ÖLÜLER KİTABI
Dünya üzerinde “Ölüler Kitabı” adıyla bilinen iki ayrı yazılı metin
bulunmaktadır. Bunlardan biri Mısır’a, diğeri ise Tibet’e aittir. Her ikisinin de
konuları aynıdır. Ancak kendi toplumlarının geleneklerine göre anlatım
üsluplarında farklılıklar vardır. Ancak öz olarak anlatılan bilgiler bir ve
aynıdır. Çünkü köken aynıdır. Her ikisi de bir zamanlar yeryüzünde varolan
Atlantis ve Mu Uygarlıkları’nın kültür izlerini taşır.
Biz burada Mısı’ın Ölüler Kitabını kısaca incelemeye çalışacağız:
Bilinen ilk Ölüler Kitabı, 453 Bab’dan oluşan metinlerden oluşur. Bu
metinler Eski Mısır’ın kutsal yazıtlarıdır. Atlantisli bilgeler tarafından eğitilen
ilk Mısırlı rahipler tarafından kaleme alındığı tahmin edilmektedir. Bu metinler
yıllarca gizli tutulmuş ve içindeki sembollerle gizlenen sırlar çok az sayıdaki
kişiye aktarılmıştır.
Bu metinler çok sonraları M.Ö. VII. yy.’da 165 Bab’da toplanmıştır.
Torino’daki Eski Mısır Müzesi’nde bulunan 20 metre boyundaki papirusta
bunlar saklanmaktadır.
Ölüler Kitabı’nın Babları’nın okunuşu, ayinlerde arınmış rahiplerce
yapılıyor, bütün cenaze töreni boyunca ölünün mumyasına dönük olarak, kutsal
metinler okunuyordu.
Mayasis, “Sırlar ve İnisiyasyon” adlı kitabında: “Bu okuma, inisiye olmamış
ruhun dünyayı terk ettiği sırada yapılan aceleye getirilmiş bir inisiyasyon
benzeriydi” diye yazıyor.
Mısır’ın Ölüler Kitabı’nın bazı Bablar’ı, hiç bir insana açıklanmaması
istenen büyük sırları ima etmektedir. Bu sırlar sadece Mısırlı rahiplerce bilinir
ve gizli tutulurdu.
Ölüler Kitabı’nı, sadece ruh varlığının bedenini terk ettikten sonra
karşılaşacağı olayların bir açıklaması olarak görmek, onu gerçek değerinden
uzaklaştıracaktır. Her ne kadar öte aleme yani Spatyom’a geçen varlığın
karşılaşacağı olaylar hakkında bilgiler de kitabın konusu içinde varsa da, esas
özelliği; varlığın hem bu dünyada hem de öte dünyada sadeleşmesi, arınması
ve onların tabiriyle, tanrılara eşit olabilmesi için öğrenilmesi gereken
bilgilerle dolu olmasıdır. İşte bu yüzden, Ölüler Kitabı, aslında bir inisiyasyon
kitabıdır. İnisiyasyonun safhalarını ve inisiyasyonda geçen olayları
anlatmaktadır. Bu yüzden, mabetlerde ezoterik bilime inisiye olan adaylara,
belirli bir metotla açıklanan sırları bünyesinde sembolik bir dille muhafaza
eden Mısır’ın Ölüler Kitabı, her iki açıdan da değerlendirilebilir. Yani Ölüler
Kitabı’nda anlatılanları hem bedenini terk eden varlığın karşılaşacağı olaylar,
hem de inisiyenin eğitimi esnasında yaşayacağı şuur halleri olarak görebilmek
mümkündür. Aslında her ikisini de birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Çünkü
her ikisi de birbirinin parçası ve devamıdır.
Bu yüzden az sonra yapmaya başlayacağımız açıklamalarımızı iki ayrı grupta
toplamaktan ziyade, birbirini tamamlayan açıklamalar olarak ele almayı daha
uygun görüyorum.
Ayrıca, gizli inisiyasyona dahil olan bir varlığın, o devirlerde astral
tecrübeleri gayet kolaylıkla yapabileceği de göz önüne alınacak olursa, böyle
bir ayırımın söz konusu edilemeyeceği açıkça ortaya çıkacaktır. Mısırlı
rahipler yaptıkları Astral Seyahatlar ve Durugörü yetenekleri vasıtasıyla
öldükten sonra gidilecek olan spatyomu daha ölmeden önce inceleme imkanı
bulabiliyorlardı. Bu açıdan bakıldığında; astral mekanla, fizik mekan
birbirlerini tamamlayan bir bütünlük oluşturmaktadır.
Mısır’ın üzerindeki esrarengizlik örtüsünün ucunu aralamak için, o
devirlerde mabetlerde yaşananları gün ışığına çıkartma mecburiyeti vardır.
Aksi takdirde Mısır’ın bir türlü çözülemeyen bilmecesi, daha uzun yıllar
insanların zihnini meşgul edecektir. İşte o gizemlerden bir tanesi de,
mabetlerde Osiris rahiplerinin gözetiminde adaylara yaşatılan astral
tecrübelerdir.
Astral tecrübeden kast edilen şey nedir?
ASTRAL SEYAHAT YAPAN RAHİPLER
Günümüz Parapsikoloji Bilimi’nin üzerinde titizlikle durduğu bir çalışma
burada kastedilmektedir. Bu çalışmaya Parapsikoloji Astral Seyahat adını
verir. Temeli fizik bedeni bilinçli bir şekilde terk ederek, belirli bir süre
beden dışına çıkmaya dayanır.
Bedenin dışına çıkıldığında fizik mekanda kalınabileceği gibi astral mekana
da geçilebilmektedir. Böylelikle öldükten sonra gidilecek olan mekan hakkında
daha ölmeden önce bir bilgi sahibi olunabilmektedir. Osiris rahiplerince
öğretilen bir teknikle böyle bir tecrübe inisiye adayına rahatlıkla
yaşatılabilmektiydi.
Günümüzde
de
yurtdışında
bilimsel
çevrelerce
üniversitelerde bu yöntem aynen kullanılarak başarılı sonuçlar elde
edilmektedir.
ÖLÜLER KİTABININ İÇİNDEKİ SIRLAR
Bu kitaba niçin ölüler kitabı adı verilmiştir? Bunun birinci sebebi astral
seyahat yapabilen rahiplerin öldükten sonra gidilecek olan mekan hakkında
bilgi sahibi olmalarından kaynaklanır. Nitekim, öldükten sonra varlığın
karşılaşacağı olaylar bu kitapta ayrıntılarıyla yer almıştır.
Bir ikinci sebebi ise, Ezoterik öğretilerde ölünün inisiyeyi sembolize
etmesinden dolayıdır. Ölüm eski realitede ölüp yeni realitede doğan inisiyenin
sembolü olarak inisiyatik çalışmalarda şifrelendirilmiştir. Bu yaklaşımla,
Mısır’ın Ölüler Kitabı’na, Mısır’ın İnisiyasyon Kitabı da denilebilir.
Biz gelelim Ölüler Kitabı’nın içindeki binlerce yıldır saklanan sırlara…
I. Bab’dan XIV. Bab’a kadar, ölülerin öbür aleme girecekleri sırada,
“aydınlanmış mumyaların” cenaze törenine hazırlanması anlatılır.
XV. Bab’da ölüler, kalplerindeki pislikleri atmak için yapmaları gereken
şeylerle uğraşırlar.
Buradaki ölüyü bilinen manasıyla ele alacak olursak, öncelikle ölünün
bedenine yapılan mumyalama ve cenaze töreni sırasındaki ritüeller yani
ayinlerin anlatımlarıyla karşılaşırız. XV. Bab kalbin arınmasından söz eder.
Bedenini terk etmiş bulunan insanın, öbür alemde arınma mecburiyetiyle karşı
karşıya kalacağı gerçeğine dikkat çekilir. Kalbin arınması astral temizliktir. I.
ile XV. Bablar inisiyasyona hazırlık safhasını ve değişime başlayacak olan
varlığın hem yaşarken hem de öldükten sonra astral mekanda karşılaşacağı
zorunlulukları anlatır. Bu zorunlulukların başında arınma ve sadeleşme gelir ki,
ölüler kitabı bunu kalbin temizlenmesiyle sembolleştirmiştir. Ancak bu
arınmanın sonunda varlığa bazı kozmik bilgiler aktarılmaya başlanabilirdi ki,
bu da XVI. Bab’da dünyanın yaratılışıyla ilgili bilgilerde kendini göstermeye
başlar. Çünkü XVI. Bab’da dünyanın yaratılışıyla ilgili bilgiler verilir.
XXI. Bab’dan XXX. Bab’a kadar ölüye; hiç bir zaman “ne çürüyecek, ne de
kokacak” yeni bir bellek kazandırabilmek ve “Tanrısal Dünya’da ağzının
gücünü” yeniden bulması için gerekli olan yöntem ve formüller açıklanır.
Ölüler Kitabı bu yöntem ve formüllerle ölünün iç organlarının derinliklerinden
kalbini
sökmeye
çalışan
Heliopolis
tanrılarının
büyülerinden
de
korunacağından söz eder.
Bu yöntem ve formüller; ölen varlığa astral mekandaki görevlilerce
Dostları ilə paylaş: |