64
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
(darâib) (meks/mekûs) alırlardı.
26
Kral ve kabile reisleri bu vergiyi alır-
ken çok zulmettiklerinden ve miktarı artırdıklarından dolayı cahiliye
dönemindeki bu uygulamalardan şiirlerde şikâyetlerin yer aldığı gö-
rülür.
27
Allah, meks vergisini alanları sırtlan ve kurda çevirdi. Bu nedenle Ümmü
Amr bu ikisinin neslinden oldu.
28
Câbir b. Hanî et-Tağlibî’ye ait bir şiirde de şöyle ifade edilmiştir:
Krallar bizden utanmaz mı, mahremlerimizden/kutsallarımızdan korkmaz
mı kan kanla yok olmaz.
Irak pazarlarının tamamında itâve vardır, kişinin sattığı her şeyde dirhem
vergisi (meksu dirhem) vardır.
29
Ayrıca şairin “Devenin üzerinde taşınan her yükten, onun adına
deve yükü meksi ve gemi meksi (vergisi) vardır” şiirinde geçtiği gibi
denizlerde gemi sahiplerinin taşıdığı mallara karşılık da meks vergisi
tahsil edilirdi.
30
Bu meksin, ticaret ve gümrük vergisi olarak onda bir
(öşür) oranında alınan vergiyi ifade ettiği ve bu vergiyi çarşı, panayır
ve sınır boylarındaki muayyen yerlerden “aşşâr” denilen vergi toplayı-
cıları tarafından alım-satımı yapılan mallardan veya altın cinsinden
aldıkları
31
ifade edilir. Emirlerin cahiliyede öşür ismi altında aldıkla-
rı bu vergiyi İslam bilginleri zekât ve sadaka olarak yorumlamışlar-
dır.
32
İslam hukukunda da ticaret mallarından öşür ve haraç namıyla
alınacak olan “meks” adında bir başka vergi türünden ve bu vergiyi
toplayan kişilere “mekkâs/gümrükçü” adı verildiğinden
33
bahsedil-
miştirSöz konusu çağın bir uygulaması olan meks hadislere de konu
26 Subhî Mahmasânî, el-Evdâu’t-Teşriiyye fi’d-Düveli’l-Arabiyye, Dâru’l-İlm li’l-Melâyîn,
4. Bsk., Beyrut-Lübnan 1981, s. 81; Takkûş, a.g.e., s. 102; İrfân Muhammed Hamûr,
Esvâku’l-Arab
, Dâru’ş-Şûrâ, Beyrut 1979, s. 57-58.
27 Câhız, el-Hayavân, c. VI, s. 391; İbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab, c. VI, s. 220, (m-k-s, mad.);
Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, c. XVI, s. 514, (m-k-s, mad.).
28 Cahiliyede meks, itâve ve haraç vergisi alanların zulümleri sebebiyle Allah’ın onları, kur-
da ve sırtlana (meshettiği) çevirdiğine dair bedevî Arapların itikat ve iddiaları konusunda
bkz. Câhız, el-Hayavân, c. VI, s. 357, 391-392.
29 el-Mufaddal b. Muhammed b. Ya’lâ b. Sâlim ed-Dabbî, el-Mufaddaliyât, (Tah. Ahmed
Muhammed Şâkir-Abdüsselâm Muhammed Hârûn), Dâru’l-Meârif, 6. Bsk., Kâhire ty.,
s. 211; Câhız, el-Hayavân, c. VI, s. 391; c. I, s. 215; Alî b. Süleymân b. el-Fadl Ebu’l-
Mehâsin el-Ahfeş el-Asğar, el-İhtiyâreyn, (Tah. Fahruddîn Kabâve), Dâru’l-Fikri’l-Muâsır,
Beyrut-Lübnân, Dâru’l-Fikr, Dımeşk-Sûriye, 1. Bsk., 1999, s. 333; Ebu’l-Ferec el-
Muâfî b. Zekeriyyâ b. Yahyâ el-Cerîr en-Nehrevânî, el-Celîsu’s-Sâlihu’l-Kâfî ve’l-Enîsu’n-
Nâsihu’ş-Şâfî
, (Tah. Abdulkerîm Sâmî el-Cündî), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. Bsk., Beyrut
2005, s. 382; Ahmed Erham Habbû, Târîhu’l-‘Arab Kable’l-İslâm, Müdîriyyetu’l-Kütübi
ve’l-Matbû‘âtu’l-Câmi‘iyye, yy. 1996, s. 241.
30 Câhız, el-Hayavân, c. VI, s. 391-392.
31 Cevad Ali, a.g.e., c. XIV, s. 162; Bakkal, a.g.e., s. 196.
32 Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, c. XV, s. 438, (b-h-s, mad.); Kur’ân’da ve İslam’ın ilk asırlarında zekât
manasında kullanılan “sadaka ve sadakât” kavramları ne yazık ki daha sonra Allah rızası
için fakire hibe olarak verilen mal olarak ıstılahlaştırılmıştır. Bkz. Bilmen, a.g.e., c. IV, s.
284.
33 Bilmen, a.g.e., c. IV, s. 76.
Cahileye Döneminde Malî Yükümlülükler ve Bunların Kur’ân’daki Yansımaları
65
olmuştur. Hz. Peygamber, Hicaz bölgesinde aşırılıkları olan bu vergi-
ye şahit olduğundan dolayı meks sahibinin cennete giremeyeceğini,
ateşte olacağını ifade etmiş
34
ve kendisinden meksin büyük bir günah
olduğunu haber veren hadisler nakledilmiştir.
35
c. Hakku’l-Murûr (Transit Vergisi)
Cahiliye döneminde Arap yarımadasında bir devletin yahut bir ka-
bilenin ticarî kervanı diğer kabilenin topraklarından geçtiği zaman,
çölde kervana rehberlik etme, Arap zü’bân, seâlik ve kuttâu’t-tarikle-
rin saldırılarından kervanı koruma, gitmek istediği belde ve pazarlara
kadar kendi topraklarında kervanın emniyetini sağlama karşılığında
“hakku’l-murûr” adında bir vergi alınırdı. Aksi takdirde kafile sahiple-
rinin, toprak sahibi kabilenin izni ve himayesi olmadan uzun mesafeli
çöl topraklarını, baskın ve çapula, tehlike ve helake maruz kalmadan
emniyet içinde geçmeleri kolay değildi.
36
O bakımdan kafile sahibi tüc-
carlar, kabile reislerini murûr hakkını ödeme karışlığında geçişlerine
izin vermeye ve onları himaye etmeye ikna etmek durumunda idiler.
Anlaşma yapıldıktan sonra eğer kafile bir saldırıya maruz kaldığında,
kuttau’t-tarikler onlara saldırmaya çalıştıklarında mevcut toprakları
hâkimiyetinde bulunduran kabile reisinin, bu saldırganları takip ve
tedip etmesi ve ele geçirdikleri malları sahiplerine iade etmesi kabile
reisinin görevleri arasında sayılıyordu. Kafileler işte bu şekilde çölleri
ve uzun mesafeleri katediyordu.
37
Hatta çöl sakinlerinin, kafilelerden
alınan bu transit hakkı için (hakku’l-murûr) birbirleriyle mücadele et-
tikleri ve savaştıkları da vakiydi.
38
Cahiliye Arapların içtimaî ve iktisadî yapılarına ışık tutan Kur’ân,
Mekke Araplarının, yazın Şam’a kışın Yemen’e ticarî yolculuklarında
kafilelerinin emniyet ve güven içindeki geçişlerini sağlamak, onları sal-
dırılardan korumak için, Acem, Şam, Mısır, Habeş, Gassân ve Roma
kralları ile ahit ve anlaşmalar yaptıklarına atıf yapmış ve onların bu
hallerini resmetmiştir.
39
Kuzey’e ve Güney’e bu ticarî seferleri yapan ve
34 Ebû Dâvud Süleymân b. el-Eş‘âs es-Sîcistânî, Sünen, (Tah. Muhammed Muhyiddîn Ab-
dulhamîd), el-Mektebetu’l-Asriyye, Saydâ-Beyrut ty., Harac, 7; Ebû Abdillâh Ahmed b.
Muhammed b. Hanbel b. Hilâl b. Esed eş-Şeybânî, Müsned, (Tah. Şuayb el-Arnavût vd.),
Müessesetu’r-Risâle, 1. Bsk., yy. 2001, c. XXVIII, s. 211; Süleymân b. Ahmed b. Eyyûb b.
Mutîr el-Lahmî, Ebu’l-Kâsım et-Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, (Tah. Hamdî b. Abdilmecîd es-
Selefî), Mektebetu İbn Teymiyye, 2. Bsk., Kâhire 1994, c. V, s. 29; İbn Manzûr, Lisânu’l-
‘Arab
, c. VI, s. 220, (m-k-s, mad.).
35 Nehrevânî, el-Celîsu’s-Sâlih, s. 382.
36 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 313.
37 Cevad Ali, a.g.e., c. XIV, s. 13.
38 Cevad Ali, a.g.e., c. XVI, s. 105.
39 Bkz. Kureyş, 110/1-4; Süheylî, er-Ravdu’l-Ünf, c. I, s. 162; Ahmed İbrâhîm eş-Şerîf, Me-
kketu ve’l-Medînetu fi’l-Câhiliyyeti ve Ahdi’r-Resûl
, Dâru’l-Fikri’l-Arabiyyi, yy. ty., s. 118;
Efğânî, Esvâku’l-Arab, s. 148-154; Tevfik Berrû, Târîhu’l-‘Arabi’l-Kadîm, Dâru’l-Fikri’l-
Mu‘âsır, 2. Bsk., Dımeşk-Suriye 1996, s. 240.
Dostları ilə paylaş: |