Dinin Aydınlanmacı Eleştirisi ve Hıristiyanlığın
Mitolojik Karakteri
15
itibaren Felsefi düşüncede görülen insan biçimciliğin, çağdaş düşün-
celerde de varlığını devam ettirdiğini gözlemlemek mümkündür. Fakat
söz konusu etki çağdaş düşüncelerde görece daha muğlak formlarda
kendini açığa çıkarmaktadır. Bu, insanın tanrıya benzetilmesi ve tan-
rıyı kişiselleştirme şeklinde iki biçimde açığa çıkmaktadır.
İnsanın tanrıya benzetilmesi ve insanın, tanrıyı insanileştirmesi
şeklinde iki biçimde tezahür eden antropomorfizm, mitolojik düşün-
ce ve onun etkisi altında şekillenen ilk dönem felsefesinin yanı sıra
daha sonraki birçok felsefi sistemde muğlak bir biçimde varlığını sür-
dürmüştür. Bu anlamda antropomorfizmi, açık bir biçimde dini gele-
neklerde de görebiliyoruz. Tanrı ile insanlar arasında aracı tanrılar/
varlıklar varsayma veya tanrıyı insani özelliklerle tavsif etmeyi, insani
varoluşun tüm tarihinde görmek mümkündür. Tanrı ile insan arasın-
da benzerlik kurma insani düşünümün bir özelliği olarak görülmekte-
dir ve büyük felsefi sistemlerden dini geleneklere kadar
birçok alanda
kendisini açığa çıkarmaktadır. Bu düşüncenin izleri, dini geleneklerde
yüce tanrı ile insanlar arasında aracı varlık kategorileri kabulünde
açıkça görülmektedir. Sahih dinler tarafından şirk olarak değerlen-
dirilen bu aracı varlıklar düşüncesinin, dini geleneklere sızan antro-
pomorfik kavrayıştan kaynaklandığını genel anlamda dini metinlerin
manipülasyonu ve dinin tahrifi olmak üzere iki unsura dayandığını
söylemek mümkündür.
36
Hıristiyanlık, antropomorfizmin dini gele-
neklere sızmış biçimi için uygun bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Hıristiyanlık, hem sahih dinin tahrif edilmesi hem de kutsal metnin
yanlış anlaşılmasını açığa çıkaran bir dindir.
37
Bugünkü Hıristiyanlık,
Allah’ın kulu ve peygamberi Hz. İsa’ya vahyedilmiş dinin aslının bo-
zulmuş biçimidir. Söz konusu tahrif, tarihsel olarak Miladi II. yüzyıl-
da Hıristiyanlığın çehresinin değişerek, Yunan düşünce ve kültürüyle
karşılaşmasında temellenmektedir. Yunan düşüncesinden özellikle İs-
kenderiye Okulu düşünürlerinin, miladi IV. Yüzyılın sonlarından VII.
Yüzyılın ortalarına kadar Yunan düşüncesi ile Hıristiyanlık inancını
uzlaştırma çabaları, Hıristiyan inancının özgünlüğünü yitirerek mu-
harref hale gelmesinde önemli etkiler olarak değerlendirilmektedir.
38
Hıristiyanlığın antropomorfik karakterini ortaya koyan en elverişli
örnek olarak teslis inancının ele almak mümkündür. Teslis (
Trinity)
Türkçeye üçleme şeklinde çevrilmektedir. Kavram olarak Hıristiyan-
lıkta -özellikle Katoliklik- “baba-oğul-kutsal ruh” şeklinde formüle
edilmiş bir doktrini ifade etmektedir. Söz konusu doktrinin her bir
36 Keskin, İbrahim,
Modernizmin Kıskacından Postmodern Dünyaya Din ve İslam, Sentez
Yayıncılık, İstanbul 2014, s. 87
37 Ruhattin, Yazoğlu, “Antropomorfizm ve
Hıristiyanlık”,
Ekev Akademi Dergisi, c.1, S. 2
(Mayıs 1998) s. 262
38 Behiy,
a.g.e., s. 85-86
16
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
esası/uknum bir öncekine bağımlı ve birbirinin nedeni olarak değer-
lendirilmekle birlikte; teslis Allah’ın tek cevher olarak üç farklı formda
açığa çıkması/“three persons in one substance” şeklinde de yorumlan-
maktadır. Teslisin bu şekilde yorumlanmasının temelinde ise Latince
“substantia” ve “persona” terimleri bulunmamaktadır. Persona, “bir
oyun kahramanı veya bir rol” anlamlarına gelmektedir ki, bugün İngi-
lizcedeki
person kelimesine yüklenenden oldukça farklı bir anlamdır.
Oğul ve kutsal ruh tanrıdan çıkmışlardır ve bu tanrıdan çıkış, onlara
gerçek bir tanrı karakteri sağlamıştır. Bu yolla tanrı aslında üçlü bir
şekilde çoğul tanrıya dönüştürülmesine rağmen, Hıristiyanlar bunu
bir apoloji olarak mantıksal çelişkilerden arındırmak ümidiyle “birlik
içinde üçleme, üçleme içindeki tek tanrı” şeklide ifade etmektedirler.
39
Teslis doktrinine yönelik kutsal metinlerden
40
birçok delil ileri sü-
rülse de, metinlerde açık bir biçimde
trinity ifadesine rastlanmaz. Hı-
ristiyan teologları Yuhanna incilindeki,” kelam başlangıçta var idi…”
ifadesinden Tanrının İsa şeklinde bedenlendiği inancını (
incarnation)
çıkarmışlardır. Kutsal metinlerde geçen söz konusu ifadenin teslis
olarak anlaşılmasını, metni yanlış yorumlamanın ve tahrif etmenin
bir örneğini olarak görmek mümkündür. Bu cümledeki “kelam” ifa-
desinin tanrı şeklinde yorumlanmasının aşırı yorum olduğunu söyle-
yebiliriz. “Başlangıçta” ifadesi de Allah için mümkün olamaz. Çünkü
Allah’a başlangıç izafe etmek tanrının antropomorfik kavranışını açığa
çıkarmaktadır.
Her ne kadar muharref olsalar da, yukarıda da ifade ettiğimiz üze-
re, Teslis açık bir biçimde kutsal kitapta geçmemektedir. Teslis’in bir
dogma olarak Hrıstiyan teolojisine girişine neden olan unsurun Yeni
Eflatunculuk olduğunu görmekteyiz.
41
İskenderiye Okulu felsefesi as-
len dini felsefe olarak kabul edilmektedir. Klasik Eflatunculuğun ge-
lişmiş şeklinin ifadesi olan yeni Eflatuncu okulun kurucusu olarak
anılan
Ammonios Sakkas önce Hıristiyan olmuş sonra tekrar Yunan
paganizmine dönüş yapmış bir kişidir.
42
Onun ölümünden sonra öğ-
rencisi Plotinus, Buda’nın felsefesinden de etkilenerek, evrenin yaratı-
cısı, mutlak ve bir olan tanrı ile ondan çıkan akıl, akıldan da çıkan bir
ruh öğretisi oluşturmuştur.
43
M II. Yy. da Yunan kültürüyle karşılaşan
Hıristiyanlığın çehresi değişmiş ve Yunan felsefesiyle yüzleşmek/he-
saplaşmak zorunda kalmıştır. Bu yüzleşme/karşılaşma Hıristiyanlığı
köklü bir dönüşüme maruz bırakmıştır. Özellikle M.IV. Yy. sonlarıyla
39 Grant, Frederick C. “Trinity”
The Encyclopedia Americana, Washington 1963, XXVII, 68
40 Mesela, Yuhanna: 1/1, Matta: 28/18-19, Matta: 3/16-17, Yuhanna: 17/21
41 Aydın, Mehmet,
Müslümanların Hıristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konu-
ları
, Konya 1989, s.113
42 Gökberk, Macit,
Felsefe Tarihi, İstanbul, 1990, s. 131
43 Plotinus,
Enneadlar, Çev.:
Zeki Özcan, Bursa 1996, s.40