Journal of selcuk communication



Yüklə 4,77 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə73/108
tarix22.07.2018
ölçüsü4,77 Mb.
#58481
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   108

Selçuk İletişim, 7, 3, 2012 
 
170
edecek  kelimeleri  kullanmaktadır:Korkulan 
oldu.” 
(Hakimiyet-23.05.2011), 
“Çatışma 
korkuttu.” (İmece-24.05.2011) 
Etnik  çatışma  konulu  haberlerde  “yağma”  ve 
talan”  kelimelerinin  de  sıklıkla  kullanıldığı 
görülmektedir:  Yağmalanan  evler…”  (Mer-
sin-23.05.2011)  “…mahallede  tam  bir  talan 
yaşandı.”  (Özgür  Haber-23.05.2011).  Söz 
konusu kelimeler bir anlamda taraflardan birini 
“yağmacı” olarak ifşa etmektedir ki; bu nitele-
meler  müzakerenin  ve  çözüm  arayışlarının 
önünde  bir  set  oluşturmaktadır.    Ayrıca haber-
lerde  sayısal  vurguların  çokluğu  ve  “bilanço” 
kelimesi  dikkati  çekmektedir:  Bir  ölü  40’da 
yaralı…”  (Güney-23.05.2011),  “…15  gözaltı” 
(Hakimiyet-24.05.2011),  “…2  ev  ve  bir  araç 
ateşe verildi.” (Güney-23.05.2011), “…bilanço 
ağır  oldu.”  (Bugün  Mersin-23.05.2011).  Ça-
tışmanın  sonuçlarının  sadece  ölü,  yaralı  ya  da 
yakılan ev sayısı gibi niceliksel verilerden yola 
çıkılarak bilanço gibi kelimelerle muhasebeleş-
tirmek;  olayı  duygulardan  yalıtarak,  yaşanan 
travmaları  ve  bölgede  göç  ile  ortaya  çıkan 
kültürel  erozyonu  maskelemektedir.  Barış 
gazeteciliğinin  temel  unsurlarından  biri  olan 
duygudaşlık  ortamının  yaratılabilmesi,  sayısal 
ağırlıklı  bu  indirgemeci  yaklaşımla  mümkün 
olamamaktadır. 
Cono  aşiretine  mensup  vatandaşların  olaylar 
sonrası  Çilek  Mahallesi’nden  göç  etme-
si/ettirilmesi gazetelerde farklı kelimelerle okur 
kitlesine aktarılmaktadır: 
Zorunlu 
göç…” 
(Özgür 
Haber-
23.05.2011) 
Zorunlu  göç  sürüyor…”  (Çukurova-
24.05.2011) 
“Conoların  evleri  tahliye  edildi…”  (Akde-
niz-23.05.2011) 
“…evler 
tahliye 
edildi.” 
(İmece-
23.05.2011) 
Yerel  gazetelerde  bazıları  olayı  “tahliye”  (3) 
olarak  ortaya  koyarken,  diğerleri  bu  durumu 
“zorunlu  göç”
 
(4)  kelimeleriyle  okur  kitlesine 
iletmektedir.  “Tahliye”  kelimesi  yaşanan  olayı 
sıradanlaştırıp, olayı ardalanından izole etmek-
tedir. “Zorunlu göç” ifadesi ise çatışma sonrası 
ortaya çıkan bu travmatik durumu daha net bir 
şekilde  ortaya  koymaktadır.  Barış  gazeteciliği 
perspektifinden değerlendirildiğinde; bu kelime 
seçimi  bundan  sonra  benzer  olay  ve  sonuçları 
doğmaması için bir uyaran rolü oynamaktadır. 
SONUÇ 
Ele  alınan  olayla  ilgili;  Mersin’de  resmi  ilan 
alan ve düzenli olarak yayınlanan günlük gaze-
telerde toplam 28 haber okuyuculara iletilmek-
tedir. Söz konusu haberlerin %43’ü (12 haber) 
birinci  sayfada  yer  almaktadır.  Yerel  gazetele-
rin 4’ünün 24 Mayıs 2011 tarihinde olayla ilgili 
hiç  haber  yapmaması;  yerel  medyanın  haber 
takibi  konusundaki  yetersizliğini  ortaya  koy-
maktadır.  Ayrıca  yerel  gazetelerde  konu  ile 
ilgili köşe  yazısı ya da başyazı sunum şeklinin 
yer  almaması  barış  gazeteciliği  anlamında 
önemli  bir  eksiklik  olarak  ortaya  çıkmaktadır. 
Çünkü barış ikliminin tesisinde köşe  yazıların-
dan  ya  da  başyazılardan  verilecek  mesajlar 
okur  kitlesini  olumlu  yönde  etkileme  gücüne 
sahiptir. 
Haberi  destekleyen  görsel  materyallerin  en 
önemlisi  fotoğrafın  haberlerde  toplam  60  defa 
kullanıldığı  görülmektedir.  Fakat  asıl  önemli 
nokta  yerel  gazetelerde  yer  alan  fotoğrafların 
neredeyse  tamamı  şiddet  unsuruna  odaklan-
maktadır.  Gazetelerin  birinci  sayfalarında  yer 
alan haberlerin  başlıkları  ise  çatışmadaki  sayı-
ları (ölü, yaralı, gözaltı gibi), kimin daha fazla 
zarar  verdiğini  ve  şiddet  odaklı  vurguları  ön 
plana  çıkartmaktadır.  Söz  konusu  bu  durum, 
başlıklarda reaktif bir tavırla korku psikolojisi-
nin yaratıldığını ve bir tarafın sorun olarak öne 
itildiğini  göstermektedir.  Haberin  spot/haber 
girişlerinde;  çatışmanın  taraflarının,  olayın 
ortaya  çıkış  nedeninin  ve  sonuçlarının  özetle 
okuyucuya  aktarıldığı  görülmektedir.  Haberin 
en çok okunan öğelerinden biri olan spotlarda; 
pompalı tüfek, taş, sopa, ölü, yaralı gibi ifade-
lerin  sıklıkla  yer  alması  şiddeti  kışkırtıcı  bir 
unsur  olarak  ön  plana  çıkmaktadır.  Ayrıca 
siyasal parti temsilcilerinin “iki taraf algısı” ile 
örtük  bir  biçimde  de  olsa  “öteki”ni  suçlu  ilan 
eden açıklamalarının haber spotlarına taşınması 
barış  odaklı  gazeteciliğin  önünde  engel  oluş-
turmaktadır.  
Yerel  gazetelerin  ana  olay  ve  sunuş  kurgusu 
farklı  ideolojik  söylemler  içerse  de  ortak  pay-


Yerel Basında Etnik Çatışma Söylemi: Mersin İli Örneği (155-172) 
 
171 
dada buluşularak odaklanılan nokta, uzlaşmaz-
lık alanı ile şiddetin görünür etkileridir. Haber-
lerde taraflardan birinin vatandaş ya da mahal-
leli  olarak  bile nitelendirilmeyerek huzur  kaçı-
ran  bir  topluluk  olarak  konumlandırılması; 
diğer  tarafın  yaptıklarını meşru  kılan  ve  konu-
yu  çözümsüzlüğe  iten  bir  yaklaşımdır.  Yerel 
gazetelerin  insan  kaynağı  sınırlılığı  nedeniyle 
ajans  haberlerine  bağımlılıkları  sıkıntılı  bir 
durumu  ortaya  çıkartmaktadır.  Söz  konusu  bu 
durum  haberlerdeki  tek  tipleşme  sorununu 
başka bir boyuta taşımaktadır. Haber ajansları-
nın çoğu kez barış gazeteciliğinden uzak şiddet 
odaklı söylemi, bu kaynağı kullanan gazeteler-
de “tek tip şiddet kurgusu”nu ortaya çıkartmak-
tadır.  Bu  bağlamda  yerel  gazeteler  için  önemli 
bir kaynak olan haber ajanslarının barış odaklı 
olmaları beraberinde birçok gazeteyi de olumlu 
yönde etkileyecektir. 
Yerel gazetelerde etnik çatışma ile ilgili haber-
lerde ardalan ve bağlam bilgisi yer almamakta-
dır.  Haberlerde  mercek  altına  alınan  tek  şey 
çatışma  günü  yaşananlar  ve  sonrasındaki  göç 
olgusudur. Söz konusu etnik çatışma haberleri-
nin, toplumsal  yapıdan  ve  dinamiklerden  izole 
edilerek  kurgulanması  olayın  “kapalı/sır”  ola-
rak  kalmasına  neden  olmaktadır.  Barış  odaklı 
gazetecilik  için  haber  söylemi  içerisinde 
ardalanın  verilmesi  bir  gereklilik  olarak  ortaya 
çıkmaktadır. 
Resmi  kaynaklar,  siyasal  parti  temsilcileri  ve 
görgü  tanıklarının  açıklamaları  haber  kurgusu 
içerisinde  önemli  yer  tutmaktadır.  Olaylarda 
yer  alan  aktörlerin  açıklamalarının  haberlerde 
yer  alması  nesnellik  ilkesine  uygun  düşse  de; 
çatışmaya odaklanan ve onlar-biz propagandası 
içeren  açıklamalar  barış  gazeteciliğinin  önünü 
kapatmaktadır.  Ayrıca  yerel  gazetelerdeki 
haberlerin, geleceğe dönük çıkarsama ve değer-
lendirmeleri içermemesi dikkat çekicidir. Yerel 
gazete haberlerinin sentaktik yapılarının analizi 
de ilginç sonuçlar içermektedir. Haber kurgusu 
içerisinde  resmi  kaynak  ifadeleri  pasif,  siyasal 
parti temsilcileri ve olayın taraflarının eylemle-
ri  ise  aktif  cümle  yapılarıyla  okuyucuya  akta-
rılmaktadır.  Barış  odaklı  gazetecilik  perspekti-
finden  bakıldığında  olması  gereken,  var  olan 
sentaktik yapının tam tersidir. Barış ve çözüm-
leyici  tarafların  görüşlerinin  (resmi  kaynaklar-
dan  ve  sivil  toplum  kuruluşlarından  beklenen) 
aktif,  şiddetin  görünür  etkilerinin  ve  onlar-biz 
merkezli  açıklamaların  pasif  cümleler  ile  kur-
gulanması  barış  odaklı  gazetecilik  için  kritik 
bir  tercihtir.  Mikro  yapı  içerisindeki  kelime 
seçimleri barış/şiddet odaklı gazeteciliğin belir-
leyici bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Haberlerde kullanılan kelimeler barış gazeteci-
liğine  hizmet  eder  nitelikte  değildir.  Bir  tarafı 
suçlu ilan eden (Cono kavgası), küçük düşüren 
(Eşkıya yaktı) ve kurbanlaştırıcı (mağdur halk) 
kelimeler şiddete dayalı çözümsüzlük kurgusu-
nu inşa etmektedir.  
Yerel gazeteler; şiddetin görünür etkileri yerine 
görünmeyen  etkilerine,  çatışmada  kullanılan 
silahlar  yerine  çatışmanın  yarattığı  travmalara, 
çatışma  gününün  ayrıntıları  yerine  olayın 
ardalan  ve  bağlam  bilgisine,  yakılan  bina  ve 
arabalarda  oluşan zarar  yerine  göç  sonrası  çok 
kültürlü yapıdaki erozyona odaklanan haberleri 
ön  plana  çıkarttığında  barış  gazeteciliği  yap-
mak konusunda önemli bir adım atmış olacak-
tır. 
SONNOTLAR 
(1)  “Gazeteci,  başta  barış,  demokrasi  ve  insan 
hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değer-
lerini,  çok  sesliliği,  farklılıklara  saygıyı  savu-
nur.  Irk,  etnisite,  cinsiyet,  dil,  milliyet,  din, 
sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm 
ulusların, tüm halkların  ve  tüm  bireylerin hak-
larını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar 
ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükle-
yici  yayından  kaçınır.  Bir  ulusun,  bir  toplulu-
ğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inanç-
larını  (veya  inançsızlığını)  doğrudan  saldırı 
konusu  yapamaz.  Gazeteci,  her  türden  şiddeti 
haklı  gösterici,  özendirici  ve  kışkırtıcı  yayın 
yapmamaya özen gösterir.” 
(2) 8. maddesinde  “Gazeteci, barış, demokrasi, 
insan  hakları,  toplumsal  ilerleme  ve  ulusal 
özgürleşim gibi evrensel insani değerleri savu-
nur…”    9.  maddesinde  ise,  evrensel  insani 
değerlere  bağlı  bir  gazetecinin  savaşı,  şiddeti, 
nefreti, ayrımcılığı, ırkçılığı, baskıyı haklılaştı-
racak bir gazetecilik anlayışından uzak duraca-
ğı ve barış için çaba göstereceği vurgulanmak-
tadır. 
(3)  Türk  Dil  Kurumu  Sözlüğü’nde  (1998: 
2114)  tahliye  kelimesinin  karşılığı  boşaltma 
olarak geçmektedir. 


Yüklə 4,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   108




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə