Kur 'an ve sünnete yapişmak biD'at ve biD'at ehli 2 Konuyla İlgili Rivayetler 3


Sünnete Yapışmak İle İlgili Rivayetler



Yüklə 307 Kb.
səhifə3/11
tarix30.10.2018
ölçüsü307 Kb.
#76377
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Sünnete Yapışmak İle İlgili Rivayetler



405- Buhari ve Müslim, Hz. Aişe (r.a)'den merfu olarak rivayet etmişlerdir:

"Kim bizim bu işimizde (din konusunda) ondan olmayan bir yenilik çıka­rırsa, o kabul edilmez."30

406- Taberani, Abdullah bin Mes'ud (r.a)'un şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"Size bildirilene uyun, yeni bir şey (bid'at) çıkarmayın. Size yetecek kadarı verilmiştir."31



407- Taberani, İbni Abbas (r.a)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"İnsanlar her yıl geçirdikçe mutlaka bir bid'at uydurur ve bir sünneti öldü­rürler. Sonuçta tamamiyle bid'atler hayatiyet kazanır ve sünnetler ölür."32



408- Taberani, Mu'cemul-Evsat'ta, Enes bin Malik (r.a)'ten rivayet etmiştir:

"Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:



"Allahu Teala, bid'at sahibi her kişiye tevbenin önünü kapamıştır."

Bid'at sahibi kişi, öncelikle bid'atinden tevbe ederek onu bırakmadıkça diğer günahlarından dolayı olan tevbesi kabul edilmez.33



409- Ahmed, İbni Mes'ud (r.a)'un şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"Resulullah (a.s) bir gün bizim önümüzde bir çizgi çizdi ve sonra: "Bu Al­lah'ın yoludur" diye buyurdu. Sonra bu çizginin sağında ve solunda değişik çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu:

"Bunlar da farklı yollardır. Bu yollardan her birinin başında, kendisine çağıran (insanları kendisine davet eden) bir şeytan bulunmaktadır." Resulullah (a.s) böyle söyledikten sonra şu ayeti kerimeyi okudu:

"Benim dosdoğru olan yolum budur. Siz bu yola uyun. Farklı yollara uyar­sanız, Allahu Teala sizi kendi yolundan uzaklaştırır."34

410- Ahmed, Mücahid (r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"Bir yolculukta İbni Ömer (r.a) ile birlikte bulunuyorduk. Bir yere uğradı ve oranın kenarından geçti. Kendisine: "Niçin böyle yaptın?" diye soruldu. O da şöyle cevap verdi'

"Ben Resulullah (a.s)'ın böyle yaptığını gördüm, onun için böyle yaptım."35

411- Bezzar, Mücahid (r.a)'den rivayet etmiştir:

"İbni Ömer (r.a) Mekke ile Medine arasında bir ağacın altına geldiğinde kaylule uykusu uyurdu ve Resulullah (a.s)'ın da böyle yaptığını bildirirdi."36



412- Ebu Davud, Muaz (r.a)'dan rivayet etmiştir:

"Sizin arkanızda (yani gelecek zaman içerisinde) çeşitli fitneler bulunmak­tadır. O zaman mallar çoğalır. Kur'an-ı Kerim, mü'minin de münafığın da, kadının da erkeğin de, hürün de kölenin de alacağı şekilde açılır. Olur ki, o za­manda biri çıkar:

"İnsanlara ne oluyor da, ben Kur'an okuduğum halde bana uymuyorlar? Ben onlar için bundan ayrı olarak bid'atler uydurmadıkça, onlar bana uymaz­lar" diye söyler. Onun ortaya atacağı bid'atten mutlaka sakının. O bid'at sapık­lıktır. Bir ilim sahibinin yanılgıya düşmesi konusunda da sizi uyarırım. Şey­tanın bazen sapıklığa götüren bir sözü, hikmet ehli (ilim sahibi) kişinin dili ile söylemesi mümkün olabilir. Bazen bir münafık da hak sözü söyleyebilir."

Ravi şöyle söylemiştir:

"Ben Muaz (r.a)'a: "Allah sana rahmet eylesin, hakimin (ilim sahibinin) sa­pıklığa götürücü sözü söyleyebileceğini, münafığın da hakkı söyleyebileceğini düşünmüyor musun?" diye sordu. O da şöyle cevap verdi:

"Aksine düşünüyorum. Hakim'in, hakında "bu da neyin nesi?" diye söyleni­len ünlü sözlerinden kaçın. Ancak bu seni ondan uzaklaştırmasın. Olur ki, bu sözünden dönebilir. Hakkı duyduğun zaman da onu al. Çünkü hakda nur yar­dır."37



413- Ahmed, Sevban (r.a)'dan şu şekilde rivayet etmiştir:

"Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:



"Ben ümmetim için sapıklığa götürücü önderlerden korkuyorum."38

414- Taberani, Mu'cemu's Sağir'inde Hz. Ömer (r.a)'den rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) Hz. Aişe (r.a)'ye şöyle buyurdu:

"Ey Aişe! "Bölük bölük olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişiğin olamaz" (1)

ayet-i kerimesinde kastedilenler, bid'atterin peşinden gidenler (ashab-ı bid'at) ve arzuların peşine takılanlardır. Onlar için tevbe yoktur. Ben on­lardan uzağım, onlar da benden uzaktırlar."39



415- Darimi, Hasan (Hasan-ı Basri) ve İbni Şirin (r.a)'in şöyle söylediklerini rivayet etmiştir:

"Arzularının peşine takılanlarla oturmayın, onlarla münakaşa etmeyin ve onların sözlerini dinlemeyin."40



416- Darimi, Ömer bin Abdulaziz (r.a)'den rivayet etmiştir:

"Bir adam ona, hevai (bid'at türü) şeylerden biri ile ilgili soru sordu. O da şöyle cevap verdi: "Sana düşen bedevinin ve Kuttab'daki kölenin dini üzere ol­maktır. Bunun dışındakilere gidene yazık."

Ebu Muhammed şöyle söylemiştir:

"İnsanların bid'atler arasında dolaşmaları iyice çoğaldı. Bir görüşten diğer görüşe geçip durur oldular."41



417- Darimi, Ebu Sadık Ezdi (r.a)'den, o da Rabi'a bin Naciz'den şu şekilde rivayet etmiştir:

"Hz. Ali (r.a) şöyle söyledi:

"İnsanların arasında, kuşların arasındaki an gibi olun. Kuşlardan, bu arıyı küçümsemeyen yoktur. Ama, eğer kuşlar, o arının içinde taşıdığı bereketi bilselerdi böyle yapmazlardı. Dillerinizle ve bedenlerinizle insanlara karışın. Çalış­malarınızla ve kalplerinizle onlarla ilişkiler kurun. Kişi için ancak kazandığı vardır. Kıyamet gününde de sevdiği ile birlikte olacaktır."42

Bid'at Ve Bid'at Ehli

Sünnete uymanın gerekliliği, İslam'ın en açık prensiplerindendir. Nasıl böyle olmasın? Yüce Allah ayet-i kerimesinde:



"Allahu Teala'yı ve ahiret gününü arzulayan ve Allah'ı çokça zikredenler açısından sizin için Allah'ın Resulünde, güzel bir örnek (ölçü) vardı."43

diye buyuruyor.

Bid'alerden kaçınmak ve onları hoş karşılamamak İslam'ın apaçık prensiple­ri arasındadır. Ancak cahiller topluluğu bu konuda müslümanların kafalarına şüpheler sokmaktadırlar. Bu yüzden bu konuların tam bir açıklığa kavuşturul­ması gerekmektedir.

Külü ve cüz'i (genel ve özel) konularda Resulullah (a.s)'ı örnek almak, sünnete uymakla ilgili bir konudur. Resulullah (a.s)'i örnek almak, O'nun siretini ve sünnetini bilmeyi gerektirir. Ancak buradaki bağlanmanın derecelerini içti had ehli ve fetva vermeye yetkili ilim adamları belirlemektedirler. Şimdi, adetten olan sünnetler var, ibadetler arasına giren sünnetler var, sürekli uygu­lanması gereken veya geçici bir süre için konulmuş olan sünnetler ve hükümler var. Bir müslüman, içtihad ehli ile imama ve güvenilir bir ilim adamına uyduğu sürece, İslam üzere sayılır ve sünnet çizgisinde olur. Böylesi bir müslüman en alt derecede veya en üst derecede Resulullah (a.s)'ı kendisine örnek almış olur. Müslüman, kitab ve sünnette açık şekilde bildirilen akaid prensiplerini kabul ettiği, şüpheli konularda da ilimde rusuh sahibi yani meselelerin inceliklerini iyi bilen ilim adamlarının açıklamalarına dayandığı sürece, sünnet üzeredir. Kesin olarak bildirilen hükümlerde kitap ve sünnetin ölçülerine uyan, anlaşılması zor müteşabih ya da şüpheli meselelerde de ehl-i sünnet ve'l cemaat mezhebi üzere olan ilimde rusuh sahibi imamların mezheblerini esas alan kimse, bid'at ehli sayılamaz. Bu iki durumda, söz konusu müçtehid imamlara uyarılan sapıklıkla itham eden kişi, kendisi sapıklığa düşmüş olur. Çünkü o, ümmeti, cahiliyenin kucağına itmek ve imamları da itham etmek istemektedir. Bu imamlar ise onun iddialarından uzaktırlar.

Bid'atlerin en tehlikelisi, kişiyi kurtuluşa eren gurup (fırkay-ı naciye) mensu­bu olmaktan çıkararak, Resulullah (a.s)'ın cehennem azabını hakedeceklerini bildirdiği yetmişiki fırkadan biri içerisine sokan itikadi bid'attir. Ameli yönden uydurulmuş şeyler de bid'atlerin arasına girer. Ancak, müteşabih yani anlaşıl­ması zor olan konularda, ilimde rüsuh sahibi olan ilim adamlarının yaptığı açık­lamaları esas alan kimseyi itikadi yönden bid'at ehli sayamayız. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Oysa onların yorumunu (yani müteşabih meselelerin yorumunu) ancak Al­lah Teala ve itimde rusuh sahibi olanlar bilir."44

Bu ayet-i kerimenin oku­nuşunda "ve'r-rasihune fi'l ilm" ibaresinden sonra vakfe (duruş) yapan kıraatlara göre ayet-i kerime açıkça yukarıda üzerinde durduğumuz anlamı vermekte­dir. Bir amelin bid'at olduğu konusunda içtihad ehli ilim adanılan ya da fetvaya ehil ilim adamları icma etmedikçe, o amelin haram bid'atlerden olduğuna hük­medemeyiz. Eğer bu özelliğe sahip ilim adamları arasında bid'at ve haram olup olmadığı konusunda ihtilaf çıkarsa, mesele avamdan olan kişi açısından daha geniş çerçevede ele alınır. Ancak meselelerle ilgili delilleri değerlendirebile­cek derecede bilgi sahibi olanlar açısından çerçeve daha da daralır. Böyle biri kuvvetli olan delilin, ihtilaf konusu amelin bid'at olduğuna işaret ettiği sonucu­na varırsa, bu amelden kaçınması gerekir. Ancak bu kişinin, içtihad sahibi ya da fetva vermeye ehil imamlardan birinin görüşünü esas alarak bid'at olmadığı id­diasında bulunanlara karşı durmada katı davranmaması gerekir. İçtihad sahibi imamlardan yahut kendilerine güvenilebilecek, fetva vermeye ehil ilim adam­larından birinin fetvasına göre hareket etmek, haram ya da mekruh sayılabile­cek herhangi bir bid'atın günahından insanı kurtarır. Ancak delilleri ele alıp değerlendirebilecek seviyede bilgi sahibi olanlar için durum biraz farklıdır. Bunlar hakkında mesele daha sıkı tutulmuştur. Ama belirtildiği üzere, böyle bi­rinin de, güvenilir ilim adamlarından birinin fetvasına göre hareket ettiği sürece kendisine muhalefet edenlere karşı katı bir tutum sergilemesi doğru olmaz.




Yüklə 307 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə