72
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıkları-
mızdan Allah yolunda harcayın”
82
ayetleriyle işaret edilmiştir. Hz. Pey-
gamber tarafından da pınar ve yağmurla sulanan arazilerde onda bir
öşür, kovayla sulananlarda ise yirmi de bir
83
ve yine Hz. Peygamber’in
bazı kabilelere yazmış olduğu mektuplarda Arabistan’da ticarî ve ziraî
verginin onda bir (öşrün) olduğu, zekât farz oluncaya kadar Medineli-
lerin de ziraî mahsullerden onda bir ödedikleri anlaşılmaktadır.
84
Mü-
fessirlerin En’âm sûresinin 136 ve 141. ayeti ile ilgili cahiliye Arapların
Allah’a ve onun ortaklarına hayvan ve ziraî mahsullerinden pay ayır-
dıklarına dair ifadeleri
85
öşür nizamının aslında İslam’la ortaya konan
türedi bir hüküm, ibdâ’ ve îcâd mahiyetinde bir uygulama olmadığını
ortaya koymaktadır.
Kadîm toplumlarda ve cahiliye dönemindeki öşür ile İslamiyet’teki
öşür arasında şarkiyatçılar tarafından kurulan bağın ilmî bir temeli
olmadığı
86
ileri sürülse de aslında Kur’ân ahkâmının ve bütün şeri-
atların indirildikleri çağın sosyo-kültürel hatta sosyo-psikolojik ya-
pılarıyla bağlantılı olduğu ve kendi dönemlerinde marûf teamüllere
muvafık ve mutabık olarak teşekkül ve tecessüm ettiği bir vakıadır.
Dolayısıyla Kur’ân’da Tanrı’ya taktimeler olarak yer alan zekât ve öşür
gibi malî gelirlerin de tarihsel alt yapıdan yoksun olmadığı, Kur’ân’ın,
nazil olduğu tarihte ve daha öncesinde zekât ve öşür gibi malî vergile-
rin varlığına yabancı olmadığı, zekâtın da onlarda namaz ve hac gibi
köklü geleneklerden olduğu
87
görülür.
e. Eşnâk ve Evkâs
Cahiliye Araplarının “eşnâk” ve “evkâs” denilen vergiler ödedikle-
rinden de
88
bahsedilir. Bu iki kavramın kimi âlimler tarafından bir-
birlerinin müradifi olduğu
89
ifade edilse de eşnâk’ın deveden, evkâs’ın
82 Bakara, 2/267.
83 Muhammed b. İsmâîl Ebû Abdillâh el-Buhârî, Sâhîhu’l-Buhârî, (Tah. Muhammed Züheyr
Nâsır en-Nâsır), Dâru Tavki’n-Necât, 1. Bsk., yy. 1422, Zekât, 55; Ebû Dâvud, Zekât, 11;
Muhammed b. Îsâ b. Sevre b. Mûsâ b. Dahhâk et-Tirmîzî Ebû Îsâ, Sünen-ü Tirmîzî, (Tah.
Ahmed Muhammed Şâkir vd.), Şirketu Mektebeti ve Matbaati Mustafâ el-Bâbî el-Halebî,
2. Bsk., Mısır 1975, Zekât, 14; Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Şuayb b. Alî el-Horâsânî
en-Nesâî, es-Sünenu’s-Suğrâ li’n-Nesâî, (Tah. Abdulfettâh Ebu’l-Ğudde), Mektebu’l-
Matbûâtu’l-İslâmiyye, Haleb 1986, Zekât, 25; İbn Hişâm, es-Sîre, c. II, s. 589, 595; Cevad
Ali, a.g.e., c. IX, s. 309-310.
84 Cevad Ali, a.g.e., c. XIV, s. 172-173.
85 Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, c. XII, s. 130-135.
86 Mehmet Erkal, “Öşür”, DİA, İstanbul 2007, c. XXXIV, s. 97.
87 Mehmet Soysaldı, “İslam Öncesi Mekke Toplumlarında Namaz, Zekât, Oruç ve Hac
Uygulamaları”, 8. Türkiye Tefsir Akademisyenleri Buluşması Sempozyum Kur’ân’ın
Anlaşılmasına Katkısı Açısından Kur’ân Öncesi Mekke Toplumu 1-3 Temmuz 2011
, s. 153.
88 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 312.
89 Şemsüddîn Ebû Abdillâh Muhammed b. Muhammed b. Abdirrahmân el-Hattâb er-
Ruaynî, el-Mevâhibu’l-Celîl fî Şerhi Muhtasari’l-Halîl, Dâru’l-Fikr, 3. Bsk., yy. 1992, c. II,
s. 268.
Cahileye Döneminde Malî Yükümlülükler ve Bunların Kur’ân’daki Yansımaları
73
ise sığır ve koyunlardan alınan zekâta özgü olduğu da nakledilmiştir.
90
İslam bilginlerinin Fıkıh kitaplarındaki özel bablarda zekât olarak ve-
rilen eşnâk ve evkâs ölçüleriyle ilgili detaylı açıklamalar yaptıklarına-
91
tanıklık ediyoruz. Hatta Kureyş, Mekkelilerden deve olarak aldığı bu
eşnâk mallarıyla diyetlerini ödemeyen kişilerin diyetlerini de ödüyor-
du.
92
Kureyş’in şehir işlerinden (bakanlıklarından) bu malları toplayıp
diyet ve borçları ödeme işini de İslam’ın gelişine doğru cahiliye döne-
minde Teym oğullarından olan Hz. Ebubekir’in yürüttüğü ifade edilir.
93
Kısaca her ne kadar evkâs, İslam’dan önce bilinen bir kavram ve
uygulanan bir vergi olsa da taktisçi ve tenzihçi anlayışın bir ürünü
olarak bunun zekâtla ilişkili olmayan bir manasının olması gerektiği
çünkü zekâtın İslam’la şer’ olunduğu da kaydedilmiştir.
94
f. İtâve (Eryân/Urbân)
İtâve, cahiliye döneminden İslam’a intikal edip de İslam döneminde
insanların kullanmayı terk ettikleri ancak bunun yerine haraç keli-
mesini istimal ettikleri lafızlar arasında yer alır.
95
Kaynaklarda itâve-
nin, haracın yahut eryân/urbân’ın müradifi olduğu ifade edildiği gibi
96
aynı şekilde bunun, gönüllü yahut zorla alınan her şeyi, her atiyyeyi
içine alan, haraç, cizye, cibâye, mekûs ve rüşveti de kapsayan umumi
bir kavram olduğundan da söz edilmiştir.
97
Cahiliye döneminde Kureyş, Mekke’ye gelen yabancı tüccarlara ve
Kureyş kabilesiyle hilf bağlantısı olmayan Araplara itâve vermeyi zorun-
90 İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, c. VII, s. 107, (v-k-s, mad.); Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, c. XVIII, s.
206, (v-k-s, mad.); c. XXV, s. 531-532, (ş-n-k, mad.); Ebû Bekr Muhammed b. el-Hü-
seyin b. Düreyd el-Ezdî, Cemheretu’l-Luğa, (Tah. Remzî Münîr Ba’lebekkî), Dâru’l-İlm,
1. Bsk., Beyrut 1987, c. II, s. 895, (s-k-v, mad.); Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Muhammed b.
Alî el-Feyûmî, el-Misbâhu’l-Münîr fî Ğarîbi’ş-Şerhi’l-Kebîr, Mektebetu’l-İlmiyye, Beyrut ty.
s. 323; Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm b. Abdillâh el-Herevî, Ğarîbu’l-Hadîs, (Tah. Mu-
hammed Abdulmuîn Hân), Dâiretu’l-Meârifi’l-Osmâniyye, 1. Bsk., Haydarâbâd 1964, c.
IV, s. 142.
91 Ruaynî, el-Mevâhib, c. II, s. 268; Heyet, el-Mevsûatu’l-Fıkhiyyetu’l-Kuveytiyye, Vizâretu’l-
Evkâf ve’ş-Şuûni’l-İslâmiyye, Kuveyt 1404-1427, c. VII, s. 190-195; Cevad Ali, a.g.e., c.
IX, s. 312.
92 Cevad Ali, a.g.e., c. X, s. 272; c. IX, s. 248; Hamidullah, a.g.e., c. II, s. 140.
93 Ebû Amr Şihâbuddîn Ahmed b. Muhammed b. Abdi Rabbih el-Endülüsî, el-Ikdu’l-Ferîd,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. Bsk., Beyrut 1404, c. III, s. 267; Nüveyrî, Nihâyetu’l-Erab,
c. XIX, s. 10; Muhammed Abdulmun‘im Hafâcî, Kıssatu’l-Edeb fi’l-Hicâz, Mektebetu’l-
Külliyyâtu’l-Ezheriyye, yy. ty. s. 234; Cemîlî, Kabîletu Kureyş, s. 165; Efğânî, Esvâku’l-
Arab
, s. 111.
94 Ruaynî, el-Mevâhib, c. II, s. 268.
95 Câhız, el-Hayavân, c. I, s. 215.
96 Ahfeş el-Asğar, el-İhtiyâreyn, s. 333; Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Kinânî el-Leysî Ebû Os-
mân el-Câhız, er-Resâilu’s-Siyâsiyye, Dâru ve Mektebetu Hilâl, Beyrut ty., s. 534; Amr
b. Bahr b. Mahbûb el-Kinânî el-Leysî Ebû Osmân el-Câhız, Resâilu’l-Câhız, (Tah. Abdus-
selâm Muhammed Hârûn), Mektebetu’l-Hânecî, Kâhire 1964, c. I, s. 187; İbnu’l-Esîr,
en-Nihâye
, c. I, s. 43; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, c. XIII, s. 16, (e-r-n, mad.).
97 Cevad Ali, a.g.e., c. IX, s. 303.
Dostları ilə paylaş: |