KliNİk mikrobiyolojiK Örnek alma yöntemleri doç dr gülendam bozdayi



Yüklə 446 b.
tarix17.04.2018
ölçüsü446 b.
#38950


  • KLİNİK MİKROBİYOLOJİK ÖRNEK ALMA YÖNTEMLERİ

  • DOÇ DR GÜLENDAM BOZDAYI


”Sağlıklı insan vücudunda, kişiye zarar vermeden denge içinde yaşayan mikroorganizma topluluklarıdır.”

  • ”Sağlıklı insan vücudunda, kişiye zarar vermeden denge içinde yaşayan mikroorganizma topluluklarıdır.”



Normal vücut flora üyelerinin hangi mikroorganizmalar tarafından oluşturulduğunun bilinmesinin önemi nedir?

  • Normal vücut flora üyelerinin hangi mikroorganizmalar tarafından oluşturulduğunun bilinmesinin önemi nedir?



Mikroorganizmaların;

  • Mikroorganizmaların;

  • neden oldukları hastalık etkenlerinin saptanması,

  • klinik örnek alınması,

  • taşınması,

  • gerektiğinde saklanması,

  • uygun ortamlara ekim yapılması,

  • değerlendirme ve tedavide önem taşımaktadır.



İnsan vücut florası, doğal direnç mekanizmalarından birisidir ve doğumla birlikte oluşmaya başlar. Yani yeni doğan bir bebek sterildir.

  • İnsan vücut florası, doğal direnç mekanizmalarından birisidir ve doğumla birlikte oluşmaya başlar. Yani yeni doğan bir bebek sterildir.

  • Normal flora üyelerinin çoğunluğu bakteriler tarafından oluşturulur.



Deri ve dış çevre ile çeşitli bağlantılar ile ilişkili olan yüzey, boşluk ve organların müköz membranlarına yerleşim bölgeleridir.

  • Deri ve dış çevre ile çeşitli bağlantılar ile ilişkili olan yüzey, boşluk ve organların müköz membranlarına yerleşim bölgeleridir.



Normal flora üyeleri, vücudumuzun çeşitli bölgelerinde;

  • Normal flora üyeleri, vücudumuzun çeşitli bölgelerinde;

  • -yaş,

  • -cinsiyet,

  • -hormonal değişiklikler,

  • -beslenme özellikleri,

  • -kişisel hijyenik alışkanlıklar ile farklılık göstermektedir.



1.Kalıcı flora

  • 1.Kalıcı flora

  • 2.Geçici flora



Belirli bölgelerde ve belirli yaşlarda, genellikle değişmeyen, kısa süreli ortadan kaldırılsa bile yeniden oluşabilen, genellikle sabit kabul edilen, süreklilik gösteren mikroorganizma topluluğudur.

  • Belirli bölgelerde ve belirli yaşlarda, genellikle değişmeyen, kısa süreli ortadan kaldırılsa bile yeniden oluşabilen, genellikle sabit kabul edilen, süreklilik gösteren mikroorganizma topluluğudur.



Kalıcı floranın en önemli özelliklerinden biriside bozulan normal florayı yeniden oluşturma özelliğidir.

  • Kalıcı floranın en önemli özelliklerinden biriside bozulan normal florayı yeniden oluşturma özelliğidir.



1.K vitamini sentezi ve besinlerin absorbsiyonu

  • 1.K vitamini sentezi ve besinlerin absorbsiyonu

  • 2.‘’Bakteriyel interferans’’

  • 3.Patojen bakteriler ile; besinler, yerleşme yeri, hücre yüzey reseptörleri ve diğer bağlanma yerleri için yarışırlar

  • 4.‘’Bakteriosidin’’



Kalıcı floranın yanında, çoğu hastalık oluşturmayan, bazen patojen olabilen ve belirli vücut bölgelerinde birkaç saatten bir kaç haftaya kadar değişebilen sürelerde kalan mikroorganizma topluluğudur.

  • Kalıcı floranın yanında, çoğu hastalık oluşturmayan, bazen patojen olabilen ve belirli vücut bölgelerinde birkaç saatten bir kaç haftaya kadar değişebilen sürelerde kalan mikroorganizma topluluğudur.



Kalıcı flora üyeleri ortadan kalktığında, geçici flora mikroorganizmaları kolonize olur, çoğalır ve hastalık yapıcı özellik kazanabilirler.

  • Kalıcı flora üyeleri ortadan kalktığında, geçici flora mikroorganizmaları kolonize olur, çoğalır ve hastalık yapıcı özellik kazanabilirler.



Ör: 1.Üst solunum yollarında bulunan viridans streptokokların diş çekimi veya tonsillektomi sırasında kan akımına çok sayıda karışarak endokardite neden olabildikleri gibi.

  • Ör: 1.Üst solunum yollarında bulunan viridans streptokokların diş çekimi veya tonsillektomi sırasında kan akımına çok sayıda karışarak endokardite neden olabildikleri gibi.

  • 2.Kalın barsak kalıcı flora üyesi olan Bacteroides’lerin travma sonucu periton boşluğu ve pelvik dokularda infeksiyona neden olabilmesidir.



DERİNİN NORMAL FLORASI

  • DERİNİN NORMAL FLORASI

  • Erişkin insan vücudunda deri 2 m2’lik bir yer kaplar, kimyasal kompozisyonu ve nem oranı değişkendir.

  • Cildin hiç bir bölgesi steril değildir.

  • Deride kalıcı ve geçici flora bulunur.

  • Derini kalıcı florası yaşanılan coğrafi bölge, giyilen elbiseler, temizlik durumuna göre değişiklik gösterebilir. Derinin kalıcı florası kıvrım yerlerinde sınırlı kalmıştır.



Deri devamlı olarak dış çevre ile ilişkilidir. Bu yüzden bir çok mikroorganizma geçici olarak deride bulunabilir.

  • Deri devamlı olarak dış çevre ile ilişkilidir. Bu yüzden bir çok mikroorganizma geçici olarak deride bulunabilir.

  • Sertçe yıkama ve antiseptik maddelerin kullanımı dahi kalıcı flora üyelerini buradan tamamen uzaklaştıramazlar, flora üyeleri azalır ancak hızla tamamlanırlar.



Deri flora üyeleri arasında sıklıkla koagülaz negatif stafilokoklar, Corynebacterium’lar, Propionibacterium’lar yer alırlar. Derideki aerop bakterilerin %90’ını koagülaz negatif stafilokoklar oluştururlar ve yoğunlukları 10³ -10³/cm² dir.

  • Deri flora üyeleri arasında sıklıkla koagülaz negatif stafilokoklar, Corynebacterium’lar, Propionibacterium’lar yer alırlar. Derideki aerop bakterilerin %90’ını koagülaz negatif stafilokoklar oluştururlar ve yoğunlukları 10³ -10³/cm² dir.

  • Daha seyrek olarak; Staphylococcus aureus ve Clostridium’lar bulunur.

  • Deride fungus olarak; Candida türleri ve Malassesia furfur yer almaktadır.



Ağız boşluğu flora açısından en kompleks ve heterojen mikropların bulunduğu bölgedir.

  • Ağız boşluğu flora açısından en kompleks ve heterojen mikropların bulunduğu bölgedir.

  • Tükrükte hem mikroplar için besleyici maddeler bulunur hem de antibakteriyel etki gösteren maddeler bulunur.

  • Ör: Lizozim enzimi

  • Ör:Laktoperoksidaz enzimi

  • bakterileri öldürür.



Tükrüğün içeriği farklı kişilerde hatta aynı kişide zaman zaman değişiklik gösterir.

  • Tükrüğün içeriği farklı kişilerde hatta aynı kişide zaman zaman değişiklik gösterir.

  • Tükrükte bulunan bu antibakteriyel maddelere rağmen besin artıkları ve epitel hücre parçaları ağız boşluğunu mikroorganizmaların yerleşmesi için uygun bir ortam haline getirir.

  • Ağız florası doğumdan 6-8 saat sonra oluşmaya başlar ve 4-12 saat sonra viridans streptokoklar kalıcı floranın ilk ve kalıcı üyesi olmaya başlar.



Dişler çıkmadan önce; aerobik ve anaerobik stafilokolar, gram negatif diplokoklar ve difteroidler görülmeye başlar.

  • Dişler çıkmadan önce; aerobik ve anaerobik stafilokolar, gram negatif diplokoklar ve difteroidler görülmeye başlar.

  • Dişler çıkmaya başladıktan sonra Streptococcus viridans tekrar baskın duruma geçer ve anaerob streptokoklar, anaerobik laktobasiller, fusiform basiller ve bakteroides’ler normal ağız florasında yer alırlar.



Dişler ağızdaki mikrobiyal florayı yakından etkilerler.

  • Dişler ağızdaki mikrobiyal florayı yakından etkilerler.

  • Tükrükte bulunan asidik glikoproteinler diş yüzeyinde birkaç mikron kalınlığında ince bir film tabaka oluştururlar. Oluşan bu ince tabaka bu bölgeye bakterilerin yapışmasını kolaylaştırır ve yapışan bakteriler çoğalarak mikrokoloniler oluştururlar.



  • Bu glikoprotein tabakaya sadece bazı streptokok türleri (S.sanguis, S.mutans, S.sobrinus ve S.mitis) yapışarak çoğalabilir. Bu bakterilerin gelişip çoğalması sonucu kalın bir bakteriyel tabaka oluşur buna diş plağı adı verilir.

  • Diş plağı gelişmeye devam ederse, Fusobacterium türleri de plağa katılıp ürerler ve bu bakterilerin streptokoklar tarafından oluşturulan matriks içerisine gömülerek üremesi sonucu plak daha da büyür. Plağın gelişmesi ile beraber bu bakterilere ek olarak bazı spiroketler de plağa katılırlar.



İleri/ağır plaklarda filamentöz bir bakteri olan anaerobik aktinomiçes türleri plakta en fazla bulunan bakteriler olabilirler.

  • İleri/ağır plaklarda filamentöz bir bakteri olan anaerobik aktinomiçes türleri plakta en fazla bulunan bakteriler olabilirler.

  • Diş yüzeyinde ve gingival plakta bulunan bakterilerin çoğunluğunun anaerob olması şaşırtıcı olabilir.



Dişlerde ve diş çevrelerinde bulunan organik maddelerde üreyen fakültatif anaerobik bakterilerin oksijeni kulanması sonucu bu bölgedeki oksijen konsantrasyonu azalır ve anaerob bakteriler hakim olur

  • Dişlerde ve diş çevrelerinde bulunan organik maddelerde üreyen fakültatif anaerobik bakterilerin oksijeni kulanması sonucu bu bölgedeki oksijen konsantrasyonu azalır ve anaerob bakteriler hakim olur

  • Diş çürümelerinde rol almakla suçlanan bakteriler laktik asit bakterileri olan S.sobrinus ve S.mutans’tır.



Üst solunum yollarında (burun, ağız boşluğu, bogaz) florada stafilokoklar, streptokoklar, difteroidler ve gram-negatif koklar bulunur.

  • Üst solunum yollarında (burun, ağız boşluğu, bogaz) florada stafilokoklar, streptokoklar, difteroidler ve gram-negatif koklar bulunur.



Boğazda sık görülen bakteriler, streptococcus viridans, Agrubu dışındaki beta hemolitik streptokoklar, koagülaz negatif stafilokoklar, Neisseria, peptostreptokok ve Heamophilus’lardır.

  • Boğazda sık görülen bakteriler, streptococcus viridans, Agrubu dışındaki beta hemolitik streptokoklar, koagülaz negatif stafilokoklar, Neisseria, peptostreptokok ve Heamophilus’lardır.



Hemolitik olmayan streptokoklar, alfa hemolitik streptokoklar ve Neisseria’lardır.

  • Hemolitik olmayan streptokoklar, alfa hemolitik streptokoklar ve Neisseria’lardır.

  • Alt solunum yolları, bronşiol ve alveoller normal koşullarda sterildir.



  • Özefagusda normal flora yoğunluğu azdır, sadece tükrük ve besinlerle taşınan mikroorganizmalar yer alır.



Mide sıvısının ortalama pH’sı 2’dir bu da mikroorganizma sayısını minimumda tutar (103-105 bakteri/gr).

  • Mide sıvısının ortalama pH’sı 2’dir bu da mikroorganizma sayısını minimumda tutar (103-105 bakteri/gr).

  • Doğumda barsaklar sterildir, ancak doğumdan sonra bir iki hafta içerisinde barsak florası oluşumu tamamlanır.



  • Anne sütü ile beslenen bebeklerde laktobasiller ve laktik asit streptokokları,

  • Mama ile beslenen bebeklerde ise barsak florası karışıktır; laktobasiller daha az, buna karşın gram negatif basiller özellikle koliform bakteriler egemendir.



Erişkin duedonum içeriğinin her gramında

  • Erişkin duedonum içeriğinin her gramında

  • 103-106bakteri,

  • Jejenum ve ileumda 105-108bakteri,

  • Çekum ve transvers kolonda 108-1010bakteri bulunur.

  • Sigmoid kolon ve rektumda her gramda 1011bakteri vardır.

  • Fekal içeriğin %10-30’unu bakteriler oluşturmaktadır.



Kalın barsaklarda çok fazla sayıda bakteri bulunur. Floranın çoğunluğunu (%90’nından fazlası) anaerobik bakteriler oluşturur. Küçük bir kısmını ise fakültatif anaerobik bakteriler (koliform bakteriler) oluşturur.

  • Kalın barsaklarda çok fazla sayıda bakteri bulunur. Floranın çoğunluğunu (%90’nından fazlası) anaerobik bakteriler oluşturur. Küçük bir kısmını ise fakültatif anaerobik bakteriler (koliform bakteriler) oluşturur.

  • Anaerob olarak; Bacteroides, Fusobacterium, Lactobasillus ve Clostridium türleri,

  • Aerob olarak; Gram negatif basiller, koliform bakteriler, enterokok, Proteus, Laktobasil ve Candida türleri bulunur.



Erkeklerde ve kadınlarda idrar kesesi sterildir.

  • Erkeklerde ve kadınlarda idrar kesesi sterildir.

  • İdrar yollarının dışarıya yakın olan kısımları ise sıklıkla koagülaz negatif stafilokoklar, Corynebakterium, Lactobacillus türleri ve gram-negatif basillerle (E.coli) kaplanmıştır.

  • İdrarda yaklaşık 102-105 bakteri/ml bulunur.

  • Bu gram-negatif bakteriler idrar yollarında infeksiyona da neden olabilirler.



Yenidoğan döneminde birkaç hafta vaginada aerobik laktobasiller bulunur,

  • Yenidoğan döneminde birkaç hafta vaginada aerobik laktobasiller bulunur,

  • puberte döneminde streptokok, stafilokok, difteroid ve E.coli bakterileri eklenir ve pH asitleşir.

  • Cinsel aktif dönemde, Candida türleri ve Trichomonas vaginalis etken olarak görülebilir.



Menopozdan sonra laktobasiller yeniden azalır ve karışık vagina florası ortaya çıkar.

  • Menopozdan sonra laktobasiller yeniden azalır ve karışık vagina florası ortaya çıkar.

  • Normal vagen florasında, laktobasil, stafilokok, Gardneralla vaginalis, B grubu streptokoklar ve Bacteroides türleri yer alırlar.

  • Vagina flora üyeleri,yeni doğan bebeği infekte edebilir.

  • Ör; yeni doğan sepsisinde B grubu streptokokların önemi bilinmektedir.



Konjonktiva, göz kapaklarının iç yüzü ve gözü kaplamaktadır.

  • Konjonktiva, göz kapaklarının iç yüzü ve gözü kaplamaktadır.

  • Sağlıklı insanda az miktarda konjonktiva da bakteri bulunur; koagülaz negatif stafilokoklar ve laktobasiller en sık bulunanlardır,

  • S.aureus ve Haemophilus’lar ise daha seyrektir.



Materyaller, hastanın yakınmasına ve enfeksiyonun yerine göre seçilir. Materyali alırken uyulması gereken genel kurallar vardır.

  • Materyaller, hastanın yakınmasına ve enfeksiyonun yerine göre seçilir. Materyali alırken uyulması gereken genel kurallar vardır.



Kurallar şunlardır;

  • Kurallar şunlardır;

  • 1.Materyal alınacağı zaman hasta antibiyotik kullanmıyor olmalı,

  • 2.Materyal mikroorganizmanın yoğun olduğu yerden alınmalı,

  • 3.Mikroorganizmanın materyalde bulunduğu hastalık devresi bilinmeli,

  • 4.Materyalin miktarı yeterli olmalı.



5.Materyal steril bir kaba alınmalı ve en kısa zamanda laboratuvara ulaştırılmalı,

  • 5.Materyal steril bir kaba alınmalı ve en kısa zamanda laboratuvara ulaştırılmalı,

  • 6.Alınan materyal uygun bir koruma içinde laboratuvara gönderilmeli ve kontamine olmamasına dikkat edilmelidir.

  • 7.Materyal alımında laboratuvara danışılmalı ve klinik görünüm özeti de materyal ile birlikte iletilmelidir.



Kan steril bir materyaldir.

  • Kan steril bir materyaldir.

  • Kan kültürü; sepsis, endokardit, osteomyelit, menejit veya pnomoniden endişe edildiğinde yapılır.

  • Kan kültürlerinde en fazla Staphylococcus aureus, Streptococcus pnömonia, Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa izole edilir.



Kan alırken sterilitenin önemi unutulmamalıdır.

  • Kan alırken sterilitenin önemi unutulmamalıdır.

  • En az 3 örnek, 10 ml’lik tüplere alınmalıdır.



Boğaz sürüntüsü farinks ve tonsillerdeki patojenleri saptamakta kullanılır.

  • Boğaz sürüntüsü farinks ve tonsillerdeki patojenleri saptamakta kullanılır.

  • Boğaz enfeksiyonunun en fazla %5-10’u bakteriyeldir.

  • Asıl olarak A grubu beta hemolitik streptokokların tanısında kullanılmakla beraber;

    • difteri, gonokoksik faranjit
    • veya Candida’dan
    • Kuşkulanıldığında da kullanılmaktadır.




Balgam kültürü Pnomoni, tüberküloz ve akciğer absesinin tanısında sık kullanılan bir yöntemdir.

  • Balgam kültürü Pnomoni, tüberküloz ve akciğer absesinin tanısında sık kullanılan bir yöntemdir.

  • K. pneumonia

  • S pneumonia

  • B pertusis



Menejit tanısı için kullanılan bir yöntemdir.

  • Menejit tanısı için kullanılan bir yöntemdir.

  • Akut bakteriyel menenjitlerin en sık rastlanan nedenleri; N meningitidis, S pneumonia ve H influenzadır.

  • Subakut menenjitlerde ise; M tuberculosis, C neoformans’a rastlanmaktadır.



Normalde sterildir.

  • Normalde sterildir.

  • Pyelonefrit veya sistit tanısı için idrar testi yapılır.

  • İdrar yolu enfeksiyonlarında en sık; E coli etkendir.

  • Diğer sık rastlanan etkenler; Enterobacter, Proteus ve Streptococcus feacalis dir.

  • Bakteriüriden bahsetmek için en az 100.00 koloni/ml

  • bakteriye rastlanması gerekmektedir.



İdrar örneği almadan önce; dış genital organlar sabunlu su ile yıkanır, orta idrardan 5-10 ml tüpün içerisine alınır.

  • İdrar örneği almadan önce; dış genital organlar sabunlu su ile yıkanır, orta idrardan 5-10 ml tüpün içerisine alınır.



Enterit tanısında kullanılan materyaldir.

  • Enterit tanısında kullanılan materyaldir.

  • Dışkı;

  • -direkt mikroskobik olarak,

  • -Gram ile veya aranan mikroorganizmanın özelliğine göre diğer boyalarla boyanarak,

  • -kültür yapılarak incelenir.

  • En sık görülen bakteriyel patojenler Shigella, Salmonella, Campylobacter’dir.



İzole edilen etkenler, yaranın anatomik yakınlığı olan bölgenin karakteristik mikroorganizmalarıdır.

  • İzole edilen etkenler, yaranın anatomik yakınlığı olan bölgenin karakteristik mikroorganizmalarıdır.

  • Yara ve abselerden örnek alırken özellikle anaerob mikroorganizmaların varlığı hatırlanmalı ve materyal uygun kaplara alınarak laboratuvara ulaştırılmalıdır.



  • ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARINDA MİKROBİYOLOJİK YAKLAŞIM



SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP

  • Soğuk algınlığı; çeşitli viruslar tarafından oluşturulan hafif seyirli, üst solunum yolları enfeksiyonları ile seyreden hastalık tablosudur.

  • Soğuk algınlığı=grip ???!!!***



GRİP; “İNFLUENZA”

  • Soğuk algınlığı semptomlerıyla seyreden bir hastalık tablosu oluşturmakla beraber, yüksek ateşle seyreden özel hastalık bulguları, epidemik ve pandemik özelliği, komplikasyonlara bağlı ölümlere yol açmasınedeni ile toplumsal önemi olan ciddi bir hastalıktır.



Etkenler

  • RHİNOVİRUSLAR;

  • Çocuklarda ve erişkinlerde en sık saptanan soğuk algınlığı etkenleridir,

  • RNA viruslarıdır, yüksek ısı ve asit pH da inaktive olurlar,

  • Çevrede uzun süre canlı kalabilirler bu yüzden bulaştırıcılık yüksektir.



  • CORONAVİRUSLAR;

  • Önemli soğuk algınlığı etkenleridir,

  • RNA viruslarıdır,

  • Lipid zarfları nedeni ile çevrede uzun süre canlı kalamazlar



  • ADENOVİRUSLAR;

  • DNA viruslarıdır,

  • Çevresel yüzeylerde uzun süre canlı kalırlar,

  • Soğuk algınlığı dışında farklı solunum sistemi hastalıklarınada yol açarlar,

  • 1-3,5-7 serotipleri sıklıkla bebek ve çocuklarda üst solunum yolu hastalıklarına,

  • 3,4,7,14,21 askeri birliklerde akut sol yolu enfeksiyonlarına yol açar,

  • 3,7,14 faringokonjonktival ateşe yol açar.



  • RSV VE PARAİNFLUENZA VİRUSLARI;

  • RNA viruslarıdır,

  • Bebek ve küçük çocuklarda pnömonilere yol açar,

  • Daha sıklıkla 3 yaşın altındaki çocuklarda enfeksiyon oluşturur,

  • Re enfeksiyonları sık olup ömür boyu soğuk algınlığı hastalığına yol açabilirler.



  • İNFLUENZA VİRUSLARI;

  • RNA içeren zarflı viruslardır,

  • A, B, C olmak üzere 3 farklı tipi vardır,

  • C; erişkinde soğuk algınlığı,

  • A ve B; sistemik enfeksiyonların eşlik ettiği üst ve alt solunum yolu enfeksiyonu bulguları göstermektedir.





  • Öksürük,

  • Burun akıntısı,

  • Hapşırma,

  • Nefes güçlüğü,

  • İştahsızlık,

  • Yüksek ateş.





  • Çalışmalar ABD’de domuz gribi ile enfekte domuz oranının %30 ile 50 arasında olduğunu gösteriyor.

  • Domuzdan domuza yakın temas ile,

  • Kontamine objeler ile de enfekte olmayan hayvanlara bulaşıyor.



  • Sürülerin aşılanması,(etkisi % 100 değil)

  • Biyogüvenlik önlemlerinin uygulanması,

  • Çalışanların hijyenik kurallara dikkat etmesi,

  • Çiftliklerde kapalı alanlarda iyi bir havalandırma sisteminin olması ile önlenebilir.



  • ABD’de yapılan çalışmalar domuz çiftliklerinde çalışan çiftçilerin %15-25’inin enfekte olduğunu,

  • Veterinerlerin ise %10 kadarının enfekte olduğunu göstermektedir,

  • Yani domuzdan insana bulaş uzun bir zamandan beri bilinmekte !!!



Uzun zamandan beri bilindiği gibi domuzdan insana bulaşabilmekte, ancak bugünkü sorunumuz ;

  • Uzun zamandan beri bilindiği gibi domuzdan insana bulaşabilmekte, ancak bugünkü sorunumuz ;

  • İnsan dan(X) İnsan’a(Y) İnsan’a(Z)

  • Domuz



Yüksek ateş,

  • Yüksek ateş,

  • Öksürük,

  • Boğaz ağrısı,

  • Burun akıntısı,

  • Vücut ağrıları,

  • Baş ağrısı,

  • Titreme, halsizlik,

  • Kusma, ishal (nadir olgularda) .



  • Mevsimsel grip gibi; bulaşır!!!!

  • Kişi hastalık başlangıcından 1gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdır.



Solunum sıkıntısı,

  • Solunum sıkıntısı,

  • Şiddetli bulantı ve kusma,

  • Şuur bulanıklığı,

  • Şiddetli öksürük ve balgam çıkarma,

  • Çocuklarda bunlara ek olarak;

  • Dudaklarda morarma, havale geçirme, yaygın döküntü!!!



  • Mevsimsel özellikleri;

  • Bazı bölgelerde her mevsim görülmekle birlikte, genellikle mevsimsel değişim söz konusudur.

  • Hastalık genellikle toplumda sonbahar mevsimin sonlarında başlayıp, ilkbahar aylarına kadar sık olarak görülür.



  • Bölgesel özellikleri;

  • Tüm dünyada görülmektedir;

  • ANCAK; güney ve kuzey yarım küre mevsim farklarını unutmayalım!!!!!!!



Kişi özellikleri;

  • Kişi özellikleri;

  • Her yaşta görülebilir,

  • ANCAK;

  • 24 ay altı bebekler ve 65 yaş üstü yaşlılarda ise daha ölümcül seyretmektedir.

  • AYRICA;

  • Kişilerin kronik hastalıklarının olması (KOAH, KKH; DM, MS, maligniteler ve anemi,HIV),

  • Sigara kullanım ve

  • Gebelik hastaneye yatış ve ölüm olaylarında risk faktörleri arasındadır.



  • İnfluenzaya benzer ilk pandemi 1580’de yaşanmıştır. O zamandan bu zamana yaklaşık 31 pandemi bildirilmiştir.



  • Dünyadaki ilk büyük pandemi 1918 yılında ortaya çıkan İspanyol (A/H1N1) gribidir.

  • 1918 pandemisinin domuz influenza virusunun insanlara bulaşması sonucu ortaya çıktığını gösteren serolojik kanıtlar vardır.



  • Domuz gribi ilk kez 1930 yılında ABD’de gösterilmiştir (A/H1N1).

  • Bu dönemde de yine ülke ekonomisi ve insan sağlığı risk altında kalmıştır.

  • İnsan ve hayvandaki klinik belirtiler birbiriyle tamamen benzer şekildeydi.



Domuz; hem kuş hemde insan tipi influenza için reseptör taşıdığından; kuş, insan ve domuz influenza virusları ile enfekte olabilmektedir.

  • Domuz; hem kuş hemde insan tipi influenza için reseptör taşıdığından; kuş, insan ve domuz influenza virusları ile enfekte olabilmektedir.



Fort Dix, New Jersey, ABD’de 1976’da pnömoni tanısı alan 4 askerden virus tesbit edilmiş, 1 asker kaybedilmiştir.

  • Fort Dix, New Jersey, ABD’de 1976’da pnömoni tanısı alan 4 askerden virus tesbit edilmiş, 1 asker kaybedilmiştir.

  • Virusa; A/New Jersey/76(Hsw1N1) adı verilmiştir.



Kuzey Avrupa’da 1979 yılında kuş H1N1 virusu ile domuzlarda su kaynaklı bir bulaş gösterilmiştir.

  • Kuzey Avrupa’da 1979 yılında kuş H1N1 virusu ile domuzlarda su kaynaklı bir bulaş gösterilmiştir.

  • 1988’de ABD Wisconsin’de bir salgında domuzdan insana bulaş gösterilmiş, aynı salgında bir gebe kadın pnömoni nedeniyle hastaneye başvurmuş ve 8 gün sonra ölmüş; hastadan domuz influenza (H1N1) virusu gösterilmiştir.



Amerika’da 1998’de insan/domuz/kuş reassortant H3N2 virusları ile domuzlarda bir salgın görüldü.

  • Amerika’da 1998’de insan/domuz/kuş reassortant H3N2 virusları ile domuzlarda bir salgın görüldü.

  • “İkinci jenerasyon” reassortent H1N2 ve H1N1 virusları; klasik domuz H1N1’i ile yukarıda bahsettiğimiz H3N2 virusları arasındaki genetik bir karışımdı!!!!!





  • Aralık 2005’den Şubat 2009 tarihine kadar CDC’ye toplam 12 domuz gribi virusu ile enfekte olgu bildirilmiştir.



Nisan 13, 2009,CDC; ABD California’dan 10 yaşında bir erkek çocuk, 30 Mart’ ta ateş, öksürük, kusma ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Nisan 13, 2009,CDC; ABD California’dan 10 yaşında bir erkek çocuk, 30 Mart’ ta ateş, öksürük, kusma ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Anne ve erkek kardeş 1 hafta sonra hastalanıyor.



Nisan 17, 2009,CDC; ABD California’dan 9 yaşında bir kız çocuk, 28 Mart’ ta ateş ve öksürük, ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Nisan 17, 2009,CDC; ABD California’dan 9 yaşında bir kız çocuk, 28 Mart’ ta ateş ve öksürük, ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Hastanın 13 yaşındaki abi ve kuzeni 1 hafta sonra hastalanıyor.



Nisan 21, 2009,CDC; ABD California’dan 16 yaşında bir kız çocuk ve 54 yaşındaki babası, 9 Nisan’ da ateş ve öksürük,baş ağrısı, burun akıntısı ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Nisan 21, 2009,CDC; ABD California’dan 16 yaşında bir kız çocuk ve 54 yaşındaki babası, 9 Nisan’ da ateş ve öksürük,baş ağrısı, burun akıntısı ile hastaneye başvuruyor ve domuz gribi virusu tesbit ediliyor.

  • Hastanın aşısı yok ancak babanın grip aşısı mevcut.



Nisan 24, 2009,CDC;

  • Nisan 24, 2009,CDC;

  • California, Texas ve Meksika’ya seyahat edenlerin veya bu bölgeden insanlarla yakın temasda bulunanların enfeksiyona yakalandığını bildirmiştir.

  • Enfeksiyon etkeni olarak “swine influenza A(H1N1)” gösterilmiştir.



Mayıs 1, 2009,CDC;

  • Mayıs 1, 2009,CDC;

  • CDC’ye bildirilen 47 olguda ortalama yaş; 16 (3-81),

  • Hastaların %81’i 18 yaşın altında,

  • Hastaların %51’ erkek,

  • Hastaların %85’inde Meksikâ’ya seyahat veya seyahat eden kişilerle temas öyküsü mevcut.



Mayıs 4, 2009,CDC;

  • Mayıs 4, 2009,CDC;

  • Dünya’da virus ile enfekte olgu sayısı 985’e yükseldi,

  • Virus 20 ülkeyi kapsıyor,

  • Toplam 26 ölüm mevcut.



Domuz Gribi İnfluenza A (H1N1) salgını ile ilgili son güncelleme  (13 Kasım 2009, saat 06.00)

  • Domuz Gribi İnfluenza A (H1N1) salgını ile ilgili son güncelleme  (13 Kasım 2009, saat 06.00)

  • Ülke Vaka sayısı Ölü sayısı;

  • Toplam 1.560.000/6250; %04

  • Kaynak: Dünya Sağlık Örgütü



  • Ülkemizde durum nedir? 5/mayıs/2009

  • Henüz bir bildirim mevcut değil !!!!



  • Hastanede yatan 249 olgu,

  • 21 hasta solunum cihazına bağlı,

  • 73 ölüm; 30 unda altta yatan hastalık var, 2 si gebe.

  • Kaynak; Sağlık bakanlığı



Bugün ülkemizde 80’nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir !!!!

  • Bugün ülkemizde 80’nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir !!!!

  • Ülke coğrafyasında dağılımı ise şöyle:

  • Eskişehir, Çorum, Kastamonu, Manisa, Isparta, Kayseri, Mersin, Bilecik, Erzincan, Adana, Denizli, Bursa (Karacabey,Ertuğrul köy, Hançerli Köy, Çınarlı Köy) Burdur, Gökçeada, ızmir (Menemen, Kısıklı Köyü) Balıkesir, Afyon (Emirdağ), Kütahya, İstanbul (Arnavutköy, Ayazağa, Acımaşlı köyü, Habibler, Kemerburgaz, Beykoz, Terkos, Cendere, Halkalı, Polonezköy, Zeytinburnu, Çorlu) vs.



İnsanlar nasıl enfekte oluyor?

  • İnsanlar nasıl enfekte oluyor?

  • Enfekte hayvan ile yakın temas veya enfekte insandan veya kontamine yüzeylerden,

  • Semptomlar nelerdir?

  • Grip benzeri sempları var,

  • Bu pandeminin ekonomik boyutu nedir?

  • Henüz bu konuda detaylı bir bilgiye sahip değiliz.



Şu ana kadarki ölüm oranı nedir?

  • Şu ana kadarki ölüm oranı nedir?

  • %04-2

  • En önemli korunma yolu nedir?

  • El yıkama

  • Virus dış ortamda ne kadar süre canlı kalır?

  • Yaklaşık 2 saat.

  • Domuz eti yemek güvenlimi?

  • Evet.



MEKANİZMA

  • Soğuk algınlığına neden olan viruslar üst solunum yolu epitel hücrelerini enfekte ederler,

  • Destrüktif değişiklikler ve siliyer aktivite kaybı gerçekleşir,

  • Bradikinin, prostoglandin, histamin, IL-1, IL6 ve IL8 artımı saptanmıştır.



ÖRNEK ALIMI

  • Üst solunum yolu infeksiyon bulguları olanlarda;

  • Nazal /nazofarengeal sürüntü

  • Boğaz sürüntüsü

  • Nazofarangeal aspirat (yatan hastalarda )

  • Burun veya boğaz çalkantı suyu



ÖRNEK ALIMI

  • Örnekler Viral Taşıma Vasatı içerisinde,

  • +40C`de soğuk zincirde

  • 24-48 saatte

  • Vaka bildirim formu, örnek ile eş zamanlı olarak laboratuvara ulaştırılmalıdır.





TANI

  • TANI KLİNİK BULGULARA GÖRE KONUR.

  • ATEŞ ve ÖKSÜRÜK birlikteliği; influenza düşündüren en önemli semptomlardır.

  • İnfluenza, RSV, parainfluenza ve adenoviruslar için serolojik testler mevcuttur.

  • Rhinovirusun bir çok antijenik tipi olduğu için serolojik tanı güçtür.



TANI-I

  • Moleküler yöntemlerde artık günümüzde kullanılmaktadır;

  • A/H1N1; PCR

  • Adenovirus; PCR

  • RSV; PCR

  • HSV; PCR



TANI-II

    • Hücre kültürü (Madine-Darby canine kidney)
      • Mikronötralizasyon testi
      • Hemaglütinasyon, hemadsorbsiyon testi
    • ELISA
    • Floresan antikor testleri






KORUNMA

  • KORUNMA





Aerosol yayılımına neden olacak hasta girişimleri (entübasyon, resusitasyon, bronkoskopi, aspirasyon, otopsi) sırasında ve sonrasında da sağlık personelinin koruyucu önlem alması (örn:EU FFP2, NIOSH-certified N95

  • Aerosol yayılımına neden olacak hasta girişimleri (entübasyon, resusitasyon, bronkoskopi, aspirasyon, otopsi) sırasında ve sonrasında da sağlık personelinin koruyucu önlem alması (örn:EU FFP2, NIOSH-certified N95











TEDAVİ ve PROFİLAKSİ

  • TEDAVİ ve PROFİLAKSİ



Oseltamivir (Tamiflu ®),›1 yaş, tedavi ve koruma amaçlı

  • Oseltamivir (Tamiflu ®),›1 yaş, tedavi ve koruma amaçlı

  • Zanamivir (Relenza ®), ›7 yaş tedavi , ›5 yaş koruma

  • Amantadine

  • Rimantadine

  • Semptomlar başladıktan sonra (ilk 48 saatte) tedaviye başlanılmalıdır.





AŞI

  • AŞI



AKUT TONSİLLOFARENJİT

  • Farenjit veya tonsillofarenjit arka farenks lenf dokusu ve yan farengial bantları içeren arka ağız kavitesinin enflematuar enfeksiyonudur.



  • Sıklıkla viruslar ve bakteriler etkendir,

  • Bakteriler içinde en sık; A Grubu Beta Hemolitik Streptokoktur,

  • N. Menengitidis ve H. İnfluenza’ya bağlı sistemik enfeksiyonlarda da belirgin farenjit görülür.



  • Tekrarlayan tonsillofarenjitte;

  • S.aureus,

  • H.influenza,

  • Moraxella catarrhalis,

  • Bacteriodes sorumludur.



  • Viruslar içinde en sık;

  • Rhinovirus

  • Coronavirus,

  • Adenovirus,

  • Parainfluenzavirus,

  • Herpes grubu,

  • *Epidemik dönemlerde Influenza A ve B akla gelmelidir.



AGBHS tonsillofarenjiti

  • Akut tonsillofarenjitlerin %15-25’inde etkendir.

  • Sıklıkla hava yolu ve yakın temasla bulaşır,

  • Aile içi bulaş, kışla, kreş gibi toplu yaşam yerlerinde bulaş yüksektir.

  • S. Pyogenes; en sık 5-15 yaş arası çocuklarda görülür.



AGBHS tonsillofarenjiti-klinik

  • Streptokoksik tonsillofarenjitlerin inkübasyon süresi 1-4 gündür,

  • Hastalık ani başlar,

  • Ateş 38°C nin üzerinde dir,

  • Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, başağrısı, halsizlik, kas ve karın ağrısı, bulantı ve kusma görülür.

  • Çocuklarda iştahsızlık ve aktivitede azalma dikkati çeker.



AGBHS tonsillofarenjiti-klinik

  • Farenks ve tonsillerde eritem veya gri-beyaz renkte eksudasyon vardır, servikal lenfadenopati ve döküntü olabilir.



AGBHS tonsillofarenjiti-tanı

  • Boğaz kültürü;

  • Eküvyon ile alınan boğaz sürüntü örneği; %5 koyun kanlı agara ekilmelidir ve %5-10 karbondioksitli ortamda inkübe edilmelidir.

  • Hemen ekim yapılamayacaksa materyal transport by ne alınmalıdır. (stuart)



AGBHS tonsillofarenjiti-tedavi

  • İlk tercih penisilindir,

  • Tek doz benzatin penisilin G(IM) veya 10 gün oral penisilin tedavisi önerilir.



Viral tonsillofarenjit

  • Akut tonsillofarenjitlerin en sık etkeni VİRUSLARdır.

  • 3 yaş alıtında; Parainfluenza, influenza, RSV, Rhinovirus; sonbahar-kış aylarında,

  • İnfluenza tüm yaş gruplarında,

  • Parainfluenza ve RSV çocuklarda sık görülür.

  • EBV, HSV genç erişkinlerde,

  • Adenovirus toplu yaşam yerlerinde.



Viral tonsillofarenjit-klinik

  • Tonsillofarenjitle birlikte; ses kısıklığı, rinit, konjonktivit ve öksürük olması viral etyolojiyi düşündürür.

  • Adenovirusda konjonktivit eşlik edebilir,

  • İnfluenza’da boğaz ağrısı, baş ağrısı, rinit, ateş, kas ağrısı eşlik edebilir.

  • Ağız içinde ülseratif lezyonlar sıktır.

  • Herpanjina Coxackie’yi düşündürür.



Viral tonsillofarenjit-tanı

  • Klinik olarak,

  • Serolojik olarak,

  • Moleküler yöntemlerle



Viral tonsillofarenjit-tedavi

  • Normal bireyler için tedavi gerekmemektedir,

  • Herpetik lezyonlar için asiklovir kullanılabilir.



Vincent anjini

  • Farenks ve tonsillerin, akut, psödomembran ile karakterize hastalığıdır.

  • Hastalığa Fusobakteriumlar neden olur.



RHİNOSİNÜZİT

  • Rhinosinüzit; burun ve paranazal sinüs mukozalarının enflamasyonu ile seyreden bir grup rahatsızlığı içerir.



RHİNOSİNÜZİT-klinik

  • Akut sinüzit,

  • Subakut sinüzit,

  • Kronik sinüzit,

  • Rekürren akut sinüzit olamak üzere dörde ayrılır



RHİNOSİNÜZİT-etyolojilerine göre

  • Viral,

  • Bakteriyel,

  • Fungal olarak ayrılırlar.

  • Viral sinüzitler genellikle viral rinitleri takiben olur ve tedavi gerektirmeksizin iyileşirler.

  • Fungal sinüzitler; -non-invaziv

          • -İnvaziv


RHİNOSİNÜZİT-tanı

  • Kültür,

  • Direkt grafi,

  • Nazal endoskopi,

  • BT.



RHİNOSİNÜZİT-tanı

  • Kültür;

  • %20-40 S. Pneumonia,

  • %6-50 H. İnfluenzae,

  • %2-4 M. Catarrhalis,

  • %0-10 anaeroblar,

  • %1-8 S. Pyogenes.

  • İlk seçenek antibiyotikler; B laktam grubundan; ampisilin-sulbaktam, amoksisilin-klavulonik asit olmalı.



AKUT OTİTİS MEDİA

  • Orta kulak boşluğu ve timpan zarının akut olarak başlayan enfeksiyonudur.

  • En sık yaşamın ilk iki yılında görülür.

  • Üç tipi vardır;

  • -Akut viral otitis media,

  • -Akut bakteriyel (spüratif) otitis media,

  • -Akut nekrotizan otitis media.



AKUT VİRAL OTİTİS MEDİA

  • Basit soğukalgınlığına yol açan viruslar, ortakulak ve tuba eustachinin silyalı kollumnar epitelinde nazal kavitedeki etkilerine benzer bir etki yaparlar,

  • Ödem gelişir, silia aktivitesi olamayacağından sıvı birikir; steril sekretuar otitis media oluşur.

  • Ancak sıklıkla üzerine betahemolitik streptokoklar, pnömokoklar ve özellikle çocuklarda H. İnfluenzae yerleşerek bakteriyel komplikasyon oluştururlar.



AKUT SÜRATİF OTİTİS MEDİA

  • Orta kulağın aku piyojenik bakteriyel enfeksiyonları sonucu ortaya çıkan enflemasyonudur.

  • Nazofaenksdeki mikroorganizmalar, tuba östaki vasıtasıyla ortakulağa geçerler ve burada enfeksiyona yol açarlar



AKUT SÜRATİF OTİTİS MEDİA

  • İlk planda streptokoklar, 5 yaş altında H.influenzae,diyabetik ve yaşlılarda pnömokoklar etken olarak görülürler.

  • Dış kulak yolundan kontaminasyonla non hemolitik streptokoklar, stafilokoklar ve P.aeruginosa enfksiyon etkeni olabilir.

  • Kan yolu ile; kızıl kızamık , kabakulaktada otit görülür.



AKUT SÜRATİF OTİTİS MEDİA-klinik

  • Bakteriyel oldukça gürültülü.



AKUT NEKROTİZAN OTİTİS MEDİA

  • Nadir görülür,

  • Bakteriyeldir,

  • Fulminan seyirlidir nekroz görülür,

  • Beta hemolitik streptokoklar ve pnomokoklar sorumludur,

  • Altta yatan bir hastalık genelde vardır.



LARENJİT, LARİNGEOTRAKEOBRONŞİT

  • Etken sıklıkla viruslardır;

  • -Parainfluenza

  • -Adenovirus,

  • -RSV,

  • -İnfluenza,

  • -Kızamık virusu.

  • *Viral kruplu hastaların çoğu 6ay-3 yaş arası çocuklardır



AKUT LARENJİT-klinik

  • Ses kısklığı,

  • Havlar tarzda öksürük,

  • Hafif ateş,

  • İştahsızlık, halsizlik,

  • Solunumsıkıntısı yoktur veya hafiftir.

  • Laringoskopik muaynede eksuda veya membran görülmesi difteri veya enfeksiyöz mononükleozu düşündürmelidir.



AKUT LARİNGEOTRAKEOBRONŞİT

  • Boğuk sesle öksürük,

  • Hafif-orta ateş,

  • Hipoksi,

  • Huzursuzluk,

  • Solunum sıkıntısı.



AYIRICI TANI

  • Bakteriyel trakeit,

  • Difterik krup,

  • Spazmodik krup,

  • Retrofaringeal ve peritonsiller abse.



EPİGLOTTİT

  • Çoğunlukla H. İnfluenza tip b sorumludur, ancak aşılama sayesinde;

  • S.pyogenes,

  • S.pneumoniae,

  • S.aureus, etken olmaya başlamıştır.



MUMPS VİRUS



MUMPS VİRUS



MUMPS VİRUS



MUMPS VİRUS









Measles, Mumps, Rubella Korunma



Yüklə 446 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə