Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
182
zemin, ilerleyen yıllarda, geleneksel medya
kuruluşlarının faaliyet alanlarında görülen
çeşitlenmenin bir parçası olarak, yeni medya
alanına el atmasındaki büyük sermaye ihtiyacı-
nı da karşılayan esas dönüşüm olarak okunma-
lıdır.
Hürriyet’in, Doğan grubunun bir parçası olma-
sından sonra, geleneksel gazeteciliğin bilinen
mekânı olan Babıali’den, holding medyasının
simgeleşmiş semti İkitelli-Güneşli’de bir pla-
zaya taşınması da bu dönüşümün sembolik
göstergelerinden biri olmuştur (Dağtaş ve
Yıldızgörür 2008: 226). Dönemin medya yöne-
ticiliğiyle özdeşleşmiş, gazetenin Genel Yayın
Yönetmeni Ertuğrul Özkök, söz konusu deği-
şimi gazetenin çalışanları açısından şu şekilde
değerlendirmiştir: “…ve bu teknolojiyi kulla-
nan genç insanlar. Genç, hırslı, değiştirmek
tutkusuyla ateşlenmiş, kafaları dijital mantığa
ayarlanmış yeni insanlar. Hiçbir şeyin aynı
kalmayacağına inanmış, kalmaması için nere-
deyse ant içmiş yeni bir kuşak” (Özkök “Artık
Babıali’den Taşınıyoruz”…aktaran Dağtaş ve
Yıldızgörür 2008: 227).
Özkök’ün bu sözleri, her ne kadar bir basın
kuruluşu olarak Hürriyet çalışanlarını kapsıyor
olsa da, dönemin ruhunu ve Hürriyet’in yöne-
limini anlamak açısından önemlidir. Yukarıda
alıntılanan bu sözler, “değişim”, “genç” ve
“dijital mantık” gibi 1980 sonrasının neo-
liberal “özgürlükçü” söylemini, bir başka ifa-
deyle güncel birikim rejiminin kültürel alanda-
ki yansımalarını güçlü bir biçimde hatırlatmak-
tadır. İfade edilen değişim söyleminin, iç paza-
ra dönük ve ulusal kalkınmayı hedefleyen biri-
kim rejiminden sıyrılan Türkiye’nin, küresel
dönüşümlerle uyumlu olarak esnek birikim
rejimine geçişini içsel olarak kutsadığını söyle-
yebiliriz. Ayrıca, kuramsal çerçevede vurgula-
nan, 1980’li yıllarla beraber hâkim olan neo-
liberal söylemin “alternatifsizliğini” de taşıdığı
belirtilmelidir.
Nitekim Hürriyet gazetesinin Genel Yayın
Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök’ün, 1980’li
yıllarla beraber yeniden düzenlenen piyasaların
tutkulu bir savunucusu olarak ünlendiği aşikâr-
dır: Ona göre medya yöneticiliği bir gazetecilik
faaliyetinden
çok
“businnes”
faaliyetidir
(Dağtaş ve Yıldızgörür 2008: 238). “…Özkök,
1980’li yıllarla beraber gelişen teknoloji, ticari-
leşme, tekelleşme ve holdingleşme süreçleri
sonucu, zamanla dönüşen medyanın yeni yapı-
lanmasının başarılı bir sembolik seçkinidir”
(Dağtaş ve Yıldızgörür 2008: 264).
Yaşanan ticarileşme, yoğunlaşma ve holding-
leşme süreçlerinin sonucunda Hürriyet gazete-
sinin bir anonim şirket olarak DYH içinde
geçirdiği evrim de sözü edilen “bussiness”
kavrayışına ışık tutmaktadır. Örneğin, Hürriyet
gazetesinin Yatırımcı İlişkileri Koordinatö-
rü’yle yapılan görüşme esnasında, neden Hür-
riyet’ten bir basın/medya kuruluşu olarak değil
de bir şirket olarak bahsettiği yönündeki soruya
şu şekilde cevap verilmiştir:
“Şirket tanımlamasını bilinçli bir şekilde,
özellikle vurgulamak için kullanmadım.
Kusura bakmayın, sık sık yabancı yatı-
rımcılarla konuştuğum için, İngilizce söy-
lemeye çok alışık olduğum için, çok bi-
linçli bir tercih değildi. Hürriyet’i çok
farklı
şekillerde
tanımlayabiliriz,
en
önemlisi Hürriyet bir markadır.…Mesela
Hürriyet markasını bir emlak sitesine ve-
riyorsunuz, en büyük en güvenilir emlak
sitesi oluyor. Burada güvenilir olmak çok
önemli” (Suzi Apalaçi Dayan ile Yapılan
Görüşme 2011).
Hürriyet’in bir diğer önde gelen yöneticisi olan
Özer ise mevcut durumu şu şekilde özetlemek-
tedir:
“Gazete çıkarmak başlı başına ticari bir
iştir. Kârlılık, yönetim, strateji çok önemli
şeylerdir. Yani bugün Hürriyet’te çalışan-
lar açısından size birkaç rakam söyleye-
yim. Hürriyet’te 800 personel editoryal
aşamada, 1200 personel kadarı da diğer
yönetim aşamalarında çalışıyor” (Ahmet
Özer’le Yapılan Görüşme 2009).
Görüldüğü gibi, Hürriyet’in neden bir ba-
sın/medya kuruluşu değil de bir şirket olarak
anıldığı şeklindeki soruya verilen cevap, Hürri-
yet’in pek çok alandaki faaliyetleri, yurt dışı
bağlantıları ve pazardaki daimi konumundan
kaynaklı kesin bir ön kabule işaret ederek,
onun aslında bir şirketten de öte bir marka
olarak tanımlanması gerektiğine varmaktadır.
Hürriyet’in DYH’nin iştiraklerinden biri olarak,
çokuluslu ilişkilerinin olması ve pek çok farklı
Hürriyet A.Ş. Örneğinde Yeni Medya Sektörü… (173-190)
183
alanda faaliyet gösteriyor oluşu, haklı olarak,
öncelikle bir basın/medya kuruluşu olarak değil
de çokuluslu bir “marka” olarak tanımlanması-
na neden olmaktadır.
Hürriyet’in aile sahipliğinden çokuluslu bir
“marka” olmasına varan süreçte DYH’nin
iştirakleri arasına girmesinin önemi büyüktür.
1970’li yıllarda holdingleşen Hürriyet, 1994’ün
Temmuz ayında Aydın Doğan tarafından satın
alınırken, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık
AŞ., Hürriyet Ofset Matbaacılık ve Gazetecilik
A.Ş. (Gösteri, Tempo, Detaline Turkey);
Hergün Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.
(Haftasonu, TV’de 7 Gün, Elele, Çarşaf); İdeal
Yayıncılık A.Ş. (Playmen, Blue Jeans); Hürri-
yet Haber Ajansı, Hürgüç Gazetecilik ve Mat-
baacılık A.Ş., Süper Kanal TV, Video, Radyo
ve Haber Hizmetleri A.Ş., Hür-Yay A.Ş gibi
kuruluşlarla medya alanında, Hür Sigorta, Tam
Sigorta, Hür-Pa gibi kuruluşlar aracılığıyla da
medya dışı alanlarda faaliyet yürütmektedir
(Topuz 2003: 335-336).
Ancak Hürriyet, tüm bu yayılma pratiklerine
rağmen, daha önce de belirttiğimiz gibi, pro-
mosyon rekabetinden dolayı zarar etmesi nede-
niyle Doğan grubuna satılmıştır. Diğer örnek-
lerde de görüldüğü gibi, geleneksel ticari faali-
yetlerin, tüm yayılma pratiklerine rağmen kârlı-
lık noktasında önemli sorunlar yaşadığı ve bu
sorunları ortadan kaldırmanın bir yolu olarak
büyük sermayenin organik bir bileşeni olma
yolunun seçilmesi 1990’lı yılların başında
hâkim bir eğilim haline gelmiştir.
Aydın Doğan ise, 2002 yılında yaptığı bir açık-
lamada, pek çok medya grubunun ellerindeki
medya kuruluşlarını zarar etmesine rağmen
“bir gün lazım olur” düşüncesiyle mevcut gidi-
şata müdahale etmeden ellerinde tutmaya de-
vam ettiklerinden bahsetmektedir. Doğan,
kendisinin bu yolu izlemediğini, siyasal güçlere
karşı medyayı bir “silah olarak kullanmadığını”
belirtmiştir (Topuz 2003: 338-339). Topuz,
aynı yerde, Doğan grubunun bu stratejiyle
“bütün bu dallardaki ciroları ve kazançlarıyla
son yıllarda Türkiye’nin en çok vergi ödeyen
holdingi durumuna gelmiştir” yorumunu yap-
maktadır.
Aydın Doğan’ın, Hürriyet’in de içinde bulun-
duğu DYH’yi, “siyasi bir silah” olarak kullan-
madığını söylemesi, DYH’nin iştiraklerinin
ticari kaygılarına birinci derecede önem verdi-
ğine işaret etmektedir. Böylelikle Hürriyet’in
ticari anlamının politik anlamının gerisinde
kalmadığını ve yoğunlaşma pratiklerini yaygın-
laştırma noktasında ihtiyaç duyulan “şirket
duyarlılığının” gösterildiğini söyleyebiliriz.
2.3. Oligopol Üstünlüğün Aktarılması
Bu bağlamda DYH’nin bir parçası olarak faali-
yetlerini sürdüren Hürriyet’te, özellikle 2000’li
yıllardan sonra önemli dönüşümler göze çarp-
maktadır. Hürriyet’in yatırım stratejilerini
online alanlara doğru genişletmesi, geçmişten
gelen seri ilan ve reklam deneyimini yeni med-
ya alanına da taşımasıyla çokuluslu bir “mar-
ka” olma yönündeki sürecin kapılarını arala-
mıştır.
Hürriyet yöneticilerine göre, kuruluşlarının
Türkiye’de özellikle seri ilan ve reklam paza-
rında oldukça güçlü ve deneyimli olması, sek-
tördeki güçlü pozisyonlarını yeni bir mecra
olan internette de devam ettirmelerinde istekli
olmalarına neden olmuştur. Dahası Hürriyet
yöneticileri, seri ilan ve reklam sektörünün
geleceğinin internette olduğunu pek çok kere
belirtmişlerdir (Suzi Apalaçi Dayan’la Yapılan
Görüşme 2009 ve 2011, Ahmet Özer’le Yapı-
lan Görüşme 2009).
Nitekim daha önce de vurguladığımız gibi,
geleneksel medya kuruluşlarının internet yatı-
rımlarını inceleyen Aydoğan (2005: 264),
sektörel yöndeşmenin donanım ve hizmet alan-
larıyla beraber ana gövdesini oluşturan içerik
alanında, içerik üreten geleneksel medya kuru-
luşlarının yeni medya için de içerik üretmeye
devam etmesinin yaygın bir yönelim olduğunu
belirtmiştir. Hem küresel hem de Türkiye ölçe-
ğinde gözlemlenen bu eğilim, Hürriyet’in seri
ilan ve reklam pazarında yığın gazeteciliği
döneminde elde ettiği önemli payın yeni medya
alanında da devam ettirmesiyle doğrulanmak-
tadır. Online hizmetler alanında iddialı olan
Hürriyet’in Mayıs 2011 itibariyle, Hürriyet
İnternet Grubu bünyesinde çoğunluğu seri ilan
ve reklam alanında 8 internet sitesi (hurri-
yet.com.tr, hurriyetemlak.com, hurriyetoto.com,
yenibiris.com, hurriyetaile.com, hurriyetkiyasla.
com, tipeez.com, yakala.com) bulunmaktadır.
Bunlardan hürriyet.com.tr günlük 2 milyonu
Dostları ilə paylaş: |