Halide edip adivar ateşten gömlek



Yüklə 445 b.
tarix26.01.2018
ölçüsü445 b.
#22521


HALİDE EDİP ADIVAR

  • ATEŞTEN GÖMLEK


HAYATI

  • Halide Edip, Ceyb-i Hümayun katiplerinden Mehmed Emin Bey ve Berifem Hanım’ın çocukları olarak 1882’de İstanbul’da doğdu.

  • Çok küçük yaşta annesini kaybeden Halide Edip, babasının birkaç defa evlenmesi yüzünden, zaman zaman, bir Mevlevi olan anneannesinin tam bir Türk evi hüviyetinde olan evinde yaşar. Kalabalık bir aile olan bu evden aldığı geleneksel Osmanlı ailesi intibaları çok zengindir.

  • Halide Edip çok küçük yaşlarda, bir Rum’un idare ettiği anaokuluna verilir. Bu okuldaki tek Müslüman çocuk kendisidir.

  • 1893’te Amerikan Koleji’ne başlar. Daha önce, dedesinden doğudaki Osmanlı-Rus savaşlarının hikayelerini dinleyen, Battal Gazi ve çeşitli halk hikayeleriyle muhayyilesini doldurmuş bulunan Halide Edip, burada da İncil ve İngilizce kitaplar üzerine dikkatini yoğunlaştırır.

  • 1899’da yeniden Amerikan Koleji’ne devam etmeye başlayan Halide Edip, evdeki özel öğretimini de sürdürür. Türkçe, edebiyat ve Fransızca derslerine gelen Rıza Tevfik, öğrencisine Doğu’nun mistik felsefesini, sanat ve şiirini anlatır; bir yandan da halk edebiyatına özel bir ilgi duymasını sağlar.



  • Aynı dönemde ünlü matematikçi Salih Zeki’den matematik dersleri alır.

  • Bütün bu farklı tesirler onda ölçülü bir şahsiyet ve dengeli bir zihni yapının oluşmasına hizmet edecek, Halide Edip karşılaştığı bütün yabancı kültürlerle milli kültürün mukayeselerini yapacak, yabancı kültür değerlerinin milli kültürdeki karşılığını arayacaktır.

  • Koleji bitiren Halide Edip 1901 yılında Salih Zeki ile evlenir. Kocasına yardımcı olmak için İngiliz matematikçilerinin hayat hikayelerini tercüme eder.

  • Bu arada İstanbul Kız Lisesi’nde (Bezm-i alem Sultanisi) tarih öğretmenliğine başlayan Halide Edip, Türk tarihi ile ilgili kitaplar okur.



  • 1908’den itibaren Hüseyin Cahit’in çıkarmakta olduğu Tanin gazetesinin yazı kadrosunda görünür. Yazıları kadın haklarıyla ilgilidir.

  • 31 Mart hadisesinde tehdit edilen yazar, Mısır’a gider. Daha sonra İngiltere’ye geçer.

  • 1901’da yurda dönen Halide Edip, Darülmuallimat’a (Kız Öğretmen Okulu) pedagoji öğretmeni olur.

  • 1910’da kocasından ayrılır.

  • 1910-1912 yılları arasında Ziya Gökalp’in yanındadır. Türk Yurdu dergisinde yazıları yayınlanır. Yeni Turan romanını, Münacaat, Allah’ın Nuru gibi milli heyecanlarla yüklü mensur şiirlerini yazar.

  • 1912 yılında Teali-i Nisvan cemiyetinin göçmenlere ve askerlere yardım ve hastabakıcılık kollarını teşkilatlandırmaya çalışır.

  • Bu sıralarda Evkaf okullarında müfettişlik de yapan Halide Edip, eğitimle ilgili önemli raporlar hazırlar. Bu raporlarında çocuklara milliyet hissinin verilmesini pedagojik bir düstur olarak kabul ettiğini söyleyen Halide Edip, “Allah’ı, tabiatı, insanları, refahı, güzelliği, çalışmayı ve sadece vatanı sevmeye sevk edecek şiirleri ayırmalı ve yalnız



  • onları çocuklara öğretmeliyiz.” der.

  • 1916’da Cemal Paşa’nın daveti üzerine Suriye’ye gider. Lübnan, Beyrut ve Şam’daki okullarda incelemeler yapar.

  • 1917’de Dr. Adnan Adıvar ile evlenir.

  • 1918-1919 arasında İstanbul Üniversitesi’nde profesör olarak Batı edebiyatı okutur.

  • Halide Edip üzerindeki ilk uyarıcı etkiyi Balkan Savaşı yapmıştır. Batı’ya olan inancının ve güveninin ilk sarsılışı Balkan Savaşı’nda Batı’nın Türk ve Müslüman topluma karşı tutumudur. Balkan Savaşı’na kadar yazdığı roman ve hikayelerde daha ziyade kadın konusunu ve ferdi konuları işleyen, Batı’nın kültür değerlerine hayran olan Halide Edip, Balkan Savaşı’nda İstanbul’a dolan muhacirleri gördükten ve insanlık prensiplerini yaşattığına inandığı Batılı büyük devletlerin Türk ve Müslümanlar söz konusu olduğunda vahşete cevaz verdiklerine inandıktan sonra büyük bir değişme geçirir.

  • 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgal etmeleri üzerine Türk ocakları bu olayı protesto için mitingler düzenlemeye başlar. Halide Edip düzenlenen bu mitinglerde (Fatih, Üsküdar, Sultanahmet) konuşur ve Sultanahmet mitinginde adeta efsaneleşir:



  • “Bu tarihi, bu muazzam meydanda zafer alayları yapan kahraman ecdadımızın ruhları karşısında, dünyanın bir başından bir başına at süren o na-mağlup erlerin gazapları karşısında başımı kaldırıyor ve diyorum ki: Ben Türk ve Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Eskileri kadar kahraman fakat bedbaht yeni bir milletin de bedbaht bir anasıyım. Bu yeni millet namına ölü ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Bugün kolları kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var.”diye başladığı bu nutukta halkı “bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyeceğiz” diye yemine çağırır. Bu yemin de çok yankı uyandırmıştır.

  • 1919’da Vakit gazetesinde sürekli yazmaya başlar. Büyük Mecmua’nın da başyazarı olur. Yazılarıyla milli heyecanı ve direnci besler.

  • 1920’de İstanbul’un işgali üzerine eşi Adnan Adıvar ile Anadolu’ya geçen Halide Edip, bundan böyle Milli Mücadele’de faal olarak yer alır.

  • Birinci İnönü zaferini takiben Kızılay adına yaralıları ziyaret etmek üzere Eskişehir’e gider. Daha sonra Kızılay’ın Ankara’da yapılan kongresinde başkan seçilir.

  • 1921’de, isteği üzerine, Mustafa Kemal kendisine onbaşı rütbesi verir ve Halide Edip Batı cephesindeki birliklere katılır.



  • 1924’de eşiyle Türkiye’den ayrılır.

  • 1924-1939 yıllarını Paris ve Londra’da geçirir. O yıllarda konferanslar vermek üzere Amerika’ya ve (Mahatma) Gandhi tarafından Hindistan’a çağrılır.

  • 1928’de Amerika’ya Williamstown Political Institute’un düzenlediği yuvarlak masa konferansına davet edilen ilk kadın olmuştur.

  • 1939’da İstanbul’a dönen Halide Edip 1940’da İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı olur.

  • 1950’de Demokrat Parti’den milletvekili seçilir.

  • 1954’de partiden istifa eder.

  • 9 Ocak 1964’de vefat eder.



EDEBİ ŞAHSİYETİ

  • HalideEdip İmparatorluğumuzun son zamanlarından Cumhuriyet dönemine geçişi sağlayan aydınlar arasındadır.

  • Halide Edip’in eser ve faaliyetleri bu geçişte kadınlarımızın rolünü en iyi gözler önüne seren belgelerdir.

  • Halide Edip için önemli olan hayatın kendisidir. Romanları gözleme dayalı fakat hayallerle genişletilmiştir. Hayal ve hakikati birlikte kullanmıştır.

  • Eserlerine kendisinden bir şeyler katar, fakat hiçbir kahramanının bütünüyle kendisi olmadığını dile getirmiştir.

  • Fikri birikimiyle edebiyatın pek çok alanında eser vermesine rağmen asıl şöhretini romancılığıyla yapmıştır.

  • 27 yıla 21 roman sığdırmıştır.

  • Eserlerinde çağdaş kadın tipi ön plandadır.

  • Romanlarındaki kadın da her şeyden önce kadındır -sevgili, eş, anne olarak- ve daima kültürlüdür. Bu kadınlar milli değerlerle çağdaşlığı birleştirebilmiştir.



Romanları

  • 3 grupta incelenebilir:

  • 1.grup Handan çevresinde toplanabilir. Değişen sosyal hayatın akışı içinde sanatkarın yarattığı bir kadın tipi ile alışılmış yaşama biçimi arasındaki mücadele bu eserlerin özünü teşkil eder. Bu yüzden bu eserler aşk ve ahlak çatışması etrafında ele alınabilecek cinstendir. Seviye Talib, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Son Eseri ve Mev’ud Hüküm bu gruba dahil edilebilir.

  • 2. grup Vurun Kahpeye etrafında toplanabilir. Bu grupta da yine yaşadığı sosyal çevrede olağandışı sayılabilecek bir kadın kahramanla karşılaşmaktayız. Ancak bu kahramanların, çevresinde bir tezi savunma gayretinde oldukları kuvvetle hissedilmektedir. Gönül ihtirasları ve memleket sevgisinden kaynaklanan çelişkiler yer alır. Ateşten Gömlek ve Yeni Turan bu grupta yer alır.

  • 3. grup, Sinekli Bakkal çevresinde toplanabilir. Bu gruptaki romanlarda mahalli renkler ve yerlilik siyasi ve sosyal problemlerle birlikte verilmek istenmiştir. Bu romanlarda kahramanlar yaşadıkları dönemin sosyal ve siyasi olaylarından tecrit edilmemişlerdir. Mekan-insan ilişkilerine dikkat edilmiştir. Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı gibi eserler bu grupta değerlendirilebilir.



  • Heyula: Batı değerleri ile bizim değerlerimizin birlikte ele alındığı bir romandır. Roman yasak bir aşkı anlatır.

  • Raik’in Annesi: Çocuk-anne ilişkisini ele alır. Batı tesiriyle ortaya çıkan yeni kadın, erkek ve çocuk tipleri tanıtılır.

  • Seviyye Talip: Aşk ve aile münasebetlerini anlatır. Bütün roman boyunca Türkiye ile İngiltere’nin mukayese edildiğini görürüz.

  • Handan: Mektup tarzında ve psikolojik roman türündedir. Bir kadının iç gözlemlerine yer verilir.

  • Yeni Turan: Türkiye’nin 20 yıl sonraki durumunu hayal etme esasına dayalı bir romandır.

  • Mev’ud Hüküm: Romanda Batı ölçüleriyle yetişmiş müsbet kafalı ve dengeli bir insanın kıskançlık gibi ilkel bir duygunun tesirine nasıl girdiği anlatılmıştır.

  • Vurun Kahpeye: Milli mücadele döneminde bir öğretmenin çektiği sıkıntılar anlatılır. Beşeri aşkla, memleket sevgisinin çatışması görülür.

  • Kalp Ağrısı: Arkadaşının mutluluğu için kendi aşkından vazgeçen bir kadın anlatılır.



  • Zeyno’nun Oğlu: Anadolu’daki memurlarla halk arasındaki kopukluk, yanlış Batılılaşma ve nesiller arasındaki derin uçurum romanın konusudur.

  • Sinekli Bakkal: Bu roman Sultan II.Abdülhamid dönemini bir arka sokakta yaşayan insanların hikayesidir. Romanda toplum meseleleri yer alır.

  • Tatarcık: Cumhuriyet devri gençliği ele alınmıştır. Birbirinden ayrı karakterde olan 7 üniversiteli genç etrafında, bir bakıma geleceğin Türkiye’si anlatılmak istenmiştir.

  • Döner Ayna: Cumhuriyetten sonra yaygınlaşan demokrasi, kadın hakları gibi kavramların değişik zümrelerde kazandığı yeni yorumlara temas edilir. Sosyal yapıdaki değişiklikler işlenmiştir.

  • Akile Hanım Sokağı: Aynı mekan üzerinde biraraya gelen 3 farklı hayat anlatılır: İstanbul’un eski köklü aileleri, taşradan gelenler, Amerikalılar. Değişen Türkiye’de İstanbul’un panoraması çizilmiştir.

  • Diğer romanları: Ateşten Gömlek. Yolpalas Cinayeti, Sonsuz Panayır, Sevda Sokağı, Çaresiz ve Hayat Parçaları’dır.



Diğer eserleri

  • Hikayeleri: Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya, Kubbede Kalan Hoş Sada.

  • Hatıraları: Mor Salkımlı Ev, Türk’ün Ateşle İmtihanı.

  • Tiyatroları: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh.

  • İnceleme Yazıları: İngiliz Edebiyatı Tarihi 1-2-3, Üniversite Kafası ve Tenkit, Edebiyatta Tercümenin Rolü, Hindistan’ın İç Yüzü, Türkiye’de Şark, Garp ve Amerikan Tesirleri, Dr. Abdülhak Adnan Adıvar.



ATEŞTEN GÖMLEK

  • Romanın hemen hemen tamamı Peyami’nin hatıra defterinden ibarettir.

  • ÖZETİ: İzmir’in işgali sırasında kocası ve oğlu Yunanlılar tarafından öldürülen Ayşe, önce İtalyan bir ailenin yanına sonra da İstanbul’daki akrabaları Peyami’nin yanına sığınır. Bu günlerde İstanbul İngilizler tarafından işgal edilir. Peyami ve arkadaşı İhsan, Ayşe’yle birlikte Kuva-yi Milliye’ye katılmak üzere Anadolu’ya geçerler. İhsan ve Peyami içten içe Ayşe’yi sevmektedirler. Bu arada Mehmet Çavuş da aralarına katılır. Peyami bir işe yaramak ve Ayşe’nin gözünde değer kazanmak için savaşa fiilen katılmak ister. Romanın bir diğer kahramanı Kezban İhsan’ı sevmektedir, Mehmet Çavuş da Kezban’ı. Mehmet Çavuş Peyami’yi yaralamak pahasına Kezban’ı kaçırır. Bu arada İhsan ve Peyami Konya isyanını bastırmakla uğraşırken artık karşı cephede olan Mehmet Çavuş’un hazırladığı pusuya düşerler. İhsan Kezban’ın yardımıyla pusudan kurtulur, Mehmet Çavuş yakalanıp asılır ve Kezban kayıplara karışır. Peyami Ankara’ya tayin edilir. İhsan alay kumandanı olur. Sakarya savaşıyla tekrar cepheye dönen Peyami bacaklarını kaybeder. İhsan ile Ayşe de vurulurlar. Romanın sonuna eklenen bir nottan, Peyami’nin Ankara Cebeci hastanesinde kafasındaki kurşun çıkarılırken vefat ettiğini öğreniriz.



değerlendirme

  • Ateşten Gömlek önce 6 Haziran-11 ağustos 1922 arası İkdam da tefrika edilmiş, bir yıl sonra da ilk baskısı yapılmıştır.

  • Milli Mücadele romanlarının ilki ve çoğu otoriteye göre en güzelidir.

  • Milli mücadele dönemi: Mondros mütarekesi ile başlayıp 9 Eylül 1922’de Yunanlıların İzmir’e dökülmesiyle biten dönemdir.

  • Milli Mücadele ( Kurtuluş Savaşı)’yle ilgili romanların önünü açmıştır.

  • Romanın ismi Yakup Kadri tarafından bulunmuştur.

  • Romanın önemli kahramanlarının hepsinin birer ateşten gömleği vardır: Ayşe’nin ateşten gömleği İzmir’in kurtuluşudur. Peyami ve İhsan’ınki Ayşe’ye duydukları aşktır; Mehmet Çavuş’unki ise hem Kezban’a duyduğu aşk hem de şahsi kinidir.

  • Böylelikle roman, hem vatanın içinde bulunduğu felaketi hem de bu felaketi yaşayan; aşkları, ihtirasları, kıskançlıkları ve vazifeleri arasında kalan insanların ruh çatışmalarını ifade eden bir roman olur. Bu sayede, savaşan insanların iç dünyaları da anlatılmış olur.

  • Türk yazarların destan olarak nitelendirdikleri Ateşten Gömlek, İngiliz ve özellikle Amerikalı tenkitçiler tarafından bu özelliğinin yanında “yeni Türkiye”nin ruhunu en iyi şekilde sezdirmesi ve beşeri duyguları evrensel boyutta işlemesi bakımından değerli bulunur.



  • Eser, İzmir’in işgalinden Sakarya zaferine kadar geçen devreyi içine alır. Yunanlıların İngiliz himayesinde İzmir’i işgalleri ve işgal kuvvetlerinin vahşeti, Sultanahmet mitingi, İstanbul’un işgali, Anadolu’ya geçiş, çetelerin düşmanla savaşları, isyanlar, ordunun kuruluşu ve Sakarya meydan savaşı eserde anlatılan tarihi olaylardır.

  • Ateşten Gömlek 1923 yılında Muhsin Ertuğrul tarafından çekilmiştir.

  • Bu film için ilklerin filmi diyebiliriz: Film, ilk Kurtuluş Savaşı filmi olması yanında, Müslüman-Türk kadınlarının sanatsal özgürlüğe kavuşup kamera karşısına oyuncu olarak geçtikleri ilk film özelliğini de taşıyor. Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir sinema filminde oynayan ilk Müslüman kadın olmuşlardır.



  • Halide Edip’in bu eserinin filmini seyreden bir gazinin eserin sonunda kahramanların ölmesini tenkit eden mektubu dikkat çekicidir: “...cesaret ve fedakarlığın mükafatı ölüm değildir!.. O gençleri birçok defalar mecruh fakat mesut görmeliydik...Gençliğin yardıma, cesarete ihtiyacı vardır. Siz birçok kahramanlık sahnesine can verirken her genç, fedakarlığın parlak ve nihayetsiz zevkleri karşısında haz ve gurur hissediyordu. Bu ulvi hislerin son ölüm sahnesiyle çürüyüp yıkıldığını görün hanımefendi. Eserin bütün kahramanları gömülürken yeni vazife alacak her gence kuvvetli ve zalim bir darbe vurdunuz. İşte belki bu darbenizdir ki beni tasdia, isyana sevketti.”

  • Eserin tekniği: Roman Peyami’nin hatıra defteridir. Bir “ben” romanıdır. Bununla birlikte hatıraların yazıldığı zaman ile hadiselerin cereyan ettiği zaman birbirine hayli uzak olduğu için, Peyami kendini 2. planda tutmuş, diğer kahramanları ve hadiseleri ön plana çıkarmıştır. Fakat diğer kahramanlar canlı ve fonksiyonel kahramanlar değildir. Onların duygu dünyalarını Peyami’nin tespitlerinden öğrenebiliyoruz. Tabiri caizse bütün ipler Peyami’nin elindedir.



SORULAR

  • 1) Halide Edip’teki “ideal kadın” tipinin Ateşten Gömlek’te hangi özelliklerle vurgulandığını açıklayınız.

  • 2) Romandaki kadın ve erkek kahramanların “ateşten gömlek”lerini açıklayınız.

  • 3) Erkek kahramanların vatan yolunda mücadelesiyle, beşeri aşkları arasındaki bocalama nasıl değerlendirilebilir?

  • 4) Roman sonunda, kahramanların ölümü vatan müdafaasında insana şevk mi veriyor yoksa insanı umutsuzluğa mı sürüklüyor? Açıklayınız.

  • 5) Roman, hangi tarihi olaylardan bahsetmektedir?



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə