70
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
Kusay b. Kilâb ve Kureyş de Mekke ahalisi dışındaki yabancı insan-
lardan, Mekke’ye giren Rum tüccarlardan öşür vergisi alırdı.
68
Bütün
pazarlarda alışveriş yapanlardan öşrü tahsil eden “aşşârûn”,
69
“aşşâr/
sahibul-meks”
70
denen görevliler bulunurdu. Hamidullah, Mekke’de
Amâlikalılar döneminden beri öşür vergisinin alındığını ve Kusay’ın
Mekke’ye gelen herkese öşür vergisini vazettiğini belirtse de ondan
sonra öşür vergisinin alınıp alınmadığının tam olarak bilinmediğini,
çünkü Mekke’de ziraatçilik olmadığından arazi vergisinin söz konusu
olmadığını ve hayvanlardan kabile reislerine muayyen bir yüzdeliğin
ödenip ödenmediğinin malum olmadığını kaydeder.
71
d.3. Romada
Sadece Araplarda değil Rumlarda da bu öşür vergisi mevcut idi.
Roma’da da o dönemde vergileri toplamak için büyük müesseseler
kurulmuştur.
72
Arap tüccarlar, Busra ve Gazze gibi Şam beldelerine
ticaret için gittiklerinde buraların pazarlarında Rumların kendilerine
belirlemiş oldukları öşür vergisini onlara ödemekteydiler. Çarşı pa-
zarlardan alınan vergiler ticaret, sınır boylarından alınan vergiler ise
gümrük vergisi mahiyetinde idi.
73
Hatta Gassanilerden olan Selâme
b. Ravh b. Zenbâ’ el- Cüzâmî’nin Rumların öşürcüsü olduğu, bundan
dolayı Medineli Şair Hassân b. Sâbit’in şiirlerinde bu kişinin hicve-
dildiği görülür.
74
Aynı şekilde Zenbâ’ b. Ravh b. Selâme b. Haddâd b.
Hadîde’nin de cahiliye döneminde Mekkelilerden ve Hz. Ömer’den öşür
aldığı dolayısıyla da Ömer b. Hattâb’ın bir şiirde onu hicvettiği ifade
edilmiştir.
75
1. Bsk., yy. 2000, c. I, s. 465-467; Muhammed b. Ahmed b. ez-Ziyâ, Târîhu Mekketi’l-
Müşerrefeti ve’l-Mescidi’l-Harâmi ve’l-Medîneti’ş-Şerîfeti ve’l-Kabri’ş-Şerîf
, (Tah. ‘Alâ
İbrâhîm Eymen Nasr), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2. Bsk., Beyrut-Lübnan 2004, s. 51;
Ahmed b. Abdilvahhâb b. Muhammed b. Abdiddâim el-Kureşî Şihâbuddîn en-Nüveyrî,
Nihâyetu’l-Erab fî Funûni’l-Edeb
, Dâru’l-Kütübi ve’l-Vesâîki’l-Kavmiyye, 1. Bsk., Kâhire
1423, c. XVI, s. 22; Ahmed b. Alî b. Ahmed el-Fezârî el-Kalkaşendî, Subhu’l-A’şâ fî
Sınâati’l-İnşâ’
, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut ty., c. IV, s. 267; Hüseyin Abdullah Ba
Selâme, Tarîhu’l-Ka’beti’l-Muazzama İmâretühâ ve Kisvetühâ ve Sedânetühâ, et-Tab‘atü’s-
Sâniyetü, Cidde el-Memleketü’l-Arabiyyetü’s Sûdiyyetü 1982, s. 302-303.
68 Hüseyin b. Muhammed b. el-Hüseyin ed-Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfüsi’n-
Nefîs
, Dâru Sâdr Beyrut ty.,c. I, s. 155; Fâsî, Şifâu’l-Ğerâm, c. II, s. 89; Seyyid Abdulazîz
Sâlim, Târîhu’l-Arab fî Asri’l-Câhiliyye, Dâru’n-Nahdati’l-Arabiyye, Beyrut ty., s. 260;
Avâtıf Edîb Selâme, Kureyş Kable’l-İslâm Devruhe’s-Siyâsî ve’l-İktisâdî ve’d-Dînî, Dâru’l-
Mürîh, Riyâd 1994, s. 235; Burhâneddîn Dellû, Cezîretu’l-Arab Kable’l-İslâm, Dâru’l-
Fârâbî, 2. Bsk., Beyrut-Lübnan 2004, s. 148.
69 İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, c. IV, s. 570, (a-ş-r, mad.); Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, c. XVI, s. 514,
(m-k-s, mad.); İbnu’l-Esîr, en-Nihâye, c. III, s. 239.
70 İbn Sîde, el-Muhassas, c. III, s. 433; Habbû, Târîhu’l-‘Arab, s. 241.
71 Hamidullah, a.g.e., c. II, s. 141-142; Bakkal, a.g.e., s. 197.
72 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 300.
73 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 308; Bakkal, a.g.e., s. 200.
74 Hassân b. Sâbit , Dîvânu Hassân b. Sâbit, (Tah. Velîd Arafât), Dâru Sâdr, Beyrut 1974, c.
I, s. 229; Cevad Ali, a.g.e., c. VI, s. 128.
75 Bkz. Ebû Bekr Muhammed b. el-Hüseyin b. Düreyd el-Ezdî, el-İştikâk, (Tah. Abdüsselâm
Muhammed Hârûn), Dâru’l-Ceyl, 1. Bsk., Beyrut Lübnân 1991, s. 376; Herevî, Tehzîbu’l-
Cahileye Döneminde Malî Yükümlülükler ve Bunların Kur’ân’daki Yansımaları
71
Sonuç olarak İslam’ın, çarşı pazarlarda ticaret mallarından onda
birlik oranında alınan bu vergileri cahiliye uygulaması sayarak Müslü-
manlara kolaylık olsun diye iptal ettiği,
76
bunun iptaline ve insanlara
öşür koyanların zemmine ilişkin hadislerin yer aldığı
77
ileri sürülse de
bu uygulama ziraî ve ticarî bütün mallardan vergiyi içine alan zekât ve
öşür çatısı altında İslam’la devam etmiştir. Özelde Hicaz bölgesi genel-
de de Arap yarımadası kültürünü teneffüs eden Kur’ân, mahsullerden
ve hayvanlardan, diğer ticarî mallardan İslam öncesi kültürlerde ilah-
lara ve mabede (otoriteye) taktim yapma geleneğini devam ettirmiş ve
bu uygulamalar Kur’ân’a zekât, öşür, sadaka ve infak şeklinde intikal
etmiştir. Ancak Kur’ân tamamen vakıanın belirlenimi altında kalma-
mıştır. Bu kostümlere kendi boyasını katmak suretiyle bir dönüşüm
gerçekleştirmiştir. Bu dönüşüm de daha önce yarı dinî nitelik arz eden
bu vergilerin pek çok ayette ifade edildiği gibi bir inancın vasfı haline
getirilmiş olması
78
ve bu malların sarf yerleridir. Bu dinî vergiler İslam
öncesi dönemde dinî müesseselere, din adamlarına, mabede ve ibadet
işlerini yürüten kişilere harcanırken Kur’ân bunları fakir ve muhtaçla-
ra kanalize etmiş
79
ve Allah için sarf etme anlayışını getirmiştir. O ba-
kımdan Kur’ân, bir yandan yerel Arap kültür kalıplarına bürünürken
diğer yandan ilahi gayeye matuf bir değişim gerçekleştirmiştir.
Hicaz halkı ve Arap yarımadasının geri kalanlarının, topraklarının
ürünlerinden öşür vergisi ödedikleri ve İslam’ın bu uygulamayı kabul
ettiği bir gerçekliktir. Bu nedenledir ki Arap toprakları haracî değil
de öşrî arazi olarak kabul edilmiştir.
80
Arap geleneğinde varolan bu
öşür uygulamasına Kur’ân’da “O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri,
ürünleri çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (herbiri) bir-
birine benzer ve (herbiri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar
meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü)
verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”
81
“Ey iman
Luğa
, c. I, s. 155, (k-r-‘a, mad.) Ebu’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Muhammed el-Basrî
el-Mâverdî, A’lâmu’n-Nübüvve, Dâru ve Mektebeti’l-Hilâl, 1. Bsk., Beyrut 1409, s. 208;
Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Amr b. Ahmed ez-Zemahşerî, el-Fâik fî Ğarîbi’l-Hadîs ve’l-Eser,
(Tah. Alî Muhammed el-Becâvî-Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm), Dâru’l-Ma’rife, 2. Bsk.,
Lübnân ty., c. I, s. 408, (d-b-l, mad.); İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, c. VIII, s. 264, (k-r-‘a,
mad.); es-Seyyid Mahmûd Şükrî el-Alûsî el-Bağdâdî, Bulûğu’l-Erab fî Ma’rifeti Ahvâli’l-
‘Arab
, Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut ty., c. I, s. 261 vd.; Cevad Ali, a.g.e., c. VI, s. 210.
76 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 308; Hamidullah, a.g.e., c. II, s. 213; Bakkal, a.g.e., s. 204-205.
77 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. XXIX, s. 438; İbn Manzûr, Lisanu’l-Arab, c. IV, s. 570-571,
(a-ş-r, mad.); c. IV, s. 192; Zebîdî, Tâcu’l-Ârûs, c. XIII, s. 45, (a-ş-r, mad.); Cevad Ali,
a.g.e
., c. IX, s. 308.
78 Müminun, 23/4; Lokmân, 31/4; Neml, 27/3.
79 Bakkal, a.g.e., s. 205, 209.
80 Ebû Yûsuf Ya’kûb b. İbrâhîm b. Habîb b. Sa’d el-Ensârî, el-Harâc, (Tah. Taha Abdurraûf
Sa’d-Sa’d Hasen Muhammed), el-Mektebetu’l-Ezheriyye, Tab‘atun Cedîdetun, yy. ty., s.
82; Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 309; Grohmann, “Öşür”, İA, c. IX, s. 483.
81 Halil Altuntaş-Muzaffer Şahin, Kur’an-ı Kerim Meâli, DİB, 17. Bsk., Ankara 2009, En’âm,
6/141.
Dostları ilə paylaş: |