12
Şimdi size garip gelecek olan, ancak okült uygulamalarının temelini teşkil eden bir kavramdan söz etmek
istiyorum. Bu öğretilerin başında, 'Uzay hareket etti' dedim. Uzayda bir hareket oluştuğunda, bir akım
başlar ve sürtünme olmadığı için bu akım hiç bir zaman durmaz. Kalıcı bir kuvvet ortaya çıkar.
Bu kuvvet başka kuvvetlerle karışabilir ve tesiri göz önüne alındığında artık bağımsız bir birim olarak
görülmeyebilir.
Ancak, ait olduğu grupla bütünleştiği halde, özgün karakterini daima korur.
Şunu hiç unutmayın: Uzay harekete başlarsa, sürekli akar. Bir örnek olarak, kaleminizi kâğıt üzerinde bir
inç kadar hareket ettirdiğinizi farz edin. Bu hareket, uzayda, diyelim ki pozitif yönde bir akım başlatır ve
hareket negatif nitelikte geri döner. Bu akım artık uzaya katılmıştır.
Bir akımın farkında olmak, ona yol
açan etkinin de farkında olmak anlamına gelir.
Bu ise bellek kavrayışının temelini teşkil eder. Daha önce
yapılan bir hareketi tekrarlamak, bir hareketi ilk olarak başlatmaktan çok daha kolay bir iştir ve hareket ne
kadar çok yapılmışsa, tekrarı da o kadar kolaylaşır.
Çünkü uzayın momentumu biriktirmeye yöneliktir ve
eninde sonunda her hareketi kendi akımına katar.
Şimdiye kadar anlatılanlara göre, uzayda bir hareket sonucunda ortaya çıkan
Kozmos, salt harekettir,
başka bir şey değil. Bu hareketlerin oluşturduğu sonsuz sayıda girdap noktaları, Kozmos'un ta kendisi olan
'En Büyük Girdap’la aynı prensiplere bağlıdırlar.
Aslında tezahürün her yelpazesinde aynı kanunlar
geçerliğini sürdürür. Bu yeni kuvvet merkezleri, aralarındaki etkileşim sonucunda, aynı prensiplere bağlı
yeni Kozmos'lar yaratırlar. Atomların dansı, yeni 'Kozmos Halkaları'na yol açar ve hikâye yeniden başlar.
Bu yeni evrenler, kendilerinden önce var olan Kozmos'un tesiri altına girerler.
Burada, ışınlar, çemberler ve girdaplar hakkındaki bilgileri özetlemek istiyorum.
Işınlar ve çemberler, Kozmos'daki asal hareketin elemanlarıdır. Halkalarla birlikte Kozmos'da sabit olarak
kalırlar ve 'Kozmik Akımlar' olarak tanımlanırlar.
Vorteksler değişik bir özellik taşırlar.
Asal hareketler daireseldir; girdaplar ise başlangıçta çizgisel bir
hareket izlerler. Ancak, zıt tesirlerle karşılaştıklarında, dairesel nitelikte ikincil bir hareket edinirler.
Asal atomun yaratılışında, daima bir kuvvet çifti söz konusudur. Bu temel dualite, atomun temel olduğu
her yapılanışta gözlemlenebilir.
Bir hareketin ritmik işlevselliğinde ortaya çıkan belirli bir özellik silsilesi, bu temel üzerine kurulan
sonraki birleşik yapılar için de bir çatı teşkil eder.
Örnek olarak, bir atomun üç yönde teğetsel bir hareketi olduğunu varsayalım: A dan B'ye, B'den C'ye ve
C'den tekrar A'ya. Burada şunu belirtelim: Bir hareketi yaratan ani, yüksek tesirli kuvvet (impulse)
kaybolduğunda, hareketin aynı düz bir çizgi üzerinde sürmesi beklenemez. Atomun yolculuğu sırasında
ortaya çıkan ikincil hareketler, zıt tesirlerin etkisiyle, asal nitelik olan daireselliğe doğru çekilir. Öyle ki,
başlangıçta üçgen çizerek dolaşan atomlar, artık üç kenar üzerinde spiral bir harekete kavuşurlar.
Her spiral hareket, ait olduğu yol parçası üzerinde etken olan koşullar tarafından belirlenen bir özellik
taşır. O halde, örneğin, AB hattını etkileyen kuvvet bilinseydi, AB spiralini oluşturan asal hareketi izole
etmek mümkün olabilirdi. İşte, bu prensip, astrolojinin temelini teşkil eder ve aynı zamanda, 'numeroloji'
biliminin Kozmik prensiplerin uygulama alanları arasında önemli bir yer tutmasının nedenini de açıklar.
Bir atomun asal hareketi, sabit bir vakum nüvesi etrafında girdap bir döngüden ibarettir. Burada sözü
geçen,
asal atom değil, fakat daha karmaşık yapıda olan birleşik atomdur. Ne zaman ki asal atomlar bir
araya gelip birleşik atomları oluştururlar, ikincil hareketler ortaya çıkar.
13
Şimdi, üçgensel bir yapıya sahip bir atom, yüzeylerinin sayısı kadar atomla birlik kurabilir. Her yüzey bir
atomla birleştiğinde, grup tamamlanır ve grubun içinde bir kuvvet dengesi kurulur. Artık dışarıdan bir
katılım söz konusu değildir ve grup, bir birim olarak tepki göstermek konumundadır.
Bu noktadan sonra,
yalnızca kuvvetsel açıları kendininkine yakın birimlerle birlik teşkil edebilir.
Daha önce de açıklandığı gibi, asal atom salt bir girdaptır. Farklı nitelikte birleşik atomlar, zıt tesirlerin,
girdapları etkileyerek yarattığı teğetsel açıların farklılığından dolayı ortaya çıkarlar. Girdaplar,
başlangıçta, ışınların 'Merkezi Durgunluk' bölgesi etrafında toplanırken oluşturdukları açılara sahiptirler.
Kuvvetlerin yan yana gelmeleri ve etkileşimleri sonucunda ise ikincil akımlar meydana gelir.
Esas olarak asal atomlara, Merkezi Durgunluk' bölgesini çevreleyen küre üzerinde rastlamak mümkündür.
Ancak, bu atomlar kısa sürede ikincil teğetsel hareket kazanırlar ve yukarıda açıklandığı şekilde
birleşik
atomlar oluşturmaya başlarlar.
O halde, ışınların yanı sıra çemberlerin de 'Merkezi Durgunluk' bölgesi etrafında bir hareketi söz
konusudur.
Bu hareket, merkezkaç kuvvetine yol açar ve atomlar çepere doğru salınırlar. Bir atomun
yapısı ne kadar karmaşıksa, merkezkaç kuvvetinden o kadar fazla etkilenir. Bu nedenle, çemberler
üzerinde atomlar, basitten karmaşığa doğru sıralanırlar. Işınlarla aynı açı üzerinde yer alan bu atomlar,
merkezkaç kuvvetinin etkisi altında ışınların çizgisi boyunca, dışarıya doğru hareket ederler.
Her atom
asal girdabı oluşturan iki ışının kuvvetini içerir ve sonuçta bu ışınlardan birinin yönünde yol alır.
5. KOZMİK PLANLARDA ATOMİK EVRİM
Kozmik planların evrimi, uzay çemberinin, iyonlarca yıl boyunca yavaş yavaş atomlarla dolması şeklinde
düşünülebilir. Asal atomlar birinci çemberde, ilk oluşan birleşik atomlar ikinci çemberde,
birleşik
atomların çeşitli formasyonları ise üçüncü, dördüncü, vs., çemberlerde yer alırlar. Böylece maddesel
oluşumlar, 'Geçilmez Halka'nın sınırına kadar, bir merkezli küresel yüzeyler üzerinde ve ışınlar boyunca,
Kozmos içinde yayılırlar
. Öyle ki, ilk çember sadece aynı cins atomları içerdiği halde, sonraki çemberlerin
her biri, atomlar arası hareketlilik çerçevesinde, kendinden önceki çemberlerin atomlarını da bulundurur.
Bu nedenle, en dışarıda bulunan atomlar, yapısı en karmaşık olanlardır.
Atomlar en dıştaki küreye ulaştıklarında, yepyeni bir kuvvet devreye girer: 'Geçilmez Halka'nın itiş
kuvveti.
Dış kürelerdeki atomlar, hareket içinde hareket içeren son derece karmaşık yapılardır.
' Merkezi
Durgunluk' bölgesini, bir merkezkaç kuvvetinin etkisiyle geçtikten sonra, şimdi de 'Geçilmez Halka'
tarafından geriye püskürtülürler. Böylece dönüş yolunda spiral bir hareket kazanırlar.
Işınların
karakteristik formasyonuna yol açan, işte bu harekettir.
Merkeze ulaştıktan sonra atomlar, çizgisel bir merkezkaç hareketinin etkisiyle, bu sefer zıt yönde bir ışın
boyunca çepere doğru hareketlerine devam ederler. Benzer şekilde, ancak biraz farklı bir açıyla merkeze
dönerler. Bu sayede, ilk ışın yönünde değil, onun hemen yanındaki ışın boyunca yola koyulurlar ve
çember üzerindeki tüm ışınları tarayacak şekilde bu hareketlerini sürdürürler.
'Geçilmez Halka' tarafından
püskürtüldüklerinde, en dıştaki çemberin düzleminde dairesel bir hareket takip ederek, orada etken olan
kuvveti her açıdan hissederler.
Bu deneyimi, dönüş yolları boyunca her planda tekrarlarlar.
Şimdi, bildiğiniz gibi, uzayda her hareket, hareket olarak sürer gider.
Atomların maruz kaldığı her tesir,
onların yapısında bir reaksiyon şeklinde kaydedilir. Öyle ki, her atom, her yolculuğu sonunda 'Merkezi
Durgunluk' bölgesine döndüğünde, sonsuz derecede daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Her ışın yolculuğu
sırasında çemberleri farklı açılarda keserek, kendisiyle beraber hareket eden atomların değişik tesirler
almasına imkân verir. Bu atomların sonuçta sahip oldukları karmaşık yapıyı matematiksel olarak