İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 9, 2007, s. 37-70



Yüklə 0,66 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/14
tarix19.10.2018
ölçüsü0,66 Mb.
#75123
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

Cihad Şiddete Referans Olabilir mi? 

 

 



43

2-Gizli (bâtınî) düşman. Bu da nefis ve hevâ’ya karşı cihaddır. Bu 

ikisine karşı cihad ise cihâdların en büyüğüdür.

26

  İbn Receb el-Hanbelî 



(ö.795/1393) de bu ayırıma katılır.

27

  



Esasen nefisle cihâd’ın önemli görülmesi Kur’ân-ı Kerîm’in nefsin 

saptırıcı özelliğine dikkat çekmesi

28

 ve Hz. Peygamber’in “Asıl mücâhid Allâh 



yolunda nefsiyle cihâd edendir

”  şeklindeki hadisine dayanır.

29

 Abdullâh b. 



Ömer de kendisine sorulan cihâd ile ilgili bir soruya: “Önce nefsinden başla 

ve ona karşı cihâd et, önce nefsinden başla ve ona karşı savaş

”  şeklinde 

cevap vermiştir.

30

 



Hz. Ali de sizin cihadlar içinde ilk olarak hoş 

karşılamayacağınız/ciddiye almayacağınız nefislerinize karşı olan cihadınız 

diyerek uyarıda bulunmuştur.

31

 



İbrâhim b. Ebî ‘Able de savaştan dönen bir grup mücahide küçük 

savaştan büyük savaşa döndünüz; peki büyük cihâd için neler yaptınız? diye 

hitap edince onlar: Büyük cihâd nedir? diye sormuşlar, İbrahim b. Ebî ‘Able 

de: “Kalbin cihâdıdır” diye cevap vermiştir.

32

 

Hz. Ebû Bekir de kendinden sonra hilafete aday olması için öneride 



bulunduğu Hz. Ömer’e öncelikle nefsiyle cihat etmesini tavsiye etmiştir.

33

    



Kur’ân lugatı müellifi Râgıb el-Isfahânî (ö.502/1108) daha sonra bir 

çok alim tarafından da benimsenen tasnifinde Allâh yolunda cihâd için üç 

düşman belirlemiştir. Bunlar: 1-Açık düşman  2-Şeytan   3-Nefis’tir.

34

 



Birinci sırada yer alan açık düşmanın saldırı halinde olan açıkça 

düşmanlığını ilan etmiş bulunan insanlar olduğu aşikârdır. Buna karşı 

savunma meşrudur ve bu evrensel bir kuraldır. İkinci ve üçüncü durumda yer 

alan şeytan ve nefis ise insanın sinsi düşmanıdır ve insanlardan oluşan açık 

düşmandan daha tehlikelidir. Kur’ân-ı Kerîm şeytan’ın Allâh’ın rahmetinden 

kovulduktan sonra insanları saptırmak için mühlet istediğini Allâh’ın da 

kendisine izin verdiğini,

35

 onu da apaçık düşman ilan ettiğini



36

 belirtir. 

Nefsin de sürekli bir biçimde kötülüğü emrettiğine dikkat çeker.

37

 Şeytan ve 



nefis iç ve gizli düşman kategorisinde birleşirler. Kur’ân-ı Kerîm iç düşmanla 

ilgili cihâd sürecini ve nihai hedefine işaret eder. Buna göre emmâre denilen 

sürekli kötüye çeken nefisle mücadenin sonucunda nefis kendisini kınayan, 

                                                           

26

 İbn Battâl, a.g.e., X, 210. 



27

 Câmi‘u’l-‘ulûm ve’l-hikem, Kahire, ts. (Dâru’d-Da‘ve), s. 171, 172. 

28

 Sâd (38), 26. 



29

 Tirmizî, “Fezâilü’l-cihâd”, 2; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 20, 22. 

30

 İbn Receb el-Hanbelî, Câmi‘u’l-‘ulûm ve’l-hikem, Kahire, ts. (Dâru’d-Da‘ve), s. 171. 



31

 İbn Receb el-Hanbelî, a.g.e., s. 171. 

32

 İbn Receb el-Hanbelî, a.g.e., s. 171. 



33

 İbn Receb el-Hanbelî, a.g.e., s. 171-172.   

34

 Râgıb el-Isfahânî, el-Müfredât, İstanbul 1985, s. 208. 



35

 Hicr (15), 39; Sâd (38), 82. 

36

 Bakara (2), 168, 208; En‘âm (6), 43, 142; Enfâl (8), 48; Yûsuf (12), 5; Neml (27), 34; Yâsîn (36), 60… 



37

 Yûsuf (12), 53. 




Prof. Dr. Saffet KÖSE 

 

 



44 

eleştiren bir konuma gelir (levvâme).

38

 Bunun bir adım sonrasında da geçici 



bayağı zevklerden kurtularak huzura erer ve böylece mutmainne derecesine 

çıkar.


39

 Nihayetinde de Allâh’ın takdirine razı olur (râdıye) ve bunun 

peşinden de her mü’minin birinci önceliği olan Allah’ın rızasına kavuşurak 

(mardıyye) ebedi mutluluğu yakalar.

40

   


Ünlü müfessir Fahreddin er-Râzî (ö.606/1209) ise kendilerine karşı 

cihâd yapılacak düşmanları üç kısımda ele alır ve onlarla mücadele yollarına 

yer verir:  

1-Kendisi ile nefsi arasında cihâd. Bu bayağı zevklerden ve isteklerden 

mahrum etmek suretiyle nefse hükmetmektir. 

2-Kendisiyle diğer insanlar arasında cihâd. Bu insanlardan 

beklentilerini kesmek, onlara şefkat ve merhametle yaklaşmaktır. 

3-Kendisi ile dünya arasında cihâd. Bu da dünyayı ahireti için bir azık 

edinmektir.

41

  



Meşhur dilcilerden Fîrûzâbâdî (ö.817/1414) de Kur’ân-ı Kerîm’de cihâd 

edilmesi gereken beş düşmandan bahsedildiğini belirtir ve bunları şu şekilde 

kategorize eder: 

1-  Kâfirler  ve  münâfıklarla  burhân ve huccet’le (açık kanıt ve kesin 

delillerle tartışarak) mücadele: 

 “Kâfirler  ve iki yüzlülerle cihad/mücadele et

42

 ayetleri ile  “Kâfirlere 



boyun eğme ve bu Kur'ân ile onlara karşı büyük cihâd et

43



 ayeti bu konunun 

delilidir.  

2-Doğru yoldan sapmış olanlarla (ehlü’d-dalâle) kılıç ve savaşma 

yoluyla cihâd: 

 “…Mücâhidleri oturanlardan çok daha büyük ecirle üstün kılmıştır

44

 



ayeti ile “Hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar Allahın 

rahmetini umabilirler. Allah hakkıyla yarlığayıcı, cidden esirgeyicidir”

45

 



ayeti bu konunun delilidir.

46

  



                                                           

38

 Kıyâme, 75/2. 



39

 Fecr, 89/27. 

40

 Fecr, 89/28-30.  



41

 Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, Beyrut 1415/1995, XXIX, 317.  

42

 Tevbe (9), 73; Tahrîm (66), 9.  



43

 Furkân (25), 52.  

44

 Nisâ' (4), 95.  



45

 Bakara (2), 218.  

46

 Dalâlet'in bir çok anlamı vardır. En belirgin anlamı doğru yoldan sapmaktır. Burada kastolunan daha çok saptıktan sonra 



Müslümanları yolundan döndürmek için onlara karşı savaşanlardır. Nisâ suresinin 167-169. ayetleri bunu anlamaya 

yardımcı olabilir: "Onlar ki inkâr eder ve başkalarını da Allâh yolundan engellerler, işte onlar hak yoldan büsbütün 

sapmışlardır. İnkâr edip zulmedenleri Allah affedecek değildir...” Bu konuda yine Muhammed suresinin (47) 1. ayeti de 

zikredilebilir. Dalâl kelimesinin şaşırmak, unutmak, gaflette bulunmak gibi anlamları da vardır ki bu anlamları ihtiva eden 

bazı ayetler mevcuttur. Bu sebeple Kur'ân-ı Kerîm’de bazı peygamberler için de kullanılmıştır (Bk. Mukâtil b. Süleymân, 

el-Eşbâh ve’n-nezâir (nşr. Abdullah M. Şehhâte), Kahire 1414/1994, s. 297-299, "dalâl" md.; Râgıb, el-Müfredât, s. 440-

442, "dalle" md.; Fîrûzâbâdî, Besâiru zevi’t-temyîz fî latâifi’l-Kitâbi’l-‘Azîz, Kahire 1416/1996, III, 481-485, “d.l.l.” md.). 

  



Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə