Molla Sadra’da Cebr ve İhtiyar
Problemi
97
kıyamet gününde peygamberlere azap etmesi ve kâfirlere ikramda bu-
lunması caizdir.”
18
Cebriyyeciler, Molla Sadra’nın da ifade ettiği cebr inancının gerek-
sinimlerinden biri olan Allah’ın zalim olması probleminden kurtulmak
için iyilik ve kötülüğün ancak şeriat ile bilineceği ilkesini dile getirdiler
ki buna göre akıl tek başına iyiyi ve kötüyü ya da adaleti ve zulmü ta-
nımaya muktedir değildir.
19
2.2. Cebriyyecilerin Delilleri ve Bu Delillerin İncelenmesi
Cebriyyeci muhakkikler iddialarını ispatlamak için birçok delil zik-
retmişlerdir. Şimdi bunların en önemlileri ana hatlarıyla ele alınacaktır.
2.2.1. Yaratmada Tevhid: Yaratmada tevhidin gereksinimi varlık
âleminde insanın fiilleri de dâhil vuku bulan ve zahir olan her şeyin
yaratıcısının ve gerçek failinin sadece Allah Teala’nın olmasıdır. Buna
binaen fiillerin eyleme dökülmesi hususunda insanın hiçbir rolü yok-
tur. Aksi durumda tek bir makdur için iki kadirin içtimaı yani tek
bir fiil için iki failin içtimaı sorunuyla karşı karşıya kalırız ki bu da
imkânsızdır.
20
Bu soruya cevap olarak kısaca şunlar söylenebilir: Varlık âleminde
Allah’tan başka müstakil ve kendi zatına kaim bir yaratıcı yoktur ve
yaratmada başka birinin iznine muhtaç değildir. Ancak insanlar eyleme
döktükleri her fiili onun izin ve feyzi ile eyleme dökerler. Felsefi bir ifade
ile imkâni bütün varlıkların failiyetleri ilahi failiyetin boylamındadır. Bu
yüzden bir fiil için iki failin içtimaı sorunu söz konusu değildir.
21
2.2.2. İlahi Bilgi: Akli ve nakli delillere binaen Allah Teala varlık
âlemini yaratmadan önce varlık âleminde vuku bulacak her şeyi önce-
den biliyordu. Hatta varlık âleminde vuku bulan her şey ilahi ezeli ilim
hasebince vuku bulmaktadır. Aksi durumda, yani vuku bulan şey-
lerin ilahi ilim hasebince vuku bulmaması durumunda Allah’ın ilmi
cehalete dönüşecektir ki, bunun da gereksinimi Allah Teala’nın diğer
imkânî varlıklar gibi bir varlık olmasıdır. Dolayısıyla ilahi ezeli ilmin
iktizasınca insanın bazı fiilleri yapması zorunlu bazı fiilleri de yapması
muhaldir. Bu yüzden insanın özgür iradesinden bahsedilemez.
22
18 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
Mecmua-i Resail-i Felsefi (Risal-
etun fi Halk’il-Amal)
, c. 2, s. 307-308
19 Hanna el-Fakhorive Halil el-Cer,
Tarihe Felsefe der Cihane İslam, İntişarat-ı İlmi ve Fer-
hengi, Tahran 1376, s. 149
20 Abdurrahman b. Ahmed b. İzzedin İci,
Kitâbü’l-Mevakıf, Menşurat’ul-Şerif el-İslami, Kum
1370, c. 8, s. 148
21 Molla Muhsin Muhammed b. Şah Murtazâ b. Şâh Mahmûd-ı Kâşânî Feyz-i Kâşân,
İlm’ul-
Yakin fî Usuli’d-Din
, Bidar, Kum 1358, s. 179-180
22 Abdurrahman b. Ahmed b. İzzedin İci,
Kitâbü’l-Mevakıf, c. 8, s. 155
98
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
Cevap olarak kısaca şunlar söylenebilir: Öncelikle bu sorunun asıl
nedeni ilahi ezeli ilmin taallukuna dikkat edilmemesidir. Zira insa-
nın ihtiyari ve iradi fiilleri, irade şartıyla ilahi ilme taalluk bulur. Yani
Allah Teala ezelden irade sahibi varlıkların kendi özgür iradeleri ile
fiillerini eyleme dökeceğini örneğin muvahhit bir insanın özgür iradesi
ile muvahhit olacağını ve mülhit bir insanın da özgür iradesi ile mül-
hit olacağını bilir. İkincisi ilahi ezeli ilim de cebr nedeni değildir. Aksi
durumda Allah Teala’yı da mecbur fail ve yaratıcı bilmemiz gerekir.
23
Molla Sadra bu problemin cevabında şunları söylemektedir: “İlahi
ilim her ne kadar fiilin sudur sebepleri silsilesinde yer alsa da ilahi
ilmin gereksinimi insanın fiillerinin insanın kudret ve iradesiyle vuku
bulmasıdır. Zira insanın irade ve kudreti de söz konusu fiilin sebepler
silsilesinin içinde yer alır.”
24
2.2.3. Kaza ve Kader: İnsanın fillerinde mecbur olduğunu ispatla-
mak için Cebriyyecilerin öne sürdükleri delillerden biri de taallukunu
zorunlu kılan ilahi ilmi kazadır. Bu düşünceye göre varlık âlemindeki
her şey ilahi kazaya göre düzenlenmiş olup tahakkuku kaçınılmazdır.
Dolayısıyla fiilin yapılmasının veya terkinin faile nispeti eşit değildir ve
failin fiilde hiçbir etkisi yoktur.
25
Yukarıda açıklanan ilahi bilginin cebr nedeni olması problemi ile
kaza ve kaderin cebr nedeni olması sorunu arasındaki temel fark şu-
dur: İlahi ezeli ilimde ilahi ilim tek başına varlık âlemindeki olay ve ol-
guların nedenidir. Kaza ve kader meselesinde ise, kaza ve kader kendi
içinde ilahi ilmi barındırmakla beraber ilahi hükmü ve olayların kesin-
lik kazanmasını da ifade eder.
26
Bu sorunun cevabında da şunlar söylenebilir: Cebriyyeciler kaza ve
kader meselesini doğru yorumlamadıklarından bu meselesinin cebr
sebebi olduğu kanaatine vardılar. Öncelikle kaza ve kader her şeyin
kendisine has illetler vesilesiyle yaratılmasına taalluk bulmuştur. Bu
illetlerden biri de insanın özgür iradesidir.
27
Nitekim Sadracı Filozof-
lardan biri olan Allame Tabatabai “İnsan iradesi yeterli illetin son
cüz’üdür.” demektedir.
28
Yani fiilin sudûrunun zarureti insanın irade-
sine bağlıdır ve iradenin olmaması durumunda fiil tahakkuk etmez.
29
23 Cafer Subhani,
Cebr ve İhtiyar, Muesese-i İmam Sadık, Kum 1387, s. 88-89
24 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
el-Hikmetü’l-Müte’âliye fî
Esfâri’l-Akliyyeti’l-Erba’a
, c. 6, s. 386
25 Muhammed Hüseyin Tabatabai,
Tefsir’ul-Mizan, Farsça çev. Seyyid Muhammed Bakır
Musevi, Muhammedi, Tahran 1349, c. 21, s. 362-367 ve Ebû Abdullah Fahreddin Mu-
hammed b. Ömer Fahreddin er-Râzî,
el-Mebahisü’l-Meşrikiyye fî İlmi’l-İlahiyyat ve’t-Tabi-
iyyat
, Dar’ul-Kitab’ul-Arabî, Beyrut 1410, c. 2, s. 544
26 Muhammed
Hasan Kadrdan Karameliki,
Nigah-ı Suvum bı Cebr ve İhtiyar, s. 323
27 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
el-Hikmetü’l-Müte’âliye fî
Esfâri’l-Akliyyeti’l-Erba’a
, 1404, c. 6, s. 382
28 Muhammed Hüseyin Tabatabai,
Usul-i Felsefe ve Revış-i Realizim, Dar’ul-İlm, Tahran
1350, c. 3, s. 166
29 Muhammed Hasan Kadrdan Karameliki,
Nigah-ı Suvum bı Cebr ve İhtiyar, s. 352-353