Ibnü'i-a'RAbî



Yüklə 1,22 Mb.
səhifə20/26
tarix17.11.2018
ölçüsü1,22 Mb.
#80322
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   26

İBNÜ'L-CEVZÎ, EBÜL-FEREC

Ebül-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Aiî b. Muhammed el-Bagdâdî (ö. 597/1201)

İslâmî ilimlerin hemen her dalındaki çalışmalarıyla tanınan Hanbelî âlimi.

510 (1116) yılı civarında Bağdat'ta doğ­du. Soyu Hz. Ebû Bekir'e dayanır. Dedele­rinden Ca'fer b. Abdullah el-Cevzî'ye nis-betle İbnü'l-Cevzî diye tanındı. Üç yaşında iken babası vefat ettiğinden amcasının himayesinde büyüdü. Babasından kalan servet sayesinde kimseye muhtaç olma­dan öğrenimini sürdürdü. Amcası tara­fından İbn Nasır es-Selâmrnin ders hal­kasına dahil edildi ve ondan tarih, hadis ve ahlâk ilimlerini okudu. Ebü'l-Kâsım Hi-betullah b. Husayn eş-Şeybânî, Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîki, İbnü't-Taber Ebü'l-Kâsım Hibetullah b. Ahmed el-Harirî, İbnü'z-Zâgünî ve Abdülvehhâb el-Enmâtî gibi ilim adamlarının da aralarında bulundu­ğu seksenden fazla âlimden ilim tahsil et­ti. Hocası İbnü'z-Zâgûnî'nin vefatından (527/1132) sonra onun yerine geçerek Mansûr Camii'nde vaaz etmeye ve daha sonra halife ile vezirlerin yanı sıra fakih-lerin de katıldığı meclislerde ilmî konuş­malar yapmaya başladı. 553(1158) yılın­daki hac yolculuğu dışında Bağdat'tan pek ayrılmadı. İbnü'l-Cevzî devlet ricâliyle iyi ilişkiler kurmaya önem verdi. Oğlu Ebü'İ-Kâsım Ali'yi Müstencid-Billâh'ın veziri Ebü'I-Muzaffer İbn Hübeyre'nin kızıyla evlendirdi. Ancak bu ilişkileri sebebiyle Bağdattaki bazı Hanbelîler'in tenkitleri­ne mâruz kaldı. Halife Nasır- Lidînillâh'ın, Şiî olan ve Hanbelîler'e karşı iyi düşünce­ler beslemeyen İbnü'l-Kassâb'ı vezir tayin etmesi üzerine yaşlılık döneminde devlet ricâliyle ilişkileri bozuldu. İbnü'l-Kassâb tarafından, Hz. Ebû Bekir'in soyundan gelen bir Nâsıbî olduğu iddiasıyla Şiî te­mayüller taşıyan halifeye şikâyet edilmesi üzerine medresenin vakfından zimmetine mal geçirmekle suçlanarak görevinden azledildi. 590'da (1194) Vâsıt'a sürgün edilerek beş yıl süreyle oradaki bir evde tek başına İkamete mecbur tutuldu, ba­zı kitapları da yakıldı. Oğlu Ebû Muham­med Yûsuf un yaptığı vaazların Halife Na­sır- Lidînillâh'ın annesini etkilemesi sonu­cunda sürgün cezası kaldırıldı. Bağdat'a döndüğünde medrese erbabının yanı sıra bu olayı tasvip etmeyen sûfilerin de katıl­dığı büyük bir kalabalık tarafından karşı­landı. Hayatının geri kalan kısmını Bağ­dat'ta irşad faaliyetlerine devam ederek geçirdi. 12 Ramazan597 (16 Haziran 1201) tarihinde vefat etti ve Bâbü Harb Kabris-tanı'nda bulunan Ahmed b. Hanbel'in me­zarının yanına defnedildi.

İbnü'l-Cevzî tarih, biyografi, hadis, tef­sir ve akaid alanlarında eser telif etmiş, aynı zamanda çok sayıda öğrenci yetiştir­miştir. Talha b. Muzaffer es-Sa'lebî, kendi oğlu Yûsuf ve torunu Sıbt İbnü'l-Cevzî, İb-nü'd-Dübeysî, İbnü'l-Katîî. İbnü'n-Neccâr el-Bağdâdî, Abdüllatîf el-Harrânî ve Mu-vaffakuddin İbn Kudâme onun meşhur öğrencilerindendir. Eserlerinin incelenmesinden anlaşıldığına göre felsefe ve din­ler tarihi konularında da eleştiri yapabi­lecek seviyede bir kültüre sahipti. Usûl-i fıkıh âlimleri arasında da gösterilen İbnü'i-Cevzî'ye göre kıyas hiçbir zaman sa­hih hadisin önüne geçirilemez. Fakih ola­bilmek için bütün İslâmî ilimleri bilmek. ayrıca İslâm ahlâkına da bağlı olmak ge­rekir. Fıkıhta Ahmed b. Hanbel'in mez­hebini benimsemekle birlikte onu aynen taklit etmemiş, fıkhî hükümlerin delille­rini araştırıp ona göre hareket etmeyi ge­rekli görmüştür.496 Nitekim bazı me­selelerde Ahmed b. Hanbel'e muhalif gö­rüşlere sahip olduğu bilinmektedir.497 Bu sebeple İbnü'l-Cevzfnin taassup derecesinde bir Hanbe­lî olduğu yolundaki iddia pek isabetli gö­rünmemektedir.498

Onun ilmî şahsiyetinde dilciliği de önem­li bir yer tutar. Devrinin dil âlimi Ebû Man­sûr Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkî'den Arap dili ve edebiyatı öğrenimi gördükten son­ra teorik eserler ve bir divan oluşturacak kadar şiir kaleme almıştır. İbnü'l-Cevzî bir vaiz olarak da ün yapmıştır. Hem vaaz ve İrşadın teorisiyle uğraşarak eserler yaz­mış hem de heyecanlı vaazlar vermiştir. Kendi ifadesine göre vaazları gayri müs-limler üzerinde de etkili olmuş ve her zümreden İnsana hitap eden vaaz meclis­lerinde konuşmuştur.499

İbnü'l-Cevzî'nİn ilmî şahsiyetinde ağır basan bir yönü de onun bir usûlü'd-dîn ve akaid âlimi olmasıdır. Kendi dönemine ka­dar teşekkül eden İslâmî telakki ve disip­linlere eleştirel yaklaşımlarda bulunması Kur'an. Sünnet ve beşerî İlimler açısından İslâm'a genel çerçevede bakışlar yaptığını göstermektedir. İbnü'l-Cevzî'nin tenkidi bir tarzda incelediği disiplinlerin başında tasavvuf geleneği ve buna bağlı olarak bazı sûfîler gelir. Ona göre Ebû Tâlib el-Mekkî'nin Kütü'l-kulûb'unüa. Ebû Nu-aym ei-İsfahanı1 nin Hilyetü'J-evIiyâ3 ad­lı eserinde, Kuşeyrî'nin er-Risâ/e'sİnde, Muhammed b. Tâhir el-Makdisî'nin Saf-vefü' faşawufundaveSerrâc'ıneI-Lü-ma'ında İslâm'ın getirdiği hayat tarzıyla bağdaşmayan, vahye ve akla aykırı düşen sübjektif anlayışlar vardır. Tasavvuf kav­ramı çok sonra ortaya çıktığı halde tasav­vuf mensuplarının Hz. Ebû Bekir, Ömer. Osman, Ali ve diğer ileri gelen sahâbîleri sûfıyye içinde göstermeleri, sûfîlerin bü­tün davranışlarını doğru kabul edip onları nasların ve Hz. Peygamber'İn önüne ge­çirmeleri, nefis terbiyesi için insanın kendişine eziyet etmesini tavsiye etmeleri, zaruret miktarı dışında mal biriktirmeyi ve rızık endişesiyle çalışmayı tevekküle aykırı görmeleri, benimsedikleri hayat tarzıyla ruhbanlığa benzer bir yol takip etmeleri, naslarda yer almadığı halde "Al­lah sevgisi" yerine "Allah aşkı" kavramını icat etmeleri ve nihayet Kur'an'ı tefsir ederken ilmî dayanağı bulunmayan işâri yönteme başvurmaları, İbnü"l-Cevzî"nin eserlerinde sûfîlere yönelttiği eleştiri­lerden bazılarıdır. Müellif, sûfîlerin hayat tarzının Hz. Peygamber'in gösterdiği çiz­giye çekilmesi gerektiğini ısrarla belirt­miştir.500

Kelâmcıları da eleştiren İbnü'l-Cevzî, onların haberi sıfatları te'vile tâbi tutma­sını halk için zararlı ve peygamberlerin yöntemine aykırı bulmuştur. Zira ulûhiy-yete dair bilgiler duyulara konu teşkil et­mediğinden halkın zihninde, te'vilin ge­tirdiği "nefiy" yoluyla değil ancak "isbât" yöntemiyle anlam kazanabilir. Peygamberler de ulûhiyyet konularını isbât yön­temine dayanarak insanlara telkin etmiş­lerdir. Kelâmcılar ise çoğunluğu oluşturan avamın zihninde sağlam bir ulûhiyyet akî-desi oluşturacak yerde onların akidesini sarsmışlardır. Her ne kadar tenzihe ulaş­mak için te'vil gerekliyse de bu sadece âlimler için söz konusudur. Kelâmcılar ay­rıca cevher, araz, cüz' lâ-yetecezzâ gibi gereksiz tartışmalara girişmişlerdir.501

İbnü'l-Cevzfnin tarih alanındaki geniş bilgisi birçok müellif tarafından vurgulan­maktadır.502 Onun el-Muntazam adlı eserine yazdığı mukaddime tarihe bakışı ve tarih yazıcı­lığına dair görüşleri hakkında fikir vere­cek niteliktedir. İnsanların çok yönlü me­rakını dikkate alarak ei-Munfazam'ı te­lif ettiğini belirten İbnü'l-Cevzî'ye göre tarihin birçok faydası arasında İki nokta ön plana çıkmaktadır. Bunlardan biri ibret almak, diğeri tarih bilgisinin sağladığı psikolojik rahatlıktır. Kişi, tari­hi incelemek suretiyle zaman içinde olup biten garip olaylar ve kaderin tecellileri hakkında bilgi edinerek teselli bulur.503 Rivayetleri kaydederken seçici davranmak gerektiğini söyleyen İb-nü'l-Cevz ye göre halkın bilmesinde yarar bulunan güzel olayların kaydedilmesi ge­rekir; bunun yanında sıhhatli olmayan ve faydası umulmayan rivayetlere itibar edil­memelidir. İbnü'l-Cevzî, Vehb b. Münebbih gibi tarihçileri hurafeleri ve akıl dışı ri­vayetleri nakletmeleri sebebiyle eleştirir.

Umumi tarih, siyer, tabakat ve menâ-kıb gibi alanlarda kaleme aldığı eserler İbnü'l-Cevzfnin tarihçi olarak ilgi duyduğu konular hakkında fikir vermektedir, el-Mımfazam'da sadece olayları veya sade­ce biyografileri değil her ikisini de yıllara göre ayrı başlıklar altında kaydetmek su­retiyle iki metodu birleştirmiş ve böylece tarih yazıcılığına yenilik getirmiştir. İb­nü'l-Cevzî eserlerinde tarihî mirası geniş bir şekilde değerlendirdiği gibi kendi göz­lemlerinden, belgelerden ve çağdaşı olan diğer şahıslardan da faydalanmıştır. Eser­lerinde rivayetleri tenkide tâbi tutarak zayıf olduklarını belirtir veya bunları ta­mamen reddeder, bazan da çeşitli riva­yetler arasında tercihler yapar. Kendisin­den sonraki birçok tarihçiye kaynak oluş­turan İbnü'l-Cevzî onları tarih yazım me­todu bakımından etkilemiştir. Onun, ri­vayetleri ve olaylarla şahıs biyografileri­ni birleştiren metodu torunu Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin yanı sıra İbnü's-Sâî, Zehebî, İbn Şâkir el-Kütübî. Yâfiî, Ebü'l-Fidâ İbn Ke-sîr, İbn Tağrîberdî ve İbnü'i-İmâd gibi ta­rihçiler tarafından uygulanmıştır. Yâküt el-Hamevî. İzzeddin İbnü'1-Esîr, İbn Halli-kân. İbnü'l-Fuvatî. İbn Hacer el-Askalânî ve Süyûtî, İbnü'l-Cevzî'den iktibaslarda bulunmuşlardır. Tarihçi öğrencileri İbnü'd-Dübeysî ve İbnü'n-Neccâr el-Bağ-dâdî de kendisinden istifade eden müel­lifler arasında yer almaktadır. İbnü'l-Cev­zî tabakat kitapları alanında da dikkat çe­ker. Ebû Nuaym e!-İsfahânî nin Hifyetü'l-evJiyö' adlı eserini esas alıp Şıfatü'ş-şaf-ve'yi telif ettiği gibi Telkîhu fühûmi eh-H'l-eşer ve el-Müctebâ mine'l-müctenâ adlı eserlerinde de sahabe, tabiîn ve diğer meşhur râvi ve şahısları muhtelif başlıklar altında gruplandırmıştır.

Aynı zamanda bir siyer müellifi olan İb­nü'l-Cevzî, eJ-Munfazam'da Hz. Peygam­ber dönemine yer verdiği gibi ona dair e]-Vefa bi-ahvâli'1-Muştafâ adlı müs­takil bir eser de yazmıştır. İbnü'l-Cevzı'-nin. haklarında eser telif etmek üzere İs­lâm tarihinde örnek kabul edilen meşhur şahsiyetleri tercih etmiş olması dikkat çe­kicidir. Hz. Ömer, Ömer b. Abdülazîz, Ha-san-ı Basrî, Ma'rûf-i Kerhî ve Ahmed b. Hanbel gibi şahsiyetlere dair eserleri burada zikredilebilir. İbnü'l-Cevzî aynı za­manda bir şehir tarihçisi de sayılabilir, el-Munfazam'da Bağdat'ta başka muhtelif şehirler hakkında bilgi vermiş, ayrıca Mek­ke ve Medine'yi konu edinen Müşîrü'l-ğarâmi's-sâkin ilâ eşrefi'1-emâkin ile Fezâ'ilü'1-Kuds ve Menâkıbü Bağdâd adlı eserleri kaleme almıştır. İbnü'l-Cevzî bazı rivayetleri dolayısıyla tenkit edilmiştir. Zehebî onun meşhur bir vaiz olduğunu belirttikten sonra vaazla­rını 100.000 kişinin dinlediğine dair ken­di rivayetlerini mübalağalı bularak sesin duyulması ve mekân açısından bunun mümkün olmadığını kaydeder.504 İzzeddin İbnü'1-Esîr, İb-nü'1-Cevzrnin özellikle diğer mezheplere mensup kişileri eleştirmesi sırasında aşı­rılığa kaçtığını belirtirken 505 Yâküt el-Hamevî, verdiği bazı bilgi­lerin doğru olmadığını veya bunları karış­tırdığını ifade eder.506 İbnü'l-Cevzrnin tarihçiliğine dair çalışma­lar arasında Joseph de Somogyi'nin iki makalesiyle 507 Hasan îsâ Ali el-Hakîm'in Kitâbü'l-Muntazam li'bni'l-Cevzî: Dirâse fî menhecihî ve mevd-ridihî ve ehemmiyetih adlı doktora te­zi (Beyrut 1405/1985) zikredilebilir.

İbnü'l-Cevzî"nin itikadı görüşlerini şöy­lece özetlemek mümkündür: Akıl, tabiat kanunlarını bilme gücüne sahip bulun­makla birlikte bütün varlık ve olayların hikmetlerini kavramaktan, ayrıca kendi mahiyetini keşfetmekten âcizdir. Bu se­beple vahyin desteğine muhtaçtır; vah­yin getirdiği bilgileri teslimiyetle karşıla­yıp benimsemesi gerekir. İlham naslara olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz ve nasla­ra aykırı olması halinde bir değer taşımaz. Allah'ın varlığını inkâr edenler onun duyu­larla idrak edilemeyişini delil olarak gös-terirlerse de Allah maddî bir varlık olma­dığından onların bu istidlali isabetsizdir. Başta kendi bedeni olmak üzere bütün varlıkları yaratılış amacı ve gördükleri fonksiyonlar açısından inceleyen insan, bunların bilgi ve hikmet sahibi bir varlık tarafından yaratılmış olduğu sonucuna ulaşır.508 Akıl yürütmek suretiyle Allah'ın varlığını bilmek mümkün olduğu halde zâtsıfat münasebetini ve ilâhî fiillerin mahiyetini kavramak imkân dahilinde de­ğildir. Akaid alanında yapılan hataların ço­ğu bu hususu dikkate almayıp Allah'ı ya­ratıklara kıyas etmekten kaynaklanır. Nas­larda yer alan vech, yed. istiva, nüzul, ruh vb. kavramların mecazi anlamlar taşıya­bileceklerini kabul etmek gerekir. Nite­kim ölümün cennetle cehennem arasın­da öldürüleceğini bildiren örneklerde ol­duğu gibi bazı nasların mecazi mânalar

taşıdığını yine naslar göstermektedir. Bundan dolayı istiva ve nüzul Allah'ın yu­karıda olduğu anlamına gelmez. Selef yöntemini benimseyerek teşbihi reddet­mekle birlikte bu tür nasların yerine gö­re bazan te'vil edilmeden olduğu gibi be­nimsenmesi, bazan da sıfatın aslını orta­dan kaldırmayan bir te'vile başvurulması bu konuda tercih edilmesi gereken en ge-çerli yoldur.509

Kur'an hakkında bilinmesi gereken şey, unun benzerini yapmaktan insanları âciz bırakan Allah kelâmı, Hz. Peygamber'in mucizesi ve İnsanları hidayete sevkeden bir kitap olduğudur. Bunun ötesinde Kur-'an'ın mahlûk olup olmadığını tartışmak fayda sağlamayan gereksiz sözlerden iba­rettir. Bu sebepledir ki Kur'an hakkında tartışma yasaklanmış. Selef de buna uy­muştur.

İman-küfür, hidayet-dalâlet, itaat-is-yan vb. fiilleri yaratan Allah'tır; bu Fiillerin oluşmasında beşerî iradenin rolü yoktur.510 Bununla birlik­te insanın sorumlu tutulması zulüm ola­rak nitelendirilemez; çünkü bazı âyetler­de, bâtıl inançlarını kadere sığınarak ma­zur göstermeye çalışan müşriklerin tu­tarlı bir delili bulunmadığı, bazı âyetlerde ise Allah'ın kullarına rahmetiyle muame­le ettiği ve fiillerini dilediği gibi işlediği açıklanmıştır.511 Ka­za ve kader, sırrı ve hikmeti insanlar ta­rafından anlaşılamayan ve teslimiyetle karşılanması gereken konulardır.512

Allah'ın insanlar içinden birini seçip üs­tün niteliklere sahip kılması ve vahiy al­maya elverişli hale getirmesi mümkün­dür. Cenâb-ı Hak varlıkları değişik özellik ve kabiliyetlerde yaratmıştır. Fâni beden­lerin hastalıklarını iyileştirecek ilâçlar ya­rattığı gibi âhiret yurdunda devam ede­cek olan hayata hazırlık yapmak üzere yeryüzünde kötü davranışlarıyla fesat çı­karanları ıslah etmesi ve onları erdemli hale getirmesi için bazı insanları görev­lendirmesi de imkân dahilindedir. Hz. Peygamber, getirdiği Kur'an ve onu açık­layıp uygulayan sünnetiyle İnsanların kal­bini inceltmiş, onları kötülüklerden uzak­laştırıp iyiliklere sevketmiştir. Kur'an dı­şında Resûl-i Ekrem'in mütevâtir olan mucizeleri yoktur. Ancak hissî mucizeler konusunda nakledilen âhâd rivayetlerden onun Kur'an dışında da mucizeler göster­diği sonucu çıkar.513

Ölümden sonra ruh yok olmayıp nimet veya azap içinde varlığını sürdürür. Mü­minlerin ruhları kıyamete kadar cennette bulunur; kıyametin kopmasından sonra da diriltilen bedenlere iade edilir. Beden­lerin diriltilebileceğini gösteren çeşitli de­liller mevcuttur. Bunlardan biri Hz. Mûsâ'nın elinde asanın canlı yılana dönüş­mesi, bir diğeri de Hz. Salih'in mucizesi olarak taştan devenin yaratılmasıdır. Be­denler ruhların haz veya elem duymasının vasıtalarıdır, bu vasıtalar olmadan ruhlar nimet veya azap içinde bulunamaz. Âhi-rette müminler için nimet, kâfirler için de azap ebedîdir.514 Allah'ın emrettikleri fazilet, yasakladıkları ise re-zîlettir. Ahlâklı insan ilâhî emirlere uyan, ahlâksız insan da bunlara aykırı davranan kişidir. Ancak dinin bulunmadığı yerde ahlâk ilkelerini belirleyen akıldır.

Selefî-kelâmı bir çizgide yer alan İb-nü'1-Cevzî aklı sınırlı bilgi kaynağı olarak görmüş, ilhamın nasların önüne geçirile­meyeceğini belirterek mutasavvıfenin fi­kirlerini eleştirmiş, Allah'ın varlığını gaye ve nizam deliline uygun şekilde kanıtla­maya çalışmış, ilâhî sıfatlar konusunda kısmen kelâmcıların görüşlerine meyle­dip teşbihi benimseyen bazı Hanbelîler'i reddetmiş, kaderin nihaî noktada akıl yoluyla çözümlenemeyeceğini kabul edip cebre yaklaşmış, nübüvvetin ise aklen te-mellendirilebileceğini savunmuştur. İtika-dî meselelerde Ebü'l-Vefâ İbn Akil'in te­sirinde kalmış, mutasavvıfeye bakışında da onun görüşlerinden etkilenmiştir. Yer yer eleştirilerine mâruz kaldığı İbn Tey­miyye üzerinde etkili olmuş ve Selefi -Hanbelî çizginin kökleşmesine katkıda bu­lunmuştur 515Âmine Muhammed Nusayr, Ebü'I-Ferec İbnü'I-Cevzî ârâ'ühü'1-kelâmiyye ve'1-ahlâkıyye adlı bir doktora çatışması yapmıştır (Kahire 1407/1987).



Eserleri.

A) Tarih.



1. el-Muntazam târihi'l-mülûk ve'î-ümem. Kâinatın ve Hz. Âdem'in yaratılışından başlayıp 574 (1179) yılına kadar cereyan eden olayları hicretten itibaren kronolojik sırayla kay­deden, her yıla ait olayları anlattıktan sonra o yıl vefat eden önemli şahsiyetlerin hayat hikâyelerine de yer veren biyografi ağırlıklı bir umumi tarihtir. el-Munta-zam'ın. 257-574 (871-1179) yıllarını içeren bölümü aralarında Fritz Salim Krenkov/un da bulunduğu bir heyet 516 tamamı ise Muhammed Abdülkâ-dir Atâ ve Mustafa Abdülkâdir Atâ 517 tarafından yayımlanmış, bu neşre İbrahim Şemsed-din'in hazırladığı indeks de eklenmiştir (Beyrut 1413/1993). Eserin diğer bir neşri Süheyl Zekkâr tarafından gerçekleştiril­miş (Beyrut 1415/1995), kitap için ayrıca üç ciltlik bir indeks hazırlanmıştır (Bey­rut 1416/1996).

2. Şıfatüş-şafve. Ebû Nuaym el-İsfahânî'nin Hilyetü'l-evliyâ adlı eserindeki bir kısım bilgi ve rivayet­lerin özetlenmesi veya çıkarılması, bunun yanında bazı şahısların eklenmesi suretiy­le telif edilmiş olup Mahmûd Fâhûrî ve Muhammed Revvâs Kal'acî tarafından ya­yımlanmıştır (Beyrut 1399/1979).

3. Tel­kihti fühûmi ehli'1-eşer ü cuyûni't-tâ-rih ve's-siyer. Tarih, tabakat, siyer ve ha­dis ilimleriyle ilgili olup sahabe, tabiîn, diğer meşhur râvi ve şahısların alfabetik olarak sıralanmasıyla meydana gelmiştir. Eserde geçmiş peygamberlere kısaca te­mas edildikten sonra Hz. Peygamber'in sîretinden bazı konulara yer verilir; ardın­dan Hz. Ebû Bekir'den itibaren Abbasî Halifesi Nâsır-Lidînillâh'a (1180-1225) ka­dar halifeler zikredilir. Erkek ve kadın sa-hâbîler, Hz. Peygamber'den 1000'den çok hadis rivayet edenlerden (müksirûn) başla­mak üzere en az bir hadis nakletmiş olan sahâbîler. Habeşistan'a hicret eden, Aka­be biatlarında bulunan, Bedir ve Uhud sa­vaşlarına katılıp şehid olan, Cezîre ve Mı­sır gibi bölgelere yerleşen sahâbîler çeşitli başlıklar altında alfabetik olarak sıralanır. Eksik bir baskısı Cari Brockelmann tara­fından gerçekleştirilen eser 518 Hindistan'da iki de­fa basılmış (Delhi 1869,1927). daha sonra Ali Hasan tarafından neşredilmiştir (Ka­hire 1975).

4. el-Mişbâhu'1-mud iîhi-îöîeti'I'Müstazî.519 Halife Müstazî Biemrillâh'a ithaf edilip ona na­sihat amacıyla kaleme alınan siyâsetnâ-me türünde bir eserdir. On yedi bölüm­den oluşan kitabın on birinci bölümünde Emevî halifelerine oldukça sınırlı bir yer ayrılmışken Hulefâ-yi Râşidîn ve Abbasî halifelerinin hayatlarından örnekler veri­lir. Daha sonraki bölümlerde geçmiş ha­life ve emirlerin yaptığı veya kendilerine yapılan nasihatler kaydedilip zühd ve tak­va sahibi idareciler anlatılır. Eseri Naciye Abdullah İbrahim yayımlamıştır (Bağdat 1396/1976).

5. el-Vefâ bi-ahvâli'1-Muş-toiâ.520 Hz. Peygamber'in sîreti, şemaili ve mucizelerine dair-dir.521 Mirzazâde Ahmed Neylî eseri el-Ev/â fî tercemeti'1-Vefâ adıyla Türk­çe'ye çevirmiştir.522

6. MenâkıbücÖmer b. el-Hattâb.523 Muhammed Emîn el-Hancî ta­rafından Târlhu Ömer İbni'l-Hattâb evvelü hâkim dîmukrâti fi'1-İslâm adıy­la neşredilen eser (Kahire 1342/1924), Târîhu 'Ömer b. el-Hattâb ismiyle Beyrut'­ta (1402/1982, 1405/1985) veÜsâmeAb-dülkerîm er-Rifâfnin tahkikiyle Dımaşk'ta 524 yeniden ba­sılmış, ayrıca Menâkıbu Emîri'1-mü mi­nin ıÖmer b. el-Hattâb adı altında Zey-neb İbrahim el-Kârût (Beyrut 1980, 1407/ 1987) ve Ali Muhammed Ömer (Kahire 1417/1997) tarafından yayımlanmıştır.

7. Sîretü ve Menâkıbu 'Ömer b. KAbdil'a-zîz. Cari Heinrich Becker'in Almanca bir önsözle birlikte neşrettiği eseri 525 Muhibbüddin el-Hatîb (Ka­hire 1331) ve Naîm Zerzûr da (Beyrut 1404/ 1984) yayımlamıştır. Müellifin Menâ­kıbu 'Ömer b. el-Hattâb'ı ile birlikte bu iki esere Sîretü'l-'Ömereyn 526 adı verilmektedir.

8. Fezâ'üü (Menâkıbu) '1-Hasan el-Başrî. Ha­san es-Sendûbî'nin mukaddimesiyle bir­likte el-Hasan el-Başri adıyla er-fîesâ'i-lü'n-nâdire İçinde yayımlanmış (Kahire 1350), Mustafa Kaya tarafından Velîler Serdarı Hasan Basrî-kuddise sırruh başlığıyla Türkçe'ye çevrilmiştir (İstanbul 1412/1992)

9. Menâkıbu Ma'rûf el-Ker-hî ve ahbâruh.527 Sâdık Mahmûd el-Cümeylî'nin tahkikiyle el-Mevrid dergisinde yayımlanan eseri 528 Ab­dullah el-Cebûrî müstakil olarak neşret-mistir (Beyrut 1406/1985).

10. Menâkı­bu '1-İmâm Ahmed b. Hanbel. Eserin Kahire (1349/1931) ve Beyrut (1393/1973, 1977) baskılan yanında Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkîve Ali Muhammed Ömer tarafından gerçekleştirilen tahkik-li bir neşri bulunmaktadır (Kahire 1399/1979).

11. el-'Arûs. 529

12. A'mârü'I-a'yân. Meş­hur bazı şahsiyetlerin ne kadar yaşadığını anlatan eser Mahmûd Muhammed et-Tanâhî tarafından yayımlanmıştır (Kahi­re 1414/1994).

13. Feiâ'ilü'l'Kuds. 530

14. Menâkıbu Bağdâd. 531

15. Tenvî-rü'1-ğabeş tî fazli's-Sûdân ve'1-Habeş. Üstünlüğün renkte değil takvada aran­ması gerektiği. Hz. Peygamber'in Habe­şistan'la ilişkileri, bu ülkeye hicret eden sahâbîler, meşhur siyahı sahâbîler, ilim, şiir. ibadet ve zühd alanında meşhur ol­muş siyahiler eserin konuları arasında yer alır. Çeşitli nüshaları bulunan eser532 Osmanlı Türk-Çesİ'ne çevrilmiştir.533 Kitap üzerinde bir doktora tezi ha­zırlayan I. H. Alawiye eseri tahkik etmiş, ayrıca İngilizce'ye tercüme etmiştir.534

B) Hadis.



1. e1-Mev±ûcât. Yaklaşık 1850 haberi ihtiva eden ve fıkıh babları-na göre düzenlenen eseri Abdurrahman Muhammed Osman el-Mevzû'ât 535 Nureddin Boyacılar el-Mev-zû'â/ mine'I-ehâdîşi'I-mertîfât (Riyad 1418/1997) adıyla yayımlamıştır.

2. Câ-mfıı 'î-mesânîd ve 'l-elkâb Bir ansiklopedi niteliğindeki eserde Ahmed b. Hanbel'in ei-Müsned'i esas alınmakla birlikte sa­habenin Buhârî, Müslim ve Tirmizî'de bu­lunan rivayetleri de derlenerek her sahâbînin müsnedi daha geniş biçimde tesbit edilmeye çalışılmış ve bu kaynaklardaki âlî isnadlı hadislere işaret edilmiştir. Eser­de sahâbîler alfabetik olarak sıralanmış­tır. İbnü'l-Cevzî ayrıca hadislerde anlaşıl­ması zor kelimeleri, sened veya metinler­de mevcut illetleri açıklamış, zayıf riva­yetleri de belirtmiştir. Ebû Muhammed Cemmâîlî el-Kemâl fî esmd'i'r-ricâJ 'in­de, Mizzî, Zehebî. İbn Hacer ve İbn Kesîr Çeşitli eserlerinde Câmi'u'l-mesânîd''-den faydalanmışlardır. Eserin Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi ile 536 Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye ve Dârü'l-kütübi'l-Hidîviyye'de nüshaları bulunmaktadır.537 Ukberî, İcrû-bü'1-hadîsi'n-nebevî adlı eserini İbnü'l-Cevzî'nin Câmfu'i-mesdnîd'ini esas ala­rak hazırlamıştır.

3. et-Tahkik fî ehâdî-şi't-TaTık.538 Müellif, Ebû Ya'lâ el-Ferrâ'nın ef-Ta'lîku'l-kebîr ü'1-mesâ'ili'l-hilâfiyye beyne'i-e'imme adlı eserini esas alıp 2072 rivayeti Hanbelî fıkhına uygun ola­rak konu başlıklarına göre tertip etmiş, önce kendi mezhebinin, ardından diğer mezheplerin delil ve görüşlerine yer ver­miştir. Bu arada hadisleri sıhhat derece­lerine göre sıralayarak rivayetlerdeki ih­tilâf noktalarını ve fıkhı açıdan sonuçları­nı açıklamıştır. Muhammed Hâmid el-Fıki eserin birinci kısmını tahkiksiz olarak et-Tahkîk ü'htilâfi'l-hadîş adıyla yayımlamış (Kahire 1954; Kuveyt 1402/1983).ki­tap ayrıca Mes'ad Abdülhamîd es-Sa'de-nî ve Muhammed Fâris tarafından neşre­dilmiştir (Beyrut 1415/1994). İbrahim b. Abdullah b. Abdurrahman el-Lâhim et-Tahkik üzerine bir doktora tezi hazırla­mıştır 539 Eser, Şemseddin İbn Abdülhâdî ta­rafından bir kısım senedleri hazfedilip ba­zı ilâveler yapılmak suretiyle Tenkihu't-Tahkik fî ehâdîsi't-tcîttk adı altında özet­lenmiş, bu çalışma aslı ile birlikte tahkiksiz olarak (Kahire 1954) ve Âmir Hasan Sab-rî'nin tahkikiyle 540 yayımlanmıştır. et-Tahkik, ay­rıca Burhâneddin İbn Abdülhak el-Vâsıtî 541 ve Zehebî 542 tarafından ihtisar edilmiştir.

4. Ahbârü ehli'r-rüsûh fi'l-hkh ve't-tahdîş bimikdâri -mensûh mine'l-hadîş.543 Bombay'da basılan eser İbn Hacer el-Askalânfnin Tacrî-fü ehli't-takdîs bi-mikdâri'1-mevşûfî-ne bi't-tedlîs'iye (Kahire 1322),Tâhâ Ab-dürraüf Sa'd'ın takdimiyle (Kahire 1399/1978), Ebü'l-Kâsım Cemâleddin Abdur­rahman el-Büzûrî'nin Kabiatü'l-beyân fînâsih ve mensû/zi'J-Kur'ân'ı ile bir­likte M. Züheyr eş-Şâvîş ve Muhammed Ken'ân'ın tahkikiyle (Beyrut - Dımaşk 1984), ayrıca Muhammed İbrahim Hifnî (Mansûre 1405/1984), Ebû Abdurrahman Mah-mûdel-Cezâirî (Mekke 1988), FehmîSa'd (Beyrut 1412/1992), Muhammed Subhî Ha­san Hallâk (Beyrut 1413/1993) ve Ali Rızâ

Abdullah Ali Rızâ (Beyrut 1412/1992) tara­fından neşredilmiştir. Sıbt İbnü'l-Cevzî, müellifin bir cilt hacminde Nâsihu'1-ha-dîş ve mensûhuh adlı bir kitabının ve bu eserin bir cüzlük muhtasarının bulundu­ğunu belirtmiştir. 544İsmail Akyüz. Ahbârü ehli'r-nisûft'u Türkçe'ye çevirmiş ve bazı fık­hı açıklamalar ekleyerek Hadiste Nesh adıyla yayımlamıştır (İstanbul 1997).



5. İclâmü ehli'l^iîm bi-tahkiki nâsihi'l-hadîs ve mensûhih. Ahmed Abdullah ez-Zehrânî tarafından ridmü'J-'dlim ba de rüsûhih bi-hakö3iki nâsihi'l-hadîş ve mensûhih adıyla yüksek lisans tezi olarak tahkik edilmiştir. 545

6. el-cİlelü'l-mütenâhiye fi'1-ehâdîşi (afybân)'l-vû-ftiye. Uydurma denecek kadar zayıf olan rivayetleri ele alan çalışmayı İrşâdülhak el-Eserî yayımlamış (Lahor 1399/1978; Faysalâbâd 1401/1981), bu neşri esas ala­rak kitabı ayrıca Halîl el-Meys neşretmiş-tir (Beyrut 1403/1983). Zehebî eseri Tel-hîşü'İ-'İleli'l-mütenâhiye ii'l-ehâdîşi'l-vâhiye adıyla özetlemiş, bu çalışma Mah-fûzürrahmân Zeynullah tarafından yük­sek lisans tezi olarak tahkik edilmiştir. 546

7. Es-mâ'ü'd-du'afâ1 ve'l-vazzâ^în (uâz'fîn) ve zikrü men cerehahüm mine'1-e'im-meti'l-kibâri'l-hâfızîn. Eserde şahıslar önce alfabetik olarak sıralanmış, ardın­dan künyeleriyle meşhur olanlar eklen­miştir. Kitaba önce müellif, daha sonra Moğultay b. Kılıç birer zeyil yazmışlardır. Ebü'l-Fidâ Abdullah el-Kâdî tarafından neşredilen eser üzerine (Beyrut 1406/ 1986) Abdülkâdir Atâ Muhammed Ah­med Kitâbü'd-Dıfafâ ve'1-metrûkîn li'bni'l-Cevzî tahkik ve dirâse adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır. dıfafû3 ve'1-metrûkîn ve el-Cerh ve't-ttfdîl adlarıyla İbnü'l-Cevzfye nisbet edi­len eserler de bu kitap olmalıdır.

8. el-Keşf li-müşkili'ş-Şahîhayn.547 İbnü'l-Cev­zî, hadislerin anlaşılmasında güçlükler­le karşılaşan kimselere tavsiye ettiği bu eserinde 548 Şahî-hayn'da anlaşılması zor meseleleri ve ri­vayetlerden çıkarılabilecek hükümleri ele almıştır. Sahâbî râvilere göre alfabetik olarak düzenlenen eserin başından Ömer b. Hattâb'ın müsnedine kadar olan kısmı Muhammed b. Ahmed el-Hârisî tarafın­dan tahkik edilmiştir. 549

9. el-Kuşşâş ve'l-müzek-kirûn. Merlin L. Swartz tarafından bir­çok yanlışla birlikte tahkik edilerek İngi­lizce'ye çevrilen eseri (Beyrut 1971, 1982) Kasım es-Sâmerrâî (Riyad 1403/1983), Mu­hammed Lutfî es-Sabbâğ (Beyrut 1403/ 1983) ve Ebû Hâcer Muhammed Saîd Bes-yûnî (Beyrut 1986) yayımlamıştır.

10. Âfe-tü aşhûbı'l-hadîş ve'r-red calâ VKbdi'l-muğiş.550 Abdülmu-gis b. Züheyr el-Harbî'nin, Hz. Peygam-ber'in Ebû Bekir es-Sıddîk'ın arkasında namaz kıldığını ispat etmek üzere kale­me aldığı iki esere reddiye olarak yazılan kitap Ali Mîlân^nin tahkikiyle neşredilmiş­tir.551

11. el-Has'alâ hıfzi'l-Hlm ve zikru. kibân'l-htıiîâz.552 Ezberleme ve ezberlemeyi kolaylaştırmanın yolları gibi meselelerin ele alındığı eserde güçlü hâfızalarıyla tanınan yetmiş dokuz hadis hafızının biyografisine de yer verilmiştir. Eser, Hatîb el-Bağdâdî'nin el-Câmi li-aiıiöiti'r-râvîadlı kitabının "el-Haş calâ hıfzı1 l-hadîş" adlı bölümünün kaynak be­lirtilmeksizin aynen tekrarından ibaret olduğu ve yetmiş dokuz hafız hakkındaki bilgilerin deyine Hatîb'in Târîhu Bağ-död'ından alındığı gerekçesiyle tenkit edilmiştir.553 Fuâd Abdüimün'im Ahmed'in yayımla­dığı kitap (İskenderiye 1403/1983; Beyrut 1406/1986), Ebû Abdullah Mahmûd b. Muhammed el-Haddâd tarafından el-Cârni1 fi'l-haş caJâ hıfzi'1-Hlm adı al­tında aynı konuya dair üç ayrı eserle bir­likte neşredilmiştir.554 Zikru kibâii'Uhuiiâz adıy­la kaydedilen eser de bu kitap olmalı­dır.

12. MeşyehtUü /bni'i-Cevzî. 555

13. el-Hada'ik fî Hlmi'1-hadîş ve'z-zühdiyyât. Altmış dört bölümden meydana gelen eserde riva­yetler senedleriyle birlikte kaydedilmiştir.556

14. Keşf ü'n-nikâb 'ani'1-esmâ ve'l-el-küb. Barbier de Meynard 557 ve Muhammed Riyâzel-Mâüh (Dımaşk-Beyrut 1414/1993) tarafından yayımlanmış­tır.

15. Ğarîbü'l-hadîs. Bu eserini Ah­med b. Muhammed el-Herevfnin Kitâ-bü'l-Ğarîbeyn fi'l-Kurân ve'1-hadîş'i tarzında kaleme alan müellif bazı husus­larda eleştirilmiş. İbnü'1-Esîr de kendisini en-Nihâye fî garibi'l hadîş"\n girişinde tenkit etmiştir. Eser Abdülmu'tî Emîn Kal'acî tarafından neşredilmiştir (Beyrut 1405/1985).

16. Cüz'ü'I-esânîdi'l-mün-feride. Bir nüshası Haydarâbâd'da bulun­maktadır. 558

17. Dürrü 'I-eşer fi'l-vg'zi ve hadîsi sey-yidi'J-beşer.559

18. el-MüseJseiâ. 560

19. Manzume fi'1-hadîş. İbn Kutlubo-ğa'nın eser üzerine iki cilt hacminde bir şerh yazdığı belirtilmektedir.561

C) Tefsir.



1. Zâdü'l-mesîr fî cilmi't-tef~ sîr. İbnü'l-Cevzî. önce el-Muğnî 562 adıyla hacimli bir eser kaleme almış, daha sonra bunu ihtisar ederek Zâdü'l-mesîr meydana getirmiş, Zâ-dü'I-mesîr'den de Teysîrü'I-beyân fî tefsîri'l-Kur'ân adını verdiği muhtasar bir tefsir çıkarmıştır. Rivayet ve dirayet usulünün kullanıldığı eserde kıraat fark­lılıklarına, esbâb-ı nüzule ve nâsih-men-suha da yer verilmiştir. Bu arada müfes-sir farkında olduğunu ihsas ederek İsrâîlî rivayetleri de nakletmiştir. Kitap M. Züheyr eş-Şâvîş. Şuayb el-Arnaût ve Abdül-kâdir el-Arnaût tarafından yayımlanmış­tır. 563

2. Tezkiretü'1-erib fî tefsîri'l-ğarîb. Zâdü'l-mesîr ile Teysî-rü'1-beyân'm özeti olup ismi konusunda farklı rivayetler bulunmaktaysa da müel­lif eserini Zâdü'l-mesîf'm sonunda bu şekilde adlandırmıştır. Kitapta yer yer âyetler tefsir edilmiş, i'rab, kıra­at, esbâb-ı nüzul, ahkâm âyetlerinin yoru­mu ve nâsih - mensuh konularına yer ve­rilmiştir. el~Erîb bimâ fi'1-Kur'ân mi-ne'İ-ğarîb adıyla neşredilen eseri (Me­dine 1400) Ali Hüseyin el-Bewâb da ya­yımlamıştır (Riyad 1407/1986).

3. Fünû-nü'1-efnân fî cuyûni 'iılûmi'l-Kur'ân. Zâdü'l-mesîr'den sonra kaleme alınan ve ulûmü'l-Kur'ân'ın belli başlı eserlerin­den biri sayılan kitapta müellifin diğer eserlerinde geniş olarak yer verilen konu­lar özetlenmiştir. Otuza yakın ana konu­dan oluşan kitap Ahmed eş-Şerkâvî ve İk­bâl el-Merrâküşî (Dârülbeyzâ 1970), ayrıca Hasan Ziyâeddin Itr (Beyrut 1408/1987), Fünûnü'l-efnân fî 'acayibi 'uiûmi'J-Kur'ân adıyla Reşîd Abdurrahman el-Ubeydî (Bağdat 1408/1988)tarafından neşredilmiştir. 'Acâ'ibü ıulûmi'l-Kuiiân başlığıyla Abdülfettâh Saîd Âşûr'un yayımladığı kitap (Kahire 1407/1986) bazı küçük farklılıklar bir yana Fünûnü'l-ef-nân'ın aynısıdır. 564

4. Nüzhe-tü'l-a'yüni'n-nevâzir fî 'ilmi'l-vücûh ve'n-nezâ'ir. Zâdü'l-mesîr'den Önce ka­leme alınan eserde 565 32S Kur'ânî kelime ve kavramın karşılığı gösterilmekte, bunlara Arap şiiri ve nes­rinden örnekler verilmektedir. İbn Re-ceb'in bildirdiğine göre müellif eserini el-Vücûh ve'n-nevâzir fi'1-vücûh ve'n-ne-za'ir adıyla ihtisar etmiştir.566 Müntehabü kurreti \ıyûnî'n-nevâzir fi'1-vücûh ve'n-nezâ'ir fi'1-Kur'âni'l-Kerim adı altında M. es-Seyyid es-Saftâvî ve Fuâd Abdül-mün'im Ahmed tarafından yayımlanan kitapla (İskenderiye 1399) Millet Kütüpha-nesi'nde bulunan 567 Muhtaşaru Nüzheti'l-Sıyûn ve'n-ne­vâzir fi'1-vücûh ve'n-nezâİr adlı nüsha bu eserle aynı olmalıdır. Kitap ilk defa bir heyet tarafından (Haydarâbâd-Dekken 1974), daha sonra da M. Abdülkerîm Kâ­zım er-Râdî'nin tahkikiyle (Beyrut 1404/ 1984, 1405/1985) yayımlanmıştır.

5. Nâ-sihu'l-Kur'ân ve mensûhuh. Müellifi ta­rafından ıVmdetü'r-rûsih fî macrifeti'l-mensûh ve'n-nâsih adıyla anılan eseri M. Eşref Ali el-Milbârî (Medine 1404/1984; Beyrut 1405/1985; Riyad 1405), Hüseyin SelîmEseded-Dârânî ( Beyruti 411/1990) ve Halîl İbrahim (Beyrut 1992) neşretmiş-tir. 6. el-Muşaflâ bi-eküffi ehli'r-rusûh min Hlmi'n-nâsih ve'l-mensûh. Umdetü 'r-râsih'm özeti olup Hatim Salih Zâmin tarafından yayımlanmıştır (Beyrut 1405/ 1984, 1986, 1989).

7. Tefsîrü luğati'1-Kur-'ân. 568

8. Muhtaşaru Kitâbi'l-Muk'ad ve'1-mukim. Tefsir usulüyle ilgili manzum bir eserdir. 569

9. el-Müctebâ fî Culûmi'l-Kuriân.570 Bu kitabın muhtasarı olup Süleymaniye Kütüphanesi'nde bir nüshası bulunan 571 el-Müctebâ mine'l-müctenâ Ali Hüseyin el-Bewâb tarafın­dan neşredilmiştir. Aynı kütüphanede 572 İbnü'l-Cevzî'ye nisbet edilen Havâşşü 'J-Kur'â-ni'l-cazîm adlı eserin girişinde müellifi­nin Abdurrahman b. Ali b. Ahmed el-Ku-reşî eş-Şâfiî olduğu ifade edilmektedir. Brockelmann'in İbnü'l-Cevzî'ye izafe et­tiği 573 Tefsîrü'1-Fâtiha adlı eserin 574 İbn Kayyım el-Cevziyye'ye ait olduğu anlaşılmıştır (Kahire 1375).

D) Akaid.



1. DeFu şübhetVt-teşbîh (Dımaşk 1345/1927; Amman 1412/1992).

2. es-Sebât Hnde'l-memât Ölümü tes­limiyetle karşılamak gerektiğini anlatan ve İslâm büyüklerinin ölüm anında söy­ledikleri sözleri nakleden eser Abdullah Leysî el-Ensâri tarafından yayımlanmış­tır (Beyrut 1406/1986).

3. Tezkiretü üli'l-beşâ^ir fî ma'rifeti'l-kebâ'ir. 575

4. Şaydü'l-hâtır. Çeşitli dinî ve içtimaî konularda müellifin kalbine doğan hususları ve bazı itikadî ko­nuları içeren eserde müslümanlar arasın­da yaygın olan bazı yanlış inançlar üzerin­de de durulur. 576

5. Telbîsü İblîs.577 İbnü'l-Cevzî'nin, başta mu-tasavvife olmak üzere bazı İslâmî zümre­lerin anlayışlarını usûlü'd-dîn açısından tenkit ettiği eser Muhammed Münîr ed-Dımaşki tarafından neşredilmiştir (Kahi­re 1368/1948).

6. el-Karâmita.578

E) Fıkıh.



1. Ahkâmü'n-nisâ. Ali b. Mu­hammed Yûsuf el-Muhammedî'nin ya­yımladığı eser üzerinde (Beyrut 1985) Ne­dim Urhan tarafından Marmara Üniversi­tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde bir dok­tora çalışması yapılmıştır (İstanbul 1993). Kitabı Ebû Bekir el-Cerrâî ihtisar etmiş­tir.

2. Takrirü'l-kavâ'id ve tahrîrü'1-fe-vâ'id fî uşûli mezhebi'l'İmâm Ahmed b. Janbe. 579

3. Minhâcü'l-kÖşıdîn. Çeşitli âdetler, nikâh, helâl-haram, mûsiki, ha­set, cömertlik, tövbe, sabır-şükür, havf-recâ. tevhid-tevekkül gibi konulardan oluşan eserin müellifin talebesi Muvaf-fakuddin İbn Kudâme tarafından yapılan ihtisarı yayımlanmıştır (Kahire 1991).

4. Deiü'1-levm ve'd-daym fîşavmiyev-mi'1-gaym. Şaban ayının otuzuncu gü­nünde oruç tutmanın caiz olmadığını ile­ri süren Hatîb el-Bağdadî'n in bu görüşü­nü reddeden eseri Câsim b. Süleyman el-Füheyd ed-Devserîneşretmiştir (Beyrut 1994).

5. Müşîrü'l-ğarâmi's-sâkin Üâ eş­refi '1-emâkin. Hac menâsiki, peygam­berlerin yaptıkları hac, halifelerin haccı gibi konuları içerir. Mustafa Muhammed Hüseyin ez-Zehebînin tahkikiyle yayım­lanan kitabı (Kahire 1995) ayrıca Merzûk Ali İbrahim Müşîrü'I-'azmi's-sâkin ilâ eşrefi'l-emâkin adıyla neşretmiştir (Ri­yad 1415/1995).

F) Diğer Eserleri.



1. BirrÜ'l-vâlİdeyn. Ebeveyne karşı olan görevlere dair riva­yetleri derleyen bir eser olup Muhammed

Abdülkâdir Ahmed Atâ ile Âdil Abdülmevcûd ve Ali Muavvez tarafından yayımlanmıştır (Beyrut 1993).



2. Zem/nü'i-frevâ.580 Kitap üzerindeStefan Leder İbn Al-Gauzi und Seİne Kompi-iation Wider die Leidenschaft adıyla (Beyrut 1984) tahlilî bir çalışma yapmış, eseri İbrahim Muhammed Ramazan ih­tisar ederek yayımlamıştır (Beyrut 1993).

3. et-Tıbbü'r-rûhanî. 581

4. el-Müdhiş. Vaaz ve irşa­da dair olan eserde birçok kaside ve şiir bulunmaktadır. 582

5. el-Muklik. Berzah ve âhiret konularında yapılacak vaazlarda zikredilmesi gereken hadislerin derlendiği bir eserdir. 583

6. Bah-rü'd-dümû Vaazlardan ibarettir. 584

7. el-MevâHz ve'l-mecâlis. Otuz üç bölüm­den oluşan eser Muhammed İbrahim Sün-büTün tahkikiyle yayımlanmıştır (Tanta 1990).

8. ef-Tebşira. Dokuz bölüm halinde 100 vaaz ihtiva etmektedir (Beyrut 1986).

9. Ra'ûsü'i-kavârir. Hutbeler, peygam­ber kıssaları ve varlıkların yaratılışı gibi konulan içeren bir irşad kitabıdır.585

10. Makâmât. 586

11. Kitâbü'l-Ezkiytf. Genel anlamda akıl ve zekâ ile her züm­reden zeki insanlardan bahsederek bun­ların bazı sözlerini nakleder.587 Osmanlı âlimi Hacı İbrahim Efendi eseri Tuhietü'l-ezkiyâ tî terce-meü Kitâbi'l-Ezkiyâ adıyla Türkçe'ye çe­virmiştir (İstanbul 1308).

12. Ahbârü'l-hamkü ve'1-muğaffelîn (Beyrut 1985). Enver Günenç tarafından Ahmak ve Dalgınlar Kitabı başlığıyla tercüme edilmiştir (İstanbul 1998).

13. el-Lettfii fi'l-vacz. 588

14. Ahbârü'z-zırâfve'l-mütemâcinîn. Zekâ ürünü müstehcen nükteleri nakleden eseri Abdülemîr Ali Mühennâyayımlamıştır(Beyrut 1990).

15. eş-Şifâ' ü mevâHzi'l-mülûk ve'1-hule. 589

16. Tenbîhu'n-nâ'imi'1-ğumr calâ mevâsimi'î-'umr. Çocukluk, genç­lik, olgunluk ve yaşlılık dönemlerinin de­ğerini bilip ona göre davranılması gerek­tiğine ilişkin öğütleri içerir.590 Her-sekli Mehmed Kâmil Bey eseri bazı ilâve­lerle birlikte îközü'l-ihvân adıyla Türk­çe'ye çevirmiştir (İstanbul 1302, 1304).

17. Bustânü'1-vâHzîn ve riyâzü's-sâmi'în. 591

18. Uyûnü'l-hikâyât. Peygamberler, halife­ler, zâhidler, sûfîler ve meşhur bazı şah­siyetlerle ilgili hikâyeleri İhtiva etmekte­dir. 592

19. Mehâsinü'l-âşâr ve ğarâ'ibü'l-ahbâr. 300 hadis, 300 hikâye ve 300 şiirden oluşmaktadır. 593

20. Leftetü'l-kebed fi (ilâ) nasihati'1-veled.594 Müellifin, oğ­lu Ebü'l-Kâsım Ali'ye öğüt vermek ama­cıyla yazdığı bir risale olup kendi hayatın­dan bazı unsurlar ihtiva etmesi açısından önem taşımaktadır. Muhammed Hâmid el-Fıki'ninDe/d'jnü'Wfimûz adlı eser için­de yayımladığı risalenin (Kahire 1349/1931) ayrıca Abdülgaffâr Süleyman el-Bündârî tarafından gerçekleştirilen bir neşri bu­lunmaktadır (Beyrut 1987). Abdülhamîd AlûcîMü'eJieiâlü İbni'l-Cevzî adıyla bir çalışma yapmıştır.595

İbnü'l-Cevzî üzerinde çeşitli monog­rafiler hazırlanmıştır. Kâmil Muhammed Uveyde'nin 'Abdurrahmân el-Cevzîşey-hu'z-zühhâd ve imâmü'l-vuâz (Beyrut 1993), HasanîsâAli el-Hakîm'in Jbnü'J-Cevzî (Bağdat 1988), Ahmed Atıyye Ab-durrahman'ın İbnü'l-Cevzî beyne't-te3-vîl ve't-tefvîz (Mekke 1397), Ali Cemîl Ali Mühennâ'nın İbnü'l-Cevzî ve Makama-tühü'l-edebiyye (Kahire 1976), Abdur-rahman Salih Abdullah'ın İbnü'l-Cevzî ve terbiyetü'l-'akl (Mekke 1986), Abdül-bedî Abdülazîz el-Hûlî'nin et-Terbiye ve't-ta'lîm 'inde İbni'l-Cevzî (Kahire 1990) ve Mahmûd Ahmed Kaysiyye en-NedvTnin el-İmâm İbnü'l-Cevzî ve ki-tûbühû el-Mevzûcât (Lahor 1403/1983) adlı eserleri bunlardan bazılarıdır.



Bibliyografya :



İbnü'l-Cevzî. Def'u şûbheti't-teşbîh (nşr. Ha­san es-Sekkâf), Amman 1412/1992,3. 101-107; a.mlf.. Zâdü'/-mesir, 1, 388; M, 107, 138; IX, 280; a.mlf., Fünûnü'l-efnân (nşr. Hasan Ziya-eddin Itr). Beyrut 1408/1987, neşredenin giri­şi, s. 40; a.mlf., el-Vefâ (nşr. Mustafa Abdülvâ-hid), Kahire 1996,1, 265, 339; a.mlf., Şaydü'l-hâtır, Beyrut, ts. (Dârül-kütübil-ilmiyye), s. 35, 37, 43, 45-46, 60, 64, 75-76, 82-85, 101-103, 116, 152, 183-185, 221, 223, 253, 266, 267-273, 275, 324-325, 327, 336-337, 349, 364-366; a.mlf.. Telbîsü İblis (nşr. M. Münîred-Dı-maşki), Kahire 1368, s. 42, 60, 64, 66, 67, 79, 89, 119, 152, 165-218, 264, 281,287-288, 322; a.mlf., el-Muntazam (Atâ), I, 115-118; IV, 225-226; X, 94-99; XIV, 221-223; XVII, 233-236, 241, 296; XVIII, 196, 213, 222; ayrıca bk. neşredenlerin girişi, I, 13-44; a.mlf., Meşyeha (nşr. Muhammed Mahfuz), Beyrut 1400/1980, s. 117-118; a.mlf.. Menâktbü'l-İmâm Ahmed b. Hanbel (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî -Ali M. Ömer), Kahire 1399/1979, s. 26-27, 501, 604;a.mlf., Leftetü't-kebedfi(İlâ) naşîhati'l-veled, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5295, vr. 36"-44a; Yâkût, Mu'cemü't-üdebâ', IV, 250; XVII, 13; İbnü'1-Esîr, el-Kâmit, XII, 171; Sıbt İb­nü'l-Cevzî. Mir'âtü'z-zamân (nşr. Cenan Celîl Muhammed), (baskı yeri yok] 1990 (ed-Dârü'l-vataniyye), VIII/2, s. 481-503; İbn Hallikân, Ve-feyât, III, 140-142; İbn Teymiyye, Der'ü te'âru-zi'l-'akl ue'n-nakl (nşr. M. Reşâd Salim), Riyad 1979, II, 16; V, 386; VI, 240; VII, 263; VIII, 60, 69; a.mlf., Mecmû'u fetâuâ, IV, 169; İbn Ab-dülhâdî, Muhtaşaru Minhâci'l-kâşıdîn, Kahire 1991, s. 405-408; Zehebî, A'tamü'n-nübetâ1, XXI, 365-384; a.mlf.. Tezkiretü'l-huffaz, IV, 1342-1348; İbn Kesîr. el-Bidâye, XIII, 28, 30, 104; İbn Receb, ez-Zeyt 'alâ Tabakâti'l-Hanâbİ-le. Kahire 1372/1952,1, 399-433; Dâvûdî. Taba-kâtü't-müfessirin,\, 275-280; Keşfü'z-zunûn, 1, 76, 379; II, 1592, 1750, 1866; Brockelmann, GAL, I, 500-506, 662-663; SuppL, 1, 914-920; a.mlf.. "İbnü'l-Cevzî", İA, V/2, s. 849; Hediy-yetü't-'âripn, I, 520-523; Dârü'i-kütübi'l-Mış-riyye Fihristti 'i-mahlütâl I: Muşfalahu'I-hadîş, Kahire 1375/1956, s. 257-258; Abbas el-Azzâ-vî, et-Ta'rif bi'l-mü'errihin fî'ahdt'l-Moğol ue't-Türkınân, Bağdad 1376/1957, I, 123-127; Ab­dülhamîd el-Alûcî. Mü'eliefâtü Ibni't-Cevzî, Bağ-dad 1385/1965,tür.yer.; R Rosenthal. A History of Müslim Historiography, Leiden 1968, s. 83, 143-145, 204. 243; Elbânî. Mah(û{ât, s. 37-41; Mahmûd Ahmed el-Kaysiyye en-Nedvî, el-İmâm İbnü'l-Ceuzl ue kitâbühü'l-Meüzûtât,La\\oT 1403/1983, tür.yer.; Hasan îsâ Ali el-Hakîm, Ki-tâbii'l-Muntagam IVbni'l-Ceozl: Dirase fî men-hecihî ve meuâridiht ve ehemmiyetih, Beyrut 1405/1985, tür.yer.; Âmine M. Nusayr. £bü7-Ferec İbnü'l-Cevzt, Kahire 1407/1987; E. van Donzel. "ibn al-Jawzi on Ethiopians İn Bagh-dad", The Islamİc World from Classical to Mo­dern Times: Essays in Honorof Bemard Lewis (ed. C. E. Bosworth v.dğr.), Princeton 1989, s. 113-120; Sâlihiyye. et-Mu'cemü'ş-şâmİt, II, 89-106; Joseph de Somogyi. "A TVeatise on the Cjarmatians in the 'Kitâb al-Muntazam' of '"ibn al-Iauzi"', RSO, XIII (1931-32), s. 248-265; a.mlf., "The Kitâb al-Muntazam of ibn al-Jau-zî", JRAS (1932). s. 49-76; a.mlf.. "ibn al-Jau-zi's-Handbook on the Makkan Pilgrimage", a.e. f 1938), s. 541-546;a.mlf.."Ibnal-Jauzi's-SchooI of Historiography", AO, VI/1-3 (1956), s. 207-214; Mohammed Abdurrahman Khan. "Further References to Cosmic Phenomena İn the Kitâb al-Muntazam of ibn al-Jauzi and a Few in Tâ-rikh-e-Rahat Afza (India)", IC, XXII (1948), s. 188-191; Muhammed Bâkır Ulvân. "el-Müsted-rek calâ Mü'ellefâti İbni'l-Cevzî li-cAbdilhamîd el-'Alûcî", MMLADm., XLVII (1972). s. 304-324; Hızır ed-Dûrî, "Dirâse fı't-terâcüm: İbnü'l-Cev­zî", Âdâbü'r-râfideyn, IV, Musul 1972, s. 108-161; Claude Cahen. "Selçuklu Devri Tarih Yazı­cılığı" (trc. Nejat Kaymaz), TAD, VII/12-13 (1969), s. 199; a.mlf., "Tfextes arabes anciens edir.es en Ğgypte au cours des annees 1985 â 1987", MIDEO, XIX (1989), s. 307-308; Naciye Abdul­lah İbrahim. "İbnü'l-Cevzî: Fehresetü kütübih", MMİlr., XXXI/2 (1980), s. 193-221; H. Laoust. "ibn al-Djawzi\ El2 (İng.), III, 751-752; Hâdî Âlimzâde, "İbn Cevzî", DMBİ, III, 262-277.

Hadis İlmindeki Yeri.

Hâfızü'l-lrâk ve nâsırü's-sünne" lakaplanyla anılan İbnü'l-Cevzî, hadis aldığı hocalardan ne zaman rivayette bulunduğunu çok defa kaydet­miş, ardından onlardan duyduğu hadisin âlî ve nazil oluşu, Şahîhayn'da yer alıp almadığı üzerinde durmuştur. Özellikle Selefıyye muhaddislerinin uygulamaları­nı devam ettiren hocalarının yolunu takip etmiş, hadis ehlinin gıybet etmemesi ve yaptığı rivayetten ücret almaması gerek­tiğini söyleyerek aksine hareket edenleri eleştirmiş, sadece bu şartlara uyanlardan hadis almış, ilim tahsil edenin geçinebil­mesi için bir meslek sahibi olması gerek­tiğini belirtmiştir. Hadiste ve vaazda dev­rinin imamı kabul edilerek 596 özellikle hadis metinleriyle ilgili bilgisi takdir edilmiş, ancak sahih hadis­leri belirlemede genellikle başarılı olamadığı ileri sürülmüştür. Zehebî. İbnü'l-Cevzî'nin hadis ehlinin ıstılahındaki anla­mıyla "hafız" sayılamayacağını, hadisle­rin sahihini sahih olmayandan ayırma hu­susunda yeterli bilgiye sahip bulunmadı­ğını ifade etmiştir. el-Mevzûcât'ta Şahîh-i Müsiim'den bir hadise yer vermesi de onun hafız olmadığını ortaya koymak­tadır.597 Abdüllatîf el-Bağdâdî, İbnü'1-Cev-zî'nin her alanda bilgisi bulunmakla be­raber herhangi bir konunun uzmanı ol­madığını ileri sürmüştür. Talebesi İbnü'd-Dübeysî ise hadisi ve hadis ilimlerini bil­me, sahihini sahih olmayanından ayırma konusunda onun zirvede olduğu görüşün­dedir.

Yirmi bir hadis arasındaki nâsih-men-suh ilişkisini ortaya koyduktan sonra, bu alanda yazdıklarına başka ilâvelerin yapı­lamayacağını söyleyerek kendine olan aşı­rı güvenini dile getiren İbnü'l-Cevzî.598 kıssacılık ve vaaz geleneğine getir­diği yeni boyutla hadis ilmine önemli bir mevki kazandırmış, vâazlik mesleğinin hadis uydurmacılığından kurtarılmasına önemli katkı sağlamıştır. Bazı muhaddis-lerce tenkit edilen kıssacılığın esasen kö­tü bir şey olmadığını, asıl problemin vaaz­larda mevzu hadis kullanılmasından kay­naklandığını ifade etmiştir.599

İbnü'l-Cevzî, zühd ve ahlâka dairçalış-malarında sahih ve hasen hadisleri kul­lanmaya özen göstermesine rağmen yi­ne de bu konudaki eserlerinde zayıf riva­yetler bulmak mümkündür. Onun diğer ilimlere dair eserlerinde de hadisçiliğini öne çıkaran unsurlar vardır. Meselâ el-Müctebâ mine'l-müctenâ gibi tefsire dair eserlerinde müttefik ve müfterik. müteşâbih isimler, bazı müşkil hadislerin açıklanması gibi hadise dair konulara yer vermiştir. Yaşadığı devirde bid'atların. mezhep çatışmalarının ve fitnelerin yay­gınlık kazanması sebebiyle uydurma rivayetlerin fazlaca kullanılması İbnü'l-Cev-zfyi ei-Mevzû'at'ı yazmaya sevketmiş, ancak bu şartların tesiriyle râvileri ve ri­vayetleri değerlendirirken aşırı davran­mak durumunda kalmıştır. Onun bu ti­tizliği şiddetle eleştirilmesine sebep ol­muştur. İbnü's-Salâh gibi muhaddisler. İbnü'l-Cevzî'nin zayıf, hasen hatta sahih hadislere bile fazla araştırmadan "mev­zu" damgası vurduğunu, onun bu iş için gerekli temyiz ve tenkit kabiliyetine sa­hip olmadığını ileri sürmüştür.

Hayatını vaaz ve irşadla geçiren İbnü'l-Cevzî, ilim ve kemal ehli olma yolunda çalışarak kişinin bu iki özelliği kendisinde toplaması gerektiğini ifade etmiş. Saîd b. Müseyyeb. Süfyân es-Sevrî. Hasan-ı Basrî ve Ahmed b. Hanbel gibi âlimlerin zühdle ilmi bir arada yürüttüklerini be­lirtmiştir.600 Hadis ilminin geleneğini tam olarak benimse­mediği görülen İbnü'l-Cevzî ilim tahsiline başlayan öğrencinin Kur'an, fıkıh ve ha­dis dinlemeye önem vermesi, ehl-i hadi­sin aynı hadisleri ihtiva eden cüzleri ez­berlemek için ömür tüketmemesi gerek­tiğini söylemiştir.601 Ona göre ilmin sonu bulunmadığına ve insan Ömrü de kısa olduğuna göre sa­hihler, sünenler ve müsnedler gibi temel eserlerle yetinilmeli, diğer eserlerle vakit kaybedilmemelidir.

İbnü'l-Cevzî eserlerinde yeterince titiz­lik göstermemesi, yazdığı bir kitabı kont­rol etmek yerine yeni bir eser yazmayı tercih etmesi gibi sebeplerle tenkit edil­miş 602 hadis ilimlerinin çeşitli alanlarında çok hata yaptığı ve bunların tashih edilemeyecek kadar çok olduğu ileri sürülmüştür.603 Ayrıca hadisleri "mevzu" olarak nitelendirmede aceleci bir tavır sergilediği halde vaaz ve irşada dair eserlerinde aynı hassasiyeti göster­memesi, Bağdatlı hocalarla yetinerek ha­dis tahsili için seyahate çıkmaması eleş­tirilmiş 604 Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin sünenleriy-le Hâkim'in eî-Müstedrek'i ve Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inden pek çok ha­disi el-Mevzû'âf'ına alması ayrı bir ten­kit konusu olmuştur.605

Çok yönlü ilmî kişiliği sebebiyle hakkın­da muhtelif eserler kaleme alınan İbnü'l-Cevzî'nin hadisçiliğini inceleyen çalışma­lar da yapılmıştır. Misfir b. Gurmullâh ed-Dümeynî Mekâyîsü İbni'l-Cevzî iî nak­di mütûni's-sünne min hilâli kitâbihi'l-Mevzû'ât'i yazmış (Riyad 1405/1984), Kasemullâh Meryûd el-îmâm İbnü'l-Cevzî muhaddişen ve menhecühû fî kitâbi'1'Mevzû'ât 606 Nureddin Bo­yacılar İbnü'l-Cevzî'nin Hadisteki Yeri ve Metodu 607 adıyla doktora tezi, Vey­sel Ünler de Teibîsü İbîîs'teki Hadisle­rin Bilimsel Kritiği 608 adı altın­da bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır.

Bibliyografya :

İbnü'l-Cevzî, eZ-Meuzû'âf (nşr. Nureddin Boya­cılar), Riyad 1418/1997, neşredenin girişi, s. 21-22, 103-136; a.mlf., et-Haş 'ata hıfzi'l-'ilm [el-Câmi' ft't-tıaş 'alâ hıf?i'l-'ilm içinde, nşr. Ebû Abdullah Mahmûd b. Muhammed el-Haddâd). Kahire 1412, neşredenin girişi, s. 232-234; a.mlf., Kitâbü'l-Kuşşâş ue'l-müzekktrtn (n r. Kasım es-Sâmerrâî), Riyad 1403/1983, s. 177-184; a.mlf.. Leftetü'l-kebed fî (ilâ) naşîtıati'l-ueled, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5295, vr. 36b-44"; a.mlf.. $aydü'1-hâUr, Beyrut, ts. (Dâ-rü'i-kütübi'l-i!miyye|, s. 206, 429-430;a.mlf.. Ahbâru ehli'r-rüsûh fi'l-fıkh oe't-tahdîş bi-mik-dâri'l-mensüh mine'l-hadîş (nşr. Ali Rızâ Abdul­lah Ali Rızâ), Beyrut 1412/1992, s. 19-40; Sıbt İbnül-Cevzî, Mir'âtü'z-zamân (nşr. Cenan Celîl Muhammed), |baskı yeri yok) 1990 (ed-Dârü1!-vataniyye), Vlll/2, s. 482, 483-484; İbn Receb. ez-Zeyl'ala Tabakâtrt-Hanâbile.Kabıte. 1372/ 1952,1, 414-415; İbn Kesîr. et-Bidâye, XIII, 28-30; Zehebî. A'lâmü'n-nübelâ*, XXI, 373, 378, 381, 382; a.mlf., Tezkiretü't-hıuffâz, İV, 131-136; Süyûtî. Tabakâtü'l-huffâz, s. 478; ibn Hal-likân, Vefeyât, II, 321; Mahmûd Ahmed el-Kay-siyye en-Nedvî, el-lmâm İbnü'l-Ceuzi ve kitâbü-hü'l-Meuzü'ât. Lahor 1403/1983, s. 120-135; Kettânî, er-ftisâ/e(ü'/-müsJe(ra/e(Özbek), s. 119, 126, 231,247, 325-326, 337, 338; M. Ya­şar Kandemir, Meuzû Hadisler, Menşei, Tanıma Yollan, Tenkidi, İstanbul 1997, s. 142-146; Ha­san Cirit. Hadiste Vaaz, Ktssacıkk oe Kussâs (doktora tezi, 1997], MÜ Sosyal Bilimler Enstitü­sü, s. 176-178; Hızır ed-Dûri. "Dirâse fi't-terâ-cüm: tbnü'l-Cevzî", Âdâbü'r-râftdeyn.N, Mu­sul 1972, s. 108-161; Abdülkerîm el-Azbâvî. "Kitâbü'n-Nâsit) ve'1-mensûb mine'I-hadîs", Mecelletü'l-Bühûşİ'lSUmî vet-türâşi'l-islâmî, sy. 1, Mekke 1398, s. 229-244; H. Laoust, "ibn al-Djawzi", El2 (İng.), 111, 752; Hâdî Alimzâde, "ibn Cevzî", DMBİ, III, 274.



Tefsir İlmindeki Yeri.

İbnü'l-Cevzî'nin Kur'an'a ilgisi onu ezberlemesi, tecvid ve kıraat ilmini öğrenmesiyle başlamış, ken­disine büyük şöhret kazandıran vaazlarıy­la devam etmiştir. Kendisi, Kur'an'ı vaaz kürsüsünde baştan sona kadar tefsir edip halka anlatan ilk kişi olduğunu söylemiş­tir.609 Ulûmü"l-Kur-'ân'a dair ilk eser yazanlardan biri olan İbnü'l-Cevzî'nin Fünûnü'l-efnûn'ı gerek ihtiva ettiği otuzu aşkın konu başlığındaki çeşitlilik, gerekse bu başlıklar altında orta­ya konulan bilgilerin sunuluşundaki me­tot bakımından daha önce yazılan ko­nuya dair kitapların en iyisi kabul edilir. Zerkeşî eI-Burhân, Süyûtî el-İtkân'm yazarken bu eserden istifade etmişler­dir. Fünûnü'l-eînân'da göze çarpan en önemli eksiklik, diğer eserlerinde işlediği ulûmü'l-Kur'ân'ın bazı konularına bura­da ya çok kısa olarak yer vermesi ya da ilgili kitabına atıfla yetinmesidir.

İbnü'l-Cevzî. vücûh ve nezâir konusunu garîbü'l-Kur'ân'dan daha iyi bir biçimde ortaya koymuştur. Buna dair eserler üze­rinde geniş bir araştırma yapan Abdülha-mîd Seyyid Taleb. VII. (XIII.) yüzyıla kadar vücûh ve nezâirle ilgili en sistematik ve kapsamlı çalışmayı İbnü'l-Cevzfnin yap­tığını ifade eder. İbnü'l-Cevzî nesih alanında da çeşitli eserler telif etmiştir. Ona göre bazı kimselerin iddiasının aksine bedâ, tahsis ve İstisna nesih olarakdeğerlendi-rilemez. Âyetler arasında neshin gerçek­leşebilmesi için beş şart ileri süren İbnü'l-Cevzî Kur'an'ın sünnetle neshini kabul et­mez. Neshi metni baki, hükmü mensuh âyetlere münhasır kılar ve eserlerini bu grup için yazdığını söyler.610 Önceki âlimleri mensuh âyetlerin sayısını arttırdıkları için tenkit eden İb-nü'l-Cevzfnin kendisi de bu sayıyı bir hayli kabarık göstermiştir. İbnü'l-Cevzî aynı za­manda bir kıraat âlimidir. Bu alana dair bilgisini sadece kıraatle ilgili olarak yaz­dığı eserlerde ortaya koymamış, bunu tefsirinde ve ulûmü'l-Kur'ân'a dair eser­lerinde de göstermiştir.

Kur'an ilimleri hakkında telif ettiği eserlerde genellikle başarılı kabul edilen İbnü'l-Cevzî tefsirinde de oldukça anlaşı­lır ve açık bir yöntem uygulamıştır. Zâdü'1-meslr'mm başında tefsir metodu­nun ipuçlarını vermiş, eserinde hangi hu­susları öne çıkardığını bildirmiş ve diğer tefsirlerin çoğunlukla nâsih-mensuh, esbâb-ı nüzul, Mekkî-Medenî, müşkilü'l-Kur'ân, ahkâm âyetlerinin tefsiri gibi ko­nulardan birini veya birkaçını ihmal etti­ğini, kendisinin ise bu hususlara gerektiği kadar yer verdiğini söylemiştir. Tefsirinde Resûlullah. ashab ve tabiîn İle önceki mü-fessir ve âlimlerin görüşlerini nakletmeyi esas alan İbnü'l-Cevzî, yeterli bilgi bulun­madığı takdirde âyetleri kendi düşünce­sini ortaya koymak suretiyle yorumlama­ya çalışmıştır. Nakillerden bazısının yorum yapılmadan ve rivayet tekniği açısından değerlendirilmeden verilmesi eserin bir eksikliği olarak göze çarpmaktadır. Tefsi­rinde, meânî ve beyân ilimlerine göster­diği itinanın ve bu iki ilim olmaksızın Kur'an"ın hakkıyla tefsir edilemeyece­ğine dair kanaatinin izleri açıkça görül­mektedir. İbnü'l-Cevzî, genel olarak İsrâiliyat'tan uzak durmakla birlikte bazı ri­vayetleri sakıncalarının farkında olduğu­nu ihsas ederek kaydetmiştir. Meselâ Ey-yûb peygamberden bahseden âyetlerin 611 tefsirinde naklettiği uzun hikâye ile 612 Sebe melikesi Belkıs'ın Hz. Süleyman'a gönderdiği hediye ile İlgili âyetin 613 tefsirinde naklettiği rivayet bu türdendir.614 İbnü'l-Cev­zî'nin tefsirinde nakillerin fazlalığı yanın­da yorumun azlığı önemli bir eksiklik ola­rak göze çarpmaktaysa da çok sayıda mü-fessirin görüşünü asıl kaynaklarından se­çerek bir araya getirmiş olması kendisine rivayet tefsiri alanında önemli bir mevki kazandırmıştır. İbn Receb'in bildirdiğine göre esasen İbnü'l-Cevzî, "Ben yeni bir eser ortaya koymadım, mevcut bilgileri düzenleyip sundum" demiştir.615


Bibliyografya :

İbnü'l-Cevzî. Zâdü'l-mestr, 1,6-7, 319; V, 375-378; VI, 170; IX, 4,7;a.mlf.. el-Muntazam(Atâ!, XVIII, 213; a.mlf., Fünûnü'l-efnân fî'uyûni ıulümi'l-I$ur''ân (nşr. Hasan Ziyâeddin Itr), Bey­rut 1408/1987, neşredenin girişi, s. 36-41, 71-100; a.mlf., Nâsihu'l-Kur''ân ue mensûfıuh (nşr. Hüseyin Selîm Esed ed-Dârânî), Dımaşk-Beyrut 1411/1990, s. 101-151; Sıbt İbnü'l-Cevzî. Mir'âtü'z-zamân (nşr. Cenan Celîl Muhammed), |baskı yeri yok] 1990 (ed-Dârü'1-vataniyye), VIII, 483;Zehebî, A'lâmü'n.-nübetâ\XXl, 367;a.mlf.. Tezkiretü'l-huffâz.lV, 1344, 1346; Zerkeşî. el-Burhân, III, 26; İbn Receb, ez-Zeyl 'ala Tabakâ-Ü'l-Hanâbile, Kahire 1372/1952,1, 401, 405-406. 412. 414, 416; İbnü'I-Cezerî. Ğâyetû'n-Ni-hâye, I, 375;Süyût", el-İtkân {Buga). 1,20; a.mlf., Tabakâtü'l-müfessirın (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1396/1976, s. 61; Dâvûdî. Taba-kâtü't-mûfessirin, 1, 270-274; Keşfü'z-zunûn, II, 1750; Subhî es-Sâlih. Mebâhiş fi Culümi'l-Kur-3ân, Beyrut, ts. (Darü'l-ilm İi'l-Melâyîn}. s. 124; Mahmûd Ahmed el-Kaysiyye en-Nedvî, el-İmâm İbnü'l-Cevzî ue kitâbühü'l-Meuzû'ât, Lahor 1403/1983, s. 104-105; Abdülhamîd Seyyid Ta­leb. öarîbü'l-Kur^ân: Ricâlühû ve menâhicü-hüm min İbn ıAbbâs ila Ebî Hayyân, Kuveyt 1986, s. 399-426; İsmail Cerrahoğlu. "Abdur-rahman İbnü'l-Cevzî ve Zâdü'l-mesîr fî ilmi't-tefsîrAdlı Eseri". AÜİFD, XXIX (1987), s. 127-134; Ahmed Fehîm Matar, "İbnü'l-Cevzî ve men-hecühû fi't-tefsîr", Mecelletü'l-Buhûşİ'l-İslâmiy-ye, sy. 31, Riyad 1411/1991, s. 229-258; Jane Dammen McAuliffe, "ibn al-]awzi's Exegetîcal Propaedeutic: introduction and Translation", Journal of ComparaÜve Poettcs, sy. 8, Kahire 1988, s. 101-113.




Yüklə 1,22 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə