28
O halde, evrim devresini tamamlar ve daha yüksek bir ark üzerinden, başladığı kapıya döner.
Bir nesnenin uzayda yer değiştirmesi olgusundan ayırt edilmesi gereken bu tür saf hareket akımları,
yansıtılan evrende bilinçliliğin kaynağını oluşturur.
Daha önce de belirtildiği gibi,
etki/tepki bileşkesi bilinçliliği yaratmaz.
Reaksiyon ve bellek, beraberce,
bilinçlilik kavramına yol açar.
Uzayda saf hareketin oluşturduğu akımlar, maddesel nitelik taşımadıkları
için sürtünmeden etkilenmezler ve
sürekli oluşları nedeniyle bellek kavrayışına temel teşkil ederler.
O halde bu noktada, tezahür eden tesirlerin etki ve tepkisinden bahsetmek mümkündür.
Reaksiyonun
yansımasının sürekliliği ise, reaksiyonun ortaya çıktığı plan açısından, tezahür etmemiş olana tekabül
eder.
'Yaratılış Kaostan doğar' deyişini hatırlayalım
. 'Tezahür etmemiş olan' organize olmuştur. Daha önce
mevcut olmayan bir şey var olmuştur.
Bir yaratılış olgusu söz konusudur. Bu reaksiyonlar hızla
birbirlerini etkilerler.
İşte bu karşılıklı etkileşim, kişiliğin temelini oluşturur.
Bu nedenle, bir evrende
bilinçliliğin ilk sonucu, büyük ve kapsamlı bir 'Üstün Ruh'tur.
Bu 'Üstün Ruh'ta, çeşitli planlardaki atomların tesiriyle ortaya çıkan reaksiyon hatları, görülmez 'oluk'lar
oluştururlar. 'Üstün Ruh', başka tesirlerin çekimi veya basıncı etken olmadığı sürece, hattını kesen
herhangi bir atomu, 'oluk' boyunca yönlendirir.
Bir atomun bir oluğa çekilişini, diğer atomların onu takip ederek belli bir süre için aynı hat üzerinde
hareket edişlerini, sonra doğalarındaki 'impuls'lara uyarak, hattan ayrılıp yerlerini başka atomlara
bırakışlarını tasarlamaya çalışın.
Şimdi tüm süreci, atomların planından seyrettiğinizi farz edin. Çok sayıda atomun teğetsel bir dansı
sürdürdüklerini ve arada sırada bir atomun, hareketinin tarzını değiştirip, adeta görünmez bir gücün
etkisiyle yeni bir stil kazandığını ve sonra tekrar başlangıçtaki hareketine döndüğünü göreceksiniz. Eğer
oluğu yeniden incelerseniz, daha derin kazılmış olduğunu fark edersiniz. Bunun sonucu olarak, bir sonraki
atom, olukta daha uzun süre kalacaktır
. Oluğa çekilip, bir süre belli bir hatta kalmaya zorlanan her atom,
kendine özgü dansını yaparken, olukta da değişmelere yol açar.
İste bu, ruh ve bedenin ilk ve en yalın safhasıdır. Dönen atomların uzayda yarattığı hatlar, başka atomları
yakalar ve ikincil hareketlere sebep olurlar. Buna bağlı olarak da hatlar değişime uğrar. Bu hatları yaratan
atomlar, Kozmos'un gezgin atomlarına tekabül ederler.
12. ZİHNİN BAŞLANGICI
Şimdi zihnin ortaya çıkışını incelemeye başlıyoruz.
Bu noktada bazı temel kavramların iyi anlaşılması çok
önemlidir.
Daha önce de açıklandığı gibi, her nesnenin hareketi uzayda bir iz bırakır. Hareketin yarattığı etki, nesne
durduğunda bile, bağımsız saf bir hareket olarak sürer.
İşte Kozmos'un oluşumuna yol açan, bu nitelikte saf (veya soyut) bir harekettir. Bu hareket, birbirine
kitlenmiş zıt kuvvetlerden ibaret yapılar olan asal atomları yaratmıştır.
Tezahürün temelinde ise, bu
atomların hareketi yatar.
29
Bildiğiniz şekliyle tezahür, nesnelerin hareketiyle ilgilidir
; ancak, 'Yaşam', 'Akıl', 'Tanrı' soyut
kavramlardır ve
nesnelerle bağıntılı olmayan saf hareketten kaynaklanırlar.
Şimdiye kadar olan çalışmalarımızda, bir Büyük Varlığın çevresinde toplanan Kozmik atomların bir
evrenin asal maddesini oluşturduğunu, bu maddenin yeniden organize olarak, bir Büyük Varlığın makro
kozmik bütünlüğünün mikro kozmik yansıması olan bir minyatür Kozmos yarattığını gördük.
Hatırlayacağınız üzere, Kozmos'un evrimsel süreci içinde, basit atomlar belli planlarda kalırken, daha
karmaşık yapıda olanlar, kütlelerinin büyüklüğü nedeniyle Kozmos'un merkezkaç kuvvetlerine karşı bir
reaksiyon geliştirir ve sabit bir konuma yerleşmezler. Devredeki kuvvetlerin sentezi, onları yedinci planda
tutmaya yetmez ve bu karmaşık atomlar, çeper yönündeki hareketlerini sürdürürler. 'Geçilmez Halka'ya
rastlayınca ise 'Merkezi Durgunluk' bölgesine geri püskürtülürler.
Bunun gibi, bir evrendeki atomlar da, bulundukları planda hareket ederken uzayda iz bırakırlar. Ancak
harekette süreklilik olmadığı için, yarattıkları etkiler birbirini götürür. Bu izler, her planın asal maddesini
oluşturur.
Ancak bir planda yerleşmeyecek kadar karmaşık yapıda olan atomlardan bazıları, en dıştaki
plana eriştikten sonra 'Merkezi Durgunluk' bölgesine değil, 'Tezahür Etmemiş Olan' içinde merkezi bir
noktaya döner ve tezahürü başlatırlar. İşte Logos bilinçliliğinin yeni açılarının idrak edildiği bu tezahür
safhasında, gezgin atomlar farklı çekimler altına girerler.
Daha önce de açıklandığı gibi, herhangi bir nesnenin
hareketi 'Tezahür Etmemiş Olan' içinde saf hareket
olarak bir iz bırakır (ki bir evren açısından, Kozmik oluş hali 'Tezahür Etmemiş Olan' olarak algılanır).
Logos'la ilgili imajlarda da, Kozmik koşullardan tezahür ortamına bir geçiş söz konusudur. Bu geçiş
sürecinde, bir nesnenin hareketinin uzayda çizdiği hatların yansıttığı varoluş karakteriyle benzerlik
gösteren bir safha geçirirler. Sonuçta, aynı nitelikte olmalarından dolayı, uzayda çizilmiş bu hareket
hatlarını etkileyebilirler.
Bu hareket hatları, atomların teğetsel yörüngeleri gibi, daima kapalı bir şekil oluştururlar. Logos'la ilgili
çeşitli kavramlar materyalize olduğunda, bu atom hatlarını tesir altına alırlar ve Logos safhalarını
minyatür nitelikte yeniden yaratırlar.
O halde, çok sayıda gezgin atomun yaratıcılık merkezine dönerek,
adeta Logos'sal kavramların tesir alanlarında yüzdüklerini düşünebiliriz.
Bu Logos'sal kavramlar, kendisi de Kozmos'un bir kopyası olan bir Büyük Varlığın muazzam bir
benzerini yaratarak, evrenin çatısını oluştururlar.
Bu evrende ise, açıklanan nedenlerden dolayı, gezgin
atomların kendileri değil de, uzayda bıraktıkları izler, Logos'un birer kopyasını teşkil ederler.
O halde, bir evrenin yedinci planında, yaratıcılık merkezinde toplanmış, iki farklı yapıda çok sayıda varlık
mevcuttur:
Bütün planlardan geçip, o planların tüm reaksiyonlarını deneyimlemiş olan ve bu nedenle, herhangi bir
reaksiyonu yaratan etkiyle karşılaştığında, belirli nitelikte tepkiler gösteren bir gezgin atom.
Bu yapının atomik dansı sırasında uzayda bıraktığı hareket hattı.
Bütün atomlar bu tür izler bıraktıkları halde, orijinal yaratıcılık merkezine dönen bir gezgin atomda bu iz,
Logos'un imajıyla damgalanmıştır.
İşte bu özellik, bu tür gezgin atomları, bu noktada 'cansız' olarak
düşünebileceğimiz diğer atomlardan ayırır.
Bu gezgin atomlar Logos'un öz bilinçliliğinin tesiri altında kalırlar
. Bunun sonucu olarak bu atomların
uzayda bıraktıkları izler, reaksiyon niteliğinde bir vibrasyon geliştirir ve Logos'un minyatür yansımalarını