Kuda şu dört element çarmıhından kurtulurum



Yüklə 391,91 Kb.
səhifə2/8
tarix06.02.2018
ölçüsü391,91 Kb.
#26259
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7   8

ÜLKEMİZDE BİOENERJİ

Bioenerji tarihsel süreçte ezoterik bir eğitim süreciyle aktarılmıştır. Zaman içerisinde ya kaybolmuştur ya da ustadan-çırağa şeklinde devam ederek bilgi kaybı nedeniyle işlevselliğini yitirmiştir.

Günümüzdeki ocaklık müessesesi bunun en açık örneğidir. Taraftar bulamaması veya ehil olmayan ellerde sonuç alınamaması nedeniyle inandırıcılığını azaltmış ve zaman içerisinde kaybolmaya yüz tutmuştur. Bazen; uygulayıcılar, ocaklar bile ne yaptığını ve niye yaptığını bilemez hale gelmişlerdir.

Zaman içerisinde bioenerji alanı maalesef; herkesin her düşündüğünü söyleyebileceği ve fazlasıyla istismar edilmekte olan bir yapı haline gelmiştir. Tam bir bilgi bataklığı oluşmuştur.

Diğer kültürlerden ithal edilmeye çalışılan; bilgi, kavram ve anlayışlarla bu alandaki eksiklikler giderilmeye çalışılsa da bu durum daha büyük bir karmaşaya neden olmuştur.

Artık günümüzde; araştırmacıların ve enerji çalışanlarının kafası çok daha karışık hale gelmiş, uygulamalar ise tamamen komediye dönüşmüştür.

Gelinen noktada; “ruhsal enerji”, “doğal enerji”, “evrensel enerji”, “takyon enerjisi”, “kozmik enerji”, “şifa enerjisi”, “kuantum enerji”, “kuant dokunuşu”, “bilmem ne uyumlama”, “ışık enejisi”, “sevgi enerjisi”, “melek enerjisi”, “bağlantı enerjisi”, “yüksek benlik” türü garip söylemler fazlasıyla insanların zihinlerine ve konuşmalarına kasıtlı olarak yansıtılmıştır. Üzücü olan ise bunların hiçbirinin bioenerji çalışmalarıyla ilgisi bulunmamasıdır.

Enerjiye ilişkin felsefeler; herşeyi açıklamaya çalışmakta, sonuçlarını bütüncül bir din edasında sunmakta ve garip bir tanrı anlayışı ortaya koymaktadır. İnsanlarımız ise farkında olmadan bu kirli ve çirkin oyuna aracı olmaktadır.

Bize dostmuş gibi görünerek; dini ritueller de dahil olmak üzere her konu enerji çalışmalarıyla açıklamaya çalışılmakta; enerji çalışmalarının daha geniş bir perspektife sahip olduğu gizli mesajı sürekli empoze edilmektedir.

Bu öğretilerin arkasında, tüm kültürlere ve dinlere karşı ciddi bir saldırı mevcuttur. Enerji veya evren gibi kavramların; irade/külli irade sahibi olduğu ima edilmekte, gizli mesajlarıyla insanların inançları sarsılmaya çalışılmaktadır. Kaldı ki bu saldırılar yaklaşık 1200 yıllık bir tarihe sahiptirler

Bilimsel gelişmeler ise; biyofiziksel, biyokimyasal ve biyoelektriksel enerji türlerinin bedenimiz içerisinde kullanıldığını ortaya koymakta ve bioenerjinin daha kabul edilebilir olmasına yardımcı olmaktadır.

Ancak ülkemizdeki yanlış anlayışlar ve uygulamalar ile bunların sonuç verememesi nedeniyle insanlarımız bu alandan uzaklaştırılmıştır.

Günümüz bioenerji uygulamaları sıklıkla; çok eski yıllara ait manyetizma bilgileriyle sürdürülmekte ve bazen daha da saçma uygulamalar nedeniyle oldukça küçük düşürücü bir bilgi birikimiyle komediye dönüştürülmektedir.
BİOENERJİYİ SORGULAMA

Peki böyle ciddi bir etki ve faydaya sahip bir alandan insanlarımız neden yeterince faydalanmamaktadır? Aslında kendimize ve bu alana sorulacak en güzel sorudur. Günümüz uzmanlarına baktığımızda, o kadar büyük iddialar ile karşımıza çıkmaktadır ki bu iddiaların büyüklüğü karşısında “acaba bu uzmanla aynı dünyada mı yaşıyoruz? acaba ne dediğini biliyor mu?” gibi sorular aklımıza rahatlıkla gelebilir.

Gerçekten büyüktür iddialar. Her şeye her soruna çözümleri mutlaka vardır genelde. Sorular sormaya başladığınızda ise genelde karmakarışıktır cevaplar. Bu çalışmayı nasıl yapacaksınız? Siz nasıl yapıyorsunuz? Gerçekten üç seansta bitecek mi? Genellikle çok da anlaşılamayan kavram ve kurgulardan bahsedilecek ve iyileşmeyi sağlayan mekanizmanın, gücün açıklamasında ise hep kafamızda tam olarak oluşmayan, dokunamadığımız kavramlara yüklemeler yapılacaktır. Evren, ruhsal, takyon, melek, enerji, rehber, ışık, sevgi, doğuştan sahip olunan yetenekler ve benzer şekillerde devam eder tüm açıklamalar.

Hepimiz bir sembole veya resme baktığımızda, bir efsaneyi duyduğumuzda veya dilini bilmediğimiz eski bir anıtın karşısında dikkat kesiliriz. Merakımız zirve yapar. Gördüklerimizin ve bildiklerimizin ötesinde çok daha farklı bir sırrın varlığını hissetmeye çalışırız bu nesnelerde. Bulunamamış bir anlam, anlaşılamamış bir gizem olduğunu düşünürüz. Ve hep zannederiz ki bu sırları çözmeye herkesin gücü yetmez ve bazı özel insanlar ancak bunu başarabilir. Kısmen doğrudur bu görüşümüz ama sadece kısmen, bilimin doğuş esası ve bilimi geliştiren de bu meraktır çünkü.

Bu sembol veya metinleri anlaşılmaz şekilde ortaya konulmasının değişik açıklamaları olabilir. Gerçekten kendilerinden olmayanların anlamaması istenilmiştir. İnsanları, içsel süreçler konusunda anlama çabası ortaya koyması konusunda motive etmesi amaçlanmış olabilir. Veya tam çözülememiş, unutulmuş bir dil ve sembollerdir.

Anlaşılamayana, ulaşılamayana duyulan merak ve ilgi nedense o olguya veya nesneye olduğundan daha farklı bir anlam yükleme zorunda bırakır sanki bizi. Mutlaka büyük güçler, sırlar olmalıdır ortada; biz anlayamadığımıza veya anlaşılması çok zor olduğuna göre.

İlkel kabilelerde de durum aynıdır. Kabilenin büyücüsü farklıdır her zaman; konuşmasıyla, tarzıyla ve giyimiyle. Kabiledekilere yardım için tuhaf ve anlaşılmaz davranışlar sergiler. Ne kadar tuhaf ve anlaşılmaz olursa büyücünün hareketleri, o kadar büyük büyücüdür. Herkesin anlayabileceği davranışlar yapan, anlaşılabilir konuşan büyücüyü kim ne yapsın, nasıl inansın o büyücünün gücüne. Çünkü büyücü de onların kendileri gibi olmuş olur. Kendisi gibi olan kişiye o kadar güç nasıl atfedilir. Bu işin kuralı budur ve günümüzde de çok farklı değildir inanın. Sadece karşınızdaki enerji uzmanını birazcık test etmeniz yeterlidir.

Birlikte düşünelim. Define arayan bir kişi var ve bir anıt mezar buluyor. O mezara ait fotoğraflar çekiyor, anıttaki yazı ve sembolleri kayıt ederek bu alanın uzmanına gidiyor. Bu yolculuktaki ilk halini düşünün. O resimler, şekiller, yazılar onun için ne kadar gizemlidir. İçinden çıkılmaz, anlaşılmaz, soru işretleri bitmez, sırları tükenmez kocaman bir yapıdır bu anıt mezar. Muhteşem gizemleri içindedir, o ise ulaşamamıştır.

Yanına almış olduğu kayıtları gösterdiği uzman ise bu kişiye “anıttaki o yazılar; mezarda bulunan ölmüş insanların hayatını anlatıyor, bunlar sıradan insanlar, bu mezarlardan her yerde bulabilirsin, semboller ise hayatlarındaki olayları, düğünlerini…” şeklinde bir açıklama yapar.

Sonuçta ise hüsran vardır. Yüklediğimiz anlam ile gerçekliği arasında ciddi bir fark vardır ve tüm hayallerimiz suya düşmüş, anıt mezar eski inandırıcılığını tamamen yitirmiştir.

Merak edilen, inanılmak istenen ve yüklenen anlam ile gerçeklik arasındaki fark, anıt mezarı tamamen değersizleştirmiştir.

Bioenerji alanında da durum, anlatılan hikayedeki süreç gibi işler. Sahte mutluluk oyuncukları, sevgi pıtırcığı olma, evreni sevme, evrenle ahenk içinde olma, yardımcı melekleri, yüksek benlikle bağlantı, güçlü rehberler, takyon enerjisi, olumlamalar, kocaman felsefeleri ve doğuştan üstün yetenekli bioenerji uzmanlarımız yarı yolda bırakmıştır bizi. Bir türlü yardımcı olamazlar bizlere.

Çok basit bir soru sormak istiyorum sizlere. Tüm bu felsefelerin temelinde yatan pozitif duygular veya olumlamalar bizleri iyileştirebilir mi? En zirve duygu olan “sevgi” olgusu ve onu hayatımıza katmak her problemimizi çözebilir mi sizce? Eğer cevabınız “evet” ise çocuklarımızın hiçbir şekilde hasta olmaması gerekir. Annelerinden daha çok kim sevebilir yavrularını? Ancak, annenin sevgi duygusunun; kendi çocuğunu iyileştirmeye yetmediği hepimizin bildiği bir gerçektir.

Duygular ve düşünceler elbette önemlidir. Ancak problemlerimizi doğru okumak da oldukça önemlidir. Anlatılan nedenlerle; pozitif duyguların hayatımıza abartılı bir şekilde katılmasını öngören veya bir şeylere kutsallık atfederek (rehber, yüksek benlik veya adı her ne konulmuşsa) yapılan tüm uygulamaları ciddiye almadığımı açık yüreklilikle belirtmek isterim.


BİOENERJİSTİ SORGULAMA

Tekrar belirtmek gerekirse, disiplinsiz bioenerji çalışmalarında sonuç genellikle hüsrandır. Her sorunu birkaç seansta çözen uzmanlar, eğer gerçek olsalardı, sanırım; bırakın çalıştıkları yeri, evlerinin önünde bile sorunlarından kurtulmak isteyen insan kuyrukları oluşurdu.

Bioenerji çalışmalarının disiplin altına alınması, istatistiklerin tutulması, kurallarının belirlenmesi ve geliştirilmesi gerekirken; bunların dışında yapılacak her gereksiz iddia hem bu alana zarar vermekte hem de insanları da bu alandan uzaklaştırmaktadır. Boş tenekenin çok sesi ve kuru gürültüsü değil, ciddi çalışmalar ve araştırmalar gerekmektedir.

Bioenerji alanı, şu andaki bilimsel bilgimizle her ne kadar tamamen açıklanamayan bir alan gibi dursa da, zamanla; bilimsel çalışma ve araştırmalarla fiziksel kurallar çerçevesinde de hak ettiği yerini alacaktır. Bu duruma gelebilmesi için de yapılması gereken sadece bilimsel çalışma ve araştırmalardır.

Bu bilimsel çalışma ve araştırmaların dışında kalan her türlü, disiplin altına alınması imkânsız kurgu ve yapılar, inançlar hiçbir zaman bioenerjiye ve enerji çalışmalarına fayda vermeyecektir. Bu tür yanlış çalışmalar olsa olsa hayal dünyasını zenginleştirir ve oyunlardan öteye gidemez. Düşünün; hasta bölgeye uygulayıcının elinin kendiliğinden gitmesi veya meleklerin, rehberlerin uygulayıcıya yardım etmesi gibi bir nevi bilinçsizlik hali ve doğaüstü güçlerle yapılan çalışmalar nasıl disiplin altına alınabilir, araştırılabilir.

Hasta iyileşmediğinde mazeretler hazırdır; “sen bana tam inanmadın”, “sen meleklerime inanmadın”, “ruhsal gücüme inanmadın”, “sen teslim olamadın”, “enerjimi alamadın”, “şifalandırılmak istemiyorsun” türü saçma sapan söylemlerdir. Kesinlikle uzmanın eksikliği ve yanlışları sorgulanamaz her nedense. Nasıl bir bilim veya nasıl bir uzmandır ki elde edemediği iyileşme sonuçlarından karşısındakini sorumlu tutabilir?

Birlikte düşünelim, hayal edelim sahneyi. Bir uygulayıcı var ve hastaların arasında. Elleri, bir şekilde hastalıklı bölgelere kendiliğinden gidiyor. Hastaların bir o tarafında bir bu tarafında. Bence tam bir komedidir bu sahne. Hele bir de uygulayıcının elleri yanlış yerlere giderse. Acaba birden fazla hasta bulunduğunda ortamda karışıyor mudur hastalıklı bölgeye kendiliğinden giden eller? Bioenerji çalışmaları bilinçaltının serbestçe yönelimi değil, son derece bilinçli yapılan davranışlardır.

Gerçekte ise bu çalışmalar ve açıklamalar yerine; birkaç basit bioenerji tekniği ve nefes egzersizleriyle bile birçok hastalıkta, insanlara yardım edebilmek mümkün olduğundan bu tür gereksiz ve yanlış eğilimlerin nedeni tam olarak anlaşılamamaktadır.

Ünlü bir Hint fıkrasındaki, karanlık bir odaya sokulan insanların içeride bulunan fili tarif ederken ortaya çıkan farklılıklar gibi; insanlarında bulmayı ve kullanmayı amaçladığı enerji çalışmalarını tariflerken ortaya çıkan farklılıklar söz konusu olmaktadır. İçeri giren insanlar, daha önce edinmiş oldukları bilgi, görgü, kültür ve deneyim geçmişleri doğrultusunda zihin kütüphanelerinden değişik tanımlamalar yapmaktadırlar. Aynen bioenerji ve enerji çalışmalarında olduğu gibi; İnsanlar da bioenerji alanına: kendi kültür, görgü, deneyim ve bilgilerini taşımaktadırlar.

Söz konusu fıkrada belirtilen, eğer ışık yaksalardı içeri girenlerin hepsi fili görecek ve doğru tanımlamalar yapacaklardı. Bioenerji ve enerji çalışmalarında da ışığımız sanırım bilim olacaktır ve doğruyu bulmamıza yardımcı olacaktır. Bioenerji tarihini araştırmak ve öğrenmek gerekmektedir. Geçmişi olmayan bir bilim dalı olamaz. Bioenerji tarihini anlatırken ilgili kişilerin doğum ve ölüm tarihlerini özellikle belirtmekteki amacım, bioenerjinin günümüz anlamında değerlendirilmesi ve çalışılma sürecinin, yaklaşık ne kadar zamanlık bir tarihinin olduğunun farkına varılması içindir.

Bioenerji alanında elbette bir gizem mevcuttur ama bu gizemi çözebilmek için doğru verileri kullanmak lazımdır. Bozuk, kırılmış yüzlerce ev eşyalarınız olduğunu düşünün ve bunların karşılığında bozuk olmayan çok az sayıda diğer eşyalarınız bulunduğunu. Hangilerinden tam olarak ve amacı doğrultusunda faydalanabilirsiniz. Bioenerji alanında da öyledir: tuhaf, garip binlerce fikirler oluşabilir kafanızda; ama ancak doğru fikirler sizi amaca götürür. Doğru çalışmalar doğru sonuçlar verebilir.
BİOENERJİ GİZEMİ

Bioenerjiyi ve enerji çalışmalarını araştırırken, karşımıza bilmediğimiz bazı kelimeler çıkabilmektedir. Artık sıkça kullanılmaya başlanan, “içsel, içle ilgili” şeklinde anlam bulan ezoterik kelimesi; içerisinde saklı olan manası, sadece belirli kişilere açıklanan eğitimleri tanımlamak için kullanılır.

Yine sıkça kullanılan okkültizm kelimesini ise “gizli bilgiler” şeklinde günlük hayatımızda anlamlandırabiliriz. Okkültizm ve ezoterik kelimeleri bazen aynı anlamda da kullanılabilmektedir.

Ezoterik öğretiler, bazen örgütsel bir yapı içerisinde bazen de müstakil olarak; öğrenmeye hak kazanmış ve anlayabilecek öğrencilere veya talebeler açıklanmıştır. Çok özel öğretiler olup dışarı çıkması ve halka ulaşması engellenmiştir. Bu öğretiler, zamanın getirdiği yeniliklere uyum sağlamaya çalışarak varlığını korumaya çalışmış ve günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Bu öğretiler; çok kısıtlı insan kitlelerine ulaşmış ve saflığını korumak için sürekli çaba sarfetmek zorunda kalmıştır. Günümüz insanının merakı ve arayışı doğrultusunda anlaşılarak yeniden gün ışığına çıkarılmaya çalışılmıştır. Bunun doğal sonucu olarak da yanlış anlaşılmalar ve farklı amaçlı kullanımlar da ortaya çıkmıştır.

Eski ezoterik öğreti grupları; örgütleri içerisinde var olan; toplumdan soyutlanma, üstün olmaya çalışma, güç elde etme, farklı görünme, kendisinde bir güç varmış gibi ciddi bir imaj sergileme veya insan gerçeğine dair buldukları bazı minik gerçeklikleri nirvanaya ulaşılmış edasında değerlendirme ve insanlara anlatma çabaları hala mevcuttur.

Aynı zamanda bu görüntüye sahip gruplar içerisinde; kişilerin güvende kalmalarının sağlanarak; eleştiriye maruz kalmamaları, farklı verilere, bilgilere ulaşım yollarının kısıtlanması ve mutlak güce, nirvanaya ulaşacaklarına inanarak çalışmalarına devam etme konusunda, bu gruplarının iç dinamiklerini de sürekli canlı tutulmaktadır.

Ezoterizmi bir inanç olarak değil; insanlığın, insanlığın varoluşundan günümüze kadar gelen güçlü bir öğreti grubu olarak algılamak daha doğru olur. Ezoterik yapılar, tarih boyunca dünya’nın birçok yerinde ortaya çıkmıştır. Bugünkü enerji çalışmalarının kaynağının doğu felsefesi kaynaklı olduğu düşünülse de aslında hiç de öyle değildir.

Bioenerji alanı, ezoterik ve okült bir yapıya sahiptir. Zaman içerisinde ya kaybolmuştur ya da ustadan-çırağa şeklinde devam ederek bilgi kaynaklarının ve doğru bilgilerin kaybı nedeniyle işlevselliğini yitirmiştir.

Zaman içerisinde bu alan; herkesin, her düşündüğünü söyleyebileceği ve fazlasıyla istismar edilmekte olan bir yapı haline gelmiştir. Tam bir bilgi bataklığı oluşmuştur.

Enerji çalışanları, elde ettikleri bazı gerçeklikleri tamamıyla dokunulamaz ve anlaşılamaz kavramlarla ortaya koymakta, enerji çalışmalarını öğrenmeye çalışanlar için ise bu alan, daha da içinden çıkılmaz hale getirilmektedir.

Bu yanlış açıklama ve çabalar; bioenerji alanında ortak, anlaşılabilir bir terminoloji oluşturularak anlamsal birliktelik sağlanamamasına ve bir disiplin haline gelememesine neden olmaktadır. Sürekli olarak, Amerika yeniden keşfedilmeye çalışılmakta ve her keşfe çıkan bu kıtaya başka bir isim vermekte ve bulduğu yeri Amerika olarak anlatmaktadır.

Bioenerji bir bilim dalıdır. Tarihi olmayan, diğer bilim dallarıyla ilişkisi olmayan, disiplini olmayan, denemeleri ve sonuçları olmayan, hafızası olmayan hiçbir bilim dalı olamaz. Ancak şu andaki haliyle yapılan çalışmalar bu niteliklerden uzak hayal dünyası ve kurgu oyunlarına dönmüştür.
BİLİM OLARAK BİOENERJİ

Günümüz insanları; bioenerji alanındaki hafızadan faydalanmak yerine sürekli olarak farklı bir şeyler ortaya koymaya çalışmakta, ortaya koydukları hayalin peşinden sürüklenmekte ve diğerlerini de sürüklemektedir. Bioenerjiyi veya enerji çalışmalarını öğrenmeye çalışanların; bilmedikleri bir alanı sorgulamaları beklenemeyeceğinden kendilerine sunulan her ne ise, onu bioenerji veya enerji çalışması olarak kabul etmektedirler. Bioenerjinin doğasının anlaşılması yerine, bioenerjiyi kendi zihin kütüphanesine veya dünyasına sıkıştırarak anlama ve anlatmaya çalışma hatasıdır.

Bioenerji yerine sunulmaya çalışılan her açıklama, bioenerjinin ne olduğundan çok bioenerji uygulayıcısının ne anladığını ifade etmektedir. Her alanda olduğu gibi; bioenerji alanındaki uzmanlar da; kendi doğru ve yanlış bilgilerini, zihinsel yapılarını ve kültürlerini bu alana sokmuşlar, değişik anlayışlar ortaya koymuşlardır.

Bilimsel düşünce ve bakış açısı içerisinde değerlendirmeye çalışılması zorunlu olan bu alanın, içsel süreçlerden hiç de bağımsız olmadığından hareketle; uzmanlarımızın ulaştıkları sonuçları değerlendirme ve bu alandaki öğrencilerine çizecekleri rotalardaki bu farklılıklar elbette anlayışla karşılanabilir.

Ancak, yine de bir disiplin oluşturulabilmesi ve kendisini gerçekleştirebilmesi amacıyla bu alanda da standartlar oluşturulmalıdır. Bioenerji ve enerji çalışmaları; her şeyin ama her şeyin iddia edilebildiği çılgın bir alan olmaktan kurtarılmalıdır.

Çok güzel bir hikaye vardır. Birisi eflatun’a gelerek “bir komşum tüm dünyayı gezdi ve geri geldi. Ama hala aynı, neden hala hiç değişmemiş?” der. Eflatun ise şöyle cevap verir: “komşun her gittiği yere kendisini götürmüş”.

Yani insanlar, bu alana da kendi anlayışlarını ve yapılarını taşımakta; bu alanın doğrularına ulaşmak ve çalışmak yerine; buldukları ufak bilgileri çok derin bilgiler, gerçekler gibi sunma konusunda ısrarlarına devam etmektedirler.

Bu nedenlerle bioenerji alanı; kendi içerisinde çok az gerçekliğin bahsedilebildiği ama kesinlikle sınanamayan bir sürü garip bilgi yığını ve anlayış bütünü haline dönmektedir. Bioenerji alanı, insanların; felsefeleri, hisleri, duyguları, düşünceleri ve inançları arasına sıkışıp kalmış, kişiden kişiye değişen ritüeller görüntüsü ortaya koymuştur.

Doğal sonuç olarak da insanlar tarafından genellikle, bir felsefe veya inanç gibi algılanır. Doğruluğu, gerçekliği veya faydaları konusunda insanların zihinlerinde bir tasarım ortaya koyamaz bioenerji veya enerji çalışmaları. Düşünün; sorgulanamayan, test edilemeyen, dokunulamayan bir alan başka türlü nasıl anlaşılabilir ki?

Diğer sorun ise, bioenerji veya enerji çalışmalarının, felsefelerinin; insanı, evreni her şeyi ama her şeyi açıklamaya kalkışarak, sonuçlarını bütüncül bir anlayış şeklinde ortaya koymaya çalışmaktaki ısrarı bu alanı daha da komik duruma düşürmektedir. Her alana tepeden bakan kâğıttan kuleler görüntüsü vermektedir.

Ortaya koymaya çalıştığı, insana veya evrene dair işleyişe ait prensipler sadece açıklama yapmak için kullanılmış, insanın ihtiyacı olduğu durumlarda ne yapılacağını tam olarak ortaya koyamayarak yine insana faydasız bir alan görüntüsünden uzaklaşamamıştır.

Kainat, evren, evrenin çekim yasaları, herşey ama ve herşey bol bol açıklanarak halledilmiş gibi dururken hasta olduğum zaman, bana faydası olmayan bilgi yığını haline dönmüştür. Diğer bilim dallarından aldığı bilgi kırıntılarını, kendilerince harmanlayarak ortaya koydukları bu büyük felsefeler sadece çaresizce seyreder olan biteni. Sevmek yetmedi, olumlarım beni kurtarmadı, çekim yasası çaresiz kaldı, kutsal rehberler bize uğramadı.

Düşünün, gerçekten çok hastasınız. Sözüm ona kocaman kocaman enerji felsefeleri; bırakın insan vücudunu, evreni ve işleyiş kurallarını bile açıklanmış sözde. Ama ne yapmanız konusunda tamamen yalnız ve çaresizsiniz. O kadar felsefe ve bu açıklamalar ne işe yarar. Evreni çözmeye çalışan enerji çalışmaları, benim hastalığımı çözemiyor. Bana ve hayatıma yardımcı olmayan bir bilim dalı olabilir mi?

Hatta biraz daha ileri giderek, teoloji konularını enerji çalışmalarıyla açıklama çabaları sürekli devam etmekte; dinler üstü bir konuma, bakış açısına sahip bir platform, anlayış şeklinde kendisini ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu öğretileri; dinsel kalıplarla, kültürlerle veya ritüellerle birlikte sunmaya çalışmak bioenerjinin ve enerji çalışmalarının bizzat kendisine zarar vermektedirler.

Bioenerji bir felsefe, anlayış ve tarz değil; sadece ve sadece bir bilim dalıdır. Bioenerjinin; dini, kültürü ve rengi yoktur. İnsanın olduğu her yerde bioenerji vardır ve varolmaya devam edecektir. Varolması için felsefelere ve kültürlere ihtiyacı yoktur.

Diğer yandan, bilimsel gelişmeler; biyofiziksel, biyokimyasal ve biyoelektriksel enerji türlerinin bedenimiz içerisinde kullanıldığını ortaya koymakta ve bioenerjinin daha kabul edilebilir olmasına yardımcı olmaktadır.



İNİSİASYON/UYUMLAMA NEDİR?

Günümüzde, belirli bir miktar ücret karşılığında insanları; değişik enerji türleriyle uyumlama/inisiye yaptıkları iddiasında bulunan birçok kişi, felsefe veya teoriler bulunmaktadır. Bu uygulamalarla, insanların çakralarının açıldığı ve başka bir enerjiyle uyumlandığı iddia edilmektedir.

Mükemmel yaratılan insanın; hangi enerjiyle ne şekilde tanıştırılacağı ise tamamen komik olup arkadaşların ne yapacağı ise merak konusudur ve benim tarafımdan hala anlaşılamıştır.

Bazen de inisiasyon/uyumlama uygulamaları diğer enerji çalışmalarının içerisine dahil edilerek, liderin/ustanın kendilerine verdiği, avuçlarının içerisine veya başına koyduğu ve inisiye ettiği/uyumladığı bu enerjinin (?) diğer insanlara aktarılmasının istendiği türünde söylemlerde bulunulmaktadır.

İnsanın enerjiyle mecburi bir uyumu ve kullanımı zaten söz konusudur. Yapılan bir uyumlama, inisiye tamamen uydurma olup, insanların yapması gereken zaten hayatında var olan bu enerjilere olan farkındalığını ve duyumlarını artırmak ve doğru şekilde kullanmayı öğrenmektir.

Eğer insanlar gerekli çalışmaları yaparlarsa; nasıl ki kol kasları için gerekli antrenmanlardan sonuç alıp kol kaslarımız gelişiyorsa, elbette bu alanlarda çalışanlar da ciddi sonuçlar alırlar. Ancak bu çalışmalar için uyumlama/inisiye gibi zorunlu ritüeller söz konusu değildir.

İnsanların ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bu tür konularda dikkatli hareket etmesi gerekmekte olup son derece masumane bir görüntünün arkasındaki uygulayıcının gizli mesajları oldukça ürkütücüdür.

Bu tür uygulamaları yapan ve yapmaya çalışan YÜCE insanlardan  tek isteğimiz, lütfen; evreni sevgisiz bırakmasınlar, savaşlar olmasın, evreni kurtarsınlar, tüm insanları inisiye etsinler, uyumlasınlar. İnsanlar artık daha fazla acı çekmesin, hastalıklar olmasın. Tüm insanlık size muhtaç. Kendilerinden tek isteğimiz budur   


BİOENERJİ NE DEĞİLDİR?

Günümüzdeki yanlış anlayış ve uygulamalar, bir disipline sahip olmayan öğretiler, test edilemeyen çalışmalar nedeniyle, insanlar bu alanlardan uzak kalmaktadır. Bu nedenle, öncelikle bioenerjinin ve enerji çalışmalarının ne olduğundan çok ne olmadığını ifade etmek daha önemli olmaktadır. Bir başka deyişle bioenerji ve enerji çalışmaları ne değildir?



  • Enerji çalışmaları; bir din veya din içerisindeki bir tarikat değildir. Enerji çalışmaları yapabilmek için dinimizden tavizler vermeye, dinimizin içine sokulmaya çalışılan yanlış değerlere inanmamıza gerek yoktur.

  • Enerji çalışmalarının amacı insanı anlamaktır. Her şeyi anlama ve çözümleme şeklinde bir çaba içerisinde olması gereksiz, geçersiz ve yanlıştır.

  • Enerji çalışmaları; bilinçaltı serbest yönelimi veya bilinçsizce yapılan hareketler topluluğu değildir.

  • Enerji çalışmaları için; tuhaf şekilleri kullanmaya veya anlamsız kelimelerin tekrarına gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları için; inisiasyon, uyumlama gibi zorunlu tutulan garip ritüellere, ayinlere gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları yapabilmek için birilerinin sizin avuçlarınıza veya başınıza birşeyler vermesi ve sizinde onları başkalarına iletmeniz gibi bir durum söz konusu değildir.

  • Enerji çalışmaları için; büyüsel düşünce ve davranış kalıplarının tekrarına ve hayatımıza sokmaya gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları için; enerjinin aklı veya iradesi olduğuna inanmak veya ima etmek insanın bizzat kendisi için ciddi anlamda küçük düşürücüdür.

  • Enerji çalışmaları yapabilmek için; doğuştan özel yeteneklerimizin olması gerekmez.

  • Enerji çalışmalarına başlayabilmek için; belirli sürelerle özel diyetler yapmaya veya vejetaryen olmaya gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları için; evren, kuantum ışık, sevgi, yüksek benlik, kozmik gibi kelimeleri abartılı bir şekilde hayatımıza sokmaya gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları adına; sürekli tebessüm etme, her şeyi sevme, her şeye enerji gönderme veya sahte mutluluk oyunu oynama gibi patolojik davranışlar geliştirmeye gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları için; bir gurubun üyesi olma ve sürekli onlarla bulunma gibi sosyal zorunluluklara gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları yapmak adına; kendimize garip önderler seçmeye, onların önünde saygı duruşu yapmaya veya değişik dillerde şarkılar söylemeye gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları yapmak için; farklı giysiler giyinmeye, farklı görünmeye veya farklı konuşmaya çalışmaya gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları yapabilmek için; doğaüstü varlıklarla iletişim kurma gibi tuhaf anlayışlara, rehber arayışlarına gerek yoktur.

  • Enerji çalışmaları yapabilmek için; saçma sapan felsefelere, zorlama anlayışlara ve bunlara inanmamıza gerek yoktur.

  • Doğal ve normal olmak dışında herhangi bir dine, kültüre, enstrümana, jargona veya performansa ihtiyacımız yoktur.


Yüklə 391,91 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə