, Fache gözlerini kapadı.
Paris'e dönmeden önce
yapacak son birşey kaldı.
St. Mary Hastanesi'nin hasta odası güneşliydi.
Hemşire,
ona gülümseyerek, "Hepimizi etkilediniz," dedi. "Adeta bir mucize
gerçekleştirdiniz."
Piskopos Aringarosa hafifçe gülümsedi. 'Tanrı her zaman yanımdadır.”
Hemşire işlerini bitirdi ve piskoposu yalnız bıraktı. Yüzüne vuran ılık güneş ışığından
hoşlandı. Dün gece, hayatındaki en karanlık gece olmuştu.
Elemle, cesedi parkta bulunan Silas'ı düşündü.
Lütfen beni affet, oğlum.
Aringarosa, Silas'ın şerefli planının bir parçası olmasını istemişti. Bununla birlikte dün
gece, Aringarosa, Saint-Sulpice'de öldürülen rahibeyle olan ilişkisi hakkında onu sorgulayan
Bezu Fache'den bir telefon almıştı. Aringarosa gecenin korkutucu bir dönüş yaptığının farkına
varmıştı. Dört yeni cinayet haberi, korkusunu ıstıraba dönüştürmüştü. Silas, ne yaptın!
Öğretmen'e ulaşamayan piskopos, oyuna getirildiğini anlamıştı.
Kullanılmıştı. Eyleme
dönüşmesine yardımcı olduğu ürkütücü olaylar zincirini durdurmanın tek yolu, her şeyi
Fache'ye itiraf etmekti ve bundan
sonra Aringarosa ile Fache, Öğretmen, onu tekrar
öldürmeye ikna etmeden önce Silas'a yetişeceklerdi.
Kemikleri ağrıyan Aringarosa gözlerini kapadı ve ünlü İngiliz şövalye, Sir Leigh
Teabing'in tutuklanmasıyla ilgili; televizyon haberini dinledi.
Öğretmen, halka açıklandı.
Teabing, Aringarosa'yı planında mükemmel bir piyon olarak seçmişti.
Sonuçta, Kutsal