Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
238
2011: 29). Yalancı, karşısındakilerin kendisine
inanmayacaklarını her zaman hesap etmek
durumundadır. Bu nedenle sürekli alıcıların
hareketlerini takip eder. Kendisine sürekli
rolünü hatırlatmak zorundadır. Doğrular ortaya
çıkarken onları bastırmak durumundadır. Bun-
ların tamamı zihinsel zorlanma yaratır. Bunla-
rın yanı sıra bu çalışmanın da temelini oluştu-
ran zorlanma sebebi, yalancının sürekli söyle-
diği yalanı hatırlamak zorunda olmasıdır. Ya-
lancıların hafızası güçlü olmalıdır, çünkü isten-
diğinde hikâyeyi yeniden anlatabilmek zorun-
dadır (Vrij ve ark. 2010: 3).
Yalan söyleme esnasında kayıp ya da kazancın
miktarının büyüklüğü bilişsel yükü artırır. Bir
adamın eşine, hiç beğenmediği halde saçlarını
beğendiğini söylemesi kazanç ya da kaybın
görece düşük olduğu bir yalan iken, işlediği
cinayeti yalanlayan ya da takside unutulan
20.000 TL’nin kendisinin olduğunu iddia eden
adamın kazanç ya da kaybı büyük olmaktadır.
Kazanç ya da kaybın sonuçları yalancı için
gerçekten önemli olduğundan, bu kişiler düşük
kazanç/kayıplı yalancılarla karşılaştırıldıkların-
da, yakalanmaktan daha fazla korkacaklardır.
Bu yakalanma korkusundan dolayı yakalan-
mamak için daha fazla yalan söyleyeceklerdir.
Söylenen kaba yalanla birlikte artan çaba biliş-
sel zorlanmaya neden olacak ve böylece düşük
kazanç/kayıpdurumlarına göre daha fazla biliş-
sel yük getirecektir (Vrij 2008: 44-45). Buna
artırılmış bilişsel yük adı verilebilir. Arttırılmış
bilişsel yük yaklaşımının amacı, görüşülenler
için görüşmenin daha da zorlaştırılması, bunun
etkisinin doğru söyleyenlere nazaran yalan
söyleyenlerde daha fazla olacağı düşüncesidir.
Neticede yalan yakalamak için daha fazla ipucu
ortaya çıkacağı değerlendirilmektedir (Vrij ve
ark. 2011: 29).
5.YALAN ÜZERİNE YAPILAN ARAŞ-
TIRMALARDA CİNSİYET FAKTÖRÜ
Yalan söyleme ve yalan tespiti üzerine yapılan
çalışmalarda, cinsiyetler arasında kayda değer
bir farklılık bulunamamış olmakla birlikte,
aşağıdaki bulgular araştırmaya temel teşkil
etmesi bakımından sayılabilir:
Üretmen (2008: 106) yürüttüğü doktora tezin-
de; kadınların erkeklere göre genel olarak,
kendilerine yalan söylendiğinde, daha iyi niyet-
li yüklemelerde bulunduklarını tespit etmiştir.
Dreber ve Johannesson (2008: 198), erkeklerin
maddi çıkarlarını korumak için yalan söyleme-
ye daha yatkın olduklarını belirlemişlerdir.
DePaulo, Kashy ve arkadaşlarına göre (1996:
980) kadınlar; kendilerine yüklenen sosyal rol
ve doğası gereği etkileşimde oldukları insanla-
ra karşı daha yakın olmak durumundadırlar. Bu
nedenle daha az yalan söylerler ancak günlük
hayatta daha fazla nezaket gerektiren iletişim
ortamları içerisinde olduklarından beyaz yalan-
lar söylemeye daha yatkındırlar. Aynı çalışma,
kadınların daha fazla başkalarına yönelik ya-
lanlar söyledikleri (iltifat gibi), erkeklerin ise
daha kendilerini merkez alan yalanlar söyledik-
leri belirlenmiştir. Yapılan bir başka çalışmada,
resim sergisini gezen kişilerden, sergi sahibi
ressama (esasen çalışmada yardımcı görevinde
olan kişiye) düşüncelerini söylemeleri isten-
miştir. Araştırma sonucunda; kadınlar resim-
lerden hoşlanmadıkları halde ressama yalan
söyleyerek iltifat etmeye erkeklerden daha
yatkın bulunmuşlardır (DePaulo ve ark. 1996:
981).
Jones’a göre (2011: 78); kadınlar karakolda ya
da mahkemede işlemedikleri bir suçu itiraf
etmeye veya ceza için savcı ile pazarlık yap-
maya daha meyillidir.
6.YÖNTEM
Zihinsel zorlanmanın, doğru soruları sorarak
arttırılabileceği daha önceki bir çalışmada
belirtilmiştir (Vrij ve ark. 2011). Bu araştırma-
da kişilerin hafızasını zorlayarak zihinsel zor-
lanmanın yükseltilmesi amaçlanmış ve bunun
için katılımcılara doğru olmayan bir hikâye
anlattırılmıştır. Hikâyeyi anlatmasının ardından
aynı hikâyeyi yeniden anlatmaları istenmiştir.
Yalancının anlattığı hikâye, doğru söyleyen
kadar kafasında sabit olmayabilir ve zihinsel
zorlanma ile hata yapabilir. Ayrıca yalan söy-
leyenler, doğruyu söyleyenlere göre daha fazla
kendisiyle çelişebilir.
Çalışmada, yalan söyleme becerilerinin, cinsi-
yete göre farklılaşıp farklılaşmadığı ve bu de-
ğişkenlerin hafıza gücü ile ilişkisi incelenmiş-
tir. Araştırmanın sonucunda kadınların, yalan
söylerken hafıza yönüyle erkeklerden daha
başarılı olacakları ve bazı kaynaklarda geçen
bakış yönünün ya da kaçırmanın yalan tespitin-
de herhangi bir ayırt edici faktörünün olmaya-
Yalan Söyleme Kabiliyeti ve Cinsiyetler Arası Bir Karşılaştırma (234-243)
239
cağı öngörülmüştür (Goman 2008: 61; Pease ve
Pease 2006: 187).
Araştırmanın homojenliğini sağlamak ve tutarlı
sonuçlar elde edebilmek amacıyla, aynı meslek
grubundan ve eğitim seviyesi birbirine çok
yakın olan katılımcılarla araştırma yürütülmüş-
tür. Araştırmaya 30 erkek ve 31 kadın katılımcı
dâhil edilmiştir. Katılımcıların 41’i üniversite
mezunu, 17’si yüksek lisans derecesine sahip
ve 3’ü lise mezunudur. Yaşları 20 ile 45 ara-
sında yayılmış olup %11’i 34 yaşındadır. Katı-
lımcıların tamamına yakını devlet memuru
olarak çalışmaktadır ve orta gelir düzeyine
sahiptirler.
Araştırmacı tarafından bire bir görüşmeler
yapılmış, tespitler gerçekleştirilmiştir. Her bir
katılımcı ile arada herhangi bir engel olmaksı-
zın, karşı karşıya gelerek görüşülmüştür. Bü-
yük oranda kayıp ya da kazancın bilişsel yükü
arttıracağından hareketle, ifade alma sorusu
aşağıdaki şekilde, araştırmacı tarafından oluş-
turularak her bir katılımcıya sorulmuştur:
“Geçtiğimiz Cumartesi günü, bulunduğumuz
yerde bir cinayet işlendi. Cinayetin en kuvvetli
şüphelisi sizsiniz. Herkes sizden şüpheleniyor.
Ben de olayı soruşturan ve hâlihazırda sizin
ifadenizi alan polis memuru olarak sizden
şüpheleniyorum. Şimdi kendinizi temize çıkart-
mak ve buraya hiç gelmediğinizi ispatlamak
adına geçtiğimiz Cumartesi gününü anlatacak-
sınız. En az sekiz adet somut yer, kişi veya olay
sayacaksınız. Ancak en önemli olan nokta, bu
sizin yaşadığınız bir gün olmayacak. Bana
anlatacaklarınızın tamamı yalan olacak. Şimdi
başlıyoruz; geçtiğimiz Cumartesi günü neler
yaptığınızı bana anlatınız.”
Konuşmacının görüşme esnasında, bilişsel
yükünü arttırmak amacıyla kişisel alanına gire-
cek kadar (45-75 cm) (Schober 1996: 88) yak-
laşılmış ve doğrudan gözlerinin içine bakılmış-
tır. Görüşülen kişi konuşmaya başladığı anda
kronometre başlatılmış, bitirdiği anda durdu-
rulmuş ve konuşma süresi saniye olarak hesap-
lanmıştır. Daha sonra görüşülen kişiye anlattığı
olayları sırasını bozmadan, tersten başlayarak
anlatması yani en son söylediği olayı en başta
söyleyerek tersine bir sıra ile anlatması isten-
miştir. Ters sıra ile anlatmaya başladığında
yine kronometre çalıştırılmış, bitirdiğinde dur-
durulmuş, süre saniye cinsinden hesaplanmış-
tır. Anlattığı somut olay/yer/kişiler önceden
hazırlanan test formuna not edilmiş, tersine
anlatırken, atladığı ya da sırasını karıştırdığı
her bir madde hata olarak sayılmıştır. Bunun
neticesinde her bir görüşülenin toplam hata
sayısı belirlenmiştir. Konuşma esnasında görü-
şülenin bakışları da sürekli takip edilmiş, bakış
yönü kaydedilmiştir. Görüşülen şahısta, gö-
rüşme esnasında izlenen sözsüz iletişim işaret-
leri ve davranışları, görüşme tamamlanmasının
ardından araştırmacı tarafından kayda alınmış-
tır.
Araştırmadan elde edilen veriler, SPSS istatis-
tik programına girilmiş ve aynı program vasıta-
sı ile istatistik işlemleri yapılmıştır. Araştırma-
da parametrelerin karşılaştırmaları, “Bağımsız
Örneklem t Testi Metodu” ile yapılmıştır.
7.
HİPOTEZLER
Yapılan araştırmanın sonucunda; kadınlarla
erkeklerin yalan söyleme becerileri arasında,
hafıza bakımından anlamlı bir fark olacağı ve
kadın katılımcıların bu konuda daha başarılı
olacakları beklenmektedir. Bu bağlamda:
a. Kadınlar ve erkekler arasında, hata yapma
sayısı bakımından anlamlı bir fark olacağı
beklenmektedir.
b. Kadınlar ve erkekler arasında, anlatım süresi
bakımından anlamlı bir fark olacağı beklen-
mektedir.
c. Kadınlar ve erkekler arasında, geri anlatım
süresi bakımından anlamlı bir fark olacağı
beklenmektedir.
8. BULGULAR
8. 1. Hata Yapma Sayısı ve Cinsiyet
Veriler Bağımsız Örneklem t Testi’ne tabi
tutulmuştur.
Tablo 1. Bağımsız Örneklem t Testi
t
df
Sig
(2 tailed)
Ortalama
Fark
Standart
Hata
Farkı
-2.037
59
.046
-.759
.373
Test sonucunda hata yapma sayısı bakımından
cinsiyete göre anlamlı bir fark bulunmuştur
(t=2.03; df= 59; p< 0,05) (Tablo 1).
Dostları ilə paylaş: |