Issn: 2148-6026. Yakın Doğu Üniversitesi Adına Sahibi Owner on Behalf of Near East University



Yüklə 3,32 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə84/92
tarix17.09.2017
ölçüsü3,32 Kb.
#205
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   92

“Kur’an Ve Tarihselcilik” Üzerine Bir Değerlendirme
 
185
içermeyen bu kavrayışın konusu, tarih üstü yani aşkın olarak ifade 
edilen değerler ile tarihsel değerlerdir. Önce yaşanılan tarihsel ortam-
dan Kur’an’ın indirildiği zamana gitme, ayetin tarihi ortamını ve çözüm 
getirdiği  sorunu  iyice  araştırıp,  özel  cevapları  genelleştirerek  ahlakî- 
toplumsal ilkelerin ifadesi haline getirdikten sonra, tekrar yaşanılan 
tarihsel ortama dönüp böylesi bir entellektüel çabayla çıkarılan ilke-
leri, somut-tarihsel ortamla uyum sağlayacak şekilde birleştirme ola-
rak özetlenebilecek iki hareket üzerine kurulmuş olan bu tefsir usulü, 
Fazlur Rahman’ın tarih ve anlamaya ilişkin görüşünün bir ifadesidir. 
İzlediği bu nesnelci yaklaşımla Fazlur Rahman, araştırma yapan ki-
şinin tarihselliğini yani diğer bütün etkenleri ifade eden “etkin tarihi” 
hesaba  katmanın  zorunluluğundan  bahseden  ve  böylece  nesnel  an-
lama  imkanının  söz  konusu  olamayacağını  söyleyen  Gadamer’e  ka-
tılmamış, onu eleştirmiştir. Kotan, Fazlur Rahman’ın İslam’ın çağdaş 
yorumunun yapılarak hayata geçirilmesi amacıyla ortaya attığı “yaşa-
yan sünnet
” görüşünden söz eder ki, bu, Fazlur Rahman’ın “içtihad” 
teorisinin temelini oluşturmaktadır. İlk devir müslümanlarının Nebevî 
Model’e bağlı kalarak serbestçe ortaya koydukları -yorum, içtihad ve 
toplumun örf ve adetlerini de içine alan- fikir ve tatbikatları cemaatin 
yaşayan sünneti olarak isimlendiren Fazlur Rahman, icmanın bizzat 
yaşayan sünnet olduğu görüşündedir. Şafi’ye kadar normal seyrinde 
ilerleyen “yaşayan sünnet”in, yerine hadisin kesin otorite olarak ika-
me edilmesiyle sekteye uğradığını söyleyen Fazlur Rahman, sünnetin 
icmayı da içerdiği yönündeki görüşünü temellendirmek için, çeşitli ri-
vayetlerden istifade etmiştir. Özü itabariyle Fazlur Rahman’ın içtihad 
teorisiyle  varmak  istediği  nokta  Kotan’ın  ifadesiyle  bir  nevi  “serbest 
içtihad
”dır. Belli bir tarihselliğe hitap etmiş olan nassın lafzının değil, 
Hz. Peygamber’i harekete geçiren ruhunun esas alınması gerektiğini, 
mesajın ruhunu kavramış ilk dönem müslümanların böyle davrandık-
larını söyleyen Fazlur Rahman, Kur’an ve Nebevî Sünnet’in yorumu-
na dair özgür davranışın bir çok örneğinin bulunduğu görüşündedir. 
Onun içtihad teorisinin en dikkat çekici noktası, nassın zahirî mana-
sının  aşılması
  olarak  ifade  edilebilir.  Çünkü  bu  yaklaşım,  “ahkâmın 
değişmesi” ile somut bir görüntü arzetmiştir. İki kadının şahitliğinin 
bir erkeğin şahitliğine denk olması, riba, zekat hükümleri üzerinden 
verdiği örneklerde bu değişimin gerekliliğini ortaya koymaya çalışan 
Fazlur Rahman; İslamî gelenek içindeki ulemayı, hem tarihselci olma-
dıkları  için  gösterdikleri  başarısızlık,  hem  de  genel  olarak  Kur’an’ın 
gerçek bir biçimde anlaşılmasına engel teşkil eden, Ortaçağ ilim anla-
yışıyla yazdıkları eserleri sebebiyle eleştirmiştir.(s.200)
Hem klasik İslamî dönemi, hem de 18, 19 ve nihayet 20. yüzyılın 
başlarına  kadar  devam  eden  süreçteki  İslamî  düşünce  hareketleri-
ni eleştiren Fazlurrahman, kendisini yakın bulmakla birlikte bir kaç 


186
 
Y
akın
 D
oğu
 Ü
nİversİtesİ
 İ
lahİYat
 F
akÜltesİ
 D
ergİsİ
açıdan  eleştirdiği  Klasik  Modernizmin  bir  devamı  ve  kusurlarından 
arındılması  projesi  olan  “  Neo  Modernizm”in  bizzat  temsilcisidir.  İs-
lam modernizminin en belirgin özelliğinin “İslam’ı, Batı’nın düşünsel- 
kültürel kodlarıyla yeni-modern bir tanıma kavuşturma” sı olduğunu 
belirten Kotan, bu anlayışın, Fazlur Rahman’da da görüldüğü gibi her 
ne kadar “Modernizm ve Tarihsellik” kavramlarına dair özel tanımlar 
ortaya koydukları vehimlerine sahip olunsa da, vahiy yerine aklı esas 
alan  rasyonalist,  özne  –nesne  ilişkisi  açısından  da  kartezyanizm  ve 
empirizmi esas alan pozitivist bir felsefî pozisyon içinde yer almasına, 
konunun sorunlulaştığı kritik nokta olarak dikkat çeker. Belirgin İs-
lamî hassasiyetine rağmen modernist tezlerine bu kadar güvenmesini, 
Fazlur  Rahman’ın,  modernizmi  “felsefî  temelleriyle  Batı’da  yol  açtığı 
zihin ve tavır değişimi” çerçevesinde yeterince sorgulamamış olması-
na  bağlayan  Kotan’a  göre  o,  yeniçağ  rasyonalizminin  “aşkın  öznesi” 
pozisyonundan  konuşmaktadır.  (s.209)  Onun  Batı  düşünce  tarihini 
yeterince soruşturmayışının, tarihselciliğinde de kendini gösterdiğini 
belirten  Kotan,  tarih  tasavvurunda  da  19.yüzyıl  tarihselci  ekol  yeri-
ne, “Aydınlanmacı Protestan ilahiyatçılarının ve müsteşriklerin dahil 
olduğu ekolü benimsemiş olduğuna dikkat çeker. Bu çerçevede onun 
için  tarih  üstü  süper  özne  olan  müslüman  aydın,  emre  âmâde  stok 
malzeme 
kabilinden bir tasarımın parçası olan İslam Tarihi’nin üstüne 
çıkarak, 1400 yıllık yanlış anlaşılan Kur’an’ın doğru-nesnel anlamını 
ortaya koyabilecektir. Ona göre hermenötik yöntemine riayet edildiği 
taktirde, “Allah’ın niyetinin bilinmesi” açısından Kur’an’ın anlaşılma 
zorluğu bulunmamaktadır. Gadamer’in dediği gibi yönteminin varsa-
yımlarına körükörüne güvenerek “kendine ait olan” tarihselliği unu-
tan tarihsel objektivizm, Fazlur Rahman’ın yazılarında kendini göster-
mektedir.  Allah’ın  sözü  olan  bir  vahiy  anlayışına  yabancı  Romantik 
hermenötiklerin  ilkelerini  benimseyen  Fazlur  Rahman,  Romantizm-
den itibaren geçmişi saygıyla anlamaya çalışan tarihselciliğin aksine, 
geçmişi kıyasıya eleştirmiştir. (s.218)
Kotan,  Fazlur  Rahman’ın,  galibiyet  tarihselliğinde  müslümanlar 
tarafından üretilmiş fıkıh, tefsir gibi zihinsel ürünleri, mağlubiyet ta-
rihselliği psikolojisi içinde değerlendirmek gibi bir trajik serüven ya-
şamak durumunda kaldığı tesbitinde bulunur. Modern aydının krizi, 
feylesofunkinden daha derindir. (s.223)
Mü’minin Kur’an’la ilişkisindeki öznel tecrübesini yok sayan, imanı 
rasyonel-bilimsel  kategori  içine  dahil  edip,  metodoloji  ile  irtibatlan-
dırarak  sonuç  itibariyle  Kur’an’ın  semantik  tahlilini  iyi  yapamayan 
insanların  iyi  mü’min  olamayacakları  noktasına  uzanan  modernist 
projenin bir temsilcisi olarak Fazlur Rahman, içtihad teorisini “gaye 
düşüncesiyle temellendirir. Onun “gaye” dediği şeyin, klasik İslam iç-
tihad  faaliyetinde  göz  ardı  edilmediğini,  bilakis  İslam  düşünce  faali-


Yüklə 3,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə