KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı TÜrk hematoloj‹ derne∕‹



Yüklə 133,16 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix14.06.2018
ölçüsü133,16 Kb.
#48443


8

KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

TÜRK HEMATOLOJ‹ DERNE∕‹

hemato


log

2012: 2


 



 2

dr. sefer Gezer

Rush University, Medical Center, Chicago, Illinois, USA

e-posta: sefer_gezer@rush.edu   

Tel: 001 312 942 35 85

anahtar sözcükler

Kanama diyatezleri, Vasküler bozukluklar, Trombosit bozuklukları  

G‹r‹

Bu  yazı,  konunun    kolayca  anlaşılması  amacı  ile  üç  ayrı  bölümde  ince-



lenecektir.  Birinci  bülümde;  normal  hemastatik  mekanizmanın  nelerden 

oluştuğu  ve  nasıl  işlediği  incelenecek  ikinci  bölümde  ise;  koagülasyon 

testlerinin  klinikteki  kullanımına  geçilecektir.  Üçüncü  bölümde;  anormal 

pıhtılaşma zamanlarının incelenmesini ve karışım testine yer verilecektir. 

hemostatik mekanizma

Koagülasyon testlerinin klinikte kullanımını tartışmadan önce hemastatik 

mekanizmaya kısaca bir göz atmak gerekir. Hemostazın en basit tanımı, 

kanamanın durdurulması şeklinde yapılabilir. Kan damarlarındaki olası bir 

yaralanma,  koagülasyon  sisteminde  bir  takım  reaksiyonların  oluşumuna 

ve sonuçta kan pıhtısı gelişimine neden olur. Böylelikle, yara yeri onarılır 

ancak damar duvarının devamlılığını sağlamak amacıyla da daha önceden 

oluşan pıhtı fibrinolitik mekanizma tarafından çözünmeye başlar (1). 

Damar  duvar  yaralanmasından  kısa  bir  süre  sonra  kanamayı  durdurmak 

amacıyla o bölgede vazokonstriksiyon oluşur. Bu süreç içersinde trombo-

sitler, von Willebrand faktörü (vWF) aracılığı ile damar duvarındaki bulunan 

subendotel tabakasındaki tip-IV kollajene yapışarak bir köprü oluştururlar 

ki bu olaya trombosit adhezyonu adı verilir (2). Endotel hücreleri tarafın-

dan salınan bazı maddeler, daha sonra trombositlerin küme oluşturmasına 

neden olur ve bu olayda trombosit aggregasyonu olarak bilinir (2). Tüm 

bu öncül olaylar sonucunda, hasarlanan damar duvarında trombosit tıkaçı 




KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

9

oluşmasına birincil hemostaz adı verilmektedir. Bu olayın gerçekleşme-



sinde yukarıda da tartışıldığı üzere; damar duvarı, endotel hücreleri, vWF 

ve trombositler rol oynar. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, birincil 

hemostazla oluşan trombosit tıkaçı genelde zayıf  bir tıkaç olarak bilinir.

Olay  sürecinde  gerek  damar  duvarına  çekilen  monositlerden  ve  gerek-

sede  yaralanan  endotel  hücrelerin  yüzeyinden  doku  faktörü  (DF,  Faktör 

III, Trombokinaz, CD 142 salınır (3, 4). Dolaşımdaki faktör VII kolaylıkla 

bu bölgeye gelir ve daha sonra doku faktörü tarafından bağlanarak aktive 

edilir (FVIIa). Doku faktörü tarafından bağlanarak aktive olan faktör VII’nin 

(FVIIa) enzimatik aktivitesi faktör VII’ye karşın birkaç bin kez daha fazladır. 

VIIa’da görülen bu patlama, koagülasyon kaskadındaki birtakım enzimatik 

reaksiyonların  gerçekleşmesine  ve  sonuçta  da  fibrin  oluşumuna  neden 

olur (5) (Şekil 1).

Koagülasyon  kaskadının  hemen  her  basamağında  birbirine  benzer 

reaksiyonlar  oluşur.  Başlangıçta  bir  enzim,  bazı  kofaktörler  tarafından 

katalize edilerek, inaktif bir enzimi (zimojen) aktive eder ve yeni bir enzim 

oluşturur. Yeni oluşan bu enzim daha sonra kendisinin kofaktörüne bağ-

lanarak diğer bir zimojeni aktive eder. Enzimlerin bu şekilde birbirlerini 

yukarıdan aşağıya doğru aktive etmeleri olayına koagülasyon kaskad› adı 

verilmektedir (6). Son oluşan enzim trombin olarak bilinir ve bu da fib-

rinojen molekülünden dört fibrinopeptidi (ikişer tane fibrinopeptid A ve 

B) ayırarak fibrin monomerlerinin ortaya çıkmasına neden olur ve bunun 

sonucunda jel şeklinde solubl fibrin’i oluşur (7). Yeni oluşan soluble fib-

rin,  fazla  dayanıklı  olmadığından  kolayca  çözünebilir.  Faktör  XIII  (fibrini 

stabilize edici faktör); fibrin monomerlerini, fibrin polimerlerine çevirerek 

pıhtıyı stabil hale getirir ve buna da insoluble fibrin adı verilir (8,9). İşte 

bu süreçteki pıhtı oluşumuna da ikincil hemostaz adı verilmektedir. Bu 

olayın  gerçekleşmesinde;  plazma  koagülasyon  faktörlerine,  fosfolipid 

yüzeye (trombositler) ve kalsiyuma gereksinim vardır. Fibrin pıhtısı, daha 

önce  yaralanan  damar  duvarında  oluşan  zayıf    trombosit  tıkacı  (birincil 

hemostaz) üzerinde adeta bir harç etkisi gösterek onu sıvar ve güçlendirir 

ve aynı zamanda, fibroblastların zedelenen damar duvarını tamir etmeleri 

için de bir iskele oluşturur (Şekil 2).  

Oluşan  fibrin,  daha  sonra  bir  grup  enzimatik  reaksiyonlar  sonucu  par-

çalanır ki buna da fibrinoliz adı verilir. Fibrinoliz, daha fazla pıhtı olu-

şumunu önlediği gibi hemostaz için gerekli olmayan pıhtıları da ortadan 

kaldırır.  İnaktif  bir  enzim  olan  plazminojen,  fibrin  oluşur  oluşmaz  onu 

bağlar. Endotel hücreleri üzerinde oluşan bu fibrin, yine endotel hücreleri 

tarafından doku plazminojen aktivatörü (tPA)’nün salınımına neden olarak 

adeta kendi parçalanmasını tetikler (10). Daha sonra, tPA fibrine bağlana-

rak plazminojeni edimsel şekli olan plazmin’e dönüştürür. Plazmin, fibrin 

molekülünde  çapraz  bağlı  d-dimerler  ortaya  çıkana  kadar  onu  devamlı 

bir şekilde küçük parçalara bölmeye devam eder. D-dimerler, fibrinolizin 

olduğunu gösteren en duyarlı ve en özgün ürünlerdir (11). Fibrine bağlı 



hemato

log


2012: 2

● 

2



10

olmayan plazminojen, tPA tarafından aktive edilemez ve bu nedenle de, 

tPA’nın fibrine özgün olduğu düşünülmektedir. TPA’nın bu etkisi, aktive 

olmuş trombosit ve endotelden salınan plazminojen aktivatör inhibitörleri 

(PAİ) tarafindan inhibe edilir (12, 13). Fibrin yüzeyinden ayrılan plazmin ise 

daha  sonra  alfa-2  antiplazmin  (α

2

-AP)  tarafından  nötralize  edilmektedir 



(14). TPA’nın rakipsiz kaldığı veya α

2

-AP eksikliği durumlarında fibrinoli-



tik mekanizma sürekli olarak edimsel kalacağından, henüz damar duvarı 

onarılmadan erken fibrin parçalanması oluşur ve bu durum da hemostaz’ın 

bozulmasına neden olur (15) (Şekil 3).

Koagülasyon sistemini bu şekilde kısaca inceledikten sonra tüm koagülas-

yon faktörlerini ve bunlarla ilgili özellikleri Tablo 1 ve Tablo 2’de  görüldüğü 

gibi özetlemek mümkündür.

ekil 1

 



 Fibrin pıhtısı oluşumu.

ekil 2


 

 Koagülasyon kaskadının alt birimleri.




KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

11

ekil 3



 

 



Fibrinolitik yolun ana bileşenleri.

tablo 1


 

 Koagülasyon Faktörleri ve İşlevleri



ad› 

Fonksiyonu

I (fibrinojen)

Pıhtıyı oluşturur (fibrin)

II (protrombin)

Edimsel formu (IIa) ve I, V, VII , VIII, XI, XIII, 

Protein C ve trombositleri aktive eder

Doku faktörü (TF)

VIIa’nın kofaktörüdür ( önceleri faktör III olarak 

adlandırılırdı)

Kalsiyum

Koagülasyon faktörlerinin fosfolipidlere 

bağlanmasını sağlar (önceleri Faktör IV olarak 

adlandırılırdı)

V (proakselerin, labil faktör)

Faktör X’un kofaktörüdür ve protrombinaz 

kompleksini oluşturur

VI

Atanmamıştır (önceleri Va olarak adlandırılırdı)



VII (prokonvertin, stabil faktör) Faktör  IX ve X’u aktive eder   

VIII (Antihemofilik faktör-A)

Faktör IX’un kofaktörüdür ve tenaz kompleksini 

oluşturur     

IX ( Antihemofilik faktör-B)

Christmas faktörü, Faktör X’u aktive eder, Faktör 

VIII’le tenaz kompleksini oluşturur

X (Stuart-Prover faktörü) 

Faktör II’yi aktive eder ve Faktör V ile 

protrombinaz kompleksini oluşturur

XI (Plazma tromboplastin 

öncülü) 


Faktör IX’u aktive eder

XII (Hageman faktörü) 

Faktör XI, VII ve prekalikrein’i aktive eder  

XIII (fibrini stabilize eden 

faktör) 

Fibrin monomerlerini fibrin polimerlerine 

dönüştürür

von Willebrand Faktör

Faktör VIII’e ve subendoteldeki kollajene 

bağlanır, trombositlerin adhezyonunu sağlar

Prekallikrein (Fletcher faktörü) Faktör XII ve prekalikrein’i aktive eder, yüksek 

moleküler ağırlıklı kininojeni böler

Yüksek moleküler ağırlıklı 

kininojen (YMAK) (Fitzgerald 

faktörü)

Faktör XII, XI ve prekalikrein’in karşılıklı 

aktivasyonunu destekler



hemato

log


2012: 2

● 

2



12

tablo 2


 

 Koagülasyon Faktörleri ve İşlevleri



ad›

Fonksiyonu

Fibronektin

Hücre ahezyonuna aracılık eder 

Antitrombin III (Antitrombin)

IIa, Xa ve bazı diğer proteazları inhibe eder

Heparin kofaktör II (minör 

antitrombin)

IIa’yı inhibe eder, heparin ve dermatan 

sülfatın kofaktörüdür

Protein C

Va ve VIIIa’yı inaktive eder

Protein S 

Aktive protein C (APC)’nin kofaktörüdür

Protein Z

Trombinin fosfolipidlere bağlanmasında 

aracılık eder, ZPİ aracılığı ile faktör X’nun 

parçalanmasını uyarır

Protein Z-ilişkili proteaz 

inhibitörü (ZPİ)

Protein Z ile birlikte Faktör X’nun 

parçalanmasına yardımcı olur, kendi başına 

Faktör XI’i parçalar 

Plazminojen

tPA ve ürokinaz aracılığı ile plazmine 

dönüşerek fibrini ve diğer bazı proteinleri 

parçalar

Alfa 2-antiplazmin

Plazmini nötralize eder

Doku plazminojen aktivatörü 

(tPA)

Plazminojeni aktive eder



Ürokinaz

Plazminojeni aktive eder

Plazminojen aktivatör-1 (PAİ-1)

Endotelyal PAİ olup tPA ve ürokinazı etkisiz 

hale getirir

Plazminojen aktivatör-2 (PAİ-2) 

Plasental PAİ olup tPA ve ürokinazı etkisiz 

hale getirir

Kanser prokoagülanı

Patolojik Faktör X ve II aktivatörü olup 

kanserli hastalarda tromboza neden olabilir

Koagülasyon testleri

Öyküsünde ve fizik muayenesinde kanama yönünden anormallik bulunan 

hastalarda,  koagülasyon  testlerinin  bozuk  olarak  saptanması  büyük  bir 

olasılıktır. Ancak laboratuvar yanılgısını önlemek amacıyla anormal olarak 

saptanan  koagülasyon  testlerinin  tekrarı  da  zorunludur.  Anormal  olarak 

saptanan bazı testler, klinikte her zaman bir anlam içermeyebilir. Örneğin; 

Faktör XII, Prekalikrein (PK) ve yüksek molekül ağırlıklı kininojen (HMWK) 

eksikliği  olan  hastalarda  bu  faktörlerin  eksiklikleri,  APTT’de  uzamaya 

neden  olmasına  karşın,  klinik  olarak  herhangibir  kanama  görülmez  ve 

bu durum sadece biyokimyasal bir bozukluk olarak nitelendirilir (16, 17, 

18). Bu hastalara eğer herhangi bir cerrahi girişim gerekli ise bu durum 

engellenmemeli  ve  cerrahi  girişim  öncesi,  taze  donmuş  plazma  ve  kri-

yoglobulinler de verilmemelidir. Böyle koşullarda, cerrah ile iyi bir iletişim 

kurularak kendilerine gerekli bilgi ve destek verilmelidir. 

Koagülasyon tarama testleri; dolaşan trombositler ve koagülasyon yolları 

gibi hemostazın değişik bileşenlerini incelemede yardımcı olur. En önemli 



KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

13

tarama testleri arasında, trombosit say›m›, protrombin zaman› (PZ), aktive 



parsiyel tromboplastin zaman› (aPTZ)

 ve Trombin zaman› vardır (19). Eğer 

bu testlerde herhangibir anormallik varsa, daha spesifik testlere geçilerek, 

bozulukuğun nerede olduğunu saptamak gerekir. Fibrin y›k›m ürünleri’nin 

saptanması ise in-vivo olarak fibrinolizin oluştuğunu gösterir. 

Koagülasyon  testlerinin  doğru  bir  şekilde  yorumlanabilmesi  için,  kanın 

önce koagülasyon testlerine uygun bir tüpe alınması ve antikoagülan/kan 

oranının doğru olması gerekmektedir. Koagülasyon testleri için tam kan 

genelde % 3.2’lik sodyum sitratlı tüplere alınır. Antikoagülan/kan oranı, 

normalde bir kısım antikoagülan ve dokuz kısım tam kan (1:9) şeklindedir. 

Ancak  bu  oran  bazı  koşullarda  değişebilir.  Örneğin  polisitemide  (Htk  > 

55), plazma düzeyi azaldığından, normal tüplerdeki sitrat oranı göreceli 

olarak  azaltılmalıdır  (0.5/9).  Bu  duruma  dikkat  edilmediğinde,  bu  has-

taların  pıhtılaşma  zamanlarıda  yalancı  bir  uzama  görülebilir  (20).  Eğer 

vakumlu tüpler kullanılıyorsa, erişkinler için kullanılan 5 mL’lik tüpün % 

60-80’i,  pediyatrik  hastalar  için  kullanılan  2.5-2.7  mL’lik  tüplerin  ise  % 

90’ı  kan  ile  doldurulmalıdır.  Buna  dikkat  edilmemesi  durumlarında  ise, 

pıhtılaşma zamanlarında yalancı bir uzamanın görülmesi kaçınılmaz ola-

caktır  (21,22).  Koagülasyon  testleri  için  kan  intravenöz  sıvının  verildigi 

taraftan alınmamalı, zor alınan kan örnekleri de laboratuvara yollanmama-

lıdır. Heparinize sentral venöz kateterlerden alınan kan örnekleri koagü-

lasyon için kullanılmamalı ancak zorunlu ise mutlaka çift enjektör tekniği 

kullanılmalı ve birinci enjektördeki kan örneği atılmalıdır. Antikoagülanlı 

tüpe  kan  alınır  alınmaz,  tüp  yavaşça  aşağı  ve  yukarıya  çevrilerek  iyi  bir 

kan:antikoagülasyon karışımı sağlanmalıdır. Alınan kan örnekleri eğer oda 

ısında (22-24

) saklandıysa 2 saat içinde, buz dolabında (2-4



) saklandı 

ise de 4 saat içinde alışılmalıdır.

Protrombin zamanı (PZ): Bu test, sitratlı plazmaya tekrar kalsiyum ekle-

nerek ve ortama tromboplastin (doku faktörü) ilavesi ile yapılır. Genelde, 

ektrensek ve ana yoldaki bozuklukları taramada kullanılan bir testtir. Bun-

lar  arasında  faktör  VII,  X,  V,  II  (protrombin)  ve  fibrinojeni  (I)  sayabiliriz. 

Protrombin zamanın yardımcı olduğu durumlar aşağıdaki gibi özetlene-

bilir; 


K vitamini eksikliği 

Karaciğer hastalıkları



Yaygın damar içi pıhtılaşması (YDP) 

Varfarin izleminde  



PZ, mutlaka hasta ve normal kan örneklerinde çalışılmalıdır. Bu, labora-

tuvarlar  arasındaki  görülen  farklı  okuma  değerlerini  ortadan  kaldıracağı 

gibi aşağıda görüldüğü üzere protrombin zamanının değişik şekillerdeki 

incelenmesine de fırsat verecektir. Normalde; PZ 10-13 saniye arasında 

değişir. Eğer PZ normalden 3 saniye uzun ve İNR 1.5’ tan daha fazla ise 

nedeni mutlaka araştırılmalıdır. 




hemato

log


2012: 2

● 

2



14

Uluslararası  Normalleştirilmiş  Oran  [International  Normalized  Ratio 

(INR)]:  Bu  değer,  hastanın  protrombin  zamanının,  kontrol  protrombin 

zamanına bölündükten sonra, ISI değer kuvvetine yükseltilmesiyle bulunur 

[İNR=(PZ 

hasta


 / PZ 

normal


)

ISI 


]. ISI, uluslararası duyarlılık indeksi [international 

sensitivity index (ISI)] olarak bilinir. Her üretici firma, ürettiği doku trom-

boplastinini  (faktörünü)  dünya  sağlık  örgütüne  (WHO)  yollayarak  oradan 

bir ISI değeri almak zorundadır veya diğer bir deyişle yeni üretilen bu doku 

tromboplastini,  uluslararası  olarak  standardize  edilen  plazma  örnekle-

rinde kullanılan WHO’daki doku faktörü (genelde tavşan tromboplastini) ile 

kıyaslanmaktadır (23, 24). Varfarin alan hastaların değişik laboratuvarlarda 

ölçülen  protrombin  zamanları  böylelikle  standartize  edilmiş  olmaktadır 

(25). Bunu kısaca şu örnekle açıklamak mümkündür. Örneğin; PZ

hasta


 = 24 

saniye, PZ

kontrol 

=12 saniye olsun. Hastada, ISI değeri değişik iki doku trom-

boplastini ile INR saptandığında iki ayrı sonuç ortaya çıkmaktadır. Birinci 

doku tromboplastinin İSİ değeri=1 olsun. Hastadaki İNR=(24/12)

1

= 2


1

=2 


olacaktadır. Oysaki ISI=2 olan doku tromboplastini kullanıldığında hasta-

daki İNR=(24/12)

2

 = 2


2

 = 4 olur. Eğer WHO’ya göre standardize edilmiş bir 

doku tromboplastini kullanılacak olursa laboratuvarlar arası veya ülkeler 

arası farklılıklar kolaylıkla ortadan kalkacaktır.   



Protrombin zamanı oranı (PZr): Bu oran, hastanın protrombin zamanının, 

kontrol protrombin zamanına bölünmesiyle elde edilir [PZr=(PZ 

hasta

 / PZ 


kontrol

)].  Yukarıdaki  örnek  burada  da  kullanılacak  olursa;  PZr=(24/12)=2 

olacaktır. Bunun anlamı, hastanın protrombin zamanı kontrole kıyasla iki 

kat daha uzundur veya kanı iki kat daha incedir. 



Protrombin zamanı indeksi (PZİ): Bu oran, normal protrombin zamanının, 

hastanın  protrombin  zamanına  bölünmesi  ve  bu  değerin  100  ile  çarpıl-

masıyle  elde  edilir.  [PZİ=(PZ 

kontrol


  /  PZ 

hasta


)  x  100].  Yukarıdaki  örneğini 

tekrar burada kullanacak olursak; PZİ=(12/24)x100= 0.5x100=50. Bunun 

anlamı, hastanın protrombin zamanı kontrole kıyasla % 50 daha uzun veya 

kanı % 50 daha incedir.



Aktive Parsiyel Tromboplastin zamanı (aPTZ): Bu test, sitratlı plazmaya 

tekrar kalsiyum eklenerek ve ortama doku faktörü içermeyen tromboplas-

tin (parsiyel tromboplastin) ve negatif yüklü bir madde (ör. Selit, kaolin, 

silika) konarak yapılır. Bu ortam kontakt faktör aktivasyonuna neden olarak 

pıhtılaşmayı intrensek yoldan başlatır (26). Bu test genelde intrensek ve 

ana yoldaki anormallikleri taramada kullanılır. Bunlar arasında aşağıdaki 

testleri sayabiliriz:

Prekalikrein, yüksek moleküler ağırlıklı kininojen (HMWK)



Faktör XII, XI, IX, VIII, X ve V

Protrombin (II) ve fibrinojen (I) 



aPTZ;  Faktör  VII  ve  XIII  eksiklikleri  dışında  tüm  diğer  koagülasyon  fak-

törlerinin  eksikliğini  ölçen  bir  testtir.  Normal  aPTZ  değeri,  bu  yollardaki 




KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

15

koagülasyon  faktörlerinin  en  azından  %  30  düzeyinde  olduğunu  göste-



rir. Heparin aPTZ’yi uzattığından, heparin tedavisi gören kimselerde onu 

monitorize  etmede  de  kullanılmaktadır.  Terapötik  değerler,  aPTZ’nin 

orijinal değerinden 1.5-2.5 kat artmasiyle anlaşılır. Bu düzeydeki antikoa-

gülasyon, kan heparin düzeyini protamin sülfat yöntemiyle 0.2-0.4 unite/

mL’ye ve kromojenik anti-Xa yöntemi ile de 0.3-0.7 unite/mL’ ye yüksel-

tir. Düşük moleküler ağırlıklı heparinler (DMAH), aPTZ’yi uzatmaz ancak 

kandaki varlıkları anti-Xa aktivitesi ile gösterilebilir. aPTZ’yi uzatan diğer 

bir  durum  ise  kandaki  inhibitörlerdir.  Bunlar  spesifik  olabildiği  gibi  (ör. 

Faktör VIII inhibitörleri), non-spesifik de olabilirler (ör. Lupus antikoagu-

lanları ve/veya antifosfolipid antikorları). aPTZ’nin normal sınırları genelde 

28-34 saniye arasında değişmektedir. aPTZ yöntemleri, İNR’de olduğu gibi 

standartize edilmediğinden değişik reaktif ve aletler kullanıldığında test 

sonuçlarında farklılıklar görülebilir (27). 

Trombin zamanı (TZ): Bu test, pıhtılaşma sisteminin son basamağındaki 

fibrinojenin, fibrine dönüşüm süresini ölçer. Testin ölçümü, sitratlı plaz-

manın, bovin veya insan trombini kullanılarak tekrar kalsifiye edilmesi ile 

yapılır (28, 29). Trombin zamanının uzadığı durumlar ise aşağıdaki gibi 

özetlenebilir: 

Heparin  ve  direkt  trombin  inhibitörlerinin  (Lepirudin,  Argatroban) 



kullanımını 

Hipofibrinojenemi (<100 mg/dL), disfibrinojenemi, hiperfibrinoje-



nemi (> 400 mg/dL)

Trombin inhibitörleri (testte insan trombini kullanılırsa uzama sap-



tanmayabilir)

Fibrin  polimerizasyonunun  inhibitörleri  (fibrin  yıkım  ürünlerinin 



varlığı, paraproteinler, amiloid, dekstran) 

Reptilaz Zamanı (RZ): Reptilaz, trombine benzer bir enzim olup Bothrops 

yılanlarının  zehirinde  bulunur.  Trombinin  fibrinojen  molekülünden  hem 

fibrinopeptid  A  ve  hem  de  fibrinopeptid  B’yi  ayırmasına  karşın,  reptilaz 

fibrinojenden  sadece  fibrinopeptid  A’yı  ayırmaktadır  ve  bu  nedenlede 

heparinin inhibitör etkisine (ATIII yoluyla) direnç gösterir. Reptilaz zamanı 

ayni  trombin  zamanında  olduğu  gibi  fibrinojenin  fibrine  dönüşümünü 

ölçer  (30,  31).  Reptilaz  zamanının  uzadığı  durumlar  ise  aşağıdaki  gibi 

özetlenebilir:

Fibrinogen anormallikleri 



Heparin kontaminasyonu



Ekarin pıhtılaşma zamanı (EPZ): Ekarin bir metalloproteinaz olup Echis 

carinatus  denen  yılan  zehirinden  elde  edilir.  Ecarin  protrombini  mei-

zotrombine  (protrombin-trombin  ara  ürünü)  dönüştürür  ancak  bunun 

fibrinojeni fibrine dönüştürme etkisi trombine karşın oldukça azdır yani 




hemato

log


2012: 2

● 

2



16

düşük  bir  prokoagülan  aktivite  gösterir.  Bu  aktivite,  hirudin  veya  diğer 

direkt trombin inhibitörleri tarafından inhibe edilir ancak antitrombin ve 

heparine bu aktiviteyi inhibe edemez çünkü test bunlara karşı duyarsızdır 

(32). EPZ, varfarinden ve lupus antikoagülanı gibi fosfolipid bağımlı antiko-

agülanlardan da etkilenmemektedir. EPZ, artan hirudin konsantrasyonları 

ile özgün ve linear bir artış gösterir. Ekarin pıhtılaşma zamanının uzadığı 

durumlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Direk trombin inhibitörlerinin (DTİ) (ör. hirudin, lepirudin, argatro-



ban, dabigatran) kullanımı (33, 34)

Heparin kontaminasyonu



Dilüe Russel Viper venom zamanı (dRVVZ): Bu test genel olarak karışım 

deneylerinde  aPTZ’nin  düzelmediği  durumlarda,  lupus  antikoagülanları-

nın tanısında kullanılır. Antifosfolipid sendromu (AFS) aslında kanamadan 

çok  trombozlarla  beraber  giden  bir  hastalıktır.  Ancak  aPTZ’yi  uzatması 

yönünden burada da incelenmesinde büyük yarar vardır. Russel yılanının 

zehirindeki koagülan, Faktör X’u direkt olarak ana yoldan aktive eder ve 

faktör V, protrombin (II), fosfolipid ve kalsiyum eşliğinde pıhtı oluşturur. 

Bu test (dRVVZ) uygulanırken düşük konsantransyonlarda yılan zehiri kul-

lanıldığından,  reaksiyon  hızında  sınırlama  olur  ve  normalde  testin  oluş-

turduğu pıtılaşma zamanı 23-27 saniye arasında değişir ve böylelikle test 

lupus  antikoagülanlarının  varlığına  çok  sensitif  bir  duruma  gelir.  Lupus 

antikorları, fosfolipidlerin pıhtı yapıcı etkilerini engelledikleri için dRVVZ’yi 

uzatırlar. Bu test lupus antikorlarını saptamada aPTZ’den daha sensitif bir 

testtir,  çünkü  Faktör  VIII,  IX  ve  XI’in  eksikliklerinden  veya  bunlara  karşı 

oluşan antikorlardan etkilenmez (35, 36, 37).

Koagülasyon  sistemi  ve  klinikte  sıklıkla  kullanılan  pıhtılaşma  zamanları 

Şekil 4’de şematik olarak gösterilmiştir. Bu şekil pıhtılaşma zamanlarının 

ekil 4


 

 



Koagülasyon sistemi ve pıhtılaşma zamanları.

aPTZ

PZ

dRVVZ

TZ ve RZ

PZ = Protrombin zamanı

TZ = Trombin zamanı

RZ = Reptilaz zamanı

aPTZ = Aktive Parsiyel Tromboplastin Zamanı

dRVVZ = Dilüe Russel Viper Venom Zamanı




KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

17

anlaşılmasında  ve  kanama  diyatezini  çözmede  büyük  kolaylıklar  sağla-



maktadır.                                                                                                   

Kanama  zamanı:  Hernekadar  bu  test,  damar  duvarı  ile  trombosit  etki-

leşmesini  değerlendirmede  kullanılan  bir  tarama  testi  olarak  bilinirsede 

klinikte inanılırlılığı oldukça şüphelidir. Sensitivitesi ve tekrarlanabilirliliği 

oldukça düşüktür. Bunun nedeni de, bu testin sadece sayısal ve kalitatif 

trombosit  fonksiyonlarını  gösteren  bir  test  olmaması  ve  aynı  zamanda 

damar  duvarının  bütünlüğü  ve  derinin  kalitesi  ile  de  çok  yakından  iliş-

kili  olmasıdır.  Kanama  zamanı  ilk  kez  Duke  tarafından  1910  senesinde 

keşfedilmiştir ve test kulak memesi kullanılarak uygulanmıştır (38). Daha 

sonraları  bu  test,  Ivy  tarafından  ön  kolun  volar  yüzü  kullanılarak  yapıl-

maya başlanmış ve daha sonrada standartize edilmiştir (39, 40). Template 

kanama zamanında; test, tansiyon aletininin monşonu üst kola takıp 40 

mm Hg’ya şişirildikten sonra ön kolun volar yüzeyine tek kullanımlık ve 

içten yaylı bir aletle standart bir çift insizyon yapılarak başlatılır. Her iki 

insizyondaki  yara  dudaklarından  akan  kan,  kanama  durana  dek  her  30 

saniyede  bir  filtre  kağıdına  emdirilir.  Kanamanın  durduğu  an  kanama 

zamanı olarak değerlendirilir. Sonuç olarak ise, her iki insizyon yerinden 

saptanan  değerlerin  ortalaması  verilir.  Ancak  yapılan  çalışmalar,  genel 

cerrahi veya kardiyak bypass cerrahisinden, karaciğer ve böbrek biyopsi-

sinden önce kanama riskini kestirmede herhangibir değerinin olmadığını 

göstermiştir (41, 42, 43, 44).

Kanama zamanının uzadığı durumlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Trombositopeniler



Kalitatif trombosit bozuklukları

von Willebrand hastalığı



Glanzman trombastenisi

Bernard Soulier sendromu



Birincil damar duvarı bozuklukları

Asipirin, NSAİİ gibi ilaçların kullanımı



Anormal P›ht›lama zamanlar›n›n incelenmesi:

Yukarıda kısaca tartışılan pıhtılaşma zamanları, kanama diyatezi olan bir 

hastaya yaklaşımda yardımcı olabileceği gibi, heparin ve varfarin tedasinin 

monitöründe de büyük fayda sağlar. Bunları üç ayrı bölümde incelemek 

mümkündür.

Sadece  protrombin  zamanının  (İNR)  uzadığı  durumlar: Bu durum 

genelde problemin ektrensek yolda olduğunu gösterir. Protrombin zama-

nının uzadığı durumlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Faktör VII eksikliği (doğumsal, varfarin kullanımı, karaciğer hasta-



lığı, K vitamini eksikliği)


hemato

log


2012: 2

● 

2



18

Faktör VII inhibitörleri (nadir)



Sadece aktive parsiyel tromboplastin zamanının uzadığı durumlar: Bu 

durum  genelde  problemin  intrensek  yolda  olduğunu  gösterir.  aPTZ’nin 

uzadığı durumlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Faktör VIII, IX, XI eksiklikleri (doğumsal veya edinsel)



Faktör VIII, IX, XI inhibitörleri

Faktör  XII,  Prekalikrein,  YMAK  eksiklikleri  (klinikte  kanama  görül-



mez)

Heparin kullanımı



Lupus antikoagülan ve/veya antifosfolipid antikorların varlığı 



Hem aktive parsiyel tromboplastin zamanının ve hem de protrombin 

zamanının (İNR) birlikte uzadığı durumlar: Bu durum genelde problemin 

ana yolda olduğunu gösterir. Bunun nedenleri ise aşağıdaki gibi özetlene-

bilir:



Faktör II (protrombin), V ve X eksiklikleri (doğumsal, karaciğer has-



talığı, YDP, aşırı antikoagülasyon)

Faktör II (protrombin), V ve X antikorları



Eğer PZ ve aPTZ’nin yanı sıra TZ de uzamışsa, trombin zamanı altında 

yukarıda anlatılan bozuklukları düşünmek gerekir.

PZ  ve  aPTZ’si  normal  fakat  klinikte  belirgin  kanaması  olanlarda  ise 

aşağıdaki durumlar düşünülmelidir:

Trombositopeni 



İşlevsel trombosit bozuklukları

Hafif von Willebrand hastalığı



Vasküler bozukluklar

Faktör XIII eksikliği



Bazı özel durumların; PZ, aPTZ, kanama zamanı ve trombositlerle olan iliş-

kileri Tablo 3’te özetlenmiştir.



Karışım  çalışması:  Pıhtılaşma  testlerinde  bozukluk  saptandıktan  sonra 

bunların  nedenlerinin  araştırılması  zorunludur.  Bu  sorunu  en  iyi  şekilde 

çözen  test  kar››m  çal›mas›d›r.  Karışım  çalışması  1:1  oranda  normal 

plazma ile yapılmaktadır. Karışım çalışmasında genel kural şu şekilde kısaca 

özetlenebilir. Eğer normal plazma ile 1:1 karışım, pıhtılaşma zamanlarında 

düzelmeye neden oluyorsa faktör eksikli¤i, düzelme olmadığı durumlarda 

ise spesifik veya non-spesifik inhibitörler düşünülür (45). Bunların neden-

leri ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:




KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

19



Heparin kontaminasyonu

Faktör inhibitörleri (faktör VIII, IX veya X’a karşı)



Diğer faktör inhibitörleri (nadir)

Lupus antikoagülanları ve/veya antifosfolipid antikorları



Trombin inhibitörleri (fibrin yıkım ürünleri, d-dimer)

Karışım deneylerini Şekil 5, 6, ve 7’da görüldüğü gibi kısaca özetlemek 

mümkündür ve bunlar kanamalı hastanın tanısında son derece yararlı ola-

caktır. 

Tarama  testlerinde  alınan  normal  sonuçlar  birçok  kanama  diyatezinin 

ekarte  edilmesinde  yardımcı  olur.  Ancak,  unutmamak  gerekirki,  tarama 

sürecinde  bazı  kural  dışı  nedenler  de  olabilir.  Bunların  arasında;  Faktör 

XIII eksikliğini, hafif von Willebrand hastalığını, hafif Faktör XI eksikliğini 

(hastanın genelde kanaması yok ancak cerrahi girişimlerden sonra görülen 

kanamalar) ve ender görülen fibrinolitik sistemi kontrol eden faktör eksik-

liklerini sayabiliriz. PZ ve aPTZ’de uzama olması için koagülasyon faktör-

lerinde % 70 azalma olması gerektiğinden eğer hastanın kanama öyküsü 

pozitif ise, PZ ve aPTZ’nin normal olmasına karşın bazı koagülasyon faktör 

aktivitelerinin direkt olarak ölçülmesinde büyük yarar vardır. 

Kanama öyküsü pozitif olan hastalarda, eğer belirgin bir dış kanama sap-

tablo 3

 



 Bazı Özel Durumların; PZ, aPTZ, Kanama Zamanı ve Trombositlerle 

Olan İlişkileri

Koul

Pz

aPtz



Kanama 

zaman›


trombositler

K vitamini eksikliği

Uzun

Uzun


Normal

Normal


Varfarin tedavisi

Uzun


Uzun

Normal


Normal

YDP


Uzun

Uzun


Uzun

Azalmış


vWH

Normal


Uzun

Uzun


Normal

Hemofili


Normal

Uzun


Normal

Normal


Asetil salisilik asit

Normal


Normal

Uzun


Normal

Trombositopeni

Normal

Normal


Uzun

Azalmış


Karaciğer hastalığı- erken

Uzun


Normal

Normal


Normal

Karaciğer hastalığı- geç

Uzun

Uzun


Uzun

Azalmış


Üremi

Normal


Normal

Uzun


Normal

Afibrinojenemi

Uzun

Uzun


Uzun

Normal


Faktör V eksikliği

Uzun


Uzun

Normal


Normal

Faktör X eksikliği

Uzun

Uzun


Normal

Normal


Glanzman Trombastenisi

Normal


Normal

Uzun


Normal

Bernard-Soulier sendromu

Normal

Normal


Uzun

Azalmış



hemato

log


2012: 2

● 

2



20

ekil 5


 

 Uzamış protrombin zamanı.



ekil 6

 



 Uzamış aktive parsiyel tromboplastin zamanı.

ekil 7


 

 Uzamış protrombin ve aktive parsiyel tromboplastin zamanı.



1:1 normal plazma

(NP) ile karışım sonu

PZ’de Düzelme?

1:1 normal plazma

(NP) ile karışım sonu

aPTZ’de Düzelme?

1:1 normal plazma

(NP) ile karışım sonu

PZ ve aPTZ’de 

Düzelme?

1:1 normal plazma

(NP) ile karışım sonu

PZ ve aPTZ’de 

Düzelme?


KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

21

tanamıyorsa ve özellikle de hemoglobin düzeyleri düşükse, kompüterize 



tomografi çekilerek gizli kanamalar, retroperitoneal kanamalar ve özellikle 

baş ağrısı olan, kafa travması geçiren ve bilinç bozukluğu olan hastalarda 

intrakranyel kanamalar mutlaka araştırılmalıdır. 

Kaynaklar

1.  Bajaj  Spö  Joist  JH.  New  insights  into  how  blood  clots:  implicatiıon  for  use  of 

APTT and PT as coagulation screening tests and in monitoring of anticoagulant 

therapy. Semin Thromb Hemost. 1999;25:407-18.

2.  Nurden A, Nurden P. Advances in our understanding of the molecular basis of 

disorders of platelet function. J Thromb Haemost. 2011; Suppl 1:76-91.

3.  Wiiger  MT,  Prydz  H.  The  changing  faces  of  tissue  factor  biology.  A  personal 

tribute to the understanding of the “extrinsic coagulation activation”. Thromb 

Haemost 2011:98: 38-42.

4.  Mackman  N.  Alternatively  spliced  tissue  factor  -  one  cut  too  many?  Thromb 

Haemost 2007:97: 5-8.

5.  Mann KG. Biochemistry and physiology of blood coagülation. Throm Haemost 

1999:82:165-74.

6.  Furie B, Furie BC. Thrombus formation in vivo. J Clin Invest 2005;115: 3355-62.

7.  Lord ST. Molecular mechanisms affecting fibrin structure and stability (Review). 

Arterioscler Thromb Vasc Biol 2011;31:494-9. 

8.  Muszbek  L,  Ariëns  RA,  Ichinose  A.  Factor  XIII:  recommended  terms  and 

abbreviations. J Thromb Haemost  20115: 181-3.

9.  Tsurupa G, Mahid A, Veklich Y, Weisel JW, Medved L. Structure, Stability, and 

Interaction of Fibrin αC-Domain Polymers. Biochemistry. 2011 Aug 24 (Epub 

‘tan basım öncesi).

10. Gebbink  MF.  Tissue-type  plasminogen  activator-mediated  plasminogen 

activation  and  contact  activation,  implications  in  and  beyond  haemostasis.  J 

Thromb Haemost. 2011; Suppl 1:174-8.

11. Adam SS, Key NS, Greenberg CS. D-dimer antigen: current concepts and future 

prospects. Blood 2009;113: 2878-87.

12. Vaughan DE. PAI-1 and atherothrombosis. J Thromb. Haemost 2005;3:1879-

83.

13. Alessi MC, Poggi M, Juhan-Vague I. Plasminogen activator inhibitor-1, adipose 



tissue and insulin resistance. Curr Opin Lipido 2007;18: 240-5.

14. Mutch  NJ,  Thomas  L,  Moore  NR,  et  al.  TAFIa,  PAI-1  and  alpha-antiplasmin: 

complementary roles in regulating lysis of thrombi and plasma clots. J Thromb 

Haemost 2007;5: 8127.

15. Collen D. The plasminogen (fibrinolytic) system. Thromb Haemost, 1999;82:259-

70.


16. Renné  T,  Gailani  D.  Role  of  Factor  XII  in  hemostasis  and  thrombosis:  clinical 

implications. Expert Review of Cardiovascular Therapy 2007;5: 733-4.

17. Nakao T, Yamane T, Katagami T, et al. Severe prekallikrein deficiency due to 

a homozygous Trp499Stop nonsense mutation. Blood Coagul Fibrinolysis 

2011;22:337-9.



hemato

log


2012: 2

● 

2



22

18. Girolami  A,  Scarparo  P,  Candeo  N,  Lombardi  AM.  Congenital  prekallikrein 

deficiency. Expert Rev Hematol. 2010;3:685-95.

19. Ttipodi A, Chantarangkul V, Manucci PM. Acqired coagulation disorders: revisited 

using global coagulation/anticoagulation testing. Br J Haematol 2009:147:77.

20. Spaet TH. Case 20-1979: False prolongation of prothrombin time in polycythemia. 

N Eng J Med 1979;301:503.

21. Adcock DM, Kressin DC, Marıar RA. Minimum specimen volume requırements 

for routine coagulation testing: dependence on citrate concentration. Am J Clin 

Pathol 1998:109:505.

22. Chuang J, Sadler MA, Witt DM. Impact of evacuated collection tube fill volume 

and mixing on routine coagulation testing using 2.5 mL (pediatric) tubes. Chest 

2004;126:1262.

23. Hirsh J, Poller L. The international normalized ratio. A guide understanding and 

correcting its problem. Arch Intern Med 1994:154:282. 

24. Becker DM, Humphreis JE, Walker FB 4th, et al. Standardizing the prothrombin 

time. Calibrating coagulatıon instruments as well as thromboplastin. Arch Pathol 

Lab Med 1993;117:602.

25. van den Besselaar AM, Poller L, Tripodi A. Guidelines for thromboplastin and 

plasmas  used  to  control  oral  anticoagulant  therapy.  WHO  Technical  Report 

Series 1999;889:64.

26. Schmaler AH. Contact activation: a revision. Thromb Haemost 1997;78:101.

27. D’Angelo A, Seveso MP, D’Angelo SV, et al.Effect of clot detection methods and 

reagents on activated partial thromboplastin time (APTT). Implications in heparin 

monitoring by APTT. Am J Clin Pathol 1990;94:297.

28. Jim RT, A study of the thrombin time. J Lab Clin Med 1957;50:45.

29. Flanders MM, Crist R, Rodgers GM. Comparison of five thrombin time reagents. 

Clin Chem 2003;49: 169-72.

30. Niewiarowski  S,  Kirby  EP,  Stocker  K.  Thrombocytin-a  novel  platelet  activating 

enzyme from Bothrops atrox venom. Throm Res 1977;10:863.

31. Van  Cott  EM,  Smith  EY,  Galanakis  DK.  Elevated  fibrinogen  in  an  acute  phase 

reaction prolongs the reptilase time but typically not the thrombin time. Am J 

Clin Pathol  2002;118: 263-8.

32. Nowak  G.  The  ecarin  clotting  time,  a  universal  method  to  to  quantify  direct 

thrombin inhibitors. Pathophisiol Haemost Thromb  2003;33:173.

33. Gosselin RC, King JH, Janatpou KA, et al. Comparing direct thrombin inhibitors 

using aPTT, ecarin clotting times, and thrombin inhibitor management testing. 

Ann Pharmacother 2004;38:1383.

34. Salmela  B,  Joutsi-Korhonen  L,  saarela  E,  Lasilla  R.  Comparison  of  monitoring 

methods  for  lepirudin:  impact  of  warfarin,  lupus  anticoagulant.  Throm  Res 

2010:125-538.

35. Gezer S. Antiphospholipid syndrome. Disease-a-Month 2003;49:691-742.

36. Moore GW, Tugnait S, Savidge GF. A new-generation dilute Russell’s viper venom 

time assay system for lupus anticoagulants: evaluation of detection utilising 

frozen reagents and controls. Br J Biomed Sci 2005:62: 127-32.



KoaGülasyon testler‹n‹n Kl‹n‹Kte Kullanımı

23

37. Kaul M, Erkan D, Sammaritano L, Lockshin MD. Assessment of the 2006 revised 



antiphospholipid syndrome classification criteria. Ann Rheum Dis 2007;66:927-

30.


38. Duke  WW.  The  relation  of  blood  platelets  to  hemorrhagic  disease.  JAMA 

1910;55:1185.

39. Ivy AC, Shapiro PF, Melnick P. The bleeding time in jaundice. Surgery, Gynecol 

Obstet 1935;60:781.

40. Meilke CH Jr, Kaneshiro MM, Maher IA et al. The standartized normal Ivy bleeding 

time and its prolongation by aspirin. Blood 1969;34:204.

41. Rodgers  RPC  et  al:  A  critical  reappraisal  of  the  bleeding  time    Semin  Throm 

Hemost 1990;16:1.

42. Lind  SE.  The  bleeding  time  does  not  predict  surgical  bleeding.  Blood 

1991;72:2547-52.

43. Kitchen    SC.  Approach  to  bleeding  Time.  Hematol    Oncol    Clin    North    Am 

1992;6(5)983.

44. Peterson  P.    Preoperative  bleeding  time  lacks  clinical  benefit.  Arch  Surg 

1998;133:134-39.

45. Lossing  TS,  Kasper  CK,  Feinstein  DI.  Detection  of  factor  VIII  inhibitors  with 

partial thromboplastin time. Blood 1977;49:793.



Yüklə 133,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə