Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
186
ve reklam olanaklarını daha etkin bir biçimde
sürdürülmesine olanak verecektir.
Hürriyet gazetesinin TME aracılığıyla girdiği
bu durum, güncel birikim rejiminin ulusal
sınırları sarsan, uluslararası ve bölgesel faaliyet
pratiklerine dolaysız bir biçimde dahil olması
anlamına gelmektedir. Böylece Hürriyet, top-
lamda oldukça büyük bir ölçekte, kendi içinde-
ki farklılıkları gözeten çok büyük bir hedef
kitlesine dönük, tümüyle yerel pazarlar gözeti-
lerek bölünmüş ama kontrol ve karar alma
mekanizmaları açısından tek bir yerden yöneti-
len bir faaliyeti sürdürmektedir.
Hürriyet yöneticileri, TME gibi bir seri ilan ve
reklam şirketinin, bilmedikleri ve siyasi açıdan
çoğunlukla sorunlu coğrafyalarda politikaya
bulaşma riski taşımayan ve dolayısıyla bölge-
deki siyasi dengelerden azade bir ticari faaliyet
olanağı sunmasından dolayı da tercih edildiğini
belirtmişlerdir (Suzi Apalaçi Dayan’la Yapılan
Görüşme 2009 ve 2011, Ahmet Özer’le Yapı-
lan Görüşme 2009). Bu aşamada vurgulanması
gereken nokta, Hürriyet’in TME’yle birlikte,
petrol ve hammaddeye bağımlı bir pazarda
faaliyet göstermesidir. En nihayetinde bunun
bir getirisi olarak, insanların doğrudan alım
gücünü etkileyen hammaddeye bağımlı bir
ekonomide, ekonomik ilişkilere odaklanmayı
tercih etmişlerdir. Bu nedenle, sözü edilen bu
geniş coğrafyada haberciliğe değil, ekonomik
ilişkilere odaklanan seri ilan ve reklam pazarı-
na el atmışlardır.
Hürriyet’in neden gazete ya da televizyon gibi
geleneksel yatırımlar yapmaktan kaçındığı
sorusunun bir diğer önemli cevabı da, kurulu-
şun, neredeyse bir ilke olarak, geleneksel ileti-
şim araçlarına yatırım yapmaktan uzak durma-
yı gerekli görmesiyle ortaya çıkmaktadır. Gö-
rüşme yapılan her iki Hürriyet yöneticisinin de
ısrarla vurguladıkları nokta, Hürriyet’in artık
geleneksel alanlara yatırım yapmak istemediği
olmuştur. Bunun en birincil nedeni, bir büyüme
stratejisi olarak hâlihazırda güçlü olduğu seri
ilan ve reklam pazarında yeni medya yatırımla-
rıyla devam etmek istemesi gelmektedir. Bu
noktada hatırlanması gereken bir diğer gelişme
ise yakın zamanda Hürriyet’in Radikal gazete-
sini kendi bünyesine dahil etmesidir. Daha
önce Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.
bünyesinde çıkan ekonomi gazetesi Referans,
DYH bünyesinde yer alan sol, liberal ve görece
genç bir kitleye hitap eden Radikal gazetesiyle
birleştirilerek Hürriyet’in çatısı altına alınmıştır.
Dayan ise sözü edilen bu durumu, geleneksel
mecralara yapılan yeni bir yatırım olarak gör-
mekten çok 2009 krizinin getirdiği olumsuz
koşullarda, DYH ölçeğinde düşünülürse, bir
kriz tedbiri olarak görmektedir. Dayan’a göre,
bir kriz tedbiri olarak Referans ve Radikal’in
Hürriyet çatısı altında birleştirilmesi geleneksel
mecralarda daha fazla büyümek istedikleri
anlamına gelmemektedir. Bu birleşmenin,
geleneksel alana dönük yeni bir yatırımdan çok
bir daralmaya işaret ettiği dahi söylenebilir
(Suzi Apalaçi Dayan’la Yapılan Görüşme
2011).
Hürriyet’in yatırım stratejilerinde gözettiği bir
diğer önemli nokta da özellikle seri ilan ve
reklam alanında girdikleri pazarda monopol,
bunun mümkün olmadığı durumlarda ise oli-
gopol bir aktör olmayı hedeflemesidir. Hürriyet
yöneticilerine göre, seri ilan ve reklam sektö-
ründe kârlılığı sağlayabilmenin en birinci şartı
pazarın büyük çoğunluğunu elinde bulundur-
maktır. Türkiye’de halihazırda bunu başarmış
olan Hürriyet, TME aracılığıyla bulundukları
pazar ölçeğinde monopol ya da oligopol bir
şirket olamadıkları noktada pazarı terk etme
yolunu izlemektedir. Nitekim bu nedenle TME
aracılığıyla Hürriyet, 2008 yılında oligopol bir
üstünlük elde edemediği Polonya pazarından
çekilmiştir (Suzi Apalaçi Dayan’la Yapılan
Görüşme 2009 ve 2011, Ahmet Özer’le Yapı-
lan Görüşme 2009).
Hürriyet’in çokuluslu ve bölgesel bir medya
aktörü olmasını sağlayan TME ortaklığı, bün-
yesinde sürdürülen seri ilan ve reklam araçları-
na bakıldığında, büyük ölçüde (% 88-89 gele-
neksel % 11-12 yeni medya) geleneksel medya
araçlarından oluşan bir bileşimi ifade etmekte-
dir. Fakat her fırsatta seri ilan ve reklam işinin
geleceğinin internette olduğunu vurgulayan
Hürriyet yöneticileri, 2009 krizinin ülkemize
nazaran daha güçlü hissedildiği Rusya ve Doğu
Avrupa ülkelerinde, geleneksel faaliyetlerde
frene bastıklarını ancak online hizmetlerde
bunu bilinçli olarak yapmadıklarını vurgula-
mışlardır:
“…her yerde frene basarken internette ke-
sinlikle frene basmadık çünkü bu işin ge-
leceği internettir. Dolayısıyla hem interne-
Hürriyet A.Ş. Örneğinde Yeni Medya Sektörü… (173-190)
187
tin 2010 yılında büyümesi hem de bizim
internet alanını genişletmemiz yüzünden
internetin payı arttı. Bunun artmasını da
zaten bekliyoruz önümüzdeki yıllarda.
Kriz olmasa bile, 3 yıl önce 3 yıl sonra in-
ternetteki pazar payı ne olur diye sorsay-
dınız, biz size zaten bu yıl için yüzde 12-
13 derdik, öyle bir öngörüde bulunabilir-
dik” (Suzi Apalaçi Dayan’la Yapılan Gö-
rüşme 2011).
Kısacası Hürriyet, büyük çoğunluğu geleneksel
yayınlardan oluşan TME’i satın alarak seri ilan
ve reklam sektörünün hızla geliştiği çok büyük
bir coğrafyada güçlü bir aktör olmayı hedefle-
miştir. İnternetin payının, pazardaki geleneksel
yayınların payıyla karşılaştırıldığında, gelecek
yıllarda gittikçe büyüyeceğini öngören Hürriyet,
internetteki bu hızlı gelişmeye ayak uydurma-
nın bir yolunun da mevcut pazarda güçlü bir
aktör olmaktan geçtiğini düşünmektedir.
Burada eklenmesi ve hatırlanması gereken bir
diğer önemli unsur da, Hürriyet bir yandan
internet üzerinden sağladığı hizmetleri gelişti-
rirken, interneti geleneksel mecradaki üstünlü-
ğe tercih etmemesidir. Bir başka ifadeyle Hür-
riyet, hem Türkiye hem de TME’nin faaliyet
gösterdiği pazarlarda, internetteki büyümeyi
geleneksel mecralardaki büyümeye alternatif
olarak görmemektedir. Her iki mecrayı da aynı
derecede önemsemektedir (Suzi Apalaçi Da-
yan’la Yapılan Görüşme 2011). Bir başka ifa-
deyle, yeni medyada büyümenin koşulu gele-
neksel medyadan uzaklaşmak değildir.
SONUÇ
Bir aile ortaklığında ve meslekten gazetecilerin
sahipliğinde yayın hayatına başlayan Hürriyet
gazetesi, sahiplik yapısı ve sürdürdüğü faaliyet-
ler açısından günümüze dek çok köklü deği-
şimler geçirmiştir. Küresel ölçekteki dönüşüm-
lerle paralel olarak değişen Türkiye’deki biri-
kim rejimi olgusu, Hürriyet gazetesinin öncele-
ri bir aile gazetesi, daha sonra holdingleşen bir
aile şirketi ve en nihayetinde medya dışı büyük
sermayenin bünyesine katılmış büyük bir med-
ya kuruluşu olmasında belirleyici etkilere sahip
olmuştur. Gazetenin pek çok alanda yatay
yoğunlaşma pratiklerine girmesiyle bir medya
kompleksine dönüşme eğilimi, 1994 yılında
Doğan Grubu’nun bünyesine katılmasıyla daha
da boyutlanmıştır.
Hürriyet’in DYH’nin bir iştiraki olmasının
önemi ise yeni mecralarda göstereceği faaliyet-
lerin çeşitlenmesinde ve boyutlanmasında ge-
rek duyduğu sermaye gücü açısından değerlen-
dirilmelidir. Ana faaliyet alanı olarak “yığın
gazeteciliğinin” artık ekonomik problemlere
çözüm sağlamadığı, hatta promosyon faaliyet-
lerinin çıkışsızlığı nedeniyle daha büyük sorun-
lara yol açmaya başladığı düşünüldüğünde,
farklı mecralardaki yatırımların finansmanı
açısından büyük bir holdingin yarattığı olanak-
lar oldukça önemlidir.
1990’lı yıllarda telekomünikasyon alanında
verilen hizmetler açısından devlet tekelinin
kaldırılması ve telekomünikasyon altyapısı
üzerinden sağlanan online hizmetlerin başla-
ması, Hürriyet’in yayıncılık faaliyetlerinde
yeni bir mecraya girmesine vesile olmuştur.
Online hizmetler kapsamında internet yayıncı-
lığının başlamasıyla beraber, kuruluşun seri
ilan ve reklam pazarında “yığın gazeteciliği”
döneminden beri sahip olduğu üstünlüğü inter-
net alanına da sürdürmesi olanaklı hale gelmiş-
tir. Hürriyet, internetin ülkede yaygınlaşmasıy-
la beraber, seri ilan ve reklam sektöründe gele-
neksel mecrada yürüttüğü faaliyeti yeni medya
alanına da taşıyarak ulusal çaptaki liderliğini
yeni medya alanında da korumuştur.
En başından beri kapitalist bir kuruluş olarak
Hürriyet, yöneticilerinin deyimiyle “işin gere-
ğinden dolayı” hep daha çok büyümeyi ve
ticari faaliyetlerini daha verimli sürdürmeyi
hedeflemiştir. Kapitalist pazar koşullarında,
seri ilan ve reklam sektöründe en büyük olmayı
hedefleyen kuruluş, hem yeni medya hem de
geleneksel medya sektöründe Türkiye ölçeğin-
de bunu önemli ölçüde başarmıştır. Şirketin
hedefleri açısından büyümenin sürdürülmesi
için, ulusal çapta sürekli hale getirilen oligopol
rolün yurtdışına da taşınması planlanmıştır.
Bu koşullar altında uluslararası alana açılmayı
hedefleyen Hürriyet, yine geleneksel olarak
deneyimli olduğu seri ilan ve reklam sektörün-
de, kapitalist rekabet koşullarının dünyanın pek
çok yeriyle karşılaştırıldığında yeni olduğu
söylenebilecek eski Doğu Bloku ülkelerinde
faaliyet gösteren TME’yi satın almıştır. Büyük
çoğunluğu henüz geleneksel yayınlardan olu-
şan ama yeni medya alanında her geçen yıl
daha da güçlenen TME’yle birlikte Hürriyet,
Dostları ilə paylaş: |