319
Dilekçelerin içeriği mollalardan Rusça zorunluluğu kaldırılması yönündedir.
Müslüman
dinî nezareti, bir kişinin imam olabileceğini kararını vermesi yeterli olmalıdır.
1118
Yine rapor, müslümanların kurduğu cemiyetlerin askeri hayatın müslümanlara
etkisini ve buradaki müslüman Tatar davranışının ne olduğunu da ortaya koymasıyla
önemlidir. Rapora göre; “herkes birbiriyle kaynaşıp yakınlaştığı halde, Tatarlar Ruslarla
kaynaşmamakta kendilerini yabancı gibi hissetmektedirler. Ayrıca Tatarlar aynı alayda
ve mollaları olmak şartıyla askerlik yapacaklarını bir dilekçeyle idareye bildirmişlerdir.
Devlet Türkiye’ye kütlesel göçü önlemek için bu isteğe
olumlu da cevap vereceğini
duyurmuştur. Ancak Misyonerler kongrede bu isteğe ve isteğe olumlu bakan hükûmeti
eleştirmişler, Rus ordusunun bu durumda zayıflayacağını belirtmişlerdir.
1119
Rapor özellikle Kırgız çöllerinde Tatarların, islamı yayarak Rus stratejisine
karşı güç oluşturmaya çalıştıklarını, Andican ayaklanmasını organize ettiklerini ve
bölgedeki geniş alanı müslümanlar lehine kullanarak direnç noktası olarak
kullandıklarını da belirtmektedir. Bu nedenle okumuş olsun olmasın Tatarların
Rusya’ya sadık birer vatandaş olmadığı iddiasındadır. Bu iddia raporda şöyle
temellendirilir; “Rusyalı müslümanların Rusçu yeniliklere karşı takındıkları tavır açıkça
gösteriyor ki, müslüman Tatarlar din özgürlüklerini korumak için tamamıyla Ruslardan
uzaklaşma ve kapalı bir çevre oluşturma istikametini seçmişlerdir. Elbette bu, her ne
kadar Tatarların
yeniliklerden mahrum; kapalı bir çevre içinde kalmalarına sebep olsa
da, genel Rus çıkarlarına karşı bir harekettir. Belirttiğimiz gibi istisnalar hariç,
Tatarların kalbi Rusya ile değil, Türkiye ile atmaktadır. Bunu da Kırım Tatarları’nın
Türkiye’ye göçmesi kanıtlıyor ve bunu yaparken de uydurma;
genelde aptalca nedenler
gösteriyorlar.” Türkiye’ye göç ile bilgiler ise şöyle geçer.
“Bazen göçler kütlevî
karakter taşır. Türkiye’ye bu tür göçler en çok Kırım’dan oluyordu, çünkü Kırım
Türkiye’ye en yakın bölgedir. Bu tür göç hareketi, yine toplu olarak Kazan Tatarları
arasından da oluyor. Çistopolski eyaletinde defalarca Tatarlar arasında Türkiye’ye göç
etmek fikri doğmuştur, ancak bu fikirler eyleme dönüşmeden, engellenmiş, hatta
organize edenler defalarca mahkemelerde suç sandalyesine oturtulmuştur.”
1118
Maşanov, a. g. r., s. 310
1119
Maşanov, a. g. r., s. 311.
320
Müslüman Tatarların Türkiye’ye ilgisi de raporda şöyle anlatılır:
“Türkiye’ye
ilgi Tatarlarının çocuklarını okutmak için İstanbul’a göndermelerinden kaynaklanmaktadır. Bu Rus
hükûmetinin dikkatini çekmiştir. Geçen yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır ki, müslümanlar
evlatlarının İstanbul’da okumalarını arzu etmekte ve onları İstanbul’a göndermektedirler. Bu durum, Rus
kanunlarına göre yasaktır. Kanuna göre; Rusya’daki gençler her zaman Rusya’da terbiye almalıdırlar,
sadece
çok özel durumlarda, Çar’ın izni ile dışarı çıkmalarına müsamaha gösterilir. Hükûmetin dikkatini
çeken bu konu üzerine Asya bölgelerine 15. maddeye uyulması hususunda ciddî uyarı verilmiştir.
1120
Yine rapor Türkiye’den gelen ve Rusya müslümanlarını eğiten öğretmenlerin
yasaklanışına dair bilgiler de içermektedir. Ancak bu karar uygulanmasına rağmen
gerekli başarı sağlanamamıştır, zira eğitim evlerde verilerek devam etmiştir. Bu durum
şu şekilde tespit edilmiştir:
“1909 yılında Kırımdan gelen haberler Ruslar için endişe vericiydi; Rusya’da özgürlük ve
Türkiye’de Konstitutsiya ilan edildikten sonra Türk öğretmenlerin Kırım’a akışı artış göstermiştir. Halk
Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı Tavriçeski guberniyasında Türk tipli yeni mekteplerin genel
eğitimine özel dikkat edilmiştir. Bu okullar Türkiye’den gelen, muallim adlanan kişiler tarafından
açılmıştır. Tavriçevski müslüman diyanet idaresi sadece din okulları açıyor ve bu yeni okullardan imtina
etmiş ve Tavriçevski müftüsü bununla ilgili resmî şekilde Tavriçevski gubernatoruna açıklama
göndermiştir.
Görülüyor ki, müftü Türk öğretmenlerinin itibarlı olacaklarına dair vekil olmamıştır.
Türkiye’den muallimlerin istenmeyen akışı Rus hükûmetini Rusya’da yaşayan bütün Türkleri yurt dışına
çıkarmaya mecbur etmiştir. Bu nedenle Petersburg’daki Türk konsolosu bütün Osmanlı Türklerine 1
Mayıstan geç olmamak suretiyle Rusya’da yaşayan ve pasaportu olmayan, Türkiye’deki genel Rus
konsolosu tarafından vizesi olanlar, Osmanlı olduklarını belirten kimlikleri ile gelmelerini istemiştir.”
1121
Müslümanların panislamist görüşlerine karşı hıristiyanların ve özelde Rusların
alacağı karşı duruş da bu kurultayda tartışılmıştır ve raporda dile getirilmiştir
Panislamist görüşün doğuşu ve uygulayıcısı olarak Sultan Abdülhamit gösterilmiştir.
1122
1120
Elbette gençlerin İstanbul’a gitmeleri Rusya’yı endişelendirmiştir. Kendi zamanında Türkiye’de bir muhabir N. İ.
İlminskiy’ye özel mektubunda yazmıştır ki; Rusya’dan gelen müslüman öğrenciler Türkler tarafından korunuyorlar.
Sultan’ın kendisi onlarla özel olarak ilgileniyor. Biliyoruz ki Türkiye’deki mescitler yeteri kadar mal varlığına
sahiptirler. Vakıfların sayesinde; mescitlerin nezdinde okullar çalışıyor, öğrenciler bu okullarda okumaları dolayısıyla
mescitlerden para yardımı alıyorlar. Okumaya gelen Rusyalı müslümanlar da bu yardımı alıyorlar fakat onlara bu
yardımı Sultan’ın değil vakıfların yaptığını bilmiyorlar ve bu da elbette Sultan’a olan sevgiyi artırıyor. O
zaten bütün
sünni müslümanların en başında duruyor. Aynı muhabir yazıyor ki: ”Görmemek mümkün değil ki... Rusya’dan
müslümanların gelişi doğuda, özellikle okullarda; Rus etkisi olmadığı için Rusluktan dışta kalan Rusyalıların ve
müslümanların Ruslar’la yaklaşmasına mani oluyor.(314-315)
1121
Maşanov, a. g. r., s. 315.
1122
“Panislamizm özellikle eski sultan Abdülhamit’in zamanında çok destek görüyordu. Sultan panislamizmin
propagandasına açık şekilde destek veriyordu. Asya ve Afrika’ya orada yaşayan müslümanlar arasında birleşmek
idealini yaymak için gönderilen ajanların sayısı onun zamanında çok daha fazla idi. Bu harekâtın yayılması