Selma Gülsevin
Karadeniz Araştırmaları • Kış 2013 • Sayı 36 • 207-‐222
KARAY TÜRKÇESİNİN KENDİSİNE HAS ÖZELLİKLERİ
VE TÜRK LEHÇELERİ ARASINDAKİ YERİ
Selma Gülsevin
*
Özet
Karayca, günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Türk lehçe-‐
lerinden biridir. Bugün çok az sayıda konuşuru bulunan Karayca, artık günde-‐
lik yaşamda kullanılan bir dil olmaktan çıkmıştır. Karaylar, mensup oldukları
dinin de etkisiyle genellikle izole bir hayat sürmüşler ve böylelikle dillerinin
özelliklerini uzun süre muhafaza edebilmişlerdir.
Kıpçak grubu lehçelerinden biri olup üç ağzı olan Karaycanın yazı dilinin
Troki ağzına dayandığı kabul edilmektedir. Karayca gerek “kendi içindeki özel-‐
likler”, gerek “taşıdığı arkaik özellikler”, gerekse Kıpçakçanın yanı sıra “Oğuzca
ile bazı paralellikleri” bakımından son derece ilgi çekicidir. Bu sıra dışı özellik-‐
lerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Karaycanın kendine has özelliklerinden belki en önemlisi sözdiziminde
görülmektedir. Genel olarak devrik cümle yapısının hâkim olduğu Karaycada
kelime gruplarında da devrik yapı yaygındır. Sayı adlarıyla oluşturulan sıfat
tamlamalarında ismin çokluk eki almaması genel Türk dilinin kuralıyken bu
durumda Karaycada çokluk eki kullanılabilmektedir. “Zamir+es”, “zamir+de”
gibi belirsizlik zamiri yapan özel yapılara sahiptir.
Karaycada Eski Türkçe bazı unsurlar korunmuştur: ıy-‐ ‘göndermek’, yer-‐
sub ‘vatan’, kol-‐ ‘istemek’ vb. Bunun yanı sıra, Eski Türkçede sıfat tamlaması
tarzında kurulan bazı isim tamlamaları (Türk bodun ‘Türk milleti’) Karaycada
da aynı yapıdadır (koyanlar ulus ‘tavşan halkı, tavşanlar’.
Bir Kıpçak lehçesi olmasına rağmen Karaycanın Oğuzca ile paralellikleri
de vardır. Bazı kelimeler için Kıpçakça değil de Oğuzca olan sözler tercih edil-‐
miştir (Kıpçakça: tüşün-‐ / Oğuzca: aŋla-‐; Karaycada kullanılan şekil: anla-‐). Bi-‐
rinci teklik kişi zamirinde ilgi ekli çekimin -‐m’li (menim) olması, ‘bu’ zamirinin
başındaki ‘b’ sesinin hâl ekleriyle çekimlenirken ‘m’ye dönmemesi (bunça, bun-‐
da) bu paralelliklerdendir.
Anahtar Kelimeler: Karay Türkçesi, Kıpçakça, Oğuzca
Abstract
Karaim is one of the Turkic dialects that face extinction. Karaim, which
has so few speakers today, is not a language used for daily needs anymore.
Karays have led isolated life styles due in part to their religion and been able to
protect the characteristics of their language.
Karaim, a Kipchak dialect, has three accents and the literary language is
based on Troki accent. Karaim attracts so much attention in terms of its “own
characteristics”, “archaic characteristics” as well as “parallelisms with Oghuz”
besides Kipchak features. Some of its odd features can be summarized as follow:
*
Dr. Okt. Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, selmagulsevin@gmail.com
Selma Gülsevin
208
One of its own characteristics, perhaps the most crucial, is seen in its syn-‐
tax. In Karaim, which has inverted syntax commonly, inversion in word groups
is also quite common. While it is a common rule for Turkic languages that
nouns in adjective clauses with numbers are not added a plural suffix, this suffix
could be used in Karaim. It has special structures like “pronoun +es” and “pro-‐
noun +de” which make indefinite pronouns.
Some Old Turkic elements have been protected in Karaim such as ıy-‐ ‘to
send’,yer-‐sub ‘country, homeland’, kol-‐ ‘to want’. Besides, some noun clauses
that were made in the form of adjective clauses (Türk bodun ‘Türk milleti’)
have the same structure in Karaim as well (koyanlar ulus ‘tavşan halkı, tavşan-‐
lar’).
Though it is a Kipchak language, Karaim has some parallelisms with
Oghuz. For some words Oghuz words are used instead of Kipchak words (Kip-‐
chak: tüşün-‐ / Oghuz: aŋla-‐; Karaim: anla-‐). That first person singular pronoun
is inflected with -‐m (menim) and that ‘b’ sound in ‘bu’ pronoun is not converted
into ‘m’ while inflected with case suffixes (bunça, bunda) are two of these paral-‐
lelisms.
Key Words: Karaim, Kipchak, Oghuz
Karaylar, genel kabullere göre Hazar devletinin içinde yer alan gruplardan
biridir. Köken itibariyle Türk olup Orta Asya’dan gelmiş olan Hazarlar, M.S.
VI.-‐XI. yüzyıllar arasında Hazar denizi ile Karadeniz arasındaki bölgede, İdil
boyunda devlet olarak yaşamışlardır.
İçerisinde birçok dinin birlikte yaşama imkȃnı bulduğu Hazarlarda Gök
Tanrı inancı, Hıristiyanlık, İslamiyet ve Musevilik yanyana yaşamakla birlik-‐
te devletin resmî dini Musevilik olmuştur. Başlangıçta bir Musevi mezhebi-‐
nin adı olan Karai/Karay kelimesi, XX. yüzyıl başlarından itibaren bir
Kıpçak şivesini konuşan topluluğun adını ifade eder olmuştur. Bugün Karay
denilince bir Türk boyu olan Karaylar akla gelmektedir.
Karai/Karay kelimesi, Yahudi literatüründeki ananeyi, yani sözlü ge-‐
leneği kabul etmeyen, sadece Tevrat’ı kabul eden Musevilik mezhebi men-‐
suplarına verilen isimdir. Günümüz Karay Türklerinden bazıları, kendileri-‐
ne Yahudi dedirtmedikleri gibi, Museviliğin bir mezhebi tanımlamasını da
kabul etmemektedirler.
Şu anda Amerika’da, Avrupa’da, İsrail’de, Mısır’da, Rusya’nın çeşitli
yerlerinde yaşayan Karailerin kesin nüfusu tesbit edilmiş değildir. Bütün
dünyada elli bin kadar Karai inancında nüfus olduğu tahmin edilmektedir.
Bunların arasında kendini Türk olarak ifade edenlerin sayısı sadece iki bin
kadardır. Günümüzde Türk Karayların yoğunlukta yaşadıkları yerler Lit-‐
vanya, Polonya, Kırım ve İstanbul’dur.
Karay Türkçesi
209
Karay Türkçesi
Etnik, coğrafi veya dil özelliği farklılıklarına göre yapılmış olan Türk lehçe-‐
leri tasniflerinde Karayca; etnik bakımdan “Kıpçak; Kıpçak-‐Polevets”, coğrafi
konum olarak “Batı; Kuzeybatı; Karadeniz-‐Hazar çevresi”, dil özellikleri
bakımından da “tav; tavlı; kalgan” grupları içinde gösterilmiştir (EREN
1983).
Türkologlar tarafından Kıpçakçanın bir kolu gösterilen Karayca, aslen
Kırım bölgesinde şekillenmiş olmakla birlikte, farklı 3 bölgede nispeten
farklılaşmış 3 ağza ayrılmıştır. Bunlar:
1. Troki ağzı
2. Haliç-‐ Lutsk ağzı
3. Kırım ağzı
Eski yazmalar ve edebî metinler daha çok Troki ağzında olduğundan
bu ağız Karaycanın esas dili kabul edilir. Bunlardan Kırım ağzı zamanla
Kırım Tatarcası içinde asimile olmuştur. Kırım ağzının edebî ürünleri, Troki
ağzıyla yazıya geçirilmiştir. Troki ağzı ile Haliç-‐Lutsk ağzı arasındaki farklar
araştırıcalar tarafından daha önce belirlenmiştir. (MUSAYEV 2002; GÖKÇE
2000; TEKİN-‐ÖLMEZ 2003; DUBINSKI 1994). Belirlenmiş olan bu farklar
şunlardır:
Ses Bilgisi Farkları
TROKİ
HALİÇ
öl-‐
ö
e
el-‐
tüvül
yürü-‐
ü
i
tivil
yiri-‐
kıl-‐
ı
e
kel-‐
kelgänlär
ä
e
kelgenler
kamçu
üçün
çıx-‐
ç
ts
kamtsu
itsin
tsık-‐
can
cıns
c
dz
dzan
dzıns
kümüş
eşik
ş
s
kimis
esik
büvräk
üvrän-‐
uvul
v
w
biwrek
iwren-‐
uwul
barmax
kutxar-‐
x
k
barmak
kutkar-‐
enli
nl
ll
elli
tiri
til
ti
ki
kiri
kil – til
yädi
keldi
kündüz
dI
gI
yägi
kelgi
kingiz
atäy
maya
barıyız
ŋ
n
atan
mana
barınız
Selma Gülsevin
210
Söz Varlığındaki Farklılıkar
1. Bazı kavramlar için iki ağızda farklı kelimeler vardır.
‘kuyu’
: Trok. kuyuv Hal. kuyduk
‘inek’
: Trok. sıyır Hal. inäk
‘kapı çalma’
: Trok. yançılma Hal. kakma
2. Bazı kelimeler iki ağızda farklı anlamlara sahiptir.
sekirmäk, sekirmek:
Trok. ‘dans’
Hal. ‘sıçrama’
tozdurğuç, tozdurguts: Trok. ‘kalbur makinesi’ Hal. ‘çekiç’
çapma, tsapma:
Trok. ‘vurmak’ Hal. ‘koşmak’
3. Bazı kelimelere tek bir ağızda rastlanır.
Hal. bilgi ‘nişanlıya verilen hediye’
Hal. panair ‘panayır’
Hal. maxrama ‘ölmüş bir kadının yüzüne örtülen örtü’
Trok. kulaçlama ‘sokakları arşınlamak’
Trok. kopta ‘köfte’
Çoğu dinî metin olan Karayca eserlerin büyük bölümü İbrani harfleri
ile yazılmıştır. Bunun dışında Kiril ve Latin harfleri de Karayca metinlerde
kullanılmıştır. Bugün Litvanya’da Troki ağzına dayanan Karayca eserler
yayınlanmaktadır. Bu metinler, Litvanya’da kullanılan Latin harflerine göre
düzenlenen alfabe ile yazılmaktadır. Sovyetler Birliği döneminde basılmış
Karayca metinlerde Kiril harfleri kullanılmıştır.
Karayların dili incelenme veya üzerinde çalışılma bakımından fazla
şanslı olmamıştır. Karaylarla ilgili çalışmalar 17. yüzyılda başlamış olsa da
bu ilk çalışmalar onların dilleri üzerine değil, dinleri üzerinedir (GÜLSEVİN
Selma 2010: 20-‐22). Son yıllarda bu lehçe üzerine yapılan çalışmalar
artmıştır. Eva A. Csato, David Nathan ve Karina Firkaviçiute tarafından
“Spoken Karaim” adlı, metinlerin seslendirildiği bir CD hazırlanmıştır.
Ayrıca Eva A. Csato yönetiminde İsveç’teki Upsala Üniversitesi tarafından
Karayca öğretmek amacıyla Troki (2000), Kırım (2004) ve İstanbul’da
(2006) yaz kursları düzenlemiştir. Timur Kocaoğlu, Troki diyalekti üzerine
bir çalışma yayınlamıştır (KOCAOĞLU 2006). Bu çalışmada hem Karaylar ve
Karayca hakkında bilgiler sunulmuş, hem de çok sayıda Karayca cümle Lit-‐
van alfabesiyle, transkripsiyonuyla ve İngilizceye tercümesiyle verilmiştir.
Türkiye’de Şaban Kuzgun, Erdoğan Altınkaynak ve Yaşar Kalafat’ın Ka-‐
rayların tarihi ve kültürleri üzerine çalışmaları vardır. Dillleri üzerine ise
Tülay Çulha, Özlem Kazan, Faruk Gökçe, Gündüz Polat, Sema Doğrusöz,
Selma Gülsevin’in yaptığı lisansüstü tezleri bulunmaktadır. TRT tarafından
Karayları tanıtan belgesel niteliğinde iki bölümlük bir program da
hazırlamış ve yayınlanmıştır (http://www.ozu-‐turk.com).
Karay Türkçesi
211
NOT:
Bu makalede Karaycanın Troki diyalektine ait veriler değerlendi-‐
rilmiştir. Kullanılan Karayca kelime ve şekillerin alındığı metinler,
referansları verilirken numaralandırılmıştır. Metin numaralarına
göre kaynaklar aşağıda gösterilmektedir:
I.
METİN
FIRKOVIČIUS, Mykolas, Mien Karajçe Ürieniam, Vil-‐
nius 1996
II.
METİN
FIRKOVIČIUS, Mykolas, Karaj Koltchaları, Vilnius
1993
III.
METİN
FIRKOVIČIUS, Mykolas, Šelomonun Mašallary (Sü-‐
leyman’ın Meselleri), Türk Dil Kurumu Yayımları,
Ankara 2000,
IV.
METİN
FIRKOVIČIUS, Mykolas, Karaj Dinliliarnin Jalbarmach
Jergialiari, 1 Bitik, Lithuania 1998
V.
METİN
KOCAOĞLU, Timur, Karay, The Trakai Dialect, 2006
VI.
METİN
FİRKAVİÇİUTE, Karina, Čypčychley Učma Trochka,
Lietuva Karaylarnyn Jyrları, I Trakus PaukščPlasno-‐
siu, Lietuvos Karaimu Poezija, Vilnius 1997, 239
VI.
METİN
DUBİNSKİ, Aleksander, Caraimica, Warszawa 1994
KARAY TÜRKÇESİNİN KENDİSİNE HAS BAZI ÖZELLİKLERİ
Karaycada, diğer Türk lehçelerinde karakteristik olmayan bazı ses, şekil,
dizim, söz veya anlam özellikleri bulunur. Bunlar:
1. +lIk ekinin genel Türk dilindekinden farklı bir işlevi daha vardır. Bu
ek meyve adlarına geldiğinde ‘yetiştiği ağaç’ anlamında kelimeler yapmak-‐
tadır: incir+lik ‘incir ağacı’ (III.89); alma+lıx (I.67)‘elma ağacı’
2. Türk dilinin genel bir özelliği, sayı adlarıyla kurulan sıfat tamlama-‐
larında, tamlanan ismin çokluk eki almamasıdır. ‘Yedi Cüceler’, ‘Kırk Hara-‐
miler’ gibi kalıplaşmış bazı yapılar dışında, bu özellik bütün Türk lehçeleri-‐
nin ortak yönüdür. Karaycada ise, Türk lehçelerinin bu genel kuralının ak-‐
sine, sayı adlarıyla yapılan sıfat tamlamalarında, tamlanan isim çokluk ekini
de alabilmektedir: eki uçlar ‘iki uç’ (III/93); üç dunyalar ‘üç dünya’ (II/50);
üç süvärlär ‘üç sevgili’ (VI/24)
Şu örnekte de sayı adı kullanılmamasına rağmen iki, çift anlamına ge-‐
len ‘koş’ kelimesi kullanılmış bu kelime de çokluk gösterdiği hâlde ar-‐
kasından gelen isme çokluk eki getirilmiştir: koş uvuçlarına ‘iki avcuna’
(III/93)
3. ‘Saat’ söylenirken iki ayrı tercih görülmektedir.
3.1. Türk lehçelerinde yaygın olan dizime uygun olarak sahat yädidä
‘saat yedide’ (V/52) de denilebilir.
3.2. Ayrıca, sıra sayı sıfatı ile tamlama da yapılabilir: birinçi sahatta
‘saat birde’ (I/44); beşinçi sahatta ‘saat beşte’ (I/44)
Selma Gülsevin
212
4. Belirsizlik zamiri yapan iki değişik yapı vardır:
4.1. “ZAMİR+es” yapısı
Ne-‐es anuz yançıldı, kaydan-‐es üç atuv tuyuldu, kimni-‐es ol
söskändirdi, kaysı-‐es er kişi kaçıp aylandı, terk kötürülüp keyrä-‐es kaçtı,
kepkenätä kim-‐es eşigimä kip yançat ‘Bir anda bir şey kırıldı, bir yerden
üç atış duyuldu, o birini korkuttu, bir yerden bir erkek kaçıp düştü, hızla
kalkıp bir yere kaçtı, o anda biri kapıma kuvvetlice vurdu’ (I/99)
4.2. “ZAMİR+de” yapısı: Bu yapı zamir için yokluk-‐olumsuzluk ifade
eder.
Bundan men oyanam: azbartın kişi-‐de yoxtur, kişinin-‐de yısunu kö-‐
rünmit, nemedän-‐de korxunç yoxtur, bir-‐de kişi ürümit ‘Bundan sonra
ben uyanıyorum: avluda hiç kimse yok, hiç kimse görünmüyor, korkunç
hiçbir şey de yok, biri de yürümüyor’ (I/99)
5. Karaycada yabancı dillerin etkisiyle “dişillik” gösteren +ÇA ve +kA
eklerin kullanılmakta olduğunu da düşünenler vardır. Günay Karaağaç ise
bunlardan” +çA” ekinin, Türkçe eçe kelimesinin kısalarak ekleşmiş bir biçi-‐
mi, “+kA” ekinin ise yine Türkçe aka/eke kelimesinin kısalarak ekleşmiş bir
biçimi olduğunu söylemektedir (KARAAĞAÇ 1989).
+çA : biy+çä ‘ece, kadın hükümdar’ (VI/46); dost+ça ‘(kadın)
dost’ (I/118); yubiy+ça ‘ev sahibesi’ (VII/237)
+kA
: ağalıç+ka ‘küçük hanımefendi’ (III/61)
6. Karaycanın diğer Türk lehçelerinden en farklı yönü söz diziminde
görülür. Özellikle kelime gruplarının dizilişindeki farklılıklar, Karaycanın
söz dizimi bakımından müstakil olarak incelenmesini gerektiren bir yönü-‐
dür:
6.1 Türk dilinde belirtili isim tamlamalarında unsurların yeri değişe-‐
bilmektedir. Ancak, Karaycada bu durum çok sıklıkla görülmektedir: Ki
tersligi tentäklärnin öltürür alarnı; da yanğılışlığı telilärnin yox etär
alarnı. ‘Böylece ahmakların itaatsizliği onları öldürecek, akılsızların yol-‐
dan çıkmışlığı onları yok edecektir.’ (III/52)
6.2. Türk dilinde sıfat unsurunun önde, isim unsurun arkada olması
çok temel bir kuraldır. Ancak Karaycada bunun bile değiştiği örnekler gö-‐
rülebilir: Bulutlar da yel da yamğur yoxtur; aläy kişi maxtanadoğon yal-‐
ğan bernä bıla. ‘Yalan hediye ile övünen kişi, bulutlar, yel ve yağmurun
olmayışı gibidir.’ (III/86)
7. Karaycanın söz varlığı Eski Türkçe döneminden beri yaşatılan Türk-‐
çe kelimelerin (yer sub ‘vatan’) yanı sıra Kıpçakça ve Oğuzca (kibik ‘gibi’,
körä ‘göre’, uçuz ‘ucuz’) unsurlarla doludur. Tarih boyunca etkileşim içinde
oldukları Arapça (kabul ‘kabul’) ve Farsça (terejä ‘pencere’, bezirgän ‘be-‐
zirğân, tüccar’) kelimelerin yanı sıra, Musevilikleriyle ilgili olarak İbranice
(alhem ‘kutsal ruh’, debexa ‘kurban, hayır’) kelimeler de Karaycada yer alır.
Karay Türkçesi
213
15. yüzyılın başından itibaren de Slav dillerinden (peç ‘soba ’, osmak ‘madeni
para’) alıntılar yapılmıştır.
KARAYCANIN TÜRK LEHÇELERİ ARASINDAKİ YERİ:
1. Karaycadaki Arkaik Özellikler:
Karaylar çevrelerinde pek bulunmayan, makbul karşılanmayan bir mezhebe
bağlı oldukları için; sık sık başka toplumların yadırgamaları, hatta düş-‐
manlıkları ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum onların ya topraklarını
tamamen terk etmelerine ya da daha izole bir hayat sürmelerine sebep ol-‐
muştur. Bu izolasyon, dillerinin başka Türk lehçelerinden etkilenmesini de
nispeten engellemiştir. Her ne kadar Kırım’da kalanların dili Kırım Tatar-‐
casının içinde eridiyse de, Litvanya ve Polonya’ya gidenlerin dilinde eski
özellikler uzun süre muhafaza edilmiştir. İlk olarak Mustafa Öner Karayca-‐
daki Eski Türkçe unsurlara dikkatleri çekerek 10 kelime (yer-‐sub vatan’, boy
‘yalnız, tek, müstakil’, tiril-‐ ‘yaşamak’, astrı ‘çok, pek çok’, biyän-‐ ‘sevinmek,
memnun olmak, neşelenmek’, kérti ‘gerçek, düzgün’, kol-‐ ‘istemek’, sortun
‘sonra’, térk ‘tez, çabuk’, tabu ‘teşekkür, minnet’) vermiştir (ÖNER 2000).
Mustafa Öner’in verdiklerine ek olarak, bu çalışmamımızda başkaca Eski
Türkçe unsurların da bulunduğunu tespit ettik. Eski Türkçedeki şekilleri ile
Karaycada muhafaza edilmiş özellikler şunlardır:
1.1. Tamlama: Günümüzde isim tamlaması şekliyle (İSİM / İSİM +
İYELİK) kurulan fakat Köktürkçede belirtileni iyelik eki almayan tamlama-‐
lar vardır: türük bodun ‘Türk milleti’ (Köl Tigin, Güney Cephesi, 7. satır),
gibi. Karaycada ‘ulus’ kelimesiyle yapılan tamlamalar Köktürkçede de oldu-‐
ğu gibi sıfat tamlaması dizilişiyle kurulmaktadır: Türk uluslarnın eski tilläri
‘Türk uluslarının eski dilleri’ (I/5); kumurstxular ulus ‘karınca halkı,
karıncalar’ (III/94); koyanlar ulus ‘tavşan halkı, tavşanlar’ (III/94)
1.2. ıy-‐ ‘göndermek’ fiili: Eski Türkçe metinlerde ‘göndemek’ an-‐
lamında ıd-‐/ıt-‐ fiili (Köl Tigin Doğu Cephesi, 6. satır; Köl Tigin Doğu Cephesi
40. satır; Bilge Kagan Doğu Cephesi 35. satır) geçmektedir. Buradaki d/ sesi
daha sonra Oğuz, Kıpçak ve Karluk lehçelerinde y/ sesine dönüşmüştür.
Günümüz lehçelerinde ıy-‐ şekline rastlanmamaktadır. Bunun yerine, bu
fiilden genişlediği düşünülen iber-‐ / yiber-‐ (<< ıd-‐a ber-‐) şeklinin devamları
kullanılmaktadır (Türkmence iber-‐, Kazakça jiber-‐, Kırgızca ciber-‐, Özbekçe
yübar-‐ vb.). Bu anlamda ayrıca gönder-‐/kündir-‐; yolla-‐/coldo-‐ fiilleri de kul-‐
lanılmaktadır. Eski Türkçe yazıtlarda geçen ıd-‐ şeklinin devamı ise Karay-‐
cada bulunmaktadır: Kimgä anı iyat? Anı innasına iyat. “Onu kime gönderi-‐
yor? Onu ninesine gönderiyor.” (I/42); Maxtavludur Sen Küçlü Tenrimiz Biyi
ol bütün dunyanın, ki yarattıy oşol dunyanı yoxtan barğa da tergeysin anı da
köndäräsin anı şävahatıy bıla da artıxsı haşgaxäynı iydiy bu yuvuz dunyağa
cınsına ol adamnın. “Bütün dünyanın efendisi olan güçlü Tanrımız, sen
övülmeye layıksın, bu dünyayı yoktan var ettin ve onu kontrol edersin, şe-‐
faatini yollarsın, bu kötü dünyaya, insanoğluna kanadını gönderdin.” (II/9);
İyädir kırxınların çağıradır; biyik orunları üstünä şaharnın. “Hizmetçilerini
Selma Gülsevin
214
gönderir, şehrin yüksek yerlerinden seslenir” (III/62); Süvgän dostuna ol
anı iyädir. “Onu sevgili dostuna gönderiyor.” (VI/86)
2. Karaycanın Oğuzca İle Paralellikleri:
Karayca bütün Türkologlar tarafından bir Kıpçak lehçesi olarak verile-‐
gelmektedir. Bu doğru olabilir. Ancak, bazı durumlarda Karaycayı Kıpçakça
değil de Oğuzca ile paralellik içinde görürüz. Yani, Karaycadaki bazı özellik-‐
ler Kıpçakçada olması gereken gibi değil, Oğuzcadaki gibi gelişmiş veya
yerleşmiştir.
Kıpçak gruplarının Oğuzca ile münasebetleri farklı olmuştur. Kırgız,
Kazak, Nogay ve Karakalpak Türkçesinde Oğuzcayla paralellik gösteren
özellikler, eski Türk yazı dilinden kalan uzantılardır. Tatar ve Başkurt Türk-‐
çesindeki benzerliklerden bazıları, Osmanlı dönemindeki yazı dilinin kültü-‐
rel etkisidir. Karay, Karaçay-‐Balkar, Kumuk ve Kırım Tatarcasındaki Oğuzca
ile paralelikler ise hem Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki ilişkiler hem de
coğrafî yakınlıktan kaynaklanmaktadır. Kırım Karaylarının bir kısmının
İstanbul’dan Kırım’a gittikleri bilinmektedir. Polonya’daki Karayların
Kırım’daki kardeşleriyle bağları her zaman çok sıkı olmuştur. Ayrıca Polon-‐
ya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki esir değiş tokuşunda Karayların
görevlendirildiğini de tarihçiler söylemektedir. Dolayısıyla Karaycanın
Oğuzca ile münasebeti oldukça fazladır.
Karaycanın Oğuzca ile paralelliklerinden bir kısmı karşılıklı etkileşim
sonucunda ortaya çıkmış olabilir. Bir kısmı ise, Eski Türkçenin özelliği olup
Kıpçak ve Karluk lehçelerinde değiştiği hâlde hem Oğuzcada hem de Karay-‐
cada saklanmış olabilir. Karaycanın Oğuzca ile paralellikleri daha önce bazı
araştırmalarda ele alınmıştı (GÜLSEVİN Selma 2006). Bu çalışmada da tes-‐
pit ettiklerimizle birlikte, Karaycanın Oğuz lehçeleri ile paralellik gösteren
özellikleri şunlardır (Sadece incelediğimiz metinlerde geçenler):
1
2.1. Söz Varlığında Görülen Oğuzca İle Paralellikler
Bazı kelimeler, Türk lehçelerini tanırken, tanıtırken veya
sınıflandırırken ayırıcı özellikler arasında yer alır. “bul-‐ / tap-‐”, “kapı /
eşik” karşıtlıkları bunlardandır. Oğuz lehçelerinde “kapı” olarak geçen ke-‐
limenin Oğuzca olmayan lehçelerdeki karşılığı “eşik”tir. Eski Türkçe metin-‐
lerde de gördüğümüz “bul-‐” fiili yerine, sonraları, Oğuzca olmayan lehçeler-‐
de “tap-‐” fiili yaygınlaşmıştır (Azerbaycan ve Türkmenistan Türkçelerinde
de görülen ‘tap-‐’ şekli, Oğuzca olmayan şeklin oralarda kabul bul-‐
1
Kelimeler karşılaştırılırken şu sözlüklerden yararlanıldı: Başkurt, Tatar, Kazak, Kırgız, Azer-‐
baycan, Türkmen, Özbek ve Uygur Türkçeleri için A.B. Ercilasun’un başkanlığında hazırlanan
“Karşılaştırmalaı Türk Lehçeleri Sözlüğü I” (ERCİLASUN 1992); Çuvaşça için Bülent Bay-‐
ram’ın Çuvaş Türkçesi-‐Türkiye Türkçesi Sözlük adlı çalışması (BAYRAM 2007); Yakutça
için Yuri (Cargıstay) Vasilyev’in sözlüğü (VASİLYEV 1995); Karaçayca için Ufuk Tavkul’un,
Karaçay-‐Malkar Türkçesi Sözlüğü adlı kitabı (TAVKUL 2000); Kırım Tatarcası için Ş.A.
Asanov, A.N. Garkavets, S.M. Üseyinov tarafından hazırlanan, Kırımtatar-‐Rusça Lugat
(ASANOV 1998); Kumukça için Çetin Pekacar’ın Kumuk Türkçesi Sözlüğü PEKACAR 2011).
Karay Türkçesi
215
masındandır.). Karaycada, bu tür kelimeler söz konusu olduğunda, bazen
Oğuzca şekillerin tercih edildiği görülür. 2006 yılında sunduğumuz bir bil-‐
diride Oğuzca ile paralel olan 8 kelimeyi incelemiştik (GÜLSEVİN Selma
2006). O günden sonraki çalışmalarımızla bunlara 11 kelime daha ekleye-‐
rek aşağıda veriyoruz:
Selma Gülsevin
216
Ka-‐
ray
Türki-‐
ye
Türk-‐
çesi
Azer-‐
baycan
Türk-‐
men
Kırı
m
Kara-‐
çay
Ku-‐
muk
Kırgı
z
Kazak
Tatar
Baş-‐
kurt
Özbek
Uy-‐
gur
Yakut
Çuvaş
an-‐
çax
ancak ancag
dine
yalnız
an-‐
cak
bolsa
da
am-‐
ma
biro
k
aytse
de
degen-‐
men
ämma
läkin
ämm
ä
läkin
ämma
birak
am-‐
ma
birak,
lekin
ere
sıççah
ançah
an-‐
la-‐
aŋla-‐
aŋla-‐
başa
düş-‐
düşün-‐
aŋla-‐
anla-‐
tü-‐
şün-‐
aŋıla-‐
tü-‐
şün-‐
aŋla-‐
tü-‐
şün-‐
aŋd
a-‐
tüsin-‐
uğın-‐
töşün-‐
aŋla-‐
töşün
-‐
aŋla-‐
tüşün-‐
äŋlä-‐
çü-‐
şen-‐
aŋli-‐
öydö-‐
ınla-‐
ben-‐
zi-‐
uşa-‐
ben-‐
ze-‐
bânzä-‐
oxşa-‐
meŋze
-‐
beŋz
e-‐
oxşa
-‐
uşa-‐
oşa-‐
ok-‐
şo-‐
oksa-‐
oxşa-‐
okşa-‐
oxşä-‐
oxşi-‐
maygı
mā-‐
pĩrpekl
en-‐
bere bura
bura
bu yer
mınd
a
bu
yer
bul
cer
bul jer
bu urın
bu cir
bıl
urın
bıl yir
bu yer
bu
yär
man-‐
naağı
kunta
kuntan
bis-‐
le-‐
besle-‐ besle-‐
besle-‐
idet-‐
bes-‐
le-‐
aşat-‐
aşar-‐
aşat-‐
bak-‐
bak-‐
asra-‐
terbi-‐
yele-‐
asra-‐
kara-‐
äsrä-‐
tär-‐
biyälä-‐
bak-‐
ös-‐
tür-‐
ahat-‐,
iit-‐
üösket-‐
siter-‐
usra-‐
üster-‐
çox
köp
çok
çok
köp
çok
köb
köp
köp
köp
küp
küp
köp
köp
cik
elbeh
ügüs
çın, tem
numay
nirsir
Karay Türkçesi
217
tü-‐
vül
değil
deyil
däl
değil
tüyül
tüvül
eme
s
emes
tügil
tügil
emäs
ämäs
suox
buolba-‐
tax
mar
ek-‐
sil-‐
eksil-‐
eksil-‐
eğsil-‐
ke-‐
mey-‐
azal-‐
ek-‐
sil-‐
azay-‐
azal-‐
azay
-‐
ke-‐
mi-‐
azay-‐
kemi-‐
azay-‐
kimi-‐
azay-‐
kämi-‐
azäy-‐
kämäy-‐
azay-‐
kemä
y-‐
ite-‐
ğestiy-‐
iksil-‐
ense ense
änsä
boyu-‐
nardı
yense
ense
yelke
celke
yelke
cel-‐
ke
jelke
cilkä
yilkä
yelkä,
ensä
yälkä
keteh
inse
keça
tün
gece
gecä
gīce
gece
tün
keçe
tün
geçe
tün
tün
tön
tön
tün
keçe
tün
keçe
tüün
kesse
kes
én-‐
in-‐
düş-‐, en-‐
düş-‐,
īn-‐
tüş-‐
tüş-‐
tüş-‐
tüş-‐
tüs-‐
töş-‐
töş-‐
tüş-‐,
in-‐
çüş-‐
tüs-‐
an-‐
ört-‐
yap-‐
ört-‐
ört-‐
ört-‐
yap-‐
yap-‐
cap-‐
yap-‐
cap-‐
jap-‐
/bürk-‐
yap-‐
/börk-‐
yap-‐
/börk
-‐
yap-‐
yap-‐
sap-‐
vit-‐
kiz-‐
le-‐
yaşı
r-‐
gizle-‐
gizlä-‐
gizle-‐
yaşır-‐
gizle-‐
yaşır
-‐
caşır-‐
yaşır
-‐
caşır
-‐
jasır-‐
yäşir-‐
yäşir-‐
yäşir-‐
yo-‐
şur-‐
kiste-‐
sıhla-‐
yĭkĭrt-‐
pıtar-‐
yav
yağ
yağ
yāğ
yağ
may
may
cav
may
yaw
may
may
jav
may
may
yağ
may
yağ
sıa
arıı
śu(v)
Selma Gülsevin
218
2.2. Ses Özellikleri Bakımından Oğuzca İle Görülen Paralellikler
2.2.1. Oğuzcanın fonetik eğilimi olan yI-‐>I-‐ değişmesinin görülme-‐
si:
Kendisinden sonra dar-‐düz bir ünlü bulunduran kelime başı “y-‐“ sesi,
Azerbaycan Türkçesinde düzenli olarak kaybolur. Türkiye Türkçesinde ise,
bu olaya serpinti halinde rastlanır: yıl / il, yıldırım / ildırım, yıldız / ulduz,
yiğit / igid; yip/ ip, yüzüm / üzüm gibi. Kıpçak lehçelerinin alt gruplarında
ise durum farklıdır. Bu ses Kırgız ve Karaçaycada “c-‐“, Kazak ve Karakalpak-‐
çada “j-‐ vardır. Tatar ve Başkurt lehçelerinde “y-‐“ korunmuştur. Bazen “c-‐“li
şekiller görülebilir. Kumuk ve Karay lehçelerinde ise “y-‐“ olarak karşımıza
çıkar. Ancak, Karaycadaki bazı örnekler, Oğuzcadaki fonetik eğilimle para-‐
lellik gösterir. Hatta Türkiye Türkçesinde sadece /yI-‐/’lı olan bazı kelimeler
bile Karaycada ya sadece /I-‐/, ya da hem /yI-‐/ hem /I-‐/’lı şekillerde olabil-‐
mektedir:
Türki-‐
ye
Türk-‐
çesi
I-‐/yI-‐
Azerbay-‐
can
Türkçesi
I-‐
Karay
Türk-‐
çesi
I-‐/yI-‐
Tatar
Türk-‐
çesi
yI-‐/
cI-‐
Baş-‐
kurt
Türk-‐
çesi
yI-‐
Ku-‐
muk
Türk-‐
çesi
yI-‐
Kara-‐
çay
Türk-‐
çesi
cI-‐
Kazak
Türk-‐
çesi
jI-‐
Kırgız
Türk-‐
çesi
cI-‐
ip
ip
ip
cip
yip
yip
?
jip
cip
yiğit
İgid
igit
yigit
batır
yigit
batır
igit
cigit
jigit
batır
cigit
batır
yirmi
iyirmi
egirmi
yigir-‐
mi
yiğir-‐
mi
yigir-‐
me
cıyırm
a
jıyırm
aa
cıyırm
aa
yumu-‐
şak
yumşag
imşax
yom-‐
şak
yom-‐
şak
yımışa
k
cumu-‐
şak
jum-‐
sak
cum-‐
şak
yürek
ürek
ürek
yöräk
yöräk
yürek
cürek
jürek
cürök
yüzük
üzük
üsük
yözik
yözök
yüzük
cüzük
jüzik
(şakek
)
ağla-‐
ağla-‐
ila-‐
yıla-‐
cıla-‐
yıla-‐
yıla-‐
cıla-‐
jıla-‐
ıylo-‐
yılan
ilan
ilan
yılan
yılan
yılan
yılan
cılan
jilan
cılan
Bu fonetik eğilim (yI-‐ > I-‐) Oğuzcaya özgü olmasına rağmen, bazı Oğuz-‐
ca kelimelerde gerçekleşmediği hâlde Karaycada görülüyor olması ise il-‐
ginçtir:
Türki-‐
ye
Türk-‐
çesi
yI-‐
Azerbay-‐
can
Türkçesi
yI-‐
Karay
Türk-‐
çesi
I-‐/yI-‐
Tatar
Türk-‐
çesi
yI-‐
Baş-‐
kurt
Türk-‐
çesi
yI-‐
Ku-‐
muk
Türk-‐
çesi
yI-‐
Kara-‐
çay
Türk-‐
çesi
cI-‐
Kazak
Türk-‐
çesi
jI-‐
Kırgız
Türk-‐
çesi
cI-‐
yürü-‐
yeri-‐
ürü-‐
yörü-‐
yörö-‐
yürü-‐
cürü-‐
jürü-‐
cürü-‐
yırtıl-‐
yırt-‐
irtıl-‐,
yırt-‐ıl-‐
yırt-‐
yırt-‐
yırt-‐
cırt-‐
jırt-‐
cırt-‐
Karay Türkçesi
219
2.2.2. k-‐ > g-‐
Eski Türkçedeki kelime başındaki ince sıradan k-‐ ünsüzünün ötümlüle-‐
şerek g olması Oğuzcanın karakteristiğidir. Diğer gruplarda k-‐ sesi muhafa-‐
za edilmiştir. Karaycada da k-‐’ler ötümsüz hâlleri ile bulunurlar. Ancak, iki
kelimde ötümlüleşme gerçekleşmiştir:
göl (V/51) < köl
gövdä (VI/22) < kövde
2.2.3. t-‐ > d-‐
Eski Türkçedeki t ünsüzünün ötümlüleşerek d olması, Oğuz lehçeleri-‐
nin karakteristiğidir. Ancak, Karaycada birkaç kelimede kelime başı ötümlü-‐
leşmesi vardır:
dört (III/93) < tört
deyin (I/90) < tegin
2.2.4. Birinci teklik kişi zamirinde genetif ekinin durumu:
Türk dilinde genetif ekinin sonundaki ünsüz “ŋ”dir. Bugün bu “ŋ’ sesi
ya korunmuş, ya da “n” olmuştur. Ancak, 1. kişi zamirlerinin çekiminde,
Oğuz diyalektlerinde “m” ile de karşımıza çıkmaktadır: benim / menim. Or-‐
tak edebî yazı dilimizin Orta Türkçe döneminde, Oğuzca dışındaki metin-‐
lerde “mening” şekli yaygındır. Yalnızca Eski Anadolu Türkçesinde “benİm /
menİm” şekli karakteristik olarak kendini gösterir (GÜLSEVİN Gürer 1997:
26).
Kıpçak lehçelerinden Kırgızca ve Kazakçada “ŋ”li çekimler vardır ( me-‐
niŋ). Başkurtçada “ŋ”li şekil olmasına rağmen, Tatarcada “m”li çekim görü-‐
lür (ÖNER 1998: 141). Karay Türkçesinde de, Oğuz lehçelerinde olduğu gibi
“m”li çekim bulunmaktadır:
Ol menim atam ‘O benim babamdır’ (I/41)
Sensin küçlü Tenrim menim ‘Benim güçlü Tanrım sensin’ (IV/81)
2.2.5. “Bu” zamiri hâl ekleri ile çekimlenirken ortaya çıkan “n” ünsüzü,
Kıpçak ve Karluk lehçelerinde kelime başındaki b-‐ sesini genizleştirerek m-‐
yapar. Batı Oğuzcasında bu konumdaki b-‐ ünsüzü korunmuştur. Karaycada
ise, Kıpçak lehçelerindeki gibi değil, Oğuzcadaki gibi kullanılmaktadır. Yani,
genizleşme olmamıştır:
bunu (III/57)
bunun (V/76)
bunça (I/116)
bunar (IV/5)
bunda (V/70)
bundan (I/99)
Selma Gülsevin
220
KAYNAKLAR
ABKOWİCZ, Mariola, JNKOXSKI, Henryk (2004) Karaj Kiunlari, Bitik, Wroclaw,
329
AKTAY, Gülayhan (2009), Eliyahu Ben Yosef Qılcı’s Anthology of Crimean Karaim
and Turkish Literature, Yıldız Dil ve Edebiyat Dizisi 8, İstanbul
ALTINKAYNAK, Erdoğan (2006), Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karayları, Tür-‐
kistan ve Azerbaycan Araştırma Merkezi, Haarlem-‐Netherlans
ASANOV, Ş.A., GARKAVETS, ÜSEYİNOV, S.M. Üseyinov (1988), Kırımtatar-‐Rusça
Lugat, Kiev
BASKAKOV, N., A. Zajançkowski, S. Şapşal (1974), Karaimsko-‐russko-‐polskii
slovar, Moscow
BAYRAM, Bülent (2007), Çuvaş Türkçesi-‐Türkiye Türkçesi Sözlük, Tablet
Yayınları, Konya
CSATÓ, Eva, JOHANSON, Lars (2009), Kuzeybatı Karycasında Hece Uyumu Üze-‐
rine, International Journal of Central Asian Studies, Volume 13, pp.137-‐148
ÇAĞATAY, Saadet (1972), “Karayımlar ve Dilleri”, Türk Lehçeleri Örnekleri II,
DTCF Yayınları, Ankara, s.127-‐137
ÇULHA, Tülay (2002), “Seraya Şapşal’a Göre Karay Türkleri ve Karayca”, Türk
Dilleri Araştırmaları C. 12, İstanbul, s.97-‐188
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2006), Karaycanın Kısa Sözvarlığı, Karayca-‐Türkçe Kısa Sözlük,
Dil ve Edebiyat Dizi 6, İstanbul
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2010), Karaycanın Karşılaştırmalı Grameri, Fonetik-‐Morfoloji
(Kırım Ağzı Esasında), Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi: 47, İstanbul 2010
CLAUSON, Sir Gerard (1972), An Etymological Dictionary of Pre-‐Thirteeenth-‐
Centruy Turkish, Oxford
DOĞAN, İsmail (2002), Karaim Türkleri, TÜRKLER C. 20, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara, s.781
DUBİǸSKİ, Aleksander (1994), Batı Karayim Dilinde Bazı Leksik Farkları, Ca-‐
raimica, Warszawa, s.121-‐128
ERCİLASUN, Ahmet Bican (komisyon başkanı) (1991), Karşılaştırmalı Türk
Lehçeleri Sözlüğü I, Kültür Bakalnlığı Yayınları, Ankara
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (editör) (2007), Türk Lehçeleri Grameri, Akçağ Yayınları Ankara
ERDAL, Marcel (2004), A Grammar of Old Turkic, Brill Leiden-‐Boston
EREN, Hasan (1983), “Türk Dili” Türk Ansiklopedisi, C. XXXII, Ankara
FIRKOVIČIUS, Mykolas (1993), Karaj Koltchaları, Vilnius
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1996), Mien Karajçe Ürieniam, Vilnius
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1998), Karaj Dinliliarnin Jalbarmach Jergialiari, 1 Bitik, Lithua-‐
nia
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1999), Karaj Dinliliarnin Jalbarmach Jergialiari, 2 Bitik, Lithua-‐
nia
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2000), Šelomonun Mašallary (Süleyman’ın Meselleri), Türk Dil
Kurumu Yayımları, Ankara,
Karay Türkçesi
221
FİRKAVİÇİUTE, Karina (1997), Čypčychley Učma Trochka, Lietuva Karaylarnyn
Jyrları, I Trakus PaukščPlasnosiu, Lietuvos Karaimu Poezija, Vilnius
GÖKÇE, Faruk (2000), Karay Türkçesinin Fonetiği, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri
GÜLSEVİN, Gürer (1997), Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, TDK, Ankara
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2007), “Oguzskie Elementı v Turkskih yazıkah Krımskogo Regio-‐
na”, Cvyatıni i Problemı Sohraneniya Etnokul’turrı Krımskih Karaimov-‐
Karayev, Materialı Nauçno-‐praktiçeskoy Konferentsii (Simferopolı-‐
Yevpatoriya-‐Dcüft Kale 14-‐16 Sentyabrya 2007 g.), 61-‐67
GÜLSEVİN, Selma (2006), “Karaycada Oğuzca Unsurlar”, I. Uluslararası Türk
Dünyası Kültür Kurultayı, Çeşme-‐İzmir, s.985-‐992
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2007), “İspol’zovanie Sinonimov v Karaimskom Yazıke”, Cvyatıni i
Problemı Sohraneniya Etnokul’turrı Krımskih Karaimov-‐Karayev, Materialı
Nauçno-‐praktiçeskoy Konferentsii (Simferopolı-‐Yevpatoriya-‐Dcüft Kale
14-‐16 Sentyabrya 2007 g.), 68-‐70
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2010), Günümüz Karay Türkçesi (Giriş-‐Dil Özellikleri-‐Metinler-‐
Söz Dizini) ve Türk Lehçeleri Arasındaki Yeri, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilim-‐
ler Enstitüsü, TDAE Türk Dili ve Lehçeleri Bilim Dalı, İzmir 2010,
Basılmamış Doktora Tezi
KALAFAT, Yaşar (1999), Kırım-‐ Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları,
ASAM, Ankara
KARAAĞAÇ, Günay (1989), “Dişilik veya Küçültme Ekleri Mi?”, E.Ü. Türk Dili ve
Edebiyatı Araştırmaları Dergisi V, İzmir, s.81-‐9
KARAHAN, Leyla (2004), Türkçede Söz Dizimi, Akçağ Yayınları (7. baskı), Anka-‐
ra
KAYMAZ, Zeki (2002), Türklerde Sayı Sitemleri, TÜRKLER, C 3, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara, s.419-‐426
KAZAN, Özlem (2002), Litvanya Karaylarına Ait Dini Metinler (Giriş, Gramer,
Transkripsiyonlu Metin, Çeviri, Dizin), I-‐II-‐III-‐IV Cilt, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul
KOCAOĞLU, Timur (2006), Karay, The Trakai Dialect,
KOWALSKİ, T (Çeviren: Kemal Aytaç) (1996), Karayim Lehçesi Sözlüğü, Ankara
KUZGUN, Şaban (1993), Hazar ve Karay Türkleri, Türklerde Yahudilik ve Doğu
Avrupa Yahudilerinin Menşei Meselesi, Kayseri
LEVİ, B. Z. (2005), Russko-‐Karaimskiy Slovar’, Krimskii Dialekt, Simferopol
MUSAYEV, K. M. (1964), Grammatika Karaimskogo Yazıka, Fonetika i Morfologi-‐
ya, Akademiya Nauk, Moskva
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2002), Karaimskiy Yazık, Yazıki Naradov SSSR, Cilt:2, Tyurskie
Yazıki, Moskva 1966, 260-‐279.(Çeviren: M. Gültekin) (2002), Karaim Türk-‐
çesi, TÜBAR C. XI, 2002-‐Bahar, s.197-‐230
ÖNER, Mustafa (1998), Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Türk Dil Kurumu Yayınları,
Ankara
Selma Gülsevin
222
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (2000), “ Karay Türkçesinde Eski Unsurlar”, IV. Uluslararsı Türk
Dili Kurultayı, Türk Dil Kurumu, Çeşme-‐İzmir, s. 1291-‐1296
PEKACAR, Çetin (2011), Kumuk Türkçesi Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları,
Ankara
PRITSAK, Omelian (1959), Das Karaimische, Philologia Turcicae Fundamenta I,
Wiesbaden, s.318-‐340
ŞİŞMAN, S. (1957), İstanbul Karayları, İstanbul Enstitüsü Dergisi, İstanbul, C.III,
s. 99
TAVKUL, Ufuk (2000), Karaçay-‐Malkar Türkçesi Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara
TANYU, Hikmet (1978), Türklerin Dini Tarihçesi, İstanbul
TEKİN, Talat (1989), “Türk Dil ve Diyalektlerinin Yeni Bir Tasnifi”, Erdem, C. 13,
s.141-‐168
TEKİN, Talat, ÖLMEZ, Mehmet (2003), Türk Dilleri, Giriş, Yıldız Dil ve Edebiyat
2, İstanbul
TRT, Özü-‐Türk Belgeseli, http://www.ozu-‐turk.com
VASİLYEV, Yuriy (Cargıstay) (1995), Türkçe – Sahaca (Yakutça) Sözlük, Türk Dil
Kurumu Yayınları, Ankara
YILDIZ, Hüseyin (2009), “Karay Türkçesi ve Türkiye Türkçesi Arasındaki Yalancı
Eş Değer Kelimeler”, Gazi Türkiyat Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi,
Necmettin Hacıeminoğlu Özel Sayısı, Güz 2009, Sayı: 5, Ankara, s.611-‐660
YÜCEL, M. U. (2002), Hazar Hakanlığı, TÜRKLER, C. 2, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara, s. 445-‐463
ZAJANÇKOWSKİ, A. (1965), Die Karaimische Literatur, Philologia Turcicae Fun-‐
damenta I, Wiesbaden, s.793-‐801
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1931), Krotki wyklad gramatyki jezyka Zachodnio-‐karaimskiego,
Luck
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1932), Sufiksy imienne i czasownikowe w jezyku zachodnio-‐
karaimstim, Krakow
-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐-‐ (1961), Karaims in Poland: History, Language, Folklore, Science,
Warsaw: Panstwowe Wydawnictwo Naukowe
Dostları ilə paylaş: |