Issn: 2148-6026. Yakın Doğu Üniversitesi Adına Sahibi Owner on Behalf of Near East University



Yüklə 3,32 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə69/92
tarix17.09.2017
ölçüsü3,32 Kb.
#205
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   92

Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ÇizgisindeKâmil Müslüman’ın Karakteri
 
153
sürünün bir yanını toplayıp kontrol etse, sürü diğer yandan dağılır”.
95
 
Kötülüğü emreden anlamında anlaşıldığı gibi, Allah tarafından insana 
üflenen Rahmani Ruh, ilâhi ben anlamında da kullanılmıştır.
96
 Nefisle 
mücadele etmenin ne kadar çok zor olduğunu bizzat Hz. Peygamber ve 
onun varisleri olan takva sahibi âlimler
97
 bildirmişlerdir. Nefisle mü-
cadele konusunda şöyle bir rivayet anlatılır: Peygamberimiz’in (s.a.v.), 
Tebük seferinden dönüşte şöyle buyurmuşlar: “Küçük cihattan büyük 
cihada dönüyoruz”
 bu hadiste Hz. Peygamber, kalabalık bir ordu ile 
katılmış olduğu bu seferi “küçük cihat” olarak vasıflandırırken, nefse 
karşı verilecek mücadeleyi de “büyük cihat” olarak nitelendirmişler-
dir.
98
 Hz. Muhammed (s.a.v.): “Hakiki mücahit nefsine karşı cihat açan 
kimsedir”
99
 buyurarak nefsin azgın, hırslı, sabırsız ve huysuz bir cev-
her (insanın arzu-istek ve hisleri) olduğunu;
100
 tezkiye ve terbiye edil-
mezse  sahibini  ateşe  sürükleyeceğine  vurgu  yapmıştır.  Nefsini  bilen 
Rabbini bilir, bu sözün hadis olup olmadığı tartışma konusu olsa da 
bu söz sûfîler arasında çok sık kullanılır hale gelmiştir.
101
Tasavvuf âlimleri her insanda nefis olduğunu ve nefsin de merte-
beleri  olduğunu  bildirmişlerdir.  Nefsin  seyr  u  sülûkta
102
  ilk  makamı 
sadır
dır.
103
 Bu birinci makamda insanın, kötü huy ve işlemiş olduğu 
çirkin eylemlerin kaynağı mevcuttur. İnsanın kötü eylemlerinin nede-
ni ise kötü alışkanlık ve ahlâkından kaynaklanır. Bu mertebedeki nef-
sin adı nefsi emmâredir,
104
 bu mertebede nefsin makamı da sadırdır. 
Bu nedenden dolayı bir Müslüman sadrının (kalbinin) huzur bulması, 
gönlünü ferah tutması için, bu kötü ve çirkin sıfatlardan mutlaka kur-
tulması gerekir. Makamı sadırda nefis sultan, akıl onun veziri ve kötü 
sıfatlar da haramileridir.
105
 Müslüman, iman yeri olan sadrını nurlan-
dırmalıdır.  Bunu  tek  başına  yapamayacağını  düşünüyorsa  o  zaman 
takva  sahibi  bir  âlime  (mürşidi  kâmil)  müracaat  etmelidir.
106
  Kötü 
95  İzzeddin Kâşânî, Tasavvufun Ana Esasları, İstanbul 2010, s. 82.
96  Secde, 32/9; Ayrıca bkz. Ethem Cebecioğlua.g.e., s. 472.
97  Sofyalı Bâlî Efendi, Etvâr-ı Seb’a, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu, No. 438, vr. 57a.
98  Bkz.  Beyhakî,  Kitabü’z-Zühd,  İstanbul  2013;  Fahreddin  Razi,  a.g.e.,  XXIII,  72;  s.  115; 
İmam Gazâlî, a.g.e., İstanbul 20014, c. III, s. 11; Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana 
Tasavvuf
, İstanbul 2002, s. 33-34; Ethem Cebecioğlu, a.g.e., s. 472.
99  Tirmizi, “Cihad”, 2.
100 Meâric, 70/19; Alak, 96/6.
101 Ethem Cebecioğlu, a.g.e., s. 472.
102 Seyr  u  sülûk:  Arapça,  gitmek  ve  girmek  demektir.  Tasavvufî  anlamı  ise,  takva  sahibi 
bir  âlimin  nezaretinde,  Allah’a  vuslat  için  çıkılan  manevi  yolculuk  demektir.  Ethem 
Cebecioğlu, a.g.e., İstanbul 2005, s. 565.
103 Arapça, göğüs, sîne anlamına gelen bir kelimedir; kalbin bir mertebesidir. Bkz. Ethem 
Cebecioğlu, a.g.e., s. 532.
104 Nefsi  emmâre:  emredici  nefs  anlamında  Arapça  bir  tamlamadır.  İnsanı  kötülüğe  iten 
hayvani nefis de denmektir. Kâşânî, bu nefsin, bedeni tabiata meylettiğini, lezzet ve hissi 
şehvetleri körüklediğini söyler. Yani kalbi, ulvî değil, süflî şeylere celbeden şeye nefsi em-
mare
 nedir. İzzeddin Kâşânî, a.g.e., s. 558; Ayrıca bkz. Ethem Cebecioğlu, a.g.e., s. 473.
105 Sofyalı Bâlî Efendi, a.g.e., Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu No. 438, vr. 57a.
106 Sofyalı Bâlî Efendi, a.g.e., Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu No. 438, vr. 55a.


154
 
Y
akın
 D
oğu
 Ü
nİversİtesİ
 İ
lahİYat
 F
akÜltesİ
 D
ergİsİ
huyların kaynağı kurutulmadıkça asla onlardan kurtulmuş olunmaz. 
Tasavvuf âlimleri bu durumu, ekinlerin arasında yetişen zararlı otlara 
benzetir. Zararlı otların başlarını koparmakla onlar ortadan kalkmaz. 
Bazı tasavvuf âlimleri, insanın kötü huylarını kalbinde yerleşmiş bir 
hevâ (nefis arzusu) ağcına benzetir. Kötü davranışlar bu ağcın meyve-
leridir. Hevâ ağcının yedi budağı vardır, her birisi bir tarafa yönelmiş-
tir, bu budaklar göze, dile, kalbe, nefse, topluma, dünyaya ve ahirete 
müteveccihtir. Her budağın yemişleri vardır. Meselâ gözden yana ola-
nın yemişi töhmet ve şehvettir. Dilden yana olanın yemişi lüzumsuz 
söz ve gıybettir. Kalpten yana olanın yemişi kin ve düşmanlıktır. Nefse 
gidenin  yemişi  haram,  şüpheli  ve  mekruhtur.  Dünyaya  ve  topluma 
gidenin yemişi ziynet, şöhret ve riyadır. Ahiretten yana olanın yemişi 
hasret ve pişmanlıktır.
107
 Nefis, her zaman istek ve arzularını yerine 
getirmek için fırsat kollamaktadır.
108
 İnsanı düşünmeden hareket et-
tirir, çünkü nefis düşünmekten hoşlanmaz; insan düşünerek hareket 
ederse o zaman yapmış olduğu -iyi veya kötü- işin farkında olur ve he-
men hesaba çekileceği günü yani ahireti hatırlar.
109
 Yüce Allah, “Bilsin 
ki insan için kendi -iyi veya kötü- çalışmasından başka bir şey yoktur
110
 
buyurmuştur.
Peki, bu insanın nefsini tahrik eden, günahlara karşı kışkırtan şey-
tanı, merhamet sahibi olan Yüce Allah neden insana musallat etmiştir? 
Bu sorunun cevabı da şu ayette belirtilmiştir, “Yemin ederim ki, İblis 
(şeytan) onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. (Allah’a) inananlardan 
bir grup dışındakiler ona (İblise) uydular. Oysaki şeytanın onlar üzerin-
de hiçbir yaptırım gücü yoktur. Sadece biz; ahirete inananı belli etmek, 
ondan şüphe içinde bulunandan ayırmak için böyle yaptık. Rabbin her 
şeyin koruyucusudur.”
111
 Kâmil Müslüman dostunu ve düşmanını çok 
iyi tanımalıdır. Dostunu iyi tanıyamayan bir insan onun yardımından 
mahrum kaldığı gibi, düşmanını da iyi tanıyamazsa kendini kandırmış 
ve aldanmış olur. Yüce Allah insanın en büyük düşmanı şeytan oldu-
ğunu şu ayetlerle bildirir: “Gerçekten şeytan, sizin düşmanınızdır. Öyle 
ise siz de onu düşman edinin”,
112
 “Ey Âdemoğulları! Ben size demedim 
mi, şeytana kulluk etmeyin (şeytanın tarif etmiş olduğu yoldan gitme-
yin), o sizin apaçık düşmanınızdır! Bana kulluk edin, doğru yol budur”,
113
 
“Şeytanın adımlarına tabi olmayın (izinden gitmeyin). Gerçekten o, sizin 
apaçık  bir  düşmanınızdır”,
114
  “Şüphesiz  şeytan,  insan  için  apaçık  bir 
107 Sofyalı Bâlî Efendi, a.g.e., Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu No. 438, vr. 55b.
108 El-Muhâsibî, a.g.e., s. 90.
109 El-Muhâsibî, a.g.e., s. 122.
110 Necm, 53/39.
111 Sebe, 34/20-21.
112 Fâtır, 35/6.
113 Yasin, 36/61-62.
114 Bakara, 2/168.


Yüklə 3,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə