Klasik Tefsir Mukaddimelerinde Yedi Harf Meselesi ve Yorumları
117
üzere, Kıraat İmamlarından gelen mütevatir ve sahih nakillere daya-
nır. Kıraat ilminin konusu ve meşguliyet alanı Kur’ân-ı Kerim’dir.
13
Tanımlarda görüldüğü üzere, Kur’ân lafızlarının gerek okunuşu
(eda); gerekse kalıp olarak çatısında meydana gelen vecihler ve fark-
lıklalar kırâatın kapsamına girmektedir. Bu tanımlara göre, kurrânın
okudukları kırâatlar arasında ihtilafın, bir realite olduğu; bu ihtilafla-
rın her birinin Hz. peygamber’den gelen bir nakil ve semâya dayanma-
sı sebebiyle vahyî bir hüviyet arz ettiği anlaşılmaktadır.
14
4. Kırâat İlminin Gayesi
Kırâat ilmi, kırâat imamları tarafından okunan ve Hz. Peygamber’e
kadar ulaşan sahih kırâatları, zayıf ve mevzu olanlardan ayırarak öğ-
retmeyi amaçlamıştır. Kıraat ilminin temel gayesi, Kur’ân vahyinin
mübelliği olan Hz. Peygamber, Kur’ân kelimelerini ne şekilde intikal
ettirdiyse, aynen o şekilde gelecek nesillere intikal ettirmek, yani oriji-
nal telaffuzu muhafaza etmektir. Kur’ân dışındaki metinler, zamanla
mana ve ses kaymasına uğrarken, Kur’ân 1400 yıl önceki orijinal fo-
netik hususiyetlerini koruyan bir metindir. Bu da Kırâat İlmi ve isnat
geleneği sayesinde olmuştur. Bilindiği gibi, her kârî kendisini hocası
vasıtasıyla Hz. peygamber’e ulaştıran kesintisiz bir isnat ile (icâzetnâ-
me) kayda geçmiştir.
15
Mütevatir olmak şartıyla, ne kadar ihtilaf varsa, bunları elde etme
alışkanlığını
kazanmak, bu ilmin gayesini teşkil eder.
16
5. Kırâat İlminin Önemi
Kıraat İlmi, Kur’ân’ın kelimelerinin telaffuzunu hatadan korumayı,
tahrif ve tağyirden muhafaza etmeyi, Kırâat imamlarından her biri-
nin kırâatını bilmeyi ve okuyuşlarını birbirinden ayırmayı sağlayan
bir ilimdir.
Şayet Kıraat İlmi ortadan kalkmış olsa, Kur’ân-ı Kerîm’in mütevâ-
tir kırâatlarından bir kısmının kaybolması ihtimalinin yanı sıra, bu
kırâatlara dayanan hükümler ve Kur’ân’ın manaları da anlaşılmaz
hale gelecek ve mütevâtir kırâatları delil kabul eden fıkhî konuların
da dayanak noktaları kaybolmuş olacaktır. İşte bütün bu olumsuz
sonuçları önleyen kırâat ilmidir.
17
13 Abdurrahman Çetin,
Kur’ân-ı Kerîm’in İndirildiği Yedi Harf ve Kırâatlar, Ensar Neşriyat,
İstanbul, 2010, s. 212-213.
14 Mehmet Ünal,
Kur’ân’ın Fonetik Naklinin Tarihi,
Tefsir El Kitabı, Grafik Yayınları, Ankara,
2012 içinde, s. 61-62.
15 Ünal, Mehmet,
a.g.e., s. 64.
16 Karaçam, İsmail,
Kur’ân-ı Kerîm’in Nüzul ve Kıraatı, s. 236.
17 Karaçm, İsmail,
Kur’ân-ı Kerîm’in Nüzul ve Kıraatı, s. 236.
118
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
Kıraat İlmi, senetleri Hz. peygamber (s.a.v)’e ulaşmak üzere, Kırâat
imamlarından gelen mütevâtir ve sahih nakillere dayanır. Bu ilim sa-
yesinde; Kur’ân kelimeleri tahrif ve tağyirden korunur.
18
Kıraat konusu, İslam’da en çok tecavüze uğramış, hatta buna bağlı
olarak Kur’an’da yanlışlıkların olduğunu iddia edilmiştir. Müsteşrikler
bu durumu bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir. Kıraat mevzuunda
Kur’an hakkındaki tereddütlerini ve onun aslından bazı şeylerin zayi
olduğu fikrine kapılacak derecede ileri gitmişlerdir. Mesela müsteşrik
Nöldeke, Kur’an Tarihi adlı eserinde, Muhammed’e nazil olan vahiy,
Kur’an’da hıfzedilmemiştir, diye bir bölüm açmıştır. Filhakika Kur’an’ın
yazı ile tespitine dair serdedilen görüşler ve bazı surelerin Kur’an’da ol-
madığına yönelik rivayetler
19
, müsteşrikleri haklı kılacak seviyeye ulaş-
mıştır. Bu durum karşısında Ebu Bekr b. Mücahid (ö. 324/935), kıraat-
ların en sahih olanlarını tesbit etmiş ve bunları yedi olarak cem etmiştir.
20
Kırâat İlmi, Kur’ân’ın Mushaf haline gelmesinden itibaren, İmam
Mushafın yazı ve imlasının korunmasına da önemli katkı sağlamıştır.
Şayet Kırâat İlmi ve onu temsil eden Kırâat âlimleri olmasaydı, bugün
yeryüzünde Kur’an metninin birliği ve bütünlüğünden söz edilemezdi.
Kur’ân kelimelerinin telaffuzu ve edasının Hz. peygamber’den işitildiği
şekilde muhafazasında büyük rolü olmuştur. Bu açıdan bu ilmin, her
dönemde üstlendiği rolü bilmek ve bu konuda ilim ve irfan sahipleri-
nin yetişmesi için gayret sarf etmenin gereği ortadır.
B. KLASİK TEFSİR MUKADDİMELERİNDE
YEDİ HARF MESELESİ VE YORUMLARI
1. Kur’ân’ın Yedi Harf Üzerine İndirilmesi
Klasik tefsir mukaddimelerinde birçok müfessir kıraat konusunu
anlatırken ilk olarak başvurduğu Hz. Ömer ile Hişam b. Hakim ara-
sında geçen olayın anlatıldığı hadistir. Bu hadisin ana teması, “
Kur’ân
yedi harf üzerine indirilmesi
” meselesidir. Hz. Ömer, Hişam’ın namaz
kılması esnasında Furkan Sûresi’ni, Peygamber (s.a.v)’in kendisine
öğrettiğinden farklı okuduğunu işitir. Hz. Ömer namazı müteakip onu,
Hz. Peygamber’e götürür. Rasûl-i Ekrem’e okuyuşlarını arz ederler.
Hz. Peygamber, her ikisinin okuyuşunun da doğru olduğunu söyler
ve bu konuda “
Kur’ân, yedi harf üzerine indirilmiştir, ondan kolayınıza
geleni okuyun
”
21
açıklamasını yapar.
18 Çetin,
Abdurrahman,
a.g.e., s. 212.
19 Bkz. Müslim, Rada, 24; İbn Mace,, Nikah, 36, Muvatta, Rada, 17; Ahmed b. Hanbel, V, 132.
20 Bkz.
Cerrahoğlu, İsmail,
a.g.e., s. 102.
21 Buhâri, Fedâilü’l-Kur’ân, 5, 27, Bedü’-Halk, 6, Tevhid, 53; Müslim, Müsâfirûn, 270, 272;
Ebû Dâvûd, Vitir, 22; Tirmizî, Kur’ân, 9; Nesâî, İftitah, 37; Muvatta, Kur’ân, 5; Ahmed b.
Hanbel, I. 24, 40, II, 300, 332; IV, 170.