33
Kung Fu Panda
Kung fu Panda(2008), Po isminde beceriksiz ve şişman bir pandanın kung fu tutkusunun,
onu vadinin gelmiş geçmiş en iyi kung fu ustalarının yoluna çıkartmasıyla başlayan, eğlence ve
gönderme dolu bir hikaye. Bilge usta Oogway’ın kehanetine göre geçmişte hapsedilmiş tehlikeli
antagonistimiz Tai Lung serbest kalacak ve Barış Vadisi’ne felaket getirecektir. Bunu engelleyebilecek
tek kişi de “Ejder Savaşçısı”dır. Oogwai tarafından kaza eseri ejder savaşçısı seçilen Po, hem kendi,
hem de ekip arkadaşlarının küçümseyici ve sıkı muhalefetiyle karşı karşıyadır.
Pek çok kung fu filminde konu benzerdir. Kahraman çoğunlukla kung fu bilmemektedir
ve nihai amacına ulaşmak için büyük bir ustanın zorlu eğitiminden geçmek zorundadır. Bu
benzerliğe rağmen, Kung fu Panda’da eğitimin ve kung fu’nun sadece dövüşmeyi öğrenmekten ibaret
olmadığını söylemek gerek. Bu da yeni bir buluş değil tabi, ancak daha önce pek çok filmin vermekte
zorlandığı mesajlar, bu filmde dünyanın en yetenekli çizerleri, en iyi senaryo yazarları ile eğlenceli
ve akıcı bir şekilde anlatılıyor. Film bu bakımdan tarihteki tüm kung fu filmlerinin sahip olduğu
herşeye sahip ve filmlerde sahneyi doldurmak adına eklenen her fazlalıktan da muaf. Sadece bu
kadarla da kalmayan film bir animasyon olduğundan her bir saniyesi yüzlerce sanatçının elinden
geçiyor, tek bir karakter için en yetenekli sanatçılar saatlerce düşünüyor, konuşuyor ve çiziyor. Herşey
sıfırdan yaratılıyor ve zamanla en rafine haline getiriliyor.
Kung fu Panda harika diyaloglar ve kung fu göndermeleri sayesinde yetişkinlere hitap
ederken, kendini çocuklara ölesiye sevdirebiliyor ve bunu çocuksulaşmadan başarıyor. Animasyon
filmlerinin hepsinin bu işi hakkıyla yapabildiği söylenemez. 3D animasyonun keşfinden beri
çıkarttığı her film ile bize sinematografi, oyunculuk ve hikaye konusunda ders veren yenilikçi dahiler
topluluğu Pixar, bu ligin uzun süredir lideri. Ancak Dreamworks’un elinden çıkan Kung fu Panda
belki de ilk kez Pixar’ın saltanatını sorgulatmış bir yapım olmasıyla kesinlikle izlenmeyi hakediyor.
Başlamışken serinin ikinci filmini de aradan çıkartmanız yerinde olur. Zira pek çok devam filminin
aksine Kung fu Panda (2011) bayrağı aldığı yerden daha da ileriye taşımayı başarıyor.
Kung fu konseptinin filmi perdeye taşıyacak kişilere sonsuz denebilecek materyal sağladığı
bir gerçek. Uzak doğu sineması, ve Amerikan sineması bu janrın ekmeğini uzun süre yediler. Ancak
bu materyali bütünlüğü kaybetmeyecek şekilde komik olmayı vaadeden tek bir hikaye içine yedirmek
gerçekten zor bir iş ve sinema tarihi bunun gibi deneme ve bocalamalarla dolu.
Filmin üzerinde en çok durulması gereken yanlarından biri de kusursuz dövüş
koreografisi. Karakterler için seçilen seslendirme sanatçılarının ve dövüş stillerinin uyumu kesinlikle
gözden kaçmıyor. Yan karakter Tigress’in dövüş stillerini oluşturmak için zerafet ve güç, Monkey
için çeviklik, Crane için dönme ve saptırma gibi rakibin gücünü lehine çevirme teknikleri, Viper
için akıcılık ve Mantis için rakibi yakına çekme ve kavrama stilleri kullanılmış. Bununla birlikte
baş aktör Jack Black’in şişman, beceriksiz ama kendini kung fu rolüne fazlaca kaptırmış Po’yu
seslendirirken karaktere katkıları yadsınamaz. Aynı şey Jackie Chan, Dustin Hoffman ve diğerleri
için de geçerli. Nihayetinde aslında var olmayan karakterler canlandırılıyor ve seslendirme bu işin
en mühim parçalarından birisi.
Büyük ustanın da dediği gibi, ‘Kung fu is an art form and shouldn’t conform to rules, but be
open to expression.’ - Bruce Lee
Ural Memiş
Yönetmen:
Mark Osborne, John Stevenson
Senaryo:
Jonathan Aibel, Glenn Berger
Oyuncular:
Jack Black (Po), Ian McShane (Tai Lung), Angelina Jolie (Tigress)
2008 / ABD / İngilizce /90’
18 Temmuz Çarşamba 19:00
Dövüş Sanatları Filmleri