Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri • Educational Sciences: Theory & Practice - 13(4) • 2087-2104
©
2013 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
www.edam.com.tr/kuyeb
DOI: 10.12738/estp.2013.4.1740
* Bu çalışma Doç. Dr. Coşkun ARSLAN danışmanlığında Halim SARICAOĞLU tarafından yürütülen yüksek
lisans tezinin bir özetidir ve aynı isimle 3-5 Ekim 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen XI. Ulusal Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Kongresi’nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
a Halim SARICAOĞLU Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında doktora öğrenimine tez aşamasında devam
etmektedir. Cumhuriyet Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. İletişim: Cumhuriyet Üni-
versitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, 58140, Sivas. Elektronik posta: hsaricaoglu@gmail.com.
b
Sorumlu Yazar: Dr. Coşkun ARSLAN Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında doçenttir. Kişilerarası çatışma ve
problem çözme, öfke yönetimi mesleki ilgi alanları arasındadır. İletişim: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eği-
tim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, 42090, Meram, Konya. Elektronik posta: coskunarslan@konya.edu.tr
Tel: +90 332 323 8220/5691.
Son yıllarda davranış bilimciler, insanların problemle-
ri yerine onların olumlu yönlerine odaklanmışlardır.
Pozitif psikolojinin amacı; psikolojinin sadece hayat-
taki kötü şeyleri düzeltmeyle uğraşmasından, olum-
lu nitelikler kazandırmaya odaklanan bir değişimi
başlatmaktır. Bu yaklaşımın kavramlarından biri de
psikolojik iyi olmadır (Seligman ve Csikszentmihalyi,
2000). Ryff (1995), iyi olmanın, olumlu özelliklerin
varlığı açısından tanımlanması gerektiğini önermek-
tedir. Psikolojik olarak iyi olma, stressiz olmaktan ya
da diğer psikolojik problemlerin olmamasından çok
daha fazlasını ifade etmektedir. Psikolojik iyi olma,
Öz
Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi olma, kişilik özellikleri ve öz-anlayış düzeyi ara-
sındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik olup kişilik özellikleri ve öz-anlayış düzeyinin psikolojik iyi olma düzeylerini
anlamlı olarak yordayıp yordamadığını belirlemektir. Araştırma grubu Selçuk Üniversitesi’nden 232 (%36,5),
Cumhuriyet Üniversitesi’nden 195 (%30,7) ve Ahi Evran Üniversitesi’nden 209 (%32,9) eğitim fakültesi öğrenci-
sinden oluşmaktadır. Farklı bölümlerde öğrenim görmekte olan öğrencilerden tesadüfi örnekleme yöntemiyle
seçilmiş 405’i kız (%67,5) 231’i erkek (32,5) toplam 636 öğrenci araştırma grubunu oluşmaktadır. Araştırma
verileri Psikolojik İyi Olma Ölçeği, Sıfatlara Dayalı Kişilik Testi, Öz-Anlayış Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanı-
larak elde edilmiştir. Verilerin analizinde, Pearson momentler çarpım korelasyonu ve aşamalı regresyon analizi
teknikleri kullanılmıştır. Psikolojik iyi olmanın tüm alt boyutları ile öz-anlayış arasında pozitif yönde anlamlı ilişki
olduğu görülmüştür. Psikolojik iyi olma alt boyutlarının, kişilik özelliklerinden nevrotizm alt boyutu ile negatif,
diğer kişilik özellikleri alt boyutları arasında ise pozitif yönde anlamlı ilişki bulunurken, özerklik ile yumuşak
başlılık arasında ilişki bulunamamıştır. Kişilik özellikleri ve öz-anlayış, psikolojik iyi olmanın tüm alt boyutları-
nı anlamlı düzeyde yordamaktadır. Psikolojik iyi olmanın diğerleriyle olumlu ilişkiler alt boyutunun en önemli
yordayıcısının dışa dönüklük olduğu; özerklik, çevresel hâkimiyet, yaşam amacı ve kendini kabul alt boyutlarının
öne çıkan yordayıcısının öz-anlayış olduğu, bireysel gelişim alt boyutunu en iyi yordayan değişkenin ise kişilik
özelliklerinden deneyime açıklık olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler
Kişilik Özellikleri, Beş Faktör Kişilik Kuramı, Öz-Anlayış, Psikolojik İyi Olma.
Halim SARICAOĞLU
a
Cumhuriyet Üniversitesi
Coşkun ARSLAN
b
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik İyi Olma
Düzeylerinin Kişilik Özellikleri ve Öz-Anlayış Açısından
İncelenmesi
*
K U R A M V E U Y G U L A M A D A E Ğ İ T İ M B İ L İ M L E R İ
2088
olumlu benlik algısını, insanlarla iyi ilişkileri, çevre-
sel hâkimiyeti, özerkliği, yaşamın anlamını ve sağlıklı
bir gelişim yönündeki duyguları içermektedir (Ryff,
1995). İyi oluşu açıklamak için literatür incelendiğin-
de iki farklı temel bakış açısı olduğu görülmektedir.
Bunlardan ilki haz (hedonic), diğeri ise psikolojik iş-
levsellik (eudaimonic) kavramlarıdır (Keyes, Shmot-
kin ve Ryff, 2002; Ryan ve Deci, 2000). Hazcı bakış
açısı iyi oluşu doyum ve mutluluk olarak tanımlamak-
tadır. Hazcı bakış açısının kavramsallaştırılmasında
temel ölçüt kişinin kendi kendine belirlediği değer ve
standartlara göre yaşamını değerlendirmesidir. Psi-
kolojik işlevsellik bakış açısı ise iyi oluşu kendini ger-
çekleştirme ve tam fonksiyonda bulunma kavramına
göre tanımlamaktadır (Waterman, 1993). Schmutte
ve Ryff (1997), iyi oluşun olumlu duygulanım, olum-
suz duygulanım ve yaşam doyumunu üç öğe olarak
vurgulayan tipik ölçümlerinin, iyi oluşu ölçmede et-
kili olmalarına rağmen, kavramsal olarak ruh sağlığı
oluşumlarına uygun olmadıklarını savunmaktadırlar.
Ryff’a (1989a) göre iyi oluşun altında yatan yapılar
esasen mevcut literatürde yer alandan daha karışık bir
yapıya sahiptir. Ryff’a (1989a) göre, psikolojik iyi olma
olumlu duygulanım, olumsuz duygulanım ve yaşam
doyumunun basit bir birleşimi olmaktan çok, yaşam
tutumlarından oluşan çok boyutlu bir yapıdır. Ryff
psikolojik iyi olmayı tanımlamaya yönelik literatür
çalışmalarında; Maslow’un (1968) kendini gerçekleş-
tirme kavramı, Rogers’ın (1961) tam işlev yapan insan,
Jung’un (1933’ten akt., Von Franz, 1964) bireyselleşme
formülasyonu ve Allport’un (1961) olgunluk kavramı
gibi bakış açılarını, Erikson’un (1959) psikososyal
dönem modeli, Buhler’in temel yaşam eğilimleri ve
Neugarten’in (1968; 1973) yetişkinlik ve yaşlılıktaki
kişilik değişimleri açıklamaları ve Jahoda’nın (1958)
iyi olmayı hastalığın yokluğu olarak açıklayan ta-
nımların yerine oluşturduğu olumlu psikolojik sağlık
ölçütlerinden de yararlanmıştır (akt., Ryff, 1989a).
Pozitif psikolojik işlev altı farklı boyut içermektedir.
Bu boyutlar, bireyin kendisine ve geçmiş yaşamına
olumlu değerlendirmelerini (kendini kabul), bir birey
olarak devamlı büyüdüğü ve geliştiği duygusunu (bi-
reysel gelişim), bireyin yaşamının anlamlı ve amaçlı
olduğu inancını (yaşam amacı), diğer bireylerle nite-
likli ilişkilere sahip olma (diğerleriyle olumlu ilişkiler),
bireyin yaşamını ve çevresindeki dünyayı etkili bir şe-
kilde yönlendirebilme becerisini (çevresel hâkimiyet)
ve kendi kendine karar verme duygusunu (özerklik-
otonomi) içermektedir (Ryff ve Keyes, 1995). Diğer-
leriyle Olumlu ilişkiler, Ryff (1989a) olumlu ilişkileri,
“başkalarıyla açık ve güvenilir ilişkiler kurma ve güçlü
empati ve sevgi duyguları” olarak tanımlamıştır. Oto-
nomi (Özerklik), Christopher (1999), Ryff’ın otono-
miyi kendi kararlarını verme, özgürlük, iç denetim
odağı, bireyselleşme ve davranışın içsel düzenlemesi
gibi kavramlarla eş tuttuğunu belirtmektedir. Çevresel
Hâkimiyet, Ryff (1989a) çevre hâkimiyetini “bireyin
kişisel, ruhsal koşullarına uygun bir çevre yaratma
veya seçme” becerisi olarak tanımlamaktadır. Bireysel
gelişim, Ryff (1989a) kişisel gelişimi, “bireyin kendisi
olarak gelişmesi ve büyümesi için var olan potansi-
yellerini geliştirme becerisi” olarak tanımlamaktadır.
Kişisel gelişim, kişi olarak gelişmeye devam etme
becerisidir. Yaşam Amacı, Ryff’a göre yaşamın amacı
yaşamda bir yön ve amaçlılık duygusuna sahip olma-
yı ifade etmektedir. Yaşamın amacının bireysellik ve
özgürlükle yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Kendini Kabul, Ryff (1989a) olumlu psikolojik işlevin
önemli bir özelliği olarak kendini kabulü, kişinin ken-
dine ait olumlu tutumlar takınması olarak tanımla-
maktadır. Kendini kabul, kişinin kendine karşı olumlu
bir tutuma sahip olması anlamına gelmektedir.
Kişilik, bir kişinin fiziksel ve sosyal ortamıyla et-
kileşme tarzını ortaya koyan, düşünce, duygu ve
davranışın ayırt edici ve karakteristik görüntüle-
ridir (Atkinson, Atkinson, Smith, Bem ve Hoek-
sema, 1999). Kişilik, psikolojide kapsamı en geniş
kavramlardan biridir. Bir insana ait ve onu tanım-
layan her özellik, o insanı tanımada ve anlamada
bize kaynaklık eder. Bu anlamda kişilik; bir insa-
nın bütün ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin,
konuşma tarzının, dış görünüşünün ve çevresine
uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir
(Burger, 1993). Kişiliğin beş boyutta açıklanması
1960’lı yıllarda başlamış, 1980 ve 1990’larda hız ka-
zanmıştır. 1980’lerin sonlarına doğru, kişilik psiko-
logları kişilik literatüründeki karmaşık bulguların
düzenlenmesi için anlamlı ve kullanışlı bir sınıf-
landırma sağlayabilen “Beş Faktör Modeli”nin beş
güçlü faktörü üzerinde genel bir anlaşmaya varmış-
lardır (Taggar, Hackett ve Saha, 1999). Araştırma-
ların çok geniş bir kısmı, kişilikle ilgili ortak özel-
lik yaklaşımlarının çoğunun beş faktör tarafından
kapsanmış olabileceği fikrinde birleşmişlerdir. Bu
beş boyutlu yaklaşımı Büyük Beşli (Big Five) olarak
adlandırmışlardır (Friedman ve Schustack, 1999).
Beş Faktör Kişilik Modeli, kişilik özelliklerinin hi-
yerarşik bir organizasyonudur ve beş temel boyutta
adlandırılmaktadır: Dışa dönüklük, Duygusal Den-
gesizlik (Nevrotizm), Yumuşak Başlılık, Sorumlu-
luk ve Deneyime Açıklık (McCrae ve John, 1992).
Beş faktör kişilik modeli, çeşitli kişilik testlerinin ve
ölçeklerinin kapsamlı bir faktör analizinden ve ki-
şiliği tanımlamak için kullanılan sıfatların kapsamlı
bir analizinden doğmuştur (Friedman ve Schus-
tack, 1999). Dışadönük bireyler pozitif, sosyal,
enerjik, neşeli ve diğerlerine karşı ilgili olarak; aksi-