4. Bid'atin İşi Yapmak Ya Da Bırakmakla İlgili Olması
Bid'at kavramı, sünnete aykırı bir şeyin işlenmesi anlamım içerdiği gibi, sünnete aykırı şekilde herhangi bir uygulamayı bırakma anlamını da içermektedir. Bir müslüman, hastalığın daha da artması ya da herhangi bir zararın ortaya çıkması gibi geçerli bir sebebe dayanmaksızın, mubah kılınan nimetlerden birini terkederse, haram bir şey işlemiş olmaz. Çünkü bu nimetlerden birini alması halinde de herhangi bir vebal altına girmiş olamaz. Zira mubahları, almakla bırakmak bir tutulmuştur.
Ama kişi mubah bir şeyi nefsine haram kılarsa, yahut belli bir süre için mubah olan bir nimeti almamak üzere adakta bulunursa, bu hareketi ile bid'ate düşer ve Resulullah (a.s)'ın sünnetine uymayanların arasına girer. Nitekim Resulullah (a.s) hiç bir gününü oruçsuz geçirmemek üzere sürekli oruç tutmayı, hiç uyumamak üzere bütün geceyi ibadetle geçirmeyi ve hanımlardan uzak durmayı düşünenler hakkında şöyle buyurmuştur:
"Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir." 102
Mubah bir şeyi kendine haram kılanın yahut mubah bir şeyden yararlanmamak üzere nezirde bulunanın durumu Ebi İsrail'in durumu gibidir. Bu kişiye Resulullah (a.s), mubah bir şeyi terketme üzere adakta bulunmasının doğru olmadığım, bu fenalığı bırakmasını ve söz konusu adağını bozmasını, oruç tutmak ve (meşru) adaklara bağlı kalmak şeklindeki taatlarmı da sürdürmesini emretmişti.
Çağımızda "bir ameli terketmek" şeklindeki bid'atlerin en açığı, dinin getirmiş olduğu hükümlere ve ortaya koymuş olduğu nasslara göre hükmetmenin terkedilmesidir. Yine müslümanların örtünmeyi, mallarındaki zekat paylarını çıkarmayı bırakmalarını, yöneticilerin zekat toplama işini durdurmaları ve bu iş için görevliler tayin etmemeleri bu türden bid'atler arasındadır.
Yukarıda sayılanlar, çok sayıda sünneti bırakarak, yerine bid'at türünden adetleri uygulamaya koymalarının dışındadır. Terketmek türünde değil de uygulamaya koymak türündeki bid'atler (fiili bid'atler) ise gayet çoktur. Resulullah (a.s) hakkında yalan hadis uydurmak, namazın rek'atlannı artırmak, oruç tutma süresini uzatmak, namaz kılmanın yasak olduğu vakitlerde namaz kılmak, oruç tutmanın yasak olduğu vakitlerde oruç tutmak gibi, şeriatta yeri olmayan bir takım hükümlerin şeriatın içine sokulması, yahut dinden olmayan bir takım görüşlerin ve uygulamaların dinin içine sokulması bu türdendir.
5. Bid'atin İtikadı, Kavli Ve Ameli Olması
Bid'at inançla, sözle ve amelle ilgili bid'atler şeklinde de sınıflandırılmaktadır.
Eğer bid'at, Resulullah (a.s)'ın getirmiş olduğu inanç ilkelerine aykırı bir inanış şeklinde ortaya çıkmış ise, inançla ilgili bid'atler sınıfına girer. Mücessime fırkasının, Haricilerin ve benzeri fırkaların bid'atleri böyledir.
Eğer bid'at, Resulullah (a.s)'ın sözlü olarak bildirdiğini değiştirmek şeklinde yahut sünnetine ters bir söz söylemek şeklinde ortaya çıkarsa, sözle ilgili (kavli) bid'atler arasına girer.
Bid'at, Resulullah (a.s)'dan rivayet edilenden farklı bir namaz gibi, açık bir amel şeklinde ortaya çıkarsa, amelle ilgili (ameli) bid'atler sınıfına girer. Müminlerle ilişkilerinde nifak üzere olmak, sevgi ve ihlas yönünden İslam'ın kardeşlik ilkesine uymamak gibi gizli ameler de bu türdendir.
Burada, inançla ilgili (itikadı) bid'atlerin, en tehlikeli bid'atler olduklarına dikkat çekmek istiyoruz. Şer'i kaynaklarda bid'atleri kötüleyen nasslann çoğunda da bu tür bid'atler kastedilir. Bid'atin şer'i anlamı, bid'atçi yahut ehl-i heva (arzularının peşine takılanlar) denilince de ilk akla gelen bu tür bid'atlerdir.
6. Bidatlerin Külli Ve Cüz'i Olması
Bid'atler, yol açtığı durumlar ve şeriata verdikleri zarar açısından farklı dereceler arzeder.
Bid'atin zararı, sadece o bid'ati çıkarana değil de başkalarına da ulaşıyorsa, külli bid'atler arasına girer. Çünkü bu tür bid'atler, bir çok konu üzerinde etkisini gösterecek, yahut birden fazla kişi üzerinde zararı görülecektir. Bir şeyi güzel ya da fena görmekte şeriat ölçülerini değil de sadece aklı esas alma bid'ati, bir kişi tarafından rivayet edilmiş olan hadisin delil olacağını inkar ederek, böyle bir haberin hükmü ile amil etmenin gerekliliğine karşı çıkma bid'ati ve benzerleri gibi.
Ancak bid'atin zararları, sadece onu ortaya çıkaranla ilgili ise ve başkalarına ulaşmıyorsa bu zaman cüz'i bid'at olarak adlandırılır. Herhangi bir şeyin şeriat ölçüsünde güzel görülen işlerden olduğu zannıyla sünnete aykın iş yapan adamın durumu böyledir. Onun bu muhalefetinin zararı sadece kendisinedir. Çünkü ortaya attıkları görüşleri yahut yaptıkları hareketleri yönünden kendilerine uyulan kimselerden değildir.
7. Bid'atlerin Yalnız Ve Bağlantılı Olması
Eğer bir bid'at, sadece bir konuda aykırılık taşıyıp muhalefet ediyorsa ve daha başka muhalefetleri ardından getirmiyorsa, basit (yalnız, tek) bid'at olarak adlandırılır.
İçiçe girmiş, birbirleri ile bağlantılı halde olan, ancak tek bir konu etrafında toplanan birden çok muhalefeti içine alıyorsa, bağlantılı bid'at olarak adlandırılır.
Biz konunun çok fazla inceliklerine dalan bazı kimseleri ikna edebilmek amacıyla bid'at konusunu oldukça geniş bir şekilde inceledik. Biz her zaman meselelerin, kitap, sünnet, Resulullah (a.s)'ın ve ashabının sireti ışığında bir incelemeye tabi tutulmasını tavsiye ediyoruz.103
Yukarıda yaptığımız açıklamaları, te'kid amacıyla aşağıdaki nasslarla noktalıyoruz:
İbni Abbas (r.a)'a bir şey sorulduğu zaman onunla ilgili Kur'an-ı Kerim'de bir açıklama ve hüküm bulunursa, onunla cevap verirdi. Kur"an-ı Kerim'de bulunmaz da Resulullah (a.s)'ın sünnetinde bulunursa, onunla cevap verirdi. Resulullah (a.s)'ın sünnetinde de konuyla ilgili bir şey bulamadığı takdirde Hz. Ebu Bekir (r.a) ve Hz. Ömer (r.a)'den nakledilen sözlerle cevap verirdi. Onlardan rivayet edilen sözlerde de bulamadığı taktirde kendi görüşünü ortaya koyardı.104
Ubeyy bin Ka’b şöyle söylemiştir:
"Sünnette kanaatkarlık (yahut itidal) bir yol, sünnete aykırı içtihadda bulunmaktan daha hayırlıdır."
İbni Mes'ud (r.aYdan da buna benzer bir söz nakledilmiştir: İbni Avn da şöyle söylemiştir:
"Kendim ve kardeşlerim için en çok sevdiğim (arzuladığım) üç şey vardır: Şu sünneti öğrenmeleri ve onun hakkında soru sormaları, şu Kur'an'ı anlamaları ve onun hakkında soru sormaları. Hayır amel dışında, insanları kendi hallerine bırakmaları." Evzai de şöyle söylemiştir:
"Resulullah (a.s)'ın ashabı su beş şeye özellikle dikkat ederdi: Cemaate uymak, sünnete bağlanmak, mescidleri imar etmek, Kur'an okumak ve Allah yolunda cihad etmek."
Dostları ilə paylaş: |