Hunlar, tarihte bilinen en eski Türk devleti olup, merkezleri Orhun Selanga ırmakları ile Türkler’in kutlu ülke saydıkları Ötüken ve çevresi merkez olarak kurdukları bir devlettir. Başkentleri Ötüken’dir



Yüklə 444 b.
tarix15.03.2018
ölçüsü444 b.
#31765



Hunlar, tarihte bilinen en eski Türk devleti olup, merkezleri Orhun Selanga ırmakları ile Türkler’in kutlu ülke saydıkları Ötüken ve çevresi merkez olarak kurdukları bir devlettir. Başkentleri Ötüken’dir.

  • Hunlar, tarihte bilinen en eski Türk devleti olup, merkezleri Orhun Selanga ırmakları ile Türkler’in kutlu ülke saydıkları Ötüken ve çevresi merkez olarak kurdukları bir devlettir. Başkentleri Ötüken’dir.

  • Sürü besleyen, atlı göçebe kabilelerden oluşmuştur. Özellikle komşuları Çin’e karşı korunmalarını kolaylaştırdığı için, Hunlar yerleşik değil göçebe bir yaşantıyı benimsemişlerdir. Bunun doğal sonucu olarak da savaşçılık, yöneticilik, bazı el sanatları ile dini inanışlar ve çocuk yetiştirmeye ilişkin değerler eğitime damgasını vurmuştur. Hunlar’daki eğitimi; yaşayış biçimleri şekillendirmiştir.



Hunlar da esas itibariyle İskitler gibi göçebe bir kavimdir.Çin kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Hunlar sürüleri ile meşgul olurlardı.Göçebe Türkler’in düşmanları, yine kendileri gibi atlı olan komşuları idi. Bu sebeple atlı düşmanları, onları bir anda bastırabiliyor ve her şey de o anda yok olabiliyordu. Yaşamak isteyenler her an savaşa hazır olmalı idiler. Eli silah tutan ve düşmana karşı koyabilecek kimseler, nerede ve nasıl göreve başlayacaklarını çok önceden bilmeliydiler. Kadınları ve çocukları kimlerin nasıl ve nerede koruyacaklarının kesin kaidelerle belirtilmiş olması gerekirdi.

  • Hunlar da esas itibariyle İskitler gibi göçebe bir kavimdir.Çin kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Hunlar sürüleri ile meşgul olurlardı.Göçebe Türkler’in düşmanları, yine kendileri gibi atlı olan komşuları idi. Bu sebeple atlı düşmanları, onları bir anda bastırabiliyor ve her şey de o anda yok olabiliyordu. Yaşamak isteyenler her an savaşa hazır olmalı idiler. Eli silah tutan ve düşmana karşı koyabilecek kimseler, nerede ve nasıl göreve başlayacaklarını çok önceden bilmeliydiler. Kadınları ve çocukları kimlerin nasıl ve nerede koruyacaklarının kesin kaidelerle belirtilmiş olması gerekirdi.



Büyük ordular kuran Hun Türkleri o güne kadar görülmedik savaş taktikleri geliştirmişlerdir. Mete Han, üç yüz bin atlı ile çok süratli biçimde Çin sınırlarına girer ve Çin’in merkezine kadar ilerler idi. Mete’nin ordusu atların renklerine göre düzenlenmişdi. Her yön farklı bir renk ile belirtilirdi. Savaş anında kim hangi vazifeyi yapacaksa o yöne doğru hızla ilerlerdi. O zamana kadar askeri alanda uygulanan böyle bir taktik görülmemiştir. Çin gibi geniş ve kalabalık bir ülkeye akınlar düzenlenmiş pek çok savaşlar kazanılmıştır. Çin Seddi onları durdurmak için yapılmıştır.Hunlar, Orta ve Batı Avrupa’da çok geniş bölgeleri ele geçirmişler, Roma ve Bizans’a başeğdirmişlerdir. Bunlar bize Hunlar’ın çok iyi bir askerlik ve savaş eğitimi gördüklerini kanıtlamaktadır. Bu eğitim töre içinde gerçekleşiyordu.Mete’den daha öncesinde de Hunlar’da belirli bir ordu sisteminin olduğu bilinmektedir. Mete’nin babası Tuman(Teoman) Han, Yüeçiler’in elinden kaçan oğlu Mete’ye 10.000 atlıdan oluşan bir tümen vermiş, o da babasının kurduğu sistemi daha da geliştirmiş, disiplin ve itaati öne çıkarmıştır.

  • Büyük ordular kuran Hun Türkleri o güne kadar görülmedik savaş taktikleri geliştirmişlerdir. Mete Han, üç yüz bin atlı ile çok süratli biçimde Çin sınırlarına girer ve Çin’in merkezine kadar ilerler idi. Mete’nin ordusu atların renklerine göre düzenlenmişdi. Her yön farklı bir renk ile belirtilirdi. Savaş anında kim hangi vazifeyi yapacaksa o yöne doğru hızla ilerlerdi. O zamana kadar askeri alanda uygulanan böyle bir taktik görülmemiştir. Çin gibi geniş ve kalabalık bir ülkeye akınlar düzenlenmiş pek çok savaşlar kazanılmıştır. Çin Seddi onları durdurmak için yapılmıştır.Hunlar, Orta ve Batı Avrupa’da çok geniş bölgeleri ele geçirmişler, Roma ve Bizans’a başeğdirmişlerdir. Bunlar bize Hunlar’ın çok iyi bir askerlik ve savaş eğitimi gördüklerini kanıtlamaktadır. Bu eğitim töre içinde gerçekleşiyordu.Mete’den daha öncesinde de Hunlar’da belirli bir ordu sisteminin olduğu bilinmektedir. Mete’nin babası Tuman(Teoman) Han, Yüeçiler’in elinden kaçan oğlu Mete’ye 10.000 atlıdan oluşan bir tümen vermiş, o da babasının kurduğu sistemi daha da geliştirmiş, disiplin ve itaati öne çıkarmıştır.



Eski Türkler’deki eğitimde önemli bir unsur da hayvan yetiştiriciliğidir. Koppers, “Hayvan yetiştiriciliğinin İç Asya’da doğduğunu, İndogermenler’in bu kültürün yaratıcısı olmayıp, ancak alıcısı olduklarının ispat edildiğini” söylemiştir. Koppers, atın ilk evcilleştirilmesi ve bununla ilgili atlı-çoban kültürünün oluşmasını İç Asya’da yaşayan eski Türkler’e dayandırır.Türkler, at terbiyesi ve türlü cinsten hayvanların yetiştirilmesinde büyük ilerleme kaydetmişlerdir.Türkler için at, çok önemlidir. Bunu Kaşgarlı Mahmud’un şu sözlerinden çok daha iyi şekilde anlayabiliriz: “At Türk’ün kanadıdır. Ata bakan seyise “El Başı” yani “Vilayetin Başı” denir.”Özellikle atların eğitilmesi günübirlik bir sistem olmasa gerek, belli bir birikimin ve belli bir düzenin sonucudur.

  • Eski Türkler’deki eğitimde önemli bir unsur da hayvan yetiştiriciliğidir. Koppers, “Hayvan yetiştiriciliğinin İç Asya’da doğduğunu, İndogermenler’in bu kültürün yaratıcısı olmayıp, ancak alıcısı olduklarının ispat edildiğini” söylemiştir. Koppers, atın ilk evcilleştirilmesi ve bununla ilgili atlı-çoban kültürünün oluşmasını İç Asya’da yaşayan eski Türkler’e dayandırır.Türkler, at terbiyesi ve türlü cinsten hayvanların yetiştirilmesinde büyük ilerleme kaydetmişlerdir.Türkler için at, çok önemlidir. Bunu Kaşgarlı Mahmud’un şu sözlerinden çok daha iyi şekilde anlayabiliriz: “At Türk’ün kanadıdır. Ata bakan seyise “El Başı” yani “Vilayetin Başı” denir.”Özellikle atların eğitilmesi günübirlik bir sistem olmasa gerek, belli bir birikimin ve belli bir düzenin sonucudur.



Türk milleti, hâkim bir millet olarak yaratıldığına ve kendisine bazı fevkalbeşer hususiyetler verildiğine inanmış ve çevresindekileri de inandırmıştır. Mahmud Kaşgarî ve diğer pek çok müellif; “Türklerin Allah’ın has ordusunu teşkil ettiğine, Allah’ın cezalandırmak istediği kavimlere, bu ordusunu musallat ettiğine” dair söylemlerin yaygın olduğunu ifade etmiştir.Geleneğe göre Türk hükümdarlarına idare etme yetkisi Tanrı tarafından verilmiştir. Bu yetki Eski Türkler’de “Kut” ile ifade edilmektedir.Onlara göre tüm insanlar Türk devletinin halkı, Türk hakanı ise dünyanın hükümdarı idi. Atilla kendisini Tanrı’nın kırbacı sayıyordu. Türkler’de her zaman bir dünya devleti kurma düşüncesinin, düşüncesi hâkim olmuştur. Bunun yanında hür ve bağımsız yaşama isteği de her zaman Türkler arasında kabul gören bir görüş olmuş ve bu iki anlayış da töre yoluyla yeni yetişen kuşaklara aktarılmıştır. Bu sistemi yaygın eğitimin en güzel örneklerinden kabul edebiliriz. Mete’nin devlet yönetimi ile ilgili çok anlamlı bir olay vardır. Bunu Mustafa Kemal Atatürk de çok sevmiş olmalıdır ki 1933 yılında Balıkesir Lisesi’nde bir tarih dersi sonunda öğretmenlere anlatmıştır. Çin tarihlerinde de anlatılan bu olay hem vatan toprağının ne kadar kutsal olduğunu hem de Türkler’deki devlet felsefesinin en güzel örneğini göstermektedir.

  • Türk milleti, hâkim bir millet olarak yaratıldığına ve kendisine bazı fevkalbeşer hususiyetler verildiğine inanmış ve çevresindekileri de inandırmıştır. Mahmud Kaşgarî ve diğer pek çok müellif; “Türklerin Allah’ın has ordusunu teşkil ettiğine, Allah’ın cezalandırmak istediği kavimlere, bu ordusunu musallat ettiğine” dair söylemlerin yaygın olduğunu ifade etmiştir.Geleneğe göre Türk hükümdarlarına idare etme yetkisi Tanrı tarafından verilmiştir. Bu yetki Eski Türkler’de “Kut” ile ifade edilmektedir.Onlara göre tüm insanlar Türk devletinin halkı, Türk hakanı ise dünyanın hükümdarı idi. Atilla kendisini Tanrı’nın kırbacı sayıyordu. Türkler’de her zaman bir dünya devleti kurma düşüncesinin, düşüncesi hâkim olmuştur. Bunun yanında hür ve bağımsız yaşama isteği de her zaman Türkler arasında kabul gören bir görüş olmuş ve bu iki anlayış da töre yoluyla yeni yetişen kuşaklara aktarılmıştır. Bu sistemi yaygın eğitimin en güzel örneklerinden kabul edebiliriz. Mete’nin devlet yönetimi ile ilgili çok anlamlı bir olay vardır. Bunu Mustafa Kemal Atatürk de çok sevmiş olmalıdır ki 1933 yılında Balıkesir Lisesi’nde bir tarih dersi sonunda öğretmenlere anlatmıştır. Çin tarihlerinde de anlatılan bu olay hem vatan toprağının ne kadar kutsal olduğunu hem de Türkler’deki devlet felsefesinin en güzel örneğini göstermektedir.



Sürü besleyen atlı-göçebe ve savaşçı bir toplumda hayvan ürünlerinin (et, süt, deri, yün...) değerlendirilmesi, çeşitli araç-gereç yapımı ile ilgili, usta-çırak ilişkisi içinde bazı becerilerin gelişmesi doğaldır. Hunlar böylece kürk, halı, madenî eşya ve kılıç kuşağı plakaları veya teçhizat ve koşum takımı, bronz plâkalar, kopçaklar ve düğmeler ile temsil edilen son derece somut bir sanata sahiptirler.Madenlerden altını, demiri başarı ile işlemişlerdir. Eski Türklerde demir ve demircilik kutsaldı, onlar kılıç üzerine and içerlerdi. Hunlar, el zanaatlarında da güzel eserler yapmışlardır ve bunlar “step sanatı” olarak adlandırılmaktadır.Çok kalabalık bir orduya sahip olan Hunlar’ın çok fazla silaha ve madeni eşyaya ihtiyacı olması kaçınılmazdır. Bunun için madenlerin toplumda geniş çapta işlenip, değerlendirilmesi gerekir. Bu sebeple, madencilik yalnızca aile içinde kalmayan bir uğraşı olmalıdır. Devletin mesleki eğitim ile ilgilenmiş olması muhtemeldir.

  • Sürü besleyen atlı-göçebe ve savaşçı bir toplumda hayvan ürünlerinin (et, süt, deri, yün...) değerlendirilmesi, çeşitli araç-gereç yapımı ile ilgili, usta-çırak ilişkisi içinde bazı becerilerin gelişmesi doğaldır. Hunlar böylece kürk, halı, madenî eşya ve kılıç kuşağı plakaları veya teçhizat ve koşum takımı, bronz plâkalar, kopçaklar ve düğmeler ile temsil edilen son derece somut bir sanata sahiptirler.Madenlerden altını, demiri başarı ile işlemişlerdir. Eski Türklerde demir ve demircilik kutsaldı, onlar kılıç üzerine and içerlerdi. Hunlar, el zanaatlarında da güzel eserler yapmışlardır ve bunlar “step sanatı” olarak adlandırılmaktadır.Çok kalabalık bir orduya sahip olan Hunlar’ın çok fazla silaha ve madeni eşyaya ihtiyacı olması kaçınılmazdır. Bunun için madenlerin toplumda geniş çapta işlenip, değerlendirilmesi gerekir. Bu sebeple, madencilik yalnızca aile içinde kalmayan bir uğraşı olmalıdır. Devletin mesleki eğitim ile ilgilenmiş olması muhtemeldir.



Din kısmen eğitim aracı olmuştur.

  • Din kısmen eğitim aracı olmuştur.

  • İktidarın varlığını güçlendirmek ve pekiştirmek için dinî motifleri kullanmışlardır.

  • Şaman, kam adı verilen din adamları vasıtası ile yapılan dinî tören ve ayinlerle halkı eğitmişlerdir.



MÜNEVVER USLU

  • MÜNEVVER USLU

  • RUKİYE NUR ÇİFTÇİ



Yüklə 444 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə