Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
156
journalists report news about conflict and how much they abide to the peace journalism approach.
In the theoretical part of this study; ethnic structure of Mersin, ethnic groups in society, peace
journalism and quantitative structure of Mersin’s local press and news discourse are discussed. In
the applied part of this study news of events in Mersin between 18-24 May 2011 in local press are
analysed with “discourse analysis” technique. 12 days of newspapers, published in Mersin,
constitutes the sample of this study. News about ethnic dimensional conflicts wich are published in
newspapers that constitute the sample of this study, are examined in terms of peace journalism
with Teun van Dijk’s discourse analysis technique.
Keywords: Peace journalism, discourse analysis, local press, ethnic-conflicts
GİRİŞ
Medya kuruluşlarının, toplumumuzda kültürel
çeşitlilik olarak nitelendirilen, ırk, etnik köken,
dini inanç gibi farklılıklara sahip gruplara iliş-
kin haberlerinde özellikle toplumsal barışa
katkı sağlamak birincil hedefi olmalıdır. Oysa
medya ile ilgili yapılan birçok bilimsel çalış-
mada farklı toplumsal grupların medyada sorun
odaklı temsil edildiğini ortaya koymaktadır.
Toplumdaki çoğunluk grubu üyelerinin doğru-
dan çok az bilgi sahibi olduğu sosyal gruplar ve
olaylar hakkında, medya elitleri, kamusal bilgi
ve açık veya gizli kanılar yaymakla kalmaz,
daha da önemlisi etnik olayların yorumlanması
konusunda, azınlık gruplarına ilişkin önyargıla-
ra ve ayrımcılığa meşruluk da sağlayabilecek
ideolojik bir çerçeve sunmaktadırlar (Köker ve
Doğanay 2010: 4). Mevcut durumun aksine,
çatışma haberlerinin, barış odaklı gazetecilik
ilkeleri dahilinde kamuoyuna sunulması, top-
lumsal sorumluluk işlevinin yerine getirilmesi-
ni sağlayacaktır.
Farklı etnik grupların bir arada yaşadığı Türki-
ye genelini en iyi şekilde temsil eden ve tarih-
sel süreç içinde değişik nedenlere bağlı olarak
göç alan, halen de göç almaya devam eden
önemli illerimizden birisi de Mersin’dir. Mer-
sin ili’nde temelini etnik çatışmaların oluştur-
duğu olayların son zamanlarda yoğunlukla
yaşandığı ve haber söylemlerine yansıdığı
gözlemlenmektedir. Bu bağlamda, 21 Mayıs
2011 tarihinde Mersin ili Çilek Mahallesi’nde
Kürt kökenli vatandaşlarla, Cono aşiretine
mensup vatandaşlar arasındaki etnik temele
dayalı ve sonuçları bakımından da dikkate
değer olan çatışmanın barış gazeteciliği ilkeleri
doğrultusunda yerel basın tarafından kamuoyu-
nu niceliksel/niteliksel olarak nasıl bilgilendir-
diği/yönlendirdiğini ortaya koymak çalışmanın
sorunsalını oluşturmaktadır.
Çalışmanın kuramsal bölümünde toplumsal
yaşamda etnik gruplar, Mersin ili etnik yapısı
ve barış gazeteciliği konuları ele alınmıştır.
Uygulama bölümünde ise farklı okur kitleleri,
sermaye yapıları, tirajları olan, resmi ilan alan
ve düzenli olarak yayınlanan Mersin ilindeki
12 günlük gazete çalışmanın örneklemini oluş-
turmaktadır. Bu çalışmada; örneklemi oluştu-
ran gazetelerde yayınlanan söz konusu etnik
boyutlu çatışma ile ilgili haberler, Teun van
Dijk’ın söylem analizi tekniğiyle değerlendi-
rilmiştir.
1. TOPLUMSAL YAŞAMDA ETNİK
GRUPLAR
Etnik, kökeni ortaçağlara dayanan ve günümü-
ze dek yaygın olarak kullanılan bir terim ol-
makla birlikte Klasik Yunanca’da Hristiyan ve
Yahudi olmayan kişi anlamına gelen “ethnos”
sözcüğünden türemiştir (Hutchinson ve Smith
1996: 4). Günümüzde genel olarak benimsedik-
leri soy (köken), dil, din ve sahip oldukları
kültür itibariyle diğer gruplardan farklı olan
gruplar etnik olarak nitelenir. Etnik kimlik;
temelde, başta dil ve dini inanç olmak üzere,
töre, gelenek ve benzeri öğelerin belirlediği
kültürel bir olgudur (Önder 2007: 1).
Etniklik kavramı son derece esnek ve girift bir
oluşumdur. Ancak etniklik kavramı veya olgu-
su tek bir unsurla belirlenemez. Bu nedenle,
modern sosyoloji açısından etniklik anlayışı,
yeni ve deneyime dayalı görüşleri taşımaktadır.
Zanden, etnikliği tanımlarken taşıdıkları kültü-
rel farklılıklara dikkat çekmiştir: “Dünyanın
birçok kısmında insanlar deri rengi, saç doku-
su, çeşitli yüz şekilleri, kafa biçimleri gibi ırki
özellikleriyle farklılıklar gösterirler. Bu tür
doğuştan gelen özellikleri biz soy olarak belir-
liyoruz. Buna karşılık dil, din, iktisadi düzen-
lemeler, hükümet, beslenme alışkanlıkları,
elbise şekilleri ve aile kalıplarıyla dünya üze-
Yerel Basında Etnik Çatışma Söylemi: Mersin İli Örneği (155-172)
157
rindeki insanlar kültürel ayrılıklar sergilerler.
Kültürel uygulamadaki bu farklılıklardan dola-
yı bu insanlara etnik gruplar diyoruz” (akta-
ran: Türkdoğan 2006: 1). Benzer şekilde Erkal
da (2005: 134) etnikliği farklı kültürel değerler
ve yaşam tarzları ekseninde açıklamıştır. Etnik-
lik biyolojik olmaktan çok; kültürel değerlere
göre bütünden veya hâkim gruptan birçok
alanda yaşama tarzı farklılığını ifade eder.
Etniklik, ırki değil; kültüreldir. Etniklik kültü-
rel olduğuna göre; kültürün bütün unsurlarını
kapsar. Sadece dine, dile, örf ve adetlere, sana-
ta; kısaca kültürün bütün unsurlarından sadece
birine göre etniklik belirlenemez
Etnik gruplar büyük kurumlara ve sınıflara
(kastlar hariç) nazaran çok daha iç gruplardır
ve toplumsal hayatta “onlar” ve “biz” ayrımını
muhafaza ederler. Bir cemaat içindeki her etnik
grubun üyeleri, diğer grupların belli ölçülerde
dışlamalarına, kendilerini kabul etmemelerine,
önyargılı yaklaşımlarına ya da baskılarına
maruz kalabilirler. Bu ayrımcılık, davranışları
sadece bir farkın mevcudiyetini tanımak düze-
yinden, yoğun nefret ve tepki gösterilerine
kadar gidebilmektedir; bu davranışlar basit bir
grup birliği ruhunu yansıtabilecekleri gibi, aynı
zamanda kör olmuş ve kör edici bir grup ego-
izmini de ele verebilirler (Türkdoğan 2006:
41). Farklı etnik gruplar arasındaki çatışmalara
temel teşkil eden onlar ve biz ayrımı, kültürel
özellikleri bakımından farklı değerlere sahip bu
gruplar arasındaki kaynaşmayı ve bütünleşmeyi
engelleyici bir rol oynamaktadır.
2. MERSİN İLİ ETNİK YAPISI
Mersin, tarihsel süreç içinde birçok etnik gru-
bu, kültürü içinde barındıran hoşgörü ve barış
kenti olarak karşımıza çıkmaktadır. Mersin’e
ilk gelenler Hristiyanlardır. Demirtaş (1996),
Mersin’e ilk yerleşenlerin Adalar ve Kapadok-
ya’dan gelen Rum Ortodokslar olduğunu belir-
tir. Yine Demirtaş’a göre, Suriye ve Lüb-
nan’dan gelen ticaretle uğraşan Arap Ortodoks-
lar da Mersin’e ilk yerleşenler arasında sayılır
(Oğuz 2006: 27). Farklı dinlere mensup Müs-
lüman, Yahudi ve Hristiyanların kiliselerini,
sinagoglarını, camilerini kurdukları Mersin’de
ayrıca Arap, Ermeni, Türk, Süryani gibi çeşitli
halkların birlikte yaşamayı başardığı ender
kentlerden birisi olmuştur (Erjem 2009: 33).
Toplumsal hayat içinde tarih boyunca değişik
nedenlerden dolayı göç olgusu hep var olmuş-
tur. Göç; birçok değişimleri ve sorunları bera-
berinde getiren bir sosyal konu olarak, irde-
lenmesi ve işlenmesi gereken önemli bir husus
olarak sürekli gündemde yer almaktadır.
(Erjem 2009: 1) Türkiye’nin yakın tarihi ince-
lendiğinde toplumdaki politik, ideolojik ve
ekonomik alanda değişimlerin başlangıcı ola-
rak kabul edilen 1980’li yıllar bu anlamda bir
milat olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla
göç olgusu incelenirken 1980 öncesi ve sonrası
olarak iki dönemde incelenmektedir. İlk olarak,
1950-1980 döneminde Türkiye’de uygulanan
kalkınmacı politikaların hayata geçirilmesiyle
ortaya çıkan iç göç ile sanayileşme ve kentleş-
menin hız kazanmasıdır (Saraçoğlu 2011: 1).
İkinci olarak ise; kaynağını 1980 öncesinden
alan ve 1990’lı yıllarda tırmanışa geçen Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki bölücü
terör olaylarının halkı tehdit etmesi ve zorunlu
göçün başlamasıdır. Bu noktada da bir taraftan
köylerden kent merkezlerine ve bölgenin ge-
lişmiş illerine yoğun göç yaşanırken; bir yan-
dan da daha yoğun olarak ülkenin diğer bölge-
lerine ve gelişmiş, sanayi tarım yerleşim yerle-
rine de göç dalgası başlamıştır. (Türkyılmaz
1998: 11) Genel itibariyle Mersin’deki nüfus
artışında bu iki farklı göç olgusunun çok önem-
li etkisi vardır. Bu sebeple nüfus kökeni de
değişmektedir. Mersin’de farklı kültürde insan-
lar bir arada yaşamaktadır. Farklı kültürleri bir
araya getiren, Mersin’in kentsel çekiciliği ve
göçtür. Nüfus göçünde ve artışında Mersin ve
bölgenin sahip olduğu istihdam imkânları ya-
nında tarım ticaret ve diğer hizmet sektörleri
öteden beri çekici bir rol oynamaktadır (Çakır
ve Sarı 2009: 1570).
Başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu olmak
üzere ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı
çeşitli nedenlerle Mersin’e göç edilmiştir. Mer-
sin’in göçte cazibe merkezi olmasının başında,
tarım ve ticaret imkânlarının yanı sıra, coğrafi
yapısı, iklimsel avantajı ve hemşehrilik bütün-
leşmesi gelmektedir (Erjem 2009: 1). Saraçoğ-
lu (2011: 2), bu dönemde kente göç edenlerin
etnik olarak amorf bir yapı sergilediklerini ve
göç etmelerinin arkasındaki motivasyonun
genellikle her bölge için benzer özellikler taşı-
dığını vurgulamaktadır. Ayrıca eskiden göç-
men kitlesinin hemşehrilik temelinde belirli
mekânsal ayrışmalar içerisinde olduklarını,
ama bu ayrışmaların keskin etnik ayrımlara
denk düşmediğini belirtmektedir.
Dostları ilə paylaş: |