307
olduğunu söylemektedir. Ayrıca Maşanov, müslüman entelektüellerin işanizme karşı
tutumlarını da raporuna dâhil etmiş, karşı olan yazarlardan örnekler vermiştir.
1090
Ayrıca işanların İdil bölgesinde zenginler üzerinde etkisini de raporuna almış,
binlerce
rublenin işanın bir işaretiyle din için bağışladığını söylemiştir.
1091
Raporda, Rusya’daki müslümanlar arasında islamın kuvvetlenmesi ve birliği
için çalışan islamî neşriyatın önemi de geçmektedir. Bu konuda da tespitler şöyle ifade
edilmektedir:
“Rusya’daki Tatarların küçük bir kısmı hariç okuma yazma biliyor, dolayısıyla kitap okuyorlar,
özellikle her yıl yüzlerce basılan broşürleri takip ediyorlar. Son yıllara kadar Tatar neşriyatı sadece dinî
içerikliydi, son zamanlarda ilim konulu kitap ve broşürler çıkmaya başladı, bazen edebî de çıkıyor. Dinî
özgürlüğün ilanıyla Rusya’daki müslümanlar arasında yayın faaliyeti hızlandı ve birçok yeni gazete çıktı
ve sürekli de yenileri çıkıyor. Bu gazetelerden bazıları eski tip ve fanatizm ruhu taşımakta ve eski âdetleri
sürdürmeye çalışmaktadır. Bir kısmı ise liberal görüşe sahip bu alanda çalışıyor yine sosyalist
görüşü
savunanlar da var. Tatar gazeteleri çok sayıda basılmıyor ancak broşürler fazla basılıyor. 5 bin 10 bin adet
basılan bu broşürler çok ucuza satılıyor. Kullanılan kâğıtlar da âdî. Yine bu gazetelerde verilen hak ve
özgürlükleri kendi çıkarlarına göre yorumluyorlar. Her istediklerini yayınlayabilirler, kendilerine sadece
verilmiş bir hak olarak görüyor ve islamın propagandasını istedikleri gibi yapıyorlar. Gerçekten de
müslüman-Tatar müslüman aksiyonun hızlanması için en yeni metotları kullanmaktan geri
durmuyorlar”
1092
1089
Maşanov, a. g. r., s.272.
1090
“İşanizmin (sufizm) zararlı etkileri
ne bizim, ne de diğer Rus yazarlar tarafından abartılmıyor. Buna kanıt
işanların müslümanların en eğitimlileri üzerindeki gösterdikleri etkidir. Bir müslüman gazete şunları yazabiliyor:
“Biz işanizmin ne demek olduğunu gayet iyi biliriz. Yine işanların bizi korku ve ürkek tuttuklarını da biliriz.
Eğitimsiz insana bağlılık, onların temelsiz âdetlerine körü körüne kabul sadece onların işine geliyor, ancak
peygamberin getirdiğini bozuyorlar. Buradan onların çoğunun okur yazar olmadığını anlıyoruz, işanları ruhun
muhafazakârları olarak tanıyoruz, her türlü yeniliğe karşılar, biz de istiyoruz tereddüdüm yok, bütün ileri ülkeler gibi
yeniliklerin peşinden gitmeyi ancak önce işanizmi bitirmemiz gerekiyor. O kültürümüzün inkişafında birinci engeldir.
Bizi kör fanatikler olarak adlandırmamaları için işanizmi bitirmeliyiz.” (s. 273); müslüman Tatarlar arasında da XX.
yüzyılla beraber geleneksel ve modern din anlayışı üzerinde tartışmalar vardır. Yeni anlayışı benimseyen özellikle
Batı’da okumuş Tatar aydınları sufizmin zararlı etkilerinden
burada olduğu gibi bahseder, ancak bu çalışmada da
hissedileceği gibi İdil-Ural hatta Merkezî Asya’da müslümanların Ortodoks hıristiyanlık karşısındaki üstünlüğünde
sûfî ekolünün çok büyük etkisi vardır ve bu misyonerlerin raporunda genişçe ele alınmıştır.
1091
“Geçen yıl Kazan’daki zenginlerden biri 5000 rublesini Mekke’deki müslümanların ihtiyacı için göndermiş. Bir
Saratov zengini Medine okulları için 10 bin ruble bağışlamıştır. Bütün bu bağışlar bilgisizliğin neticesidir. İşanizm ve
sufizmin sonucudur. Rusya müslümanları arasında bu tür davranışlar yaygınlaşmıştır. Bu paralar yaşadıkları yerde
harcansa daha iyi olmaz mıydı?. Kendi okullarının daha çok ihtiyacı var. Yaptıkları bu gösteriş onların cahilliğini
göstermez mi? Bizi dinî anlamda gelişmemizi engelleyen maddi ve maneviyatımıza yükseltme çabamıza engel
olmaları cahilliklerini göstermez mi?” (s 273)
1092
“müslüman neşriyatın bu tipe örnek makalesi Kazan Tatar gazetesi
Yıldız no. 401 “Sergide Mescit” ismiyle
yayımlanmıştır. Aleksandra’nın Varisleri adına yapılmış Pavilyon anlatılırken şunlar yazılmıştır: “ bu yapının
minaresi mescit minaresine benziyor içinde bira içildiği müslümanlar tarafından duyulursa bu hiç doğru değil. Bu
durum müslümanlarını dinî hislerini tahkir ediyor. Pavilyon dev bir şişeye benzer, onu minareye ancak aşırı bir
müslüman benzetebilir. Tatar dilinde yayımlanan gazetelere ilaveten Mısır ve Türkiye’de basılan
gazeteler de
308
Ayrıca rapor, son zamanlar yurt dışında Rusça iki müslüman dergi çıkmaya
başladığını haber vermektedir. “
Müslüman” ve
“İstanbul Haberleri”; birincisi Paris’te
ikincisi İstanbul’da çıkan bu dergilerin amacı, Rusya müslümanlarını fikir alanında
geliştirmektir.
“Tatar gazetelerinin bir kısmı panislamist ve panTürkist görüşlerle Ruslarla beraber aynı
devlette yaşamayı kabul etmemektedir. Bütün müslümanları ve Türkçe konuşan ve Türk kökenli halkları
birleştirmek istiyorlar. Medyanın islami propagandada etkisini bilen müslüman Tatar zenginleri,
yayıncılara yardımı esirgemiyor, yayınlarda ileri giden gazete redaktörlerine verilen cezaları ödüyorlar
veya birisi bu parayı topluyor ve yayınlara devam ediyorlar. Bu durumda gazeteye yardım eden Tatarların
ismi saklı kalıyor. Bazen bu isim gazetede yayınlanıyor. Mesela Tercüman redaktörü kendine 500 ruble
yardım yapan zatın ismini açıkça yazmıştır.
1093
Abonelik ve gazete satışlarına ilave broşür de satıyorlar.
Bu tarz Rus yayıncılığında da var. Tatarlar broşürleri satmak için köy pazarlarını kullanıyorlar. Kitap
taşıyıcıları, büyük miktarda gazete kitap ve broşürü pazarlara getirip satıyorlar.”
1094
Rapor, özellikle Batı’da eğitim gören bazı entelektüel müslümanların islami
anlayıştaki değişikliklere neden olmasına da yer vermektedir.
1095
Yine Rusya’da
Tatarlar tarafından takip ediliyor. Bu gazeteler Ruslara karşı düşmanlık yazılarıyla dolu. Bu gazetelerde yazanların
çoğu Rusya’dan giden müslümanlar ve Rusya’da müslümanların esaret altında olduğunu yazıyorlar, devlet içinde
devlet kurmayı amaçlıyorlar.” s. 275
1093
Tercüman, 1897, no: 12
1094
Maşanov, a. g. r.
, 275-76
1095
“Eğitimli müslümanlar islamın sosyal yenilik ve ilimle uyuşmadığını tabi ki anlıyorlar, bu da aralarında yeni
fikirlerin oluşmasına neden oldu, bunda en büyük etki Avrupa hıristiyan kültürün aralarında yayılması oldu. Bu
duruma dergilerden birinde dikkat çekmiştik. Asırlar boyu uykudan sonra daha kültürlü
müslüman devletlerindeki
aydınlar hıristiyanların genel yaşam tarzlarındaki yenilikleri görünce islamın zamanını doldurduğunu ve artık günün
taleplerini yerine getiremediğini anlamışlardır. islamda kadınını aşağı durumu, çok kadınla evlilik, boşanmadaki
kolaylık, mevcut eğitim sistemi ve eğitimin yetersizliği ve buna benzer birçok sorun müslüman entelektüeli şu
duruma getirdi: “Avrupa’yı örnek almak gerekiyor” fakat bunu nasıl yapacaklar? Kuran bu köhneleşmiş hayat tarzını
destekliyor. Bir müslüman olarak kendi dininin kitabını inkâr edemezsin. O islam inancına göre içinde her şeyi
bulunduruyor. Bir insana gereken sadece dinî ihtiyaç değil, gündelik ihtiyaçlar da var. islam yenilikçileri eskiden
denenmiş bir yola başvurarak kültürünü ve ideallerini ayakta tutmayı denediler. Yine bilinmektedir ki, Yunan Roma
dünyasının putperest âlimleri hıristiyanlığın başlangıç yıllarında putperestliğin tatminsizliğini anlayınca
eğitim ve
kültür dünyalarını yükseltmeye çalışmışlar, bu çaba hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla da artarak devam etmiştir. Aynı
yolu şimdi de yenilikçi müslümanlar kullanıyorlar. Kur’anı yorumluyorlar ve yorumu başkalarına da gerekli olarak
gösteriyorlar. Muasır medeniyetin özelliğine uygun olarak bir sosyal hayat dizaynı ancak Kur’ana mecaz anlam
vermekle olabilir. Bir çok meseleyi inkâr ediyorlar, boşanmaların kolaylığını engelliyorlar, köleliği inkâr ediyorlar.
Kadın erkek eşitliğini istiyorlar, dinî skolastisizmin olmadığını söylüyorlar, terbiyevî
eğitim sistemini savunarak
muasır medeniyeti uygun hale getirmeyi; getirirken de islam ruhunu muhafaza etmeyi savunuyorlar. Yenilikçi
müslümanlar tamamen bağımsız olmasını Avrupa’da olduğu gibi istemiyorlar. Böylece islamın ahkâmı, ahlakî
değerleri, yenilikçilerin kalemiyle tamamen başka bir şekil alıyor. Şimdiye kadar gelen ilmî ve dinî kitaplar başka bir
şekle giriyor, akla ve ile uygun olmayan sonuçlar kitaplardan çıkarılıyor ve isteklere uygun hale getiriliyor. Bazen
yenilikçiler Kurandan pasajlar kullanıyorlar ancak anlamına farklı anlamlar yükleyerek tersini yapıyorlar. Kurandaki
birçok ilgi çekici efsane bizzat peygamberleri tarafından anlatılsa da onlar bu efsaneleri halka
mal edip mecazi
anlamlar veriyorlar. Böylece islam yenilikçiler elinde eskisinden farklı yeni bir anlayışa dönüşüyor. Bütün yenilikçi
yazılarında dinî bir ruh sezilmektedir. islamın bu tür yorumu yine de geniş halk kitlesinden ziyade okumuşlar
arasında yaygındır. Gayrı Ruslar arasında faaliyet gösteren misyonerler yine de bu noktaya dikkat etmeliler. Çünkü
islamla mücadelenin eski yollarından olan Kurandan alınmış ayetler bu yeni durumda etkisiz kalabilir. Burada başka
yollar gerekiyor. İlmi ve kültürel yollar; bu yolda yenilikçilerin hıristiyan kültüründen aldıkları esas kabul
edilmelidir. Bu yolla müslümanların hıristiyanlarla kültür ve vatandaşlık temelinde karışmasını sağlamak ve
hıristiyanlığa geçmelerini hazırlamak gerekiyor. (s. 278–79)