HidrolojiNİn tanimi



Yüklə 312,37 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/11
tarix04.02.2018
ölçüsü312,37 Kb.
#23459
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

 

 

 

Grafik 1.2’de görüldüğü gibi su her sıcaklıkta bir buharlaşma basıncına sahiptir. 

0°C’nin altında da buharlaşır. Örneğin -30 °C’ de suyun buhar basıncı 0,288 mmHg, -10 °C’ 

de 1.950 mmHg, 0 °C’ de ise 4.6 mmHg' dır. (Karın kendiliğinden erimesi olayı.) 

0

100



200

300


400

500


600

700


800

-10


0

10

20



30

40

50



60

70

80



90

100


(t C)

P mm Hg


 

Grafik 1.2 Suyun Buhar Basıncının (P) Sıcaklıkla (t °C) Değişimi

   

Su, hidrojen (H

2

) ile oksijen (0



2

) arasındaki reaksiyonun ürünüdür. Gaz halindeki iki 

element, H ve O  300 °C’nin altında hissedilir derecede birleşmez, yani reaksiyon hızları 

düşüktür. Temperatür yükselince reaksiyon hızı da artar ve 500 °C’ den itibaren birleşme 

meydana gelir. 

1.4 Suyun Dolaşımı   

Suyun hareketini inceleyen bilime hidromekanik, bu bilimin teknikteki uygulaması 

hidrolik olarak bilinmektedir. Hidroloji ise suyun yerküredeki dağılımını, çevrimini ve  

özelliklerini  inceler.  Hidrolojinin  en  geniş  bir  şekilde  tanımını şu şekilde  yapabiliriz.  

"Hidroloji,  yer  küresinde  (yani  yeryüzünde, yer altında  ve  atmosferde)  suyun  çevrimini,  

dağılımını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini,  çevreyle  ve  canlılarla  karşılıklı  ilişkilerini  

inceleyen temel  ve  uygulamalı  bir  bilimdir".  (A.H.D.  Bilim  ve  Teknoloji  Federal 

Konseyi tarafından 1562 yılında önerilen tanım). Bu   tanımıyla   hidroloji   diğer  birçok  

bilim  alanlarına da girmektedir.  Gerçekten  bugün  hidrolojiyle  diğer  bilimler   arasındaki 

sınırları  kesin  olarak  çizmek  çok  güçtür. Atmosferdeki  su  ile  meteorolojinin

denizlerdeki su ile Oşinografinin, yerin derinliklerindeki  su ile de  jeoloji ve  zemin fiziğinin 

uğraştıkları söylenebilir. Bugün  suyun  kontrolü  ve  kullanılması ile  ilgili olarak yapılan 

mühendislik   çalışmaları   su   kaynaklarının   geliştirilmesi  adı   altında toplanmaktadır. Bu 

çalışmaların amaçları  şu  şekilde sınıflandırılabilir; Suyun  kullanılması    amacıyla  yapılan  

çalışmalar,  su getirme, sulama, su kuvveti tesisleri, akarsularda ulaşım gibi...  

Yerküre üzerinde suyun dağılımını, hareketini  ve  özelliklerini  inceleyen  hidroloji  

bilimi,  insanın  çevresi  ile  olan  ilişkisi arttıkça daha  büyük önem kazanmaya başlamıştır.  

İnsanın çevresini  düzenleyip  kontrol  altına  alma  çabalarının  bir  parçası  olan su  

kaynaklarının geliştirilmesi  çalışmalarında,  hidrolojik  veriler  önemli bir yer tutmaktadır. 

Bu alanda  su işletim sistemleri, su  biriktirme yapıları,  su  alma  yapıları,  akarsu  geçişleri  

(köprü  ve  menfezler)  ve drenaj projelerinin  en  ekonomik  biçimde  boyutlandırılmasında  

hidroloji biliminin  önemli  bir  yeri  bulunmaktadır.  Söz  konusu  olan su yapımlarının 

planlanması,  proje,  inşaat  ve  işletme  çalışmaları  için  gerekli  olan  suyun miktarı  ve  

 

4




 

 

özellikleri  ile  ilgili  çeşitli  bilgiler,  hidroloji  biliminin uygulamaları  ile  elde  edilir.  



Uygulamalı bir  bilim  olan  hidrolojinin su  yapılarına  rahatlıkla  uygulanabilmesi  ve  tüm  

hidrolojik  kuralların iyi  araştırıp doğru  kullanılması  için bu yöntemlerin uygulamasını 

gösteren örneklerin  incelenmesinde  yarar  vardır. 

Su miktarının kontrolü amacıyla yapılan çalışmalar: Taşkınların önlenmesi, kurutma 

tesisleri, kanalizasyon tesisleri; su kalitesinin kontrolü amacıyla yapılan çalışmalar ise su 

kirliliğinin önlenmesidir. Bütün bu amaçlarla yapılacak tesislerin planlama, proje, inşaat ve 

işletme safhalarında suyun miktarı ve özellikleri  ile  ilgili  bazı sorunların  karşılıklarının 

bilinmesi  istenir.  Örneğin taşkınlardan korunma amacıyla yapılacak  bir  barajın  veya  

gölletin  hesabında,  göz önüne  alınan (100,  500, 1000 yıl) gibi belli bir  süre  içinde  

meydana gelmesi muhtemel en  büyük  taşkının  tahmini  gerekir.  Öte  yandan  bir  su  

kuvveti  tesisinin güvenilir  gücünün  belirlenmesi  için  de  akarsuda  yılda  (180  gün  gibi) 

belli  bir  süre  mevcut  debi  tahmin  edilmelidir.  Bu  gibi  örneklerin sayısı çoğaltılabilir. Su 

kaynaklarının geliştirilmesi ile ilgili mühendislik çalışmalarının  hemen hepsinde  karşımıza 

çıkan  bu  gibi sorunları hidroloji bilimi  cevaplandırır.  Bu  cevapların  yeterli  bir  doğrulukla  

bilinmesi büyük  önem  taşır.  Zira  ekonomik  nedenlerle  hidrolojik  hesaplarda,  diğer 

mühendislik hesaplarında olduğu kadar büyük emniyet katsayıları kullanılmasına  izin  

verilmez.  Bu  bakımdan  tahmin  edilenden  büyük  bir  taşkının gelmesi  barajın  yıkılmasına  

yol  açabilir,  öte  yandan  bir  su  kuvveti tesisinde  mevcut  debi  için  fazla  büyük  bir  

tahmin  yapılması  beklenen gücün  elde  edilememesine  yol  açar.  Nihayetinde   bazı  

hallerde  tehlikeli, bazı hallerde de ekonomik yönden sakıncalı sonuçlar ortaya çıkabilir. 

Taşıdığı  önemin  daha  iyi  anlaşılmasıyla  son  yollarda  hidroloji bilimi ile  ilgili  çalışma  

ve  araştırmalar  yoğunlaştırılmıştır. Ancak hidrolojik olaylara  karışan etkenlerin sayısının 

pek  çok  oluşu  incelemeyi  güçleştirmektedir. 

1.5 Dolaşımda Akış Ve Depo Değişkenleri 

Hidrolojik çevrimin yağış, yüzeysel akış, sızma, perkolasyon, yer altı su kütleleri, yer 

altı suyu akışı, yüzeysel su yolarındaki akımlar, buharlaşma, biriktirme alanları vb. 

elemanlardan oluştuğundan bahsetmiştik. Bu döngünün en hızlı, en hareketli, en etkili ve en 

önemli  parçası akış ve depo değişkenleridir.  

Akış ve depo değişkenleri diğer çevrim elemanlarına bağlı olarak sürekli farklılık 

göstermektedir. Bu nedenle bu iki etkeni incelerken, döngü içerisindeki hareketleri birbirine 

bağlı değişimler zinciri kurarak düşünmek gerekmektedir. Çevrimin başlangıç noktası olarak 

buharlaşmayı ele alalım. Bölgedeki mevcut yüzeysel suların fazla olması, zemin neminin 

fazla olması, hava neminin az olması, atmosfer basıncının düşük olması, bölge ikliminin ılık 

ve sıcak olması, buharlaşma miktarını arttıran özellikler olarak bahsedilebilir. Bunun aksi 

durumlarda da buharlaşma miktarının azalması söz konusudur. Buharlaşmaya paralel olarak 

süre gelen çevrim elemanı    yağış buharlaşma miktarına, rüzgar hareketlerine ve bununla 

beraber yoğunlaşma için gerekli şartların sağlanmasına bağlı olarak değişmektedir. 

 Yağıştan sonra su, döngü içerisinde sızma olarak hareket etmektedir. Zeminin suya 

doygun hale gelmesiyle, yağıştan sonra akışa geçerek yüzeysel su yollarına karışır.  İşte bu 

noktadan itibaren akış miktarlarında önemli artışlar gözlenmektedir. Akış ve yağışın birlikte 

incelenmesi durumunda bu iki değişken arasında periyodik olarak bir etkileşimden söz 

edilebilir. Döngü içerinde ise birikimin gerçekleştiği yerler olarak; göller, göletler, denizler

okyanuslar, barajlar, bağlamalar vb. depolama alanları sayılabilir. Genel çerçevede dünyanın 

tamamı düşünülerek bir sistem kurulacak olunursa, denizler ve okyanusları bir biriktirme 

alanı kabul edelim ve bu alan içerinde mevcut bir su potansiyelinin olduğunu düşünelim. Bu 

 

5



Yüklə 312,37 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə