İlköğretim Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Sindirim Sistemi Konusundaki Didaktik Kökenli Kavram Yanılgılarının Nedenleri



Yüklə 174,9 Kb.
səhifə1/3
tarix17.09.2017
ölçüsü174,9 Kb.
#189
  1   2   3





Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)

Cilt 3, Sayı 2, Aralık 2009,sayfa 149-177.




Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education

Vol. 3, Issue 2, December 2009, pp. 149-177.




İlköğretim Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Sindirim Sistemi Konusundaki Didaktik Kökenli Kavram Yanılgılarının Nedenleri

Yrd. Doç. Dr. Burcu Güngör ve Yrd. Doç. Dr. Sami ÖZGÜR

Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi , OFMAE Bölümü Biyoloji Eğitimi Ana Bilim Dalı, Balıkesir, E-mail:bgungor@balikesir.edu.tr

Makale Gönderme Tarihi: 26.03.2009 Makale Kabul Tarihi: 10.09.2009

Özet – Günümüzde yapılan alan eğitimi araştırmaları ile pek çok konuda öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları belirlenmekte ve bu kavram yanılgılarını gidermek için yeni öğretim stratejileri denenmektedir. Kavram yanılgıları; didaktiksel, epistemolojik, ontogenetik ya da kültürel engeller nedeniyle ortaya çıkmış olabilirler. Bu araştırma, ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin sindirim sistemi ile ilgili sahip oldukları kavram yanılgılarından didaktik kökenli olanların nedenlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin sindirim sistemi ile kavram yanılgıları ön-test ve son-test olarak kullanılan bir anket ile belirlenerek öğretmen, ders kitabı ve öğretim programından kaynaklanan didaktik kökenli nedenler araştırılmıştır. Didaktik ortamın temel unsurları olan öğretmen, öğrenci ve bilgi ile ilgili veriler toplanmış, betimsel olarak analiz edilmiştir. Öğretim programları, ders kitapları, ders kayıtları ve öğrenci görüşmelerinin analizleri yapılarak belirlenen kavram yanılgılarının didaktik ortamdan kaynaklanan nedenleri belirlenmiştir. Bu nedenlerin bilinmesinin ve öğretim ortamında gerekli düzenlemelerin yapılmasının, didaktik kökenli kavram yanılgılarının oluşmasını engelleyebileceği düşünülmektedir. Didaktik kökenli kavram yanılgıları belirlenirken epistemolojik ve kültürel kökenli olduğu düşünülen kavram yanılgılarına da değinilmiş ancak bunlar üzerinde derinlemesine bir analiz yapılmamıştır.

Anahtar kelimeler: öğrenme engeli, kavram yanılgıları, sindirim sistemi.

The Causes of the Fifth Grade Students Misconceptions Originated From Didactic About Digestive System

Abstract – Nowadays, students’ misconceptions about many subjects have been determined, and new teaching approach has been tried to change the misconceptions by conducting studies on science education area. Misconceptions may occur because of didactical, epistemological, ontogenetic or cultural obstacles. The main purpose of this research is to determine the causes of the fifth grade students misconceptions originated from didactic about digestive system. The misconceptions originated from didactic were revealed by the analyses of the pre and post tests. Then, the data concerning the student, teacher and knowledge which were regarded as the main elements of the didactical environment, were collected. The causes of the misconceptions originated from didactic were determined by the analyses of the curriculum, textbooks, course records and interviews conducted with students. It was suggested that misconceptions originated from didactic can be prevented by reorganizing the teaching environment and uncovering the causes of those misconceptions.

Key words: learning obstacles, misconceptions, digestive system

Giriş

Günümüzde, kavram yanılgılarını tespit etmek ve bu yanılgıların giderilmesinde kullanılmak üzere pek çok stratejiden bahsedilmektedir. Ancak, kavram yanılgılarını aşmak için kullanılan bu stratejilere rağmen aşılamıyor veya aşıldığını düşündüğümüz kavram yanılgıları belli bir süre sonra tekrar güçlü bir şekilde ortaya çıkıyorsa göz ardı edilen ya da farkında olmadığımız bir şeyler daha var demektir. Brouseau’ya (1983) göre bu gibi durumlarda kavramın öğrenilmesine karşı direnç gösteren bir “öğrenme engeli” vardır. Öğrenenin sahip olduğu işlevsel bilgi, strateji, yöntem ve akıl yürütmeler öğrenme engellerine neden olmaktadır. Araştırmacıya göre öğrenme engeline neden olan etmenler öğrenenin zihninde kendi geçerlilik ve güvenirlilik sahaları oluşturmaktadırlar. Öğrenen için öğrenme engeli işlevseldir. Yani, öğrenilen kavram öğrenen tarafından günlük hayatta kullanılmakta ve kullanılan bu kavram öğrenenin başka kavramları öğrenmesine engel olmamaktadır. Bununla birlikte öğrenme engeline neden olan etmenler bilimsel çerçevede; hatalı, etkisiz ve işlevsiz olarak kendini göstermektedir. Öğrenen, kendi bilgisiyle çelişkiye düşmediği, sorgulama sürecine girmediği sürece, kendi kavramını etkisiz, hatalı ya da işlevsiz olarak değerlendirmemektedir. Öğrenenin, kavram yanılgısı içeren kendi bilgisiyle çelişkiye düşmesi için bilimsel bilgiyle yüzleşmesi/yüzleştirilmesi gerekmektedir. Öğrenme ortamında çelişkiye düşme süreci öğretmen tarafından yapılandırılabilir. Bu sürecin gerçekleşmesi için öğretmenin, öğrenenin sahip olduğu kavram yanılgısını bilmesi ve bu kavram yanılgısını kullanarak çözemeyeceği bir problem durumu ortaya koyması etkili bir yöntem olabilir (Baştürk, 2009).


Astolfi ve Peterfalvi’ye 1993 göre öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları ile öğrenme engelleri arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Öğretilen yeni bilgiler genellikle kavram yanılgılarının yerine geçemezler, aksine onlarla yüzeysel bağlar kurarak gerçek anlamda sorgulanmalarını engellerler. Bununla birlikte öğrenme engelleri kavram yanılgılarının “sert çekirdeğini” oluşturur. Öğrenme engeli, öğrenenin sahip olduğu kavram yanılgılarının işlevsel ve dirençli olmalarını sağlayan kısmıdır. Öğrenme engelleri kavram yanılgılarına göre daha genel ve daha kapsamlıdırlar. Öğrenenin, sahip olduğu kavram yanılgılarının temelinde bir tek öğrenme engeli olabildiği gibi (Antropomorfizm) bu durum için iyi bir örnek olur.), tam tersi bir durum da geçerli olabilmektedir. Örneğin, bir kavrama ilişkin bir kavram yanılgısının açıklanması birçok öğrenme engelinin birlikte değerlendirilmesi ile mümkün olur (Astolfi & Peterfalvi, 1993).

Brouseau (1983), öğrenme engellerine neden olan kavram yanılgılarını orijinlerine göre sınıflandırdığında dört ana başlık altında toplamaktadır. Bunlar:



  • Didaktik kökenli kavram yanılgıları,

  • Epistemolojik kökenli kavram yanılgıları,

  • Ontogenetik kökenli kavram yanılgıları,

  • Kültürel kökenli kavram yanılgılarıdır.

Didaktiksel engeller, öğretmenlerin öğretimde kullandıkları strateji seçimlerine bağlıdır. Her öğretmen, kendi bilimsel ve didaktiksel kanısına göre bir proje, bir öğretim programı, bir metot yani didaktiksel transpozisyonu gerçekleştirirken kullanacağı kendine ait inançlara sahiptir. Öğretmenin etkili olacağına inandığı ve bu yüzden seçtiği strateji, bazı öğrenciler için gerçekten etkili olurken; diğer bazıları için olmayabilir. Öğrenciler, kavramı öğretim sırasında karşılaştıkları öğretim yöntemi, ders kitabı gibi herhangi bir sebeple bilimsel olarak doğru kabul edilen bilgiden farklı olarak oluşturuyorlarsa, didaktiksel bir öğrenme engeli ile karşılaşmış olurlar.

Kavram yanılgıları çelişkilerin temelindedir. Kavram yanılgılarına hata demek doğru değildir. Kavram yanılgıları bilinçli olarak yapılmış ve/veya ifade edilmiş, kendi içinde tutarlı ve günlük ihtiyaca cevap oluşturacak şekilde örgütlenmiş ancak bilimsel çerçevede geçerli olmayan bilişsel yapılardır . Kavram yanılgıları, kendi içinde işlevsel ve tutarlı oldukları için bunları düzeltmek oldukça güçtür. Hatadan vazgeçmek ise çok daha kolaydır. Hata da bilimsel olarak geçerli değildir ancak hatalar bilinçsizce yapılmış işlemlerdir. Hatalar, bireyin bilmediği bir şeyi açıklamak için rastgele söylediği kavramlar olabildiği gibi dikkatsizlikten ya da dalgınlıktan da yapılmış olabilirler. Hataların, kavram yanılgılarına göre düzeltilmesi ve bilimsel bilgiye dönüştürülmesi çok daha kolaydır. Kavram Yanılgıları, her bireyin sahip olduğu sosyal koşullara göre oluşabilecek, bir çelişkiyle karşılaşana kadar işlevsel olarak kullanılan bilişsel yapılardır. Öğretim sırasında, bu yanılgıları fark edip doğru kavramlarla değiştirmeyi sağlamak fen öğretimi açısından önemlidir. Ancak, bu süreçte kavram yanılgılarının kökenlerinin belirlenmesi ve bir başka bireyde oluşmasının önlenmesi çok daha önemlidir. Sindirim sistemi ile ilgili yapılan pek çok araştırmada öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarıyla karşılaşılmıştır (Banet & Nünez,1997, Carvalho, Silva & Clément 2003; Carvalho ve diğerleri, 2004; Çakıcı, 2005; Nünez & Banet, 1997).

Bu araştırma, öğrencilerin didaktiksel ortamda oluşturdukları kavram yanılgılarının nedenlerini ortaya koymaya çalışılmıştır. Bu amaçla, öğretim ortamının üç temel unsuru olan öğretmen, öğrenci ve bilgi arasındaki ilişkiler irdelenmeye çalışılmıştır.



Öğretmen, öğrenci ve bilgi üçgeni

Son yirmi yılda, didaktik ile ilgili yapılan çalışmalarda her bir köşesinde “öğretmen”, “öğrenci” ve “bilgi” kavramlarının bulunduğu bir üçgen üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılmıştır. (Chevallard & Joshua, 1982; Chevallard, 1985; D’Amore, 1999; D’Amore & Fandiño, 2002).


ÖĞRETMEN



BİLGİ



ÖĞRENCİ


Şekil 1 Didaktiğin Temel Unsurları

Üçgenin köşelerini simgeleyen kavramlar arasındaki ilişkilerin analizi ve tespiti didaktiğin temellerini içeren sistematik bir modeldir. Bu kavramlar arasındaki olası tüm ilişkiler ve farklı ortamlarda tüm uygulamaları içeren sistematik model oldukça önemlidir.



Köşeler:

Bilgi, ontogenetik ve epistemolojik tarafı olan akademik bilgidir. Bu köşe epistemolojik engeller teorisi ile ilgili olan köşedir. Bu engeller, bilginin kendisi ile doğrudan ilişkilidir (Baragli, 2004).

Öğrenci, genetik ve psikolojik tarafı ifade eder. Bu köşe kişisel, kültürel ya da bilişsel projelerle, okullaştırma (scholarisation) tarafından filtrelenmiştir. Bu köşe birey ve kavram arasındaki kişisel öğrenmelere ilişkindir. Bu köşe ontogenetik engeller teorisi ile ilgilidir (Baragli, 2004).

Öğretmen, fonksiyonel ya da pedagojik tarafı ifade eder. Bu köşe tüm pedagojik beklentilerden, bilgiyle ilişkili inançlardan, felsefelerden oldukça fazla etkilenen bilişsel ve kültürel yapılar hakkındadır (Speranza, 1992, aktaran: Baragli, 2004). Bu köşe didaktiksel engeller ile ilgilidir.



Kenarlar:

Öğretmen- bilgi: Bu kenar bilimsel bilgi ve öğretmenin etkileşimidir. Öğretmen, kavramlarını pedagojik alan bilgisi, değerleri, sosyal ve profesyonel yaşantıları ile yoğurarak okutulacak bilgi haline dönüştürür. Bu süreç öğretmen transpozisyonudur. “Öğretmek” kavramıyla ifade edilir ve öğretmede bilginin kurumsallaşması (Chevallard, 1992) ve eğitimin aktarımı (Chevallard, 1985, 1994; Cornu & Vergnioux, 1992, aktaran: Baragli, 2004 ) en önemli şeylerden ikisidir. Bu ilişki öğretmenin öğrenmeye, öğretmeye, alan bilgisine, epistemolojik tercihlerine, öğrencilere karşı tutum ve değerleri ile ilişkilidir.

Öğretmen- öğrenci Bu kenar didaktiksel bir süreçtir. Öğretmenin öğrenciye bilgiyi aktardığı süreç bu kenara aittir. Okutulacak bilgi, okutulan bilgiye burada dönüşür. Bu süreçte, öğretmenin öğrenci üzerindeki etkisi vardır ve bu aktarım (devolution) olarak ifade edilir. Öğretmenler öğrencileri önerilen eğitim aktiviteleri içine sokmaya çalışırlar. Bu, öğrencileri bireysel olarak bir bilişsel sürece sokmak için öğretmenlerin duyduğu bir sorumluluktur. Bu durumda öğrenciler ister istemez bilişsel bir sürece dahil olurlar. Ayrıca öğrencilerin konuya olan ilgileri (involvement), öğrencilerin kendi bilgilerini yapılandırma sürecini de etkilemektedir. İlgi ve aktarım arasında adidaktik durumlar oluşabilir (Brousseau, 1986).

Öğrenci- bilgi: Bu kenar “öğrenmek” kavramıyla ifade edilir. Öğrenci bilgiyi sadece öğretmeninden edinmez. Ders kitapları, yardımcı kitaplar, internet kullanımı, aile, medya, akranları…..vb. etkenler öğrenci ve bilimsel bilgi arasında etkileşime neden olmaktadırlar. Çeşitli öğrenme teorileri, kavramların doğaları ve rolleri, epistemolojik engeller teorisi bu kenardaki ilişkinin içerdiği yapılardır. Bu kenar bilimsel bilginin, özümlenen bilgiye etkisini içermektedir.

Bu üçgenin analizi, eğitimsel deneyimleri açıklayıcı ya da tanımlayıcı değildir. Fakat metot olarak sistemin temel unsurlarının her biri (öğrenci, öğretmen ve bilgi) diğer ikisi arasındaki ilişkiyi izler konumdadır. Yani hiçbiri diğerlerinden ayrı değildir. Hepsinin birbiriyle ilişkisi vardır. Bu ilişkilerin tanımlanabilmesi pek çok problemin anlaşılması için önemlidir.

Bu sistemde:


  • Temel unsurlar(öğrenci, öğretmen ve bilgi)

  • Temel unsurlar arasındaki ilişkiler

  • Sistemin işlemesi için süreçler (aktarım, transpozisyon didaktik süreci) olmak üzere üç kategoriden bahsedilebilir (aktaran: Baragli, 2004).

Epistemolojik engeller evrenseldir, bilginin kendisinden kaynaklanır. Günlük yaşantılarımız sonucu edindiğimiz kavramlarımız ile bilimsel açıklamalar arasında bir çelişki olduğunda bu kavram epistemolojik bir engel içermektedir. Bu engeller, bilimsel araştırmaların tarihsel gelişimi ile tanımlanabileceği gibi kişinin bireysel gelişimi ile de ilişkili olabilir. Öğretimden önce görülen epistemolojik kökenli kavram yanılgıları, öğretimden sonrada görülmeye devam edebilirler. Bu durumda kavram yanılgıları, epistemolojik kökenli olsalar bile öğretim ortamında güçlendirilmiş olurlar.

Bachelard’a (1938) göre bilimin en büyük özelliği genel kanılara kesinlikle ters düşmesidir. Genel kanılar düşünmeyi engellerler. Genel kanılar olduğu gibi kabul edilirler, sorgulanmazlar. İşte bu genel kanılar eğitim öğretim faaliyetleri sırasında karşımıza çıkabilecek ilk engellerdendir. Bilimsel anlamda öğrenmenin gerçekleşebilmesi için genel kanıları yıkmak gerekir. Bu engeli ortadan kaldırmak zor fakat gerekli bir süreçtir. Bachelard’a (1938) göre “Bilimsel bilinç, anlamadığımız veya iyi oluşturamadığımız sorular hakkında fikir sahibi olmamızı yasaklar ” Kavramların yapılanması ve gelişmesi için her şeyden önce soru sormayı öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekmektedir. Unutmamalıyız ki bugünkü bilimsel bilgilerimiz daha önce merak edilerek ve eski bilgiler sorgulanarak sorulmuş soruların cevaplarından oluşmaktadır ve değişip gelişmeleri daha sonra sorulacak sorularla ilişkilidir. Soru olmasaydı bilimsel bilgi olmazdı. Sorgulanmadan oluşmuş ve kanıksanmış bilgiler epistemolojik kökenli öğrenme engellerine neden olmaktadırlar (Bachelard, 1938).

Biyoloji kavramları da diğer bilimsel kavramlar gibi zamanla gelişip değişmişlerdir. Bilimsel bilgiler, bilim adamları tarafından yapılan pek çok sorgulamanın ürünüdür. Biyoloji kavramlarının tarihsel gelişim süreçleri incelendiğinde pek çok defa kesintilere uğradıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte o günün bilimsel bilgisini oluşturan bazı kavramların yüzyıllar boyunca hiç değişikliğe uğramadan bugüne kadar taşındıkları görülmektedir. Bu bilgiler zamanla o kadar benimsenmiştir ki kimse sorgulama gereği duymamış, herkes olduğu gibi kabul etmiş ve bu bilginin genel kanıya dönüşmesine neden olmuştur. Tarihsel süreçteki bilimsel bilginin gelişmesini engelleyen bu sorgulanmamış, olduğu gibi kabul edilmiş genel kanılara “epistemolojik engeller” şeklinde tanımlanabilir (Bachelard, 1938).

İnsanda sindirim sistemi konusunda da farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda sindirim sisteminin, “iki ucu açık bir boru” olarak tanımlanması, midenin, “ağızla hiçbir ilişkisi olmayan, ne bir girişi, nede çıkışı olan bir balon” şeklinde tanımlanması ve midenin sindirim sisteminin en önemli organı olarak ifade edilmesi (survalorizasyon) şeklindeki kavram yanılgıları epistemolojik kökenli kavram yanılgıları olarak ifade edilmiştir (Carvallo, Silva & Clement, 2003). Yapılan araştırmalarda farklı ülkelerde farklı kültürlere sahip olan bireylerde bu tür kavram yanılgılarına rastlanmıştır (Carvallo, Silva & Clement, 2003).

Ontogenetik engeller öğrencilerin içinde bulunduğu bilişsel gelişim evresi ile ilgilidir. Öğrenme sürecinde her birey kendi akıl yaşına uygun yetenekler ve yeterlilikler geliştirirler. Bazı kavramların kazanılması için, bu yetenek ve yeterlilikler yeterli olmayabilir. Bu durum ontogenetik kökenli bir engel yaratır.

Kültürel engeller Kültürü; dil, din, mezhep, gelenek ve görenek, sanat, tarih, mutfak, atasözleri, deyimler, şarkılar, türküler gibi unsurlar oluşturur. Bu unsurların doğal yapısı içinde yer alan bazı bilgiler, yöntemler ve algılamalar, formal eğitim-öğretim ortamlarında öğrenenlerde kültürel orijinli kavram yanılgıları şeklinde kendilerin gösterebilmektedirler. Özellikle Biyoloji konularının öğretimi sırasında kültürel kökenli kavram yanılgıları ile sık karşılaşılmasının sebeplerinden bir tanesi, biyoloji konularının günlük yaşamla çok ilişkili olmalarından kaynaklanıyor olabilir.

Bu çalışma, kavram yanılgılarının neler olduğunu belirlemek için yapılmış pek çok araştırmadan farklı olarak, öğrencilerin sindirim sistemi hakkındaki didaktik kökenli kavram yanılgılarının nedenlerinin belirlenmesi için yapılmıştır.


Yöntem

Bu araştırma, ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin sindirim sistemi konusundaki kavram yanılgılarının “didaktik kökenli” olanlarının nedenlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Didaktik kökenli kavram yanılgılarının araştırılması için, yukarıda da belirtildiği üzere öğrenci, öğretmen ve bilgi temel unsurları üzerinde durulmuştur. Tablo 1’de öğrenci, öğretmen ve bilgi unsurları ile ilgili veri toplama araçları ve veri toplama araçlarının kullanım amaçları verilmiştir.


Tablo 1 Öğrenci, Öğretmen ve Bilgi Unsurları İle ilgili Veri Toplama Araçları ve Veri Toplama Araçlarının Kullanım Amaçları




Veri toplama aracı

Amaç

Öğrenci

Öğrenci anketi

Öntest- sontest

Sindirim sistemi ile ilgili kavram yanılgılarını ve ne zaman oluştuğunu belirlemek amacıyla

Görüşme

Yarı yapılandırılmış

Yazarak ve çizerek kendini ifade edemeyen öğrencilerden konu ile ilgili daha derinlemesine bilgi almak amacıyla

Öğretmen

Ders kayıtları

Ses kayıt cihazıyla

Öğretmenin kullandığı dil ve yöntemin belirlenen kavram yanılgılarının oluşumuna etkisinin incelenmesi amacıyla

Bilgi

Öğretim Programı

5. Sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programı

Amaç ve kazanımlar, kullanılan dil, şekil ve etkinliklerin öğrencilerde oluşan kavram yanılgılarına etkisinin belirlenmesi amacıyla

Ders kitapları

5. Sınıf Fen ve Teknoloji Ders Kitabı, Çalışma kitabı, Öğretmen el kitabı


1. Öğrencilere öntest ve sontest uygulanması

2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında Balıkesir ili merkezinde rastgele seçilen iki ilköğretim okulunda öğrenim gören 48 ilköğretim beşinci sınıf öğrencisine sindirim sisteminin anatomisi, fizyolojisi ve sağlığı konularında 5 açık uçlu soru ve 1 çizim içeren öğrenci anketi öğretim öncesi ve öğretim sonrasında uygulanmıştır. Anket, daha önce pek çok araştırmada kullanılan sorulardan oluşmaktadır ( Carvalho, Silva ve Clement, 2003, Carvalho ve diğerleri, 2004, Pelitoğlu, 2006). Uygulanan anket Ek 1’de verilmiştir. Bu araştırmada 1. soruda yer alan öğrenci çizimlerinin ve çizimleri ile ilgili yaptıkları açıklamaların betimsel analizleri yapılarak sindirimin anatomisi ve fizyolojisi ile ilgili kavram yanılgılarının didaktik kökenleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çizim tekniği, öğrencilerin ve yetişkinlerin kavramların tanımlamak için kullanılması oldukça etkili bir yöntemdir (Hayes ve diğerleri, 1994; Reiss, M. J. ve diğerleri, 2002; White & Gunstone, 1992). Clément’in de (2001) bahsettiği gibi bu tekniğin sindirim sistemi ile ilgili kavramların analizi için kullanılması, iki temel öğrenme engelinin tespit edilmesinde işe yaramaktadır. Bunlardan ilki, öğrencilerin günlük hayattaki deneyimlerinden kazandıkları ve bilginin kendisinden kaynaklanan “Epistemolojik engeller” ikincisi ise, formal öğretim sırasında gerçekleşen tüm etkinlikler sonucu açığa çıkabilecek, öğretimden kaynaklanan “Didaktiksel engeller”dir.



2. İlköğretim Beşinci Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı, Öğrenci Ders Kitabı, Çalışma Kitabı ve Öğretmen El Kitabında bulunan “Sindirim Sistemi” konusunun incelenmesi

Sindirim sistemi konusunda öğrenci çizimlerinde öğretim sonrası görülen kavram yanılgılarına neden olabilecek şekil, ifade, etkinlik bulunup bulunmadığını ve öğretim öncesi belirlenen kavram yanılgılarını gidermeye yönelik bir etkinlik, ifade, şekil bulunup bulunmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Sindirim sistemi konusuyla ilgili fen ve teknoloji dersi öğretim programlarında yer alan kazanımlar, önerilen etkinlikler incelenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının ücretsiz olarak dağıttığı ve öğretim programına uygunluğu talim terbiye kurulunca onaylanan fen ve teknoloji ders kitapları her iki okulda da aynıdır Öğrencilerden elde edilen bulgulara neden olabilecek herhangi bir verinin olup olmadığını belirlemek amacıyla, ders kitaplarında yer alan sindirim sistemi konusu ile ilgili metin, şekil ve etkinlikler incelenmiştir.



3. Örneklemde yer alan iki beşinci sınıfta sindirim sistemi konusu anlatılırken ders kayıtlarının yapılması

İki okulda birer sınıf öğretmenine ait ders kayıtları, sindirim sistemi konusunda öğretmenin sahip olduğu bilginin, kullandığı dilin, yöntemin, ayrıca öğrenciler arası diyalogların öğrenci bulgularında yer alan kavram yanılgılarına etkisini belirlemek amacıyla ses kayıt cihazıyla kaydedilmiş ve transkripsiyonları yapılmıştır.



4. Öğrencilerle yarı- yapılandırılmış görüşme yapılması

Öntest ve sontest uygulamalarından sonra yazım ve çizim tekniği ile kendilerini ifade eden, tüm derslere katılan ve derste sindirim sistemi ile etkinliklere katılan gruplardan rastgele seçilen öğrencilerin 4 tanesi ile belirlenen kavram yanılgıları hakkındaki fikirlerini daha ayrıntılı anlamak amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Öğrencilerden ikisi A ikisi B okulundan seçilmiştir. Çalışma nitel araştırma yöntemleri ile yapıldığından seçilen dört öğrenci ile derinlemesine bir araştırma yapılmaya çalışılmıştır.



Bulgular ve Yorumlar

2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında Türkiye’de ilköğretim okullarında yapılandırmacı öğrenme kuramını temel alarak hazırlanan yeni öğretim programları uygulamaya başlanmıştır. Bu öğretim programlarına göre Fen ve Teknoloji dersinde sindirim sistemi konusu 5. sınıfta okutulmaktadır. İlköğretim beşinci sınıfta öğretimden önce öğrencide bu konu ile ilgili var olan bilgi günlük yaşantısından getirdiği bilgidir. Yani bu bilginin epistemolojik ve/veya kültürel temelleri vardır. Ancak henüz formal bir öğretim gerçekleşmediği için öğretimden önce var olan bilgi didaktik kökenli değildir. Özgür ve Darley’e (2002) göre farklı ülkelerde yaşayan bireylerde ortak kavram yanılgıları görülüyorsa bu kavram yanılgıları kültürel kökenli değildirler. Bu nedenle bu çalışmada öğretim öncesi yapılan uygulama sonucu elde edilen veriler ile farklı ülkelerden elde edilen veriler karşılaştırıldığında önbilgilerin kültürel mi yoksa epistemolojik mi olduğunu belirlemek mümkün olacaktır.

Son testten elde edilen verilerde ön testte karşımıza çıkmayan yeni kavram yanılgıları varsa bu kavram yanılgıları öğretim sırasında oluşturulmuş demektir. Ancak, öğretim sırasında oluşan bu yeni kavram yanılgılarının yanında, öğretim öncesinde var olan epistemolojik ya da kültürel kökenli kavram yanılgıları da öğretim sırasında güçlenerek yeniden karşımıza çıkabilir. Bu kavram yanılgıları başta epistemolojik veya kültürel kökenli iken didaktiksel olarak güçlenmişlerdir.

Didaktik kökenli kavram yanılgılarının nedenlerinin belirlenmesi için didaktik ortamın en önemli aktörleri olan öğrenci, öğretmen ve ders kitabı ile ilgili verilerden elde edilen bulgular irdelenmiştir. Bulgular, insanda sindirim sistemi konusunda öğrenci çizimlerinden elde edilen bulgular, beşinci sınıf fen ve teknoloji ders kitabı, çalışma kitabı, öğretmen el kitabı ve öğretim programından elde edilen bulgular, ders kayıtlarından elde edilen bulgular ve öğrenci görüşmelerinden elde edilen bulgular olmak üzere dört kısımda incelenecektir.



Öğrenci Çizimlerinden Elde Edilen Bulgular

Öğrencilerin sindirim sisteminin anatomisi ve fizyolojisi ile ilgili yaptıkları çizimlerden elde edilen bulgular on kategoride toplanmıştır. Öntest ve sontest bulguları karşılaştırıldığında, bu kategorilerden bazılarında didaktik kökenli kavram yanılgılarının olduğu görülmektedir. Araştırma; dördüncü, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu kategoriden elde edilen bulgular sonucunda belirlenen didaktik kökenli iki kavram yanılgısının nedenlerini belirlemeye yöneliktir. Dördüncü kategori, ağızda başlayan ve torba şeklinde bir midede/ bağırsaklarda biten tek ucu açık yapı şeklinde sindirim sistemi, diğer üç kategori ise sindirim ve boşaltım sistemi karmaşası olarak nitelendirilmiştir.



Sindirim sisteminin anatomik yapısı ile ilgili öğrenci çizimleri kategorileri:

1. Kategori: Sindirim sisteminin, birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmayan organlar (besin boşlukta) şeklinde çizilmesi

2. Kategori: Sindirim sisteminin, bir başlangıcı ve bir sonu olan bir boru şeklinde çizilmesi

3. Kategori: Sindirim sisteminin, ağızla hiçbir ilişkisi olmayan torba şeklinde bir mide olarak çizilmesi

4. Kategori: Sindirim sisteminin, ağızda başlayan ve torba şeklinde bir midede/ bağırsaklarda biten tek ucu açık yapı şeklinde çizilmesi

5. Kategori: Sindirim sisteminin, ağızdan itibaren iki farklı boru şeklinde çizilmesi

6. Kategori: Sindirim sisteminin, mideden sonra ikiye ayrılan boru (sıvı ve katı için ayrı ayrı) şeklinde çizilmesi

Yüklə 174,9 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə