|
Hermetizm giriş: Günümüzden 16. 000 yıl öncesine kadar geriletilen ilkBurada adaya, şimdi girmeye başlayacağı sınavların çok zorlu
15
Burada adaya, şimdi girmeye başlayacağı sınavların çok zorlu
ve yaşamını yitirebileceği ölçüde tehlikeli olduğu anlatılırdı.
Adaya, son olarak bu noktada dileğinden cayma fırsatı verilirdi.
Direnişini sürdüren aday, NEOZOR olarak anılan yardımcı
rahiplere
teslim
edilirdi.
Neozorlar
adayı
sınavlarının
başlayacağı büyükçe bir demir kapının önüne götürürlerdi.
Kendisine, eğer bu kapıdan geçecek olursa bir daha geriye
dönemeyeceğini söylerlerdi.
Hava Sınavı :
Sınava başlamak isteyen adayın eline bir yağ kandili verilirdi.
Demir kapı açılır, aday içeri girdikten sonra ardından
gümbürtüyle kapatılırdı. Aday kendini zifiri karanlık bir
koridorda bulurdu. Elindeki kandilin verdiği cılız ışığın
yardımıyla ilerlerdi. Kısa bir süre sonra koridor daralmaya ve
alçalmaya başlardı. Adayın dizlerinin üzerinde sürünerek
ilerlemesi gerekirdi.
Çok geçmeden, aday kendini derin ve dibi görünmeyen bir
kuyunun ağzında bulurdu ve orada gördüğü basamaklardan
aşağı doğru inmeye başlardı. Ancak, birkaç basamaktan
sonrasının olmadığı görülürdü. Elindeki yağ kandiliyle çevresini
incelediğinde kuyunun karşı duvarında bir başka oyuğun
bulunduğunu fark ederdi. Ancak oraya tırmanabilmesi için
elindeki yağ kandilini de bırakması gerektiğini kavrardı. Önce
kandili oraya atmayı denemiş olabilirdi ama bunun bir yararı
yoktu, çünkü kandil atılacak olursa sönerdi. Bunu denemezse,
hiç olmazsa oraya görerek tırmanma olanağı elde ederdi.
Yaşamını bu derin kuyuda yitirmekten kurtaran aday, bundan
sonraki yolculuğunu zifiri karanlıkta sürdürürdü. Kuyunun öte
yanında tırmandığı oyuktan ötesi bir labirent biçiminde
düzenlenmişti. Şansı yoksa ve hangi köşeleri döndüğünü
sırayla aklında tutmazsa, çıkış yerini bulabilmek için saatlerce
uğraşması gerekebilirdi. Sonunda sürünerek ilerleyebildiği
koridorların çıkış yolunu bulabilirdi. Ancak burada demir
parmaklıklı bir kapı ile karşılaşırdı.
Aday, daha ilk deneyişinde, bu kapıyı açma olanağının
bulunmadığını anlardı. Labirente dönüp başka bir çıkış yolu
bulmaya çalışan, ya da kapıyı açmaları için seslenen adaylar da
olurdu. Ancak bunların hiçbir yararı yoktu; buradan çıkmak
isteyen adayın, hiç sesini çıkarmadan oturup saatlerce
beklemesi gerekirdi.
Zamanı
geldiğinde
bulunduğu
yerden
çıkarılan
aday,
dinlenmesine ve kendine gelmesine hiç fırsat verilmeksizin,
duvarlarında çeşitli simgelerin bulunduğu bir salona alınırdı.
16
Simgeler birbiri ardınca gösterilir, her birinin ne anlama geldiği
yarım yamalak anlatılırdı. Sonra adaya, anlatılmış olanları
anlayıp anlamadığı sorulurdu. Aday anladığını söyleyecek
olursa, kendisinden anladıklarını anlatması istenir ve hiçbir şey
anlamamış
olduğu
gösterilirdi.
Aday
açık
yüreklilikle
anlamadığını söyleyecek olursa, o zaman da kendisine daha
öğreneceği çok şey olduğu anımsatılırdı.
Ateş Sınavı :
Adayı yanına alan bir rahip, onu her yanından alevler fışkıran,
zemini korlarla kaplı, fırın gibi bir koridorun girişine götürür ve
adaya buradan geçmesi gerektiğini söylerdi. Aday irkilecek
olursa, ona kendisinin buradan her zaman geçtiğini, eğer
kendine güveni varsa buradan yanmaksızın geçmeyi
başarabileceğini söylerdi.
Bu koridordaki ateş dıştan bakınca çok korkunç olmakla birlikte
aslında aldatıcıydı. Önemli olan adayın ateşin içinden
geçebilecek kadar yürekli olabilmesiydi. Ancak bu bakımdan
yeterli
yürekliliği
gösterebilmesi
için
kendisine
destek
olunmasından geri kalınmazdı. Fakat bunun göründüğü kadar
tehlikeli olmadığı gösterilmezdi; adayın, başka birisinin bunu
başardığını görmeden deneyebilmesi gerekli görülürdü.
Su Sınavı :
Ateş koridorundan çıkar çıkmaz, aday bulanık su dolu bir
havuzla karşılaşırdı. Bunu aşabilmek için suya girmesi
gerektiğini anlamakta gecikmezdi; suya girer girmez, bunun
buz gibi soğuk, havuzun ise bir bataklık gibi olduğunu fark
ederdi. Telâşa kapılarak çırpınan bir adayın, çamura gömülerek
boğulması işten bile değildi. Soğuk kanlılığını korumasını bilen
bir aday ise, bu sınavı da başarıyla bitirebilirdi.
Bu sınavdan sonra rahipler adayı göstermiş olduğu başarıdan
ötürü, kutlayıp kendisine kuru giysiler giydirirlerdi. Yatması için
büyük bir odaya götürürler, oturup kendisi ile biraz söyleşide
bulunurlar, onu tüm sınavların sona erdiğine inandırmak için
ellerinden geleni yaparlardı. Sonra da uyuyup dinlenmesi için
onu yalnız bırakırlardı.
Buyrultu Sınavı :
Aday, uyandığı zaman karşısında çok güzel bir genç kız
bulurdu. Genç kız, adaya, bundan böyle onun hizmetinde
olduğunu söyler, ona ender yiyecekler sunar, onun için raks
eder, onu kendisi ile yatması için isteklendirirdi.
17
Eğer aday bu genç kızın cilvelerine kanacak ve kapılacak
olursa, onunla yatabilmek için önce bir kadeh içki içmesi
gerekirdi. Bu ise, içindeki uyuşturucu nedeniyle adayın yeniden
uykuya dalmasına neden olurdu. Bundan sonra aday bir
mahzende uyanır, tüm bedensel güç ve yeteneklerine karşılık
buyrultusuna egemen olmayı bilemediği için rahip olmaya hak
kazanamayacağı, ancak mabedin gizemlerine yaklaşmış olduğu
için de ölmeden buradan çıkamayacağı kendisine anlatılırdı.
Bundan sonra, yaşamının sonuna dek gün ışığını hiç
görmeksizin bir hizmetçi olarak çalışmak zorunda kalır,
mabedin asıl gizemlerine hiçbir zaman ulaşamazdı.
Kendisiyle yatmaya karşı direnmesi üzerine genç kız adaya
küçültücü sözler söyler, sonra odadan çıkar, birisine adaydan
yakındığını anlatışı duyulurdu. Az sonra odaya giren rahip
adayı azarlar, sert bir dille dünya nimetlerinden yararlanmasını
bilemeyen bir kimsenin mabede alınarak rahip olmasına izin
verilemeyeceğini söylerdi. Aday bir süre için bir hücreye
kapatılır, bir takım kişilerin kendisi hakkında görüşmekte
olduklarını duyardı. Sonunda, daha önce görmemiş olduğu bir
rahip yanına gelir, buradaki gizemleri öğrenmiş olduğu için,
ölüme terk edilmesine karar verildiğini bildirirdi.
Toprak Sınavı :
Aday, sabaha karşı elleri ve gözleri bağlı olarak mabetten
çıkarılır, kuytu bir vadiye götürülürdü. Orada, yalnızca başı
dışarıda kalacak şekilde, daracık ve derin kazılmış bir çukura
gömülürdü. Göz bağı çıkarılır ve yalnız bırakılırdı. Burada aday,
önce kızgın güneş altında tam bir gün ve açık fakat aysız bir
gece boyunca olduğu yerde bırakılırdı. Öncekilere oranla pek
basit gibi görünmesine karşılık, bu sınav, adayın çıldırmasına
neden olabilirdi. Bundan sonra da adayın hâlâ aklının başında
olup olmadığının anlaşılabilmesi için sınavdan geçirilmesi
gerekirdi.
Karşılama Töreni ve Sonrası :
Tüm sınavlardan başarıyla geçen aday, İsis’in heykelinin
yanında, başta Hiyerofant olduğu halde tüm rahiplerce görkemli
bir törenle karşılanırdı.
Bundan sonra kendisine PASTOFOR niteliği verilen aday için
bedensel değil ama zihinsel acılarla dolu bir dönem başlardı.
Mabedin, girmesine izin verilen koridor ve bölmelerinin
duvarlarındaki çeşitli rölyef ve simgelerden anlamlar çıkarmaya
çalışırdı. Kendisine incelemesi için bir takım papirüsler de
verilirdi. Fakat hiçbir şey öğretilmezdi. Hiyeroglifi bile kendi
başına öğrenmesi gerekirdi. Herhangi bir soru soracak olursa
kendisine ancak daha çok çalışması öğütlenirdi. Ancak, ne
18
yapmakta olduğu ve nerelere daha çok ilgi duyduğu da sürekli
olarak izlenirdi.
Bir Pastaforun mabette yalnız başına bir şeyler öğrenmeye
çalıştığı bu dönem yıllarca sürebilirdi. Kendisiyle hiç
ilgilenilmediği için baş kaldırmak istediği zamanlar olurdu.
Onun indinde; şimdi uğraştığı sorunlar, zifiri bir karanlık altında
yolunu bulmaya çalıştığı lâbirentten daha karmaşıktır. Benliğini
tutuşturan tutkuları, içinden geçmiş olduğu ateşten daha
yakıcıdır. Şimdi kendisini boğmakta olan kuşkular, içine dalmış
olduğu o bulanık ve soğuk sudan daha dondurucu ve
ürkütücüdür. Boğazına kadar gömülmüş olduğu toprak, şimdi
elini kolunu bağlamış olan çaresizlikten daha umut kırıcı
değildir.
Epeyce bir süre sonra, yaptığı incelemelerden anlamlı sonuçlar
çıkarmaya
başlardı.
Bilgilerinin
arttığını,
düşünme
ve
değerlendirme
yeteneğinin
giderek
geliştiğini,
mabede
girmeden
önceki
düşünüleriyle
şimdikilerin
birbirlerine
uymadığını fark ederdi. Gerçekten bir şeyler anlamaya ve
öğrenmeye başladığı kanısına varıldığında, kendisine NEOZOR
niteliği verilirdi. Asıl Hermetik nitelikli eğitimi de bundan sonra
başlardı.
Bundan sonra yıllar boyunca çeşitli evrelerden ve sınavlardan
geçerdi. Artık zaman zaman kendisine açıklamalar yapılır, yol
gösterilirdi. Tüm çevresinde gördüğü şekillerin, yazıların,
hiyerogliflerin, mabedi dolduran küçükten büyüğe, basitten
karmaşığa, çeşitli simgelerin anlamlarını iyice kavrardı.
Önceden yapmış olduğu türlü yorumların, aslında gururlu bir
ruhun ivedilikçi ve yüzeysel yargıları olduğunun bilincine
varırdı. Daha ayrıntılı anlayıp, daha derinden görmeye alışırdı.
Tüm bu işlerin tamamlanmasından sonra Hyorofan adı verilen
Başrahip şöyle konuşurdu:
“Bu noktaya kadar gelmeyi başaran sen, büyük sırların da
eşiğine dayanmış oldun Bundan önce sana verilen sırlar küçük
sırlar, yani İsis’in sırlarıydı. Şimdi ise, büyük sırlarıi yani
Osiris’in sırlarını elde edeceksin.
Tanrı Osiris, kendisi, karısı İsis ve onların oğlu olan Horus’dan
oluşan bir üçlemedir. Osiris, yaşamın kendisinden doğduğu
kutsal babayı, İsis onun dişil ve üretken yanını, Horus ise ilahi
kelam ve maddi alemi remzeder. Tanrı bir bütündür ve tektir. Bu
üç kişilik bölünme zaafın değil, mükemmelliğin ifadesidir. Bu
yüce varlıktan çıkan insanlar da birer ölümlü tanrıdır. Yüce
Tanrıya ulaşmalarına çok az kalan Kamil İnsanlar ise, ölümsüz
insanlardır. İlahi düzende hiç bir şey küçük olmadığı gibi, hiç
bir şey de büyük değildir. Ne mutlu bu sözleri anlayabilene.
19
Çünkü bunları anlayabilmek demek, yüce sırlara sahip olmak
demektir. Bu sırları kalbine göm ve onu ancak kendi eserlerinde
ifşa et...”
Bu sözlerden sonra yeni üstada, özel Üstad kıyafeti giydirilir ve
yemin ettirilirdi. Eğer yeni üstad Mısırlı ise yönetici rahip olarak
Mabette görev yapar, yabancı uyrukluysa da, din kurmak veya
kendisine verilecek başka bir görevi yerine getirmek üzere
ülkesine gönderilirdi. Ancak bu tür inisiyelere, ayrılmadan
önce, mabedin sırlarını inisiye edilmeyenlere vermeyeceklerine
dair bir kez daha ketumiyet yemini ettirilirdi. Aksine
davrananlara, nerede olurlarsa olsunlar kendilerini ölümün
beklediği hatırlatılırdı.
* * *
Ayrıntıları bilinen çeşitli tekris yöntemleri arasında Hermetik
Tekris, en ağır ve en zorlu olanıdır. Çağlar boyunca, ezoterik
kurumların bir çoğu, yalnızca öğrenimlerinin kapsamı
bakımından değil, tekris yöntemleri ve çalışma sistemleri
bakımından da Hermetizm’den esinlenmişlerdir.
Cahit R. ÜREN
07.07.2005
Kaynaklar :
ÖZDEMİR, Hasan; Hermes
AYFER, Murat Özgen; Masonluk Nedir ve Nasıldır ?
IŞIKLAR, K. İnanç; Geçmişin Tarihini Yazma, Aydınlanma
devriminin 6000 yıllık kökeni
TÖZÜN, Atilla; Neoplatonizm, Hermetizm
KIRKOĞLU, R. Hakan; Rönesans Büyücüleri
Eski inançların güncel yansımaları - Hermetizm Tefekkürü
Hermetizm’in günümüze etkileri
Mısır ve Hermes Okulu
Ezoterik ve Okült Kaynaklar Sitesi
Dostları ilə paylaş: |
|
|