86
Türkiye’nin Yumuşak Gücüne Kısa Bir Bakış
Türkiye‟de okuyan Ortadoğulu yabancı öğrenci sayısı konusunda geç-
miĢe yönelik veriler incelendiğinde çok geriye gitmenin mümkün olmadığı
görülmektedir çünkü ilgili devlet kurumları konuya iliĢkin sistematik bir veri
seti oluĢturmamıĢtır.
64
Son dört yılın verileri ise kıyaslama yapmak için yeterli
zaman-serisi oluĢturamasa da mutlak rakamları vermesi açısından yine de öğre-
ticidir.
65
Buna göre özellikle Körfez ülkelerinden Türkiye‟ye çok az sayıda
öğrenci geldiği görülmektedir. Genele oranla bakıldığında da Tablo 7‟den gö-
rüldüğü üzere 2011‟de Türkiye‟de eğitim için oturum izni alan 9.374 öğrenci
vardır ve bunlar içerisinde 1.123 Arap bulunmaktadır (yaklaĢık yüzde 12‟lik bir
oran). Bu nedenle, Türkiye‟de eğitim gören Ortadoğu ülkesi vatandaĢları ol-
dukça sınırlıdır ve daha da önemlisi eğitimi bittiğinde ülkesine dönen bu kiĢi-
lerle temas sağlanması konusunda süreklilik arz eden bir kurumsal diyalog
mekanizması geliĢtirilmemiĢtir.
66
Bu durum yumuĢak gücün somut çıktıya
tahvil edilmesi konusunda Türkiye‟nin yeterli çabayı göstermediğini ortaya
koymaktadır.
Tablo 7. Türkiye‟de Yıllara Göre Eğitim Amaçlı Oturum Ġzni Alan Yabancılar
2008
2009
2010
2011
Bahreyn
2
-
-
-
BirleĢik A.E.
140
7
5
1
Filistin
232
287
210
290
Irak
784
743
507
477
Katar
3
-
-
9
Kuveyt
4
-
-
1
64
Veri setini elde etmek için görüĢtüğümüz üst düzey bir yetkili, devletin niçin geçmiĢe yönelik
sağlıklı verilere sahip olmadığı açıklarken “bizim milletimiz cömerttir. Sağladığı imkânların
hesabını tutmamıĢ” diyerek, sağlıklı veri setleri oluĢturmanın stratejik önemine iliĢkin bürokratik
kadroların gerekli donanıma sahip olmadığını ortaya koymuĢtur. Benzer Ģekilde, örneğin TĠKA
raporlarının, hemen her yıl farklı formatlarda yayınlanması ve bölgesel kategorilerin seneler
içinde farklılaĢarak kıyas yapmayı zorlaĢtırması da stratejik zihniyetin yeterli olgunluğa ulaĢma-
dığının bir diğer göstergesidir.
65
Türkiye‟de eğitim gören yabancı öğrenciler konusunda değiĢik rakamlar ortaya atılmaktadır.
Bu çalıĢmada özellikle Emniyet Genel Müdürlüğü‟nün ve Milli Eğitim Bakanlığı‟nın verileri
esas alınmıĢtır. Ancak verilerin sıhhati konusunda daha detaylı çalıĢmaların yapılması yerinde
olacaktır.
66
Mülakat yaptığımız ilgili bürokratlar bu konuda yakın zamanda özellikle T.C. BaĢbakanlık
Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü bünyesinde faaliyetlere baĢlandığını belirtmiĢlerdir. Ayrıca
Yunus Emre Enstitüsü BaĢkanı Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan da Enstitü bünyesinde baĢlattıkları
önemli çalıĢmaları bir mülakat sırasında bu çalıĢmanın yazarlarına detaylarıyla açıklamıĢtır. Prof.
Dr. Ali Fuat Bilkan ile mülakat, 1 ġubat 2012, Ankara.
87
Lübnan
97
42
30
22
Mısır
17
10
11
13
Suriye
157
209
173
164
Suudi Arabistan
3
2
3
8
Umman
-
-
-
1
Ürdün
188
85
75
85
Yemen
38
54
34
52
Arap Toplam
1665
1439
1048
1123
Genel Toplam
11832
9557
8469
9374
Arapların Oranı
14,07
15,06
12,37
11,98
Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı
Not: Veriler her derecede öğretim gören öğrencileri kapsamaktadır.
Türkiye‟nin çekiciliğinin diğer bir göstergesi ise ülkeye gelen yabancı
ülke vatandaĢı sayısındaki değiĢimle ölçülebilir. Bu açıdan Türkiye, son dö-
nemde hem Arap halklarının sempatisini kazanan bir dıĢ politika çizgisi izle-
mesi hem Türk dizilerinin yarattığı merak duygusu
67
hem de Türkiye‟nin kültür
politikalarındaki iyileĢme
68
nedeniyle Arap ülkelerindeki vatandaĢlar için de
önemli bir turizm güzergâhı haline gelmiĢtir. Örneğin 2002‟de Ortadoğu ülke-
lerinden Türkiye‟ye gelen ziyaretçi sayısı 975 bin iken bu rakam 2010‟da 3,6
milyonu aĢmıĢtır. Toplam ziyaretçi sayısı içinde ise Ortadoğu ülkeleri vatan-
daĢlarının oranı aynı dönemde yüzde 7,3‟ten yüzde 12,6‟ya yükselmiĢtir. Bu
rakamlardan yola çıkarak Türkiye‟nin bölge ülkeleri açısından öneminin artan
bir güzergâha dönüĢtüğü söylenebilir.
67
Middle East Online, “el Siyaha tüi‟d el Etrak ile el hudn el Arabi” (Turizm Türkleri Araplara
daha yakın hale getiriyor), 7 ġubat 2012; el Ray News, “el müselselet el müdeblece cezbet el elef
el siyah el Arabi ile Türkiye” (Türk dizleri binlerce Arap turisti Türkiye‟ye çekiyor), 14 Ağustos
2009.
68
Türkiye‟nin son dönem kültürel açılımları tüm hızıyla devam etmektedir. Ancak etki oluĢtura-
bilmesi adına hala uzun bir sürece ihtiyaç duyulduğu gözükmektedir. Ayrıca Kudüs gibi önemli
merkezlerde Arjantin‟in, Kore‟nin, Ġskoçya‟nın bile kültür merkezleri, okulları, yetimhaneleri
varken Türkiye‟nin bir tek merkezi bulunmamaktadır. Bk. Bahadır Dinçer ve Gamze CoĢkun,
İhmal Edilmişliğin Adı: Kudüs, USAK Yayınları, Ankara, 2010. Diğer taraftan bölgenin müessir
güçlerinden biri olan Ġran‟ın ise uzun yıllardır yoğun bir çaba içinde olduğu görülmektedir.
Ġran‟ın eğitim ve kültür merkezlerinin etkinliğini somut bilgiler ile anlatan kapsamlı analizler için
bkz: Kasım Kasir, “Men yasna‟ el akl el Ģii fi dahiyetil cenubiye?” (Güney bölgelerinde ġii aklını
kimler üretiyor?), 26 Ekim 2010, http://alshiraa.com/print.php?id=5773&fb_source=message.
Lübnanlı gazeteci yazar söz konusu çalıĢmasında Ġran‟ın Hizbullah aracılığıyla gerek Lübnan ve
gerekse diğer Arap ülkelerinde yürüttüğü faaliyetler konusunda geniĢ bilgiler vermektedir. Bir
sayısını özel olarak Ġran‟ın Ortadoğu ve Afrika‟ya nüfuz etme çalıĢmalarına ayıran “Arap Vata-
nı” dergisi de önemli tespitlerde bulunmaktadır. “Hel seyekuun Sudan Ġran Afrikiye” (Sudan
Afrika‟nın Ġran‟ı mı olacak?),http://wadmadani.com/vb/ showtread. php?t=32479.