YALAN SÖYLEME KABİLİYETİ VE HAFIZA: CİNSİYETLER ARASI
KARŞILAŞTIRMA
Emrah Akçay
*
“Düzenbazlık ve ihanet, dürüst olacak kadar
zekâsı olmayan ahmakların işidir.”
Benjamin Franklin
ÖZET
Yalan konusu ile ilgili literatürde daha çok psikolojik araştırmaların öne çıktığı ve bu ko-
nuda yapılan çalışmaların oldukça büyük bir bölümünün yalanı fark edebilme ya da tespit
edebilme (liedetection) üzerine yoğunlaştığı görülmektedir (Üretmen 2008: 2). Yalan tespiti
ile öncelikli olarak yasaları uygulayanlar ile psikologlar ilgilenmektedir. Dünyada, psiko-
loji, sosyal psikoloji ve iletişim alanlarında yalan hareketlerinin tespiti üzerinde on yıllar-
dır sayısız çalışma yapıldığı halde, Türkiye’de bu çalışmaların sayısı bir elin parmak sayı-
sını geçmez. Bu nedenle, alanla ilgili sağlıklı tespitler yapabilmek için öncelikle “yalan” ve
“yalancı” kavramlarının fonksiyonel bir şekilde tanımlanması gerekmektedir. Bu makale,
bu tanımları bu şekilde ortaya koyarak ileride bu konuda araştırma yapacak olan kişilere
çok yönlü bir kılavuz olması ve yalan söyleme becerilerinden “yalanı hatırlama” becerisi-
nin cinsiyet bakımından anlamlı bir farkının olup olmadığının tespiti amacıyla yazılmıştır.
Bu amaçla, 31 kadın ve 30 erkek katılımcı üzerinde yalan söyleme ve söylediği yalanı tersi-
ne kronolojik sıra ile anlatma üzerine bir test uygulanmıştır. Araştırma sonucunda yalan
söyleyen kadınların; hafıza ve bilişsel yük bakımından erkek katılımcılardan daha başarılı
oldukları ortaya çıkmıştır.
Anahtar sözcükler: Yalan, yalancı, yalan tespiti, sözsüz iletişim, yalan ipucu.
LIE ABILITY WITH RESPECT OF MEMORY POWER:
COMPARISON BETWEEN GENDERS
ABSTRACT
In literature over lie, it’s seen that psychological researches are pioneeringand most of the
researches conducted on this issue are about lie detection (Üretmen 2008: 2). Law
enforcement authorities and psychologists are initially interested in lie detection. Although
indefinite studies have been conducted on lie detection through psychology and
communication sciences in the world, the studies on this issue conducted in Turkey are
limited. Therefore, to make appropriate determinations on this issue, first lie and liar terms
must be defined functionally. This article, presenting these definitions as mentioned in the
research, was written both being multifaceted guide for the researches that interest in this
issue in the future and for the aim of determination whether there is a significant difference
“recalling the lie” skill, which is one of telling lie skills, with respect to gender. For this
purpose, a test was performed on 31 female and 30 male participants telling a lie and
telling the told lie on the contrary in a chronological order. As a result of research;
women, who had been lying, were more successful in terms of memory and cognitive load
than male participants.
Keywords: Lie, liar, liedetection, nonverbalcommunication, liecue.
*
Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Mezunu.
Yalan Söyleme Kabiliyeti ve Cinsiyetler Arası Bir Karşılaştırma (234-243)
235
GİRİŞ
Yalan günlük yaşamın bir parçasıdır (Vrij
2008: 11). Eşinin yeni yaptırdığı saçlarını be-
ğenmediği halde beğendiğini söyleyen eş ile
işlediği cinayeti inkâr eden suçlu arasında ya-
lan söylemek anlamında aslında bir fark yok-
tur. Fark yalnızca toplumun yalanlara verdiği
isimler arasında vardır. Birisine beyaz yalanlar
ya da komplimanlar adı verilirken, diğeri ger-
çek yalan olarak adlandırılmaktadır. Birincisi
bir ilişkinin sağlıklı yürümesi için gerekli ve
zararsız görünürken, diğeri adaletin yerine
getirilmesini engelleyici bir durum ortaya çı-
kartır. Beyaz yalanları ortaya çıkarmak insanla-
rın işine pek gelmese de, diğer tür yalanları
ortaya çıkarmak en başta kolluk ya da adalet
sisteminin üyeleri gibi bazı kesimler için mes-
leki bir gerekliliktir.
Yalan; psikologların, sosyal psikologların,
felsefecilerin ve iletişim bilimiyle uğraşanların
çok uzun zamandan beridir ilgisini çekmekte-
dir. Konuya ilişkin Freud’un bir sözü buna
kanıt olarak ileri sürülebilir (Freud 1959: 94):
“Görmek için gözleri, duymak için kulakları
olan herkes bilmelidir ki, hiçbir ölümlü sır
saklayamaz. Dudakları sussa parmakuçlarıyla
konuşur ve ihanet her bir gözeneğinden sızar.”
Yalan, her toplumda büyük bir ayıp ve hatta
günah olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca yala-
nın, evlilikte ve arkadaş ilişkilerinden başlaya-
rak ticari ilişkilere kadar uzanan geniş bir yel-
pazede bozucu bir etkisi vardır. Bu nedenle
yalan tespiti, sosyal bir ihtiyaç olarak ortaya
çıkmaktadır.
Sözsüz iletişim bağlamında incelenen yalan
literatürünün genel itibariyle iki başlık altında
toplandığı görülmektedir: Yalan işaretlerinin
tespiti ve yalancıların özellikleri. Ancak birbir-
leriyle kıyaslandığında yalan işaretlerinin tespi-
ti ile ilgili kitap ve makaleler, diğer konudan
oldukça fazladır. Konu üzerine çok fazla yazı-
lıp çizilmiştir, çünkü yalancılardan ziyade
yalanın
tespiti
insanları
daha
fazla
cezbetmektedir. Oysa yalan ve yalancı kavram-
ları ile karakteristikleri bilinmeden yalan tespiti
üzerine çalışmak yeterince faydalı olmayabilir.
Bu yazı öncelikli olarak yalan ve yalancı ta-
nımlarını ele almaktadır. Yalanın ortaya çıkma-
sını sağlayacak bilişsel kavramların izahının
ardından konuya ilişkin yazılan bazı çalışma-
lardan örnekler verilecektir. Daha sonra, yalan
söyleme becerisinin özelliklerinden birisi olan,
“söylenen yalanın hafızada tutulması ve sorul-
duğunda tekrarlanması” özelliğinin cinsiyete
göre karşılaştırması ile ilgili yürütülen araştır-
ma ve sonuçları paylaşılacaktır. Yalancılarda
olması gereken başka özellikler de elbette
mevcuttur ancak diğer özellikler bu araştırma-
nın içeriğine dâhil edilmemiştir.
Son olarak genel tartışma bölümünde sonuçlar
ele alınacak ve daha sonra bu alanda çalışma
yürütecek araştırmacılara yönelik bazı öneriler
sıralanacaktır.
1. YALAN TANIMI
Yalan, Türk Dil Kurumu’nun Büyük Sözlüğü-
ne göre; “Doğru olmayan, gerçeğe uymayan
söz, kıtır” anlamına gelmektedir. Genel anlam-
da yalan tanımını karşılayan bu açıklama, an-
lam olarak birçok tartışmaya gebedir. Bir sözün
doğru olup olmadığına kim karar vermektedir?
Eğer bu, göreli bir doğruluksa her zaman yalan
olarak kabul edilebilir mi?
Bir başka tanımı; “kaynağa fayda sağlamayı
amaçlayan uydurma bir iletişimdir” (Mitchell
1986: 3). Bu tanım bazı durumlar için geçerli
görünmemektedir. Kanser, AIDS vb. hastalık-
larda, moral durumunun hasta için çok önemli
olması nedeniyle, hastaya durumu tam olarak
açıklanmaz. Bu sayede hastanın kendisini bı-
rakmaması ve tedaviye motive olması amaçla-
nır. Bu durumda yalan, kaynağa değil, alıcıya
faydalı olması için söylenmektedir.
Yalan, “bir kişiyi, aldatanın doğru olmadığını
değerlendirdiği bir inanç ya da anlayışla bes-
lemek” (Zuckerman ve ark. 1982: 3) şeklinde
de tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, kişinin
yalan söylediğini bilmesi gerekir. Yanlış hatır-
lama sonucu bir bilgiyi hatalı vermek, bu tanı-
ma göre yalan sayılmamaktadır. Örneğin ara-
banın rengini yanlış hatırlayan ve bu rengi
ifade eden bir çocuk yalan söylememektedir,
ancak rengi doğru hatırladığı halde kasten
farklı söyleyen bir çocuk yalan söylemektedir
(Vrij 2008: 13). O halde birinci kıstas, kişinin
yalan söylediğini açıkça bilmesidir.
Ekman (1985: 26), yalanı diğer kandırma türle-
rinden ayıran iki ölçüt belirlemiştir. Bu ölçüt-
lerden ilki, yalan söyleyen kişinin niyetidir.
Yani, yalan söyleyen kişi isteyerek, bilinçli bir
Dostları ilə paylaş: |