|
Hermetizm giriş: Günümüzden 16. 000 yıl öncesine kadar geriletilen ilk
13
inanılan
daimon’lardan
(cinlerden),
meleklerden
kaynaklanmaktadır.” Hermes bu doktirinini pekiştirmek ve
desteklemek için antik Mısır deltasında insanlığın geleceğinden
sorumlu tanrı Osiris’in kız kardeşi ve karısı olan İsis’in
davranışlarını örnek göstermektedir: İsis, memnun olduğu
zaman iyi şeyler yapar, mutlu olmadığı zamanlarda da kötülük
saçardı etrafa.
Tanrının Nitelikleri :
Hermes, tanrıların niteliklerini de tanımlamaya çalışmıştır. Bu
konudaki fikirleri arasında bir çelişkiye pek rastlanmaz.
Hermes’e göre tanrının niteliği “ yaratmak ve her şeyi
yapmaktır. Tanrının olağanüstülüğü her şeyi yapmasıdır. Bu,
tanrının tabiatıdır. Tanrı yaratıcı bir irade gücüdür.” Tanrılık,
tanrının tek ve gerçek sıfatıdır. “Tanrı, akıl değildir, o aklın var
oluşunun müsebbibidir. O ruh (Geist) değildir, ruhun var
oluşunun sebebidir. O ışık (nur) da değildir, ışığın var oluşunun
müsebbibidir.
Hermetizm’in temel benimseyişleri uyarınca; zihinleri
gelişmemiş ya da gelişmeye elverişli olmayan kimseler,
gerçekleri ya anlayamaz ya da kaldıramazlar. Öz eleştirilerini
yapamayanların da gerçeklere ulaşabilme şansları yoktur.
Bireysel istek ve tutkularından sıyrılamayıp kötülüklerin
tümünden arınamamış olanlar ise, gerçekleri elde edecek
olurlarsa, bunları yanlış ve zararlı uygulamalarda kullanırlar.
Bedensel güçleri ve zihinsel sağlıkları yerinde olmayanlar da,
gerçekleri araştırma yolundaki uzun ve zorlu girişimlere
katlanamaz, başarılı sonuç elde edemezler.
Bu nedenlerle, Eski Mısır’da Hermetizm’in beşiği olan Tep ve
Memfis mabetlerinde, adayların, gerek zihinsel, gerek töresel,
gerekse bedensel bakımdan üstün yeteneklerinin bulunması,
üstelik bu yeteneklerini bireysel buyrultularıyla yerinde ve
zamanında
kullanabilmeleri
öngörülmüştür.
Hermetizm’in
Tekris yöntemleri de buna göre düzenlenmiştir.
Hermetizm Tefekkürü:
M.Ö. 5000 ile 3000 yıllarında Türk’lerin Orta Asya’dan göçü
olmuştur. Bu göçün bir kısmının Mezopotamya’ya yerleştikleri
tarihlerde bir kısmı da Nil deltasına yönelmiştir. Tarih öncesi
devir yaşanmakta olan Mısır’da birden tarih çağı başlamıştır.
Mısır’ın eski tarihi incelendiğinde halkın Afrikalı, Arap ve
Kafkas Arî kavimlerinden olmadığı, dilinin de Arapçayla ilgisi
olmadığı anlaşılır. Mezarlarından çıkarılan mumyaların beyaz
ırktan olduğu, sima, dil ve dini düşüncelerin eski Türklerle pek
benzeştiği görüldüğünden bu halkın Orta Asya’dan göç eden
Türkler’den olduğu sonucu çıkmaktadır. Mısır tanrısı Nur
14
ilahıdır,
güneşin
timsalidir.
Horus
“hor”
sözcüğünden
gelmekte, hor sözcüğü Türkçe’de “nar-ı beyza” anlamını
taşımaktadır. Ayrıca, Mısırlıların savaş ilahı “kurf” tur. Bunlar,
Mısır dininin, Orta Asya kabileleri tarafından Nil vadisine
getirildiğinin işaretleridir.
Mısır’ın manevi kitapları Hermes’e aittir. Hermes’in oluşturduğu
tefekkür, evrenin sırlarını aramaktır. Buna “Hermetizm” adı
verilmiştir. Hermetizm ne bir din, ne de bir mesheptir. Yalnız
tefekkür cemiyetidir, doğanın sırlarını araştırma yoludur. Bu
yolda çalışanlar müsbet bilimlerin köklerini keşfetmişlerdir.
Temel bilimlerin kökenine inilmiş, gelecek nesillere önderlik
edilmiştir. Hermetik tekris sonucu bu mabette yetişenler
Mısır’da devlet idaresi ve firavunluk mertebesine erişmişlerdir.
Hermetizm, Şamanizmin Mısır’da oluşan en gelişmiş şeklidir.
Hermetik Tekris :
Bir Hermetik Tekris’in nasıl yapıldığına ilişkin bilgiler, Eski Mısır
papirüslerinin ve çoğu Mısır Piramitlerinin koridorlarına
işlenmiş olan rölyeflerin incelenmesi, bunların eski Yunan
kaynaklarında yer alan bilgilerle karşılaştırılmaları sonucunda
çıkarılmıştır. Ne ölçüde doğru oldukları üzerine pek bir şey
söylenemez; çünkü bu konuda anlatılanların bir bölümü
varsayımsaldır. Bununla birlikte, tümü bakımından baştan sona
yanlış sayılmazlar.
Hermetik Tekris’i, bu konuya değinen bir çok kaynakta olduğu
gibi, adeta bir “öykü” gibi anlatmaya çalışacağım.
Bir Hermetik rahip olmak isteyen aday ile ilgili olmak üzere
önce çok derin ve yaygın bir soruşturma yapılırdı. Adayın,
sağlıklı, iyi niyetli, zeki, zihinsel gelişimi bakımından yetenekli,
dürüst ve direşken bir kimse olması gerekirdi. Hakkında yapılan
soruşturmada herhangi bir olumsuz bilgiyle karşılaşılmazsa,
aday mabede çağrılırdı. Orada HİYEROFANT olarak adlandırılan
başrahip tarafından sorguya çekilirdi. Hiyerofant adayı
şaşırtmaya, çelişlilere düşürmeye ve zor durumda bırakmaya,
böylelikle adayı bir Hermetik rahip olma isteğinden caydırmaya
çalışırdı.
Bu görüşme sonucunda da aday hakkında olumlu bir kanıya
varılacak olursa, kendisini ne tür bir çalışmanın beklediğini
göstermek üzere, bir hafta kadar bir süre çok ağır koşullar
altında ve pis işlerde çalıştırılırdı. Aday, hiç yakınmadan buna
dayanabilecek
olursa,
sınavlarının
başlayacağı
yere
götürülürdü.
Adayın götürüldüğü yer, korkunç heykellerin bulunduğu ve ışık
oyunlarıyla ürkütücü şekillerin yaratılmış olduğu bir salondu.
Dostları ilə paylaş: |
|
|