Karakalpak tüRKÇESİndeki tip terimleri



Yüklə 190,23 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/6
tarix20.09.2017
ölçüsü190,23 Kb.
#910
növüYazı
1   2   3   4   5   6

Karakalpak Türkçesindeki Tıp Terimleri

5

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 13, 2012

Girtiy-,  < T. gir-t-iy- (f.)  Hastalık veya başka bir 

sebeple gözün küçülmeye başlaması.



Glyukoza, < Fr. glycose (is.) Glikoz.

Gübirtkeyli, < T. gübirt+key+li ? (is.) Tırnağa düşen 

irinli yara, tırnak yarası hastalığı.



  X

Xalat,  < R. xalat   (is.) 1. Doktorların vb. giydiği 

beyaz önlük. 2. Hastanede hastaların giydiği 

gömlek.

Xana,   (is.)  < Far. hâne  ağız.  İnsanın iç organları 

(yürek, ciğer vb.)



Xirurgiya,  < R.  hirurgiya (is.) 1. Cerrahî, 

operatörlük (tıpta). 2. Hastayı ameliyat 

yoluyla iyileştirme, operasyon, ameliyat.

Xirurgiyalıq, < R. hirurgiya lıq  (sf.) 1. Ameliyatla 

ilgili, operasyona özgü. 2. Ameliyat 

sırasında kullanılan alet. 3. Ameliyat yolu 

ile yapılan, ameliyatla gerçekleştirilen.



Xloroform,  < Fr. chloroforme (is.)  Kloroform 

maddesi.


Xolera, < Fr. choléra (is.) Kolera hastalığı.

Xoletsistit,  < R. xoletsistit   (is.)  Öd kesesinin 

şişmesiyle kendisini gösteren hastalık, 

kolesistit. 

I

Ilañ, < T. ? (is.) Hastalık, ağrı. 

Ilañla-, < T. ılañ+la- (f.) Hastalanmak, dert sahibi 

olmak.


Ilañlan-,< T. ılañ+la+n- Ilañla-  fiilinin dönüşlü 

şekli.


Iñqıl-sıñqıl,  ,< T. Yansıma söz (is.)  Yatıp kalkan 

hasta, sağlığı tam yerinde olmayan.



Isıtpa, < T. isit- (ED, 243a) ısıt-pa (is.) Sıtma hastalığı. 

  İ

İlik,  < T.  il- (?i:l-) (ED, 125b) il-ik  (zf.) Hastalık; zarar, 

ziyan.


İllet, < Ar. illa (is.) İllet, hastalık, ağrı. *İllet tap-: 

Bozulmak, arıza yapmak; hastalık bulmak, 

hastalanmak.

İlpilde-,  < T. Yans. (f.)  Hastalıktan dolayı halsiz 

düşmek, dermansız kalmak.



İnvalid, < R. invalid (is.) Hasta, malûl; işe yaramaz.

İşqısta,  < T. iç (ED, 17a)+ kıs(ED, 665b)-ta (zf.)  Hasta, 

dertli, kaygılı, üzgün.



İşqıstalıq,  < T. iç (ED, 17a)+ kıs (ED, 665b)-ta+lıq (is.) 

Dertli oluş, kaygılı oluş, üzgün oluş.



İyne, < T. yigne (ED, 913a) (is.) İğne. 

İyt jegi:

 

< T. it + yé:- (ED, 869b)-g+i (bir.is.)  Bir tür 

hastalık, it yarası. *İyt tiy-: din. Birinin gözü 

hastalanmak, gözü akmak.

  J



Jaq , < T. (is.) Alt çene kemiği.

Jaqbas, < T. yaq+bas (bir. is.) Zaman zaman çıkan 

ve depreşen eski hastalık.



Jaqsar-, < T. yaqşı+ar- (f.) 1. Eskisine göre daha iyi 

bir durma gelmek, iyileşmek. 2. Hastalıktan 

kurtulmak, iyileşmek.

Jaqsı bol-, < T. yahşı +bol- (bir.f.)  Hastalıktan 

iyileşmek, düzelmek.



Jatır,  < T. yat- (ED, 884a) yat-ır (is.) Rahim, dölyatağı.

Jatıs,  < T. yat- (ED, 884a) yat-ıs (is.) 1. Hastalık 

sebebiyle yorgan döşek yatma, yatış. 2. 

Hareketsizlik, hiçbir iş yapmama, yatıp 

durma.


Jatqar-,  < T. yat- (ED, 884a) yat-qar-  (f.) 1. Hastayı 

hastaneye yatırmak. 2.  ağız. Yedi yaşındaki 

erkek çocuğu sünnet ettirmek.

Jazıl-,  < T. yaz-ıl-  (f.)  Hastalıktan iyileşmek, 

sağalmak.



Jegi,  < T. yé:- (ED, 869b) ye-g+i (is.) Vücuttaki yaygın 

yara, kangren.



Jegidey, < T. yé:- (ED, 869b) ye-g+i+dey (sf.) Kangren 

gibi, kangrene benzer.



Jınıs,  < Ar. cins (is.) Erkek veya dişilerin cinsiyet 

organı.


Jinlixana, < Ar.+Far. cinn+ hâne (bir.is.) Tımarhane, 

delilerin tedavi edildiği yer.



Jötel,   1. Solunum yollarının, ciğerin 

üşütülmesi sonucu oluşan hastalık. 2. 

Üşütmekten dolayı sesini kaybetmiş insanın 

az çok sesini çıkararak konuşması.*Kök 



jötel:  Ağır “jötel” (solunum yollarının 

üşütülmesi) hastalığı.



ʿ

 



F. Tokat

6

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 13, 2012

Jötel-,  < ? (f.)  Üşütmek, solunum yollarını 

üşütmek, hastalanmak.



Jötelle-, < ? jötel+lebk. Jötel-

Jötellen-,< ? jötel+le-n- Jötel- fiilinin dönüşlü şekli.

Jötelles-, < ? jötel+le-s- Jötel- fiilinin işteş şekli.

Jötellet-, < ? jötel+le-t- Jötel- fiilinin ettirgen şekli.

Jötelt-, < T. jötel-t- Jötel- fiilinin ettirgen şekli.

Jötkir-,  < T. jöt-kir-  Yansıma söz (f.)  Arada sırada 

“jötel” (soğuk algınlığı) hastalığına 

yakalanmak ve o halde ses çıkarmak.

Jötkirik, < T. yöt-kir-ik bk. Jötel.

Jötkirin-, < T. yöt-kir-in- Jötkir- fiilinin dönüşlü şekli.

Jötkiris-, < T. yöt-kir-is- Jötkir- fiilinin işteş şekli.

Jötkirit-, < T. yöt-kir-it- Jötkir- fiilinin ettirgen şekli.

Juq-, -ğı, < T. (f.) Bir şeyin başka bir şey üzerinde 

leke bırakması. 2.  Hastalığın birinden 

başkasına geçmesi, sirayet etmek.

Jürek,  < T. yürek (ED, 905a) (is.)  Yürek, göğüste 

yer alan ve kan pompalayan organ, kalp. 



*Jüregi aynı-: Midesi bulanmak, kusacağı 

gelmek.


Jürekle-,  < T. yürek (ED, 905a) jürek+le-  (f.)  Yüreği 

ağrımak, yüreği sıkılmak, sıkmak.

  K

Kal, < R. kal “necaset, ters, gübre” (RTS) (is.) Bağırsakta 

bulunan ve tuvalette dışarıya atılan dışkı.



Karantin,  < İt. quarantina

 

(is.) 1. Karantina, 



hastaları belli bir süre sağlıklı olanlardan 

ayırma işi. 2. Bulaşıcı hastalığa yakalanmış 

olanları sağlık açısından kontrol etme 

noktası.


Kele: Kele bol-, < T. kel- (ED, 715a) kel-e+bol- (bir.f.) 

Hastalıktan kurtulmak, iyileşmek. 



Kemlik,  < T. kem (ED, 720b) kem+lik   (is.)  Sıkıntı, 

hastalık, dert.



Kesel, < Ar. kesel

 

(is.) 1. Hasta. 2. ağız. Dert, sıkıntı. 



*Kesel bol-: Hasta olmak, hastalanmak. 

Qoyanşıq kesel: Ağızdan köpük çıkarıp 

bayıltan bir hastalık, sara.



Kesellen-, < Ar. kesel+le-n-

 

(f.) Hastalanmak.



Kesellik,  < Ar. kesel+lik

 

(sf.) Hastalık, hasta oluş. 



*Nerv keselliği: Sinir hastalığı.

Keselxana, < Ar + Far. kesel+hâne (bir.is.) Hastane.

Kewil sora-: < T. köñül + sora- (bir. f.)  Gönlünü, 

hatırını sormak; hastanın, dertlinin halini 

sormak.

Kindik,  < T. kindik (DS, 2873)  (is.)1.  Göbek, göbek 

bağı.  2.  Karnın ortasında bulunan delik 

kısım, göbek. 3. Kuş midesinin (kursağının) 

bir bölümü. *Kindik şeşe: Yeni doğmuş 

bebeğin göbeğini kesen kadın, göbek 

annesi.


Klizma,  < R. klizma (is.) 1. Şırınga.  2.  Şırınga 

yoluyla makattan su veya sıvı verip 

bağırsakları temizleme işi.

Klinika,  < Fr. clinique (is.) Klinik.

Klinitsist,  < R. < Fr. clinique (is.)  Klinikte çalışan 

doktor.


Kodeyin, < Fr. codéine (is.) Kodein ilacı, afyondan 

çıkarılan ve öksürüğü kesmeye yarayan bir 

alkaloit.

Kompress,  < Fr. compresse (is.)  Yaraya, ağrıyan 

yere ılık su vb. şeylere batırılarak uygulanan 

mendil, pamuk gibi şeyler, kompres.

Kompressor, < Fr. compresseur (is.) Kan damarlarını 

sıkıştıran alet, kompresör.



Konsilium,  < R. < Fr. consultation (is.)  Bir hastalığı 

tam olarak teşhis etmek için değişik 

branştaki doktorların bir araya gelmesi, 

konsültasyon.



Köksaw,  < T. kök+sa-w (is.)  Akciğer hastalığı, 

verem.


Köşir-,  < T. köş-ir-  (f.)  Hastanın iyileşmesi için 

tütsü yakmak.



Köz,  < T.  kö:z (ED, 756b) (is.)  İnsan veya diğer 

canlıların görme organı, göz. *Köz äynek: 

Gözlük.  Köz jum-: Ölmek, dünyaya 

gözlerini kapatmak. Közdiñ qaraşığı: Göz 

bebeği, gözün ortasındaki yuvarlak siyah 

kısım.  Közi şıq-: Gözü çıkmak, görmez 

olmak. Közi şıqqır: Gözü çıksın anlamında 

beddua. Gülli köz: Ak düşmüş göz; gözüne 

ak düşen kişiye halk, “gözünün gülü var” 

diye de söyler. Segiz köz: Bel omurgasının 

kuyruk sokumu ile birleştiği yer. Tawıq köz: 



Yüklə 190,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə