İman küFÜr siniri tekfir meselesi


Melekler Ve Âhîret Hakkında Küfrü Gerektiren Akide



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə7/21
tarix19.10.2018
ölçüsü1,23 Mb.
#74978
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   21

5. Melekler Ve Âhîret Hakkında Küfrü Gerektiren Akide

Meleklerin varlığını bize Kur'ân-: Kerîm ve onla­rı bizzat gören Peygamberimiz haber vermiştir. Bu sebeple meleklerin varlığını bildiren muhkem âyetle­ri 273 inkâr etmek küfürdür. Çünkü Kur'ân-ı Kerim'-de; «Kim Allah'ı, meleklerim, kitaplarını, peygamber­lerini, âhiret gününü İnkâr ederek kafir olursa, o mu­hakkak ki (doğru yoldan) uzak bir sapıklıkla sapıp gitmiştir.» 274 buyurulmuştur.

Melekler erkeklik ve dişilikten uzak rûhânî var­lıklardır. Kur'ân-ı Kerîm'de «Meleklerin Allah'ın kız­ları olduğunu söyleyen» kâfirler için şöyle denilmıştir: «Ya, rabbiniz size oğullan beğenip seçti de ken­disi meleklerden dişilernü edindi? Hakikaten sîz bü­yük söz söylüyorsunuz.», 275 «Şimdi sor Chabibim) on­lara : Herhalde kızlar Rabbüıin de oğullar onların mı? Yoksa biz melekleri dişi yarattık ta onlar (buna) şa­hit midirler? Haberin olsun ki onlar hakikaten yalan söyleyerek herhalde "Allah doğurdu" derler. Onlar elbette yalancılardır.» 276

Melekler Allah'a kullukla mesuldürler. Onun emirlerini yerine getirir, yasaklarından sakınırlar, günah işlemezler. Bu sebeple melekleri, meleklerden birini ayıplayan, küçük gören, alay eden kimse tekfir olunur.277

Kelâmcılar arasında usûl-i selâse olarak bilinen, ilahiyata - nübüvvâta - sem'iyyâta inanmanın üçüncü­sü demek olan âhirete iman nakille sabittir. Âhiret ve halleri hakkında akıl söz sahibi değildir. Âhiret ve ahvâli ile ilgili bilgileri Kur'ân âyetleri ve hadislerden öğrenmekteyiz. Kur'ân-ı Kerîm'in pek çok yerinde âhirete iman Allah'a iman ile yanyana zikredilmiş­tir. 278Bu sebeple âhireti inkâr etmek küfürdür.

Nefsin ebedi olduğuna ve tenasühe inanmak âhi­ret hayatını inkâr demek olduğundan küfürdür" 279.

BrahmanisÜer ve tenasühe inananlar bu sebeple tek­fir edilirler.

Âhiret hayatında kıyamet, cennet, cehennem, öl­dükten sonra dirilmeyi, sıratı, mizanı inkâr küfür sayılmıştır.280Ayrıca bazı felsefecilerin, bâtmilerin ve bazı mutasavvıfların dediği gibi, âhirette cennet, cehennem, haşr, neşr, sevap ve ikabın zahiri mânâları­nın dışında ruhanî lezzetler olduğuna inanmak da kü­für kabul edilmiştir.281 Bu sebepledir ki, el-Gazzâli (v. 505/1111) âhirette haşrin cismâni oluşunu inkâr ede­rek, ruhların cesetlere iadesini imkânsız gören felse­fecileri tekfir etmektedir.282 Onun izini takip eden ehî-i sünnet kelâmcüan da kat'i nassları inkâr ede­rek, cesetlerin haşrine inanmamanın, Allah ve Resu­lünü apaçık yalanlamak olduğunu ve cismâni haşri inkârın bu sebeple kişiyi küfre düşürdüğünü söyle­mişlerdir.283 Ancak filozofların haşrin ruhani olacağı noktasındaki kanaaüerinin tevil kabul edilebileceği­ni söyleyenler bulunduğunu daha önce zikretmiştik.

Yukarıda da söylediğimiz gibi bazılarınca kabir azabını, sıratı, mizanı inkâr küfür sayıirmştır. 'Ali el-Kâri'nin (v.10Î4/16O6) tercih ettiği görüşe göre -ki bu görüşünü sağlam olarak niteler- Mu'tezileyi bu sebepie tekfir etmemek gerekir.284

îmam er-Rabbâni (1034/1625) ise el-Mektûbât'ın-da âhiret hayatından bahsederken şunları söyleri «Hz. Peygamberin haber verdiği, kabirdeki durum­lar, kıyametin korkunç olayları, haşr, neşr, cennet ve cehennem... bütün bunlar hak ve gerçektir. Âhirete-iman da Allah'a iman gibi dinin zarurî esaslarmdan-dır. Âhireti inkâr eden Allah'ı inkâr eden gibi kesin­likle din dışında kalır. Sıkıştırmak vb. gibi kabir aza­bı hak ve gerçektir. Bunu inkâr eden kâfir olmazsa da bid'atçı olur. Çünkü böyle biri meşhur hadisle bir şeyi inkâr etmiş olmaktadır.».285

Bilindiği üzere kabir azabı ile sırat hakkında Kur'ân-ı Kerim'de sarih âyetler yoktur. Ancak Kur'-ân'da bazı işaretler bulunabilir. Fakat bu konularda sahih hadîsler vardır.286 Ancak Mu'tezüe yukarıda be­lirttiğimiz üzere vezni ve mizanı başka türlü anla­makta yani te'vil etmektedir. Mîzân hakkında hadîs­ler de mevcuttur. Ancak gerek kabir azabı ve sırat hakkında, gerekse mîzân ve hisâb gibi âhiret ahvâli hakkında varit olan hadîsler tevatür derecesine ula­şamamaktadır .Ehl-i sünnet kelâmcılannın da kabul ettiği üzere tevatür derecesinde olmayan bir haber kesin bilgi değildir, zan ifade eder. İşte 'Alî el-Kârî ve İmam er-Rabbânî'nin belirttikleri üzere Mu'tezüe zan ile sabit olmuş hususları inkâr etmekle küfre düşmemektedir. Ehl-i sünnete gelince; onlar zaten sem'iyyâta dayanan âhiret ahvâli hakkında muhafa­zakâr hareket ederek zannî de olsa mevcut deliller karşısında sırat, mîzân vb. gibi hususları kabul eder. 287

6. Küfrü Gerektiren Dîğer İtikâdî Mes'eleler



a) Dinin esaslarından birini veya bazısını in­kâr etmek de küfürdür. Zarûrât-ı diniyye denilen esaslardan, meselâ namazın, zekâtın, haccın, orucun farziyyeti, zinanın, adam öldürmenin, içki içmenin haram oluşu gibi emir ve yasaklardan birini kabul­lenmemek küfürdür.288 Farzların ve haramların farz ve haram oluşlarında şüphe etmek de onları inkâr gibi kabul edildiğinden küfür sayılmaktadır.289

Allah Teâlâ Kur'ân'da haber verdiği halde, Mek­ke'nin varlığını, Kâ'be'yi, Mescid-i Harâm'ı, kıble y&-nünün Kâ'be oluşunu inkâr küfürdür. 290Çünkü bu hususta Kur'ân'da: *(Ey Muhammed) artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir. Bulunduğunuz yönd& yüzlerinizi o yöne çeviriniz.»291 Duyurulmuştur.



b) Kişiyi küfre düşüren inançlardan biri de ha­ram oluşu kesinlikle bilinen bir şeyin helâl; helâl olu­şu kesinlikle bilinen bir şeyin de haram olduğuna inanmaktır".292 Çünkü böyle bir inanç Allah'ı ve Re­sulünü ve onun haber verdiği şeyleri yalanlamak­tır.293 Ayrıca ister büyük olsun, ister küçük olsun, günah olduğu kesin delil ile sabit bir günahın helâl ol­duğunu kabullenmek de küfürdür.294

Fetva kitaplarının helâl ve harama dair bölüm­leri incelediğinde haramı helâl kabul etmenin küfür olup olmaması mevzuunda şu görüşlere rastlarız:



1- Bir görüşe göre liaynihî Jbizzat) haram olan ve kesin delil ile sabit haram bir şeyin helâl olduğu­na inanmak küfürdür. Liğayrihî (dolayısıyla) ha­ram 295olan bir şeyin veya zanni delil ile sabit bir ha-ramm helâl olduğuna inanmak küfür değildir.

2- Bazı âlimler de liaynihî haram ile liğayrihî haramı ayırdetmeksizin, İslâm dininde haram oldu­ğu kesinlikle bilinen yakın akrabalar ile evlenmek, şarap içmek, Ölü eti ve kan yemek, zaruret olmaksı­zın domuz eti yemek... gibi haramları helâl kabul et­menin küfür olduğunu söylemişlerdir.296

Birinci görüşü benimseyenlere göre bir şeyin biz­zat mı yoksa dolayısıyla mı haram olduğunu ayırdet-me gücünden yoksun olan cahil biri haramın helâl olduğuna inanırsa, o-zaman haramın kat'î delille mi yoksa zannî delil ile mi sabit olduğuna bakılır. Kat'î

delille sabit haramın helâl olduğuna inanmışsa tekfir edilir. Zanni delille sabit haramın helâllığına inanır­sa tekfir edilmez.297

Haramı helâl sayma konusunda yukarıda zikret­tiğimiz her iki görüşe misal verirsek konu biraz daha iyi anlaşılabilir. Şöyle ki; es-Serahsi'nin. (v. 490/1097) Kitâbu'l.- Hayz'da zikrettiğine göre; hayızlı iken ka­rısı ile,cinsi münasebeti helâl gören kimse kâfir olur. Hanefi fetva kitaplarından en~Nevâdir'de İmam Mu-hammed'den Cv. 189/805) rivayet olunan ve sonraki âlimlerce tercih edilen görüşe göre böyle bir kimse kâfir olmaz.298 İmam Muhammed hayızlı iken karısı ile münasebetin dolayısıyla haram olduğunu (çünkü karısı ile cinsî temas helâl fakat sonradan arız olan hayızlılık sebebiyle haramdır) göz önünde bulundu­rarak, hayızlı karısı ile cinsî temasın helâl olduğuna inananın kâfir olmayacağını söylemiştir 299Ayrıca bu konuda «(Hayızdan) temizlenmedikçe kadınlarınıza yaklaşmayın.»300 mealindeki âyetin manâya delâleti­nin zannî olduğu da ileri sürülmüştür. 301

es-Serahsî ise bu fiilin haramhğının bizzat veya dolayısıyla olduğuna itibar etmemiş, haram olan bir şeyi helâl kabul edenin kâfir olacağına karar vermiş­tir.

c) Fetva kitaplarında detaylarıyla incelenen bir başka konu da haram olan bir fiilin helâl olmasını ya­hut farz kılınan bir şeyin farz kıhnmamasını temen­ni etmenin küfrü gerektirip gerektirmediğidir.

et-Taftâzânî (v. 793/1890) ve 'Alî el-Kârî (v. 1014/ 1606) bu konuya temas ederek, şarabın haram olma­masını veya zor geldiği için ramazan orucunun farz kılınmam asını temenni edenin kâfir olmayacağım, halbuki buna karşılık zinanın ve haksız yere adam öldürmenin haram olmamasını temenni edenin küfre düşeceğini söylerler. Çünkü onlara göre zina ve hak­sız yere adam öldürmenin haramlığı hikmete uygun olarak bütün dinlerde sabittir. Hikmetten çıkmak is­teyen kimse de, hikmet olmayan şeye Allah'ın hük­metmesini istemektedir. Bu ise Allah'ı tanımamak­tır".302



Bu konudaki bir başka izah tarzı ise şöyledir: Ta­rih boyunca geçmiş şeriatlardan birinde helâl kabul edilen fakat İslâmiyette haram olan bir fiilin helâl olmasını arzu etmek küfür değildir. Ama tarihin hiç bir devrinde helâl görülmesi imkânsız olan^bir hara­mın helâl olmasını istemek ise küfürdür.303 Meselâ içki içmenin helâl olmasını temenni küfür değildir. Çünkü eski şeriatlarda içkinin bazen helâl kabul edil­diği görülmüştür. Buna karşılık haksız yere adam öl­dürmek tarihin hiç bir devrinde helâl olmamıştır. Bu sebeple haksız yere adam öldürmenin helâl olmasını arzu etmek küfür sayılmıştır.

d) Küfür kabul edilen bir diğer inanç da kâhi­nin (gelecekteki hadiselerden haber veren, gaybı bil­diğini iddia eden kimsenin) gaybtan verdiği haberle­ri tasdik etmek ve inanmaktır.304 Çünkü Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de: Deki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur.»305 buyurarak gaybı an­cak kendisinin bildiğini söylemiştir. Bu konu ile ilgili olarak günümüzdeki hava tahmin raporlarını kabul etmenin küfür olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü mo­dern âlet ve cihazlarla yıldızların hareketleri ve bu hareketlerin tabiî neticesi olan tabiat olayları takip edilmektedir. Bugün meteorolojinin yaptığı Allah'ın hükmü doğrultusunda gerçekleşen tabiat olaylarım, yer ve zamanını, yıldızların hareketlerine bakarak hesaplamaktır. Bu da «Güneş ve ay'ın hareketleri bir hesaba göredir.»306 âyetinin ruhuna uygun olsa ge­rektir. Bu sebeple astronomik olayların Allah'ın ka­za ve kaderi ile meydana geldiğini kabul etmek kay­dıyla, uzmanların hava tahmin raporlarını veya bu konu ile ilgili bilgilerini kabullenmek küfür alâmeti sayılamaz.307

e) Küfür ile imanın aynı şeyler olduğuna inan­mak küfürdür. 308 Çünkü mütevatir âyetlerde ve ha­dîslerde ayrı şeyler oldukları belirtildiği halde, iman diye isimlendirilen şeyler küfür, küfür diye nitelenen şeyler iman kabul edilmiş olmaktadır.

f) Hakkında icmâ vaki olduğundan kişinin ken­disinin küfrüne razı olması da küfür kabul edilmiş­tir.309 Çünkü bir baskı olmaksızın, hür bir irade ile kâ­fir olmaya razı olmuştur. Başka birinin veya toplulu­ğun küfrüne rıza göstermek hususunda ihtilâf vardır. Hanefî fetva kitaplarından et-Tâtârhâniye'de zik-redildiği gibi bu husustaki en doğru görüş; «Bir kim­se küfrü sevmemekle beraber bir başkasının küfrü­ne razı olursa kâfir olmaz» şeklindedir. Zira başkası­nın küfrüne razı olmakla, Allah'ın, bu kişiyi cezalan­dırması için, imanını çekip almasını temenni etmiş olmaktadır.310 Aynca Mûsâ (a.s.)'ın Fir'avn ve etra­fındakiler için yaptığı şu duâ bu görüşü te'yid. et­mektedir : «Rabbimiz, mallarını yok et. Kalblerini sık. Çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar.»311

g) İcmâ ile sabit olan şeyleri inkâr edenin kafir olup olmaması ihtilaflıdır. Fıkıhçılar bu konuda üç gruba ayrılırlar.

1- Mutlak olarak icmâı inkarın küfür olduğu­nu söyleyenler: Mâliki olan Kâdi 'Iyâd (v. 544/1149), kelâmcılann ve fıkıhçıların çoğunluğunun görüşü­nün bu yolda olduğunu zikrederek, haber-i vâhid ile sabit bir esas üzerinde yapılmış bir icmâı inkârın bi­le küfür olduğunu söyler.312

2- Bir gruba göre de icmâı inkâr küfür değil­dir. Zira icmâuı delil oluşu kat'î değil, zannîdir. Zan-nî delil ise bilgi ifade etmez. 313 Eserlerinde bu konu­ya temas eden el-Gazzâli (v. 505/1111) icmâın kat'î delil olduğunu söylemenin güçlüğünden bahsederek, Mu'tezüeden en-Nazzâm'in (v. 231/845) icmâın delil oluşunu reddetmesi sebebiyle bu konuda ihtilâf bu­lunduğunu, 314 dolayısıyla icmâ ile sabit olan bir me-.seleye muhalefet edenin kâfir olamayacağını315 kay­deder. Yine O, Fedâihu'l - Bâtmiyye'de, bâtmilerin ic­mâa aykırı hareket ederek Hz. 'Ali'nin (v. 40/661) hi­lâfete, Hz. Ebû Bekr (v. 13/634), 'Ömer (v. 23/644) ve 'Osman'dan (v. 35/656) daha lâyık olduğunu söyle­diklerini, bu sebeple bâtınîlerin sapık, fâsık ve bid1-atçı olduklarım söylemiş, «Biz üzerinde icmâ edilen bir esası inkâr ettiler diye onları kâfir saymayız. Çün­kü icmâa muhalefet etmenin küfür olduğu açık de­ğildir. Müslümanlar arasında icmâın hüccet olup ol­maması ihtilaflıdır.»316 demiştir.

3- Bir kısım âlimler de bir takım kayıtlar ile meseleye açıklık getirmeye çalışmışlardır.

a) îmam eş-Şâfi'î'nin (v. 204/819) er-Risâle'de tercih ettiği görüşe göre, kitap ve mütevatir sünnetle sabit olmayan, yani haber-i vâhid ile sabit bir esas­ta, yahut kıyas ve ictihad ile sabit esaslarda meyda­na gelen icmâ, haber-i vâhidden daha zayıftır.317 Bu durumda itikadı bir konuda haber-i vahidi inkâr kü­für sayılmazken, haber-i vâhidden daha zayıf bir de­lil kabul edilen icmâı inkarın küfür olmaması gere­kir. Aynı konuya temas eden İbn 'Âbidîn (v. 1252/ 1836) şunları söyler : «îcmâ bazen beş vakit namazın farzıyyeti gibi tevatüren sabit bir esas üzerinde mey­dana gelir. Bu çeşit bir icmâı inkâr eden, icmâa mu­halefetinden değil, tevatüre muhalefetinden dolayı kâfir olur. îcmâ bazen de tevatüren sabit olmayan meselelerde vaki olur. Böyle bir icmâı inkâr ise kü­für değildir.»318

b) Bir gruba göre de üzerinde icmâ edilen hü­küm, zarurât-ı diniye denilen ve herkes tarafından tefekkür ve muhakemeye muhtaç olmaksızın bilinen hususlarda olursa icmâı inkâr, zarûrât-ı diniyeyi in­kâr anlamına geldiğinden küfürdür. Eğer üzerinde ic­mâ edilen hüküm zarûrât-i diniyeden değilse bu ic­mâı inkâr küfür olmamaktadır.319

Zannî icmâı inkârın küfür olmadığında ise âlim­ler müttefiktir.320

Kanaatımızca İmam eş-Şâfi'î ile İbn 'Âbidin'in tercih ettiği görüş bu konuda en uygun görüştür. Bu sebeple âyet ve mütevatir hadîslerle sabit olmayan bir konuda meydana gelen icmâı inkâr edeni kâfir saymak sert bir hüküm olacaktır. 321


Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə