Hermetizm giriş: Günümüzden 16. 000 yıl öncesine kadar geriletilen ilk


Yüzyıllarca sonra Hermes, bu iki sütundan birini bularak “Yedi



Yüklə 241,58 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/8
tarix17.11.2018
ölçüsü241,58 Kb.
#80325
1   2   3   4   5   6   7   8

 



Yüzyıllarca sonra Hermes, bu iki sütundan birini bularak “Yedi 



Bağımsız Bilim ve Sanat” ı öğrenir. Böylelikle, çağında bu bilim 

ve  sanatların  üstadı  olur.  Gerek  bilimsel  gerekse  töresel 

nitelikler taşıyan öğretisini de, bu bilgiler üzerine kurar.  

Bu  efsanesel  öyküde  sözü  edilen  Hermes,  M.Ö.  1100  yılı 

dolaylarında  yaşamış  olduğu  ileri  sürülen  Hermes’tir.  Öyle 

olmazsa,  dinsel  kaynaklardaki  benimseyişler  uyarınca  Tufanın 

oluştuğu tarih ile Hermes’in yaşamış olduğu varsayılan dönem 

arasında bir çelişki doğar.  

Ancak  bu  efsane,  Eski  Mısır’ın  Hermetik  kurumlarının  bundan 

en  az  bin  yıl,  hatta  daha  eski  oluşunu  açıklayamamaktadır. 

Böyle bir açıklamanın  yapılabilmesi için, Tufanın  mutlaka daha 

eski  bir  tarihte  oluşmuş  bulunması  gerekmektedir.  Bilimsel 

bulgular  ve  Sümer  Yazıtları’ndan  çıkarılmış  olan  bilgiler  de 

bunu  doğrulamaktadır.  Bunlara  bakılacak  olursa,  Hz.  Adem’in 

dünya  yüzüne  indiriliş  tarihi  olarak  benimsenen  M.Ö.  4000 

yılının  daha  geriye  alınması  gerekmektedir.  Bu  ise  Tevrat’taki 

soy ağacı anlatımını çelişkiye düşürür.  

Sözü  edilen  “Yedi  Bağımsız  Bilim  ve  Sanat”  şunlardır.  : 

Dilbilgisi (Gramer)Mantık, Konuşma Sanatı (Hitabet)Aritmetik, 

Geometri, Müzik ve Astronomi. Bunlar, eski çağlarda, diğer tüm 

bilimlerin ve sanatların temelleri ve kaynakları sayılmışlardır.   

Mısır ve Hermes Okulu:

 

Günümüz  bilim  dünyasının,  nasıl  olup  da  ortaya  çıktığını 



açıklayamadığı  Mısır  Uygarlığı,  hem  Mu  hem  de  Atlantis 

İmparatorluklarının  bu  topraklar  üzerinde  kurdukları  iki  ayrı 

koloninin  Tufan’dan  sonra  ,  zaman  içersinde  birleşmeleri  ile 

meydana  gelmiştir.  Her  iki  kolonide  de  başlangıçta   tek  tanrılı 

din  ve  ezoterik  öğreti  geçerliyken,  Mu  Kolonisi  bir  süre  sonra 

yozlaştı  ve  çok  tanrılı  inanca  geçti.  Atlantis  Kolonisi  ise, 

Hermes  (Toth)  tarafından  kurulmuştu  ve  Osiris  Dini’  ni 

uyguluyordu.  

Osiris’  in  müridlerinden  olan  ve  ondan  altı  bin  yıl  sonra 

yaşayan  Hermes,  ya  da  diğer  bir  adıyla  İdris,  günümüzden 

onaltı  bin  yıl  önce,  beraberindeki  bir  güç  ile  Atlantis’den  Nil 

deltası’na  çıktı  Burada  bir  Atlantis  kolonisi  kurdu  ve  Osiris 

dinini  Mısır’da  yaymaya  başladı.  Sais’de  bir  tapınak  inşa  eden 

Hermes  için,  Mısır’ın  ünlü  “Ölüler  Kitabı”nda  ,  ”ilahi  kelamın 

efendisi ve ilahi sırların sahibi” denilmektedir.  

Kuzey  Mısır,  Hermes  döneminden,  Firavun  Menes  dönemine 

kadar  (M.Ö.  5000)  Hermetik  rahipler  tarafından  yönetildi.  Daha 

sonra  İdris  Peygamber  olarak  tek  tanrılı  dinlerin  efsanelerine 

giren  Hermes’e  Yunanlılar  aynı  zamanda  hem  kral,  hem  büyük 


 



rahip,  hem  de  din  kurucusu  olması  nedeniyle,  üç  defa  büyük 



anlamına gelen “trimejit” sıfatını layık gördüler. 

Hermetizm’in Günümüze Etkileri: 

 

Hermetizm der ki: 



“İnsan  nefsi  bir  evdir.  Ona  eğer  tanrı  yerleşmezse  şeytan 

yerleşir.” 

M.S.  IV.  yy  sonlarında  Ortodoks  kilisesi,  Gnostizm’in  kökünü 

büyük ölçüde kazımıştı. Neo-Platonculuk bir süre daha sürmüş, 

Mısır’ın  630  yılında  Müslümanlar  tarafından  fethedilmesinden 

önce,  o  da  ortadan  kalkmıştı.  Bu  iki  akımın  silinip  gitmesine 

karşılık,  bilginin  simgesi  olarak  Hermes  Trimegistos,  hem 

Hristiyanlık hem de Müslümanlık içinde yaşamaya devam etti.  

Rönesans dönemine ait ve içine Astroloji’yi de alan konulardan 

birisi  de  Hermetizm’dir.  Bu  sözcük  Hıristiyanlık  öncesi 

dönemde yer alan inançları içine almaktadır. Astroloji’de sık sık 

geçen  “yukarıda  ne  varsa,  aşağıda  da  o  vardır”  ilkesi  yine 

Hermetizm’den  gelmektedir.  Çok  özet  bir  anlatımla,  Hermetizm 

insanoğlunun  evrenle  olan  birliğini,  onun  bir  parçası  olduğu 

düşüncesine dayanmaktadır.  

Hristiyan  Kilisesi,  bir  taraftan  eski  pagan  tanrıların  yeni  inanç 

döneminde  yaşamasına  izin  veriyor,  diğer  taraftan  bunların 

önemini  azaltabilmek  ve  evcilleştirebilmek  içini  eski  tanrıları 

birer  bilgeye  dönüştürüyordu.  Örneğin,  tanrıça  “Neit-Athena”

“Azize  Catherine”,  “Horus-  Perseus”  ,”Aziz  George”  ve 

“Anubis”“Aziz Christopher” olarak Hiristiyanlığa katılıyorlardı. 

Ne  var  ki  Thot-Hermes’in,  Mısır  bilgeliğinin  simgesi  Hermes 

Trimegistos” olarak Kilise dışı kalmış olması oldukça ilginçtir.  

İslam’da  Hermes  Trimegistos,  İdris  Peygamber   olarak 

insanlaştırılmıştır. İdris, Kur’an da  dürüst bir peygamber olarak 

yer almaktadır. İslam’da da Hermes bir kültür kahramanı olarak 

ele alınmış ve tüm sanat ve bilimleri icat ettiğine inanılmıştır.  

Rönesans’ın  en  belirgin  özellikleri,  insanın  potansiyellerinin 

sonsuz  olduğu  inancı  ve  insanın  her  şeyin  ölçüsü  olduğu 

görüşüdür.  İlginç  olan  Rönesans’ın  bu  düşünceleri  Hermetik 

geleneklerden  almış olmasıdır. XV. yy. başlarında, İtalyan sanat 

ve  bilim  adamları,  canlandırmaya  çalıştıkları  eski  bilgelikte 

Hermetik  metinlerin  ne  denli  ağırlıklı   bir  yeri  olduğunu  artık 

öğrenmişlerdi.  Asklepius  çoktandır  biliniyor  ve  okunuyordu; 

Hermetik Metinler Arapçadan Latinceye çevriliyordu.  

XV.  yy.  sonlarında  ünlü  düşünür  ve  gizemci  Pico  della 

Mirandola,  neo-Platoncu  düşünce  ve  Hermetik  gelenekler  ile 


Yüklə 241,58 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə