Molla Sadra’da Cebr ve İhtiyar
Problemi
103
“Fakr-i İmkân” yani mümkün varlıkların eksikliklerinden kaynakla-
nan zati bağımlılıkları düşüncesini dile getirdi. Buna göre mümkün
varlıklar hem huduslarında ve hem de bekalarında illete muhtaçtırlar.
Yani insanoğlu yaratışında Allah’a muhtaç olduğu gibi fiillerinin ica-
dında da Allah’a muhtaçtır.
55
4. Filozofların Görüşü
Meşşai filozoflar insanın fiilleri konusunda ilahi iradeyi kabul edip
beşeri iradeyi inkâr etmeden aynı şekilde beşeri iradeyi kabul edip
ilahi iradeyi inkâr etmeden cebr ve tefviz problemini çözmek amacıyla
Cebriyyecilerden ve tefvizcilerden farklı bir yol önerdiler. Fakat Meşşai
filozofların düşüncelerinin daha iyi anlaşılması için öncelikle öncül
olarak iki konunun açıklanması gerekir.
4.1. Varlığın Vacip ve Mümkün Ayrımı: Filozoflar varlığı vacip ve
mümkün olmak üzere ikiye ayırırlar. Buna göre vacip varlık varlığını
başka bir yerden almayan zorunlu varlıktır. Bu zorunluluk da başka
bir yerden ve dış etkenden kaynaklanan bir zorunluluk değildir. Bila-
kis varlığı hiçbir kayıt ve şartla sınırlı olmayan ve zatı itibarıyla mev-
cudiyettir. Yani vacip olan varlık kendi zatına kaim olup mevcudiyetin
de mısdakıdır.
56
Mümkün varlık ise zatı itibarıyla varlık ve yokluk iktizasına sahip
olmayan ve mevcut olmak için dış bir etken ve illete ihtiyaç duyan
varlıktır. Buna binaen Vacib’el-Vücud olan Hak Teala dışındaki bütün
varlıklar imkân sıfatına sahip mümkün varlıklardır.
57
4.2. el-Vahid Kaidesi: Birçok filozofun bedihi kabul ettiği ve illet ve
ma’lulün türdeşliği ilkesi ile ilintili olan bu kaideye göre bütün yönleri
ile yalın, vahit ve tek olan ve hiçbir açıdan kendisinde tekessür bulun-
durmayan varlığın ma’lulü de tek olmak zorundadır ki bu ma’lule ilk
akıl, Muhammedi nur ve kalem gibi adlar verilmiştir.
58
İlk ma’lul olan
birinci aklın, ikinci akıl ve birinci felek olmak üzere iki ma’lulü vardır.
Bu silsile aynı şekilde içinde birçok illet ve ma’lul barındıran madde
âlemine varıncaya kadar devam eder. Tabi illet ve malullerden müte-
şekkil bu silsile birbirinin paralelinde olmayıp boylamındadır.
59
Bu iki öncülün sonucuna göre imkân âlemi illet ve maluller âlemi-
dir. Mümkün her varlığın kesinlikle bir illeti vardır ki bunlardan ba-
55 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
el-Hikmetü’l-Müte’âliye fî
Esfâri’l-Akliyyeti’l-Erba’a
, c. 1, s. 218-219
56 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
Kitâbü’l-Meşâ’ir, Bünyad-ı Hik-
met-i İslami Sadra, Tahran 1381, s. 118
57 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
el-Hikmetü’l-Müte’âliye fî
Esfâri’l-Akliyyeti’l-Erba’a
, c. 2, s. 299-300
58 Gulam Hüseyin İbrahimi Dinani,
Kevaid-i Kulliye Felsefe Der Felsefe İslami, c. 1, s. 457
59 A.g.e, s. 451, 472