Küreselleşme sürecinde kent "antik siTE’den dünya kentiNE"



Yüklə 152,1 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/7
tarix11.03.2018
ölçüsü152,1 Kb.
#31110
1   2   3   4   5   6   7

Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine” 

ANTİK KENT YÖNETİMİ 

Site yönetimi milattan önce 1500–1000 yıllarında başlayıp Sümerler, 

İbraniler ve Babilliler gibi pek çok kavimde görülmesine (McNeill, 2001: 19) 

rağmen eski Yunan siteleri, Batı’da kentlerin oluşmasının başlangıcı olarak 

kabul edilir. Batılı kaynaklarda kentin ilk ortaya çıktığı yapıya “Polis” adı 

verilir. Polis milattan önce sekizinci yüzyıldan birinci yüzyıla kadar 

Yunanistan’ın bazı kesimlerinde var olmuş bir toplum biçimidir (Morris, 

2000: 27). Ancak Polis kelimesi hem kent, hem de devlet anlamında kullanılır. 

Birçok araştırmacı ve bilim adamı tarafından Polis, kent devleti olarak 

adlandırılır (Ağaoğulları, 1994: 11). Antik kent olarak Polis, tarihte görülen 

diğer kentlerden sosyo-ekonomik ve siyasal yapısıyla ayrılır. Polis’in ortaya 

çıkmasından önce Suriye ve Fenike’nin elverişli doğa limanları üzerinde 

kurulan kıyı  şehirlerinde ticaret ve bir ticaret sınıfı hatırı sayılır bir gelişme 

göstermiş, ancak Mısır ve Mezopotamya tipi toplumsal yapı  ve  bu  yapıya 

özgün düşünce biçimlerinden tamamen kopmayı başaramamıştı (Berktay, 

1983: 37). Oysa Polis bu kopuşu gerçekleştirmekle kalmamış, demokrasiye de 

beşiklik yapmıştır (Ağaoğulları, 1994: 12) 

Radikal sosyo-ekonomik gelişmelerin sonucu olan Polis, uzun bir 

tarihsel sürecin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Girit’teki Mykene (Miken) 

uygarlığının M.Ö. yedinci yüzyılda Dor’lar tarafından yıkılması ile birlikte bu 

coğrafya bir karmaşa içine girdi. Bu karmaşa içinde çeşitli halklar gerek 

ticaretin hemen hemen tamamıyla ortadan kalkmış olmasıyla, gerek güvenlik 

gereksinimi nedeniyle kabile tipinde örgütlenmiş köyler kurdular. İşte Polis 

kabilelerin, bir başka deyişle köylerin birleşmesiyle oluşmuştur (Ağaoğluları, 

1998: 12). Aristoteles de Polis’i klanların ve köylerin birliği olarak tanımlamak-

tadır (1974:9). Birçok kentin tarihsel çekirdeği Akropol denen ve çok yüksekte 

ya da erişilmez olmakla birlikte rahatlıkla savunulabilen bir tepeydi. Başlangıç-

ta polis ile akropol sözcükleri aynı anlamı veriyordu (Wycherley, 1998: 5). 

Akropol kente tepeden bakan bir kale, bir sığınak ve ilk zamanlarda kralların 

oturdukları yerdi. Kentin geriye kalan bölümü akropolün yamaçları çevresinde 

kümelenirdi (Wycherley, 1998: 6). Kent bu akropolün çevresinde yayılmıştı. 

Aristoteles’e göre, kentin oluşumu  şöyledir; “Öncelikle bir başkası 

olmadan var olamayanlar birlik kurmalıdır, yani ırkın sürmesi için erkekle 

kadın. Bu ilişkiden ortaya çıkacak ilk şey ailedir. Ancak birçok aile 

birleştiğinde ve birlik gündelik gereksinimleri karşılanmaktan daha çoğunu 

amaçladığında oluşacak ilk toplum köydür. Birçok köy büyük ölçüde kendine 

yetecek kadar geniş, tek, eksiksiz bir topluluk olarak birleştiğinde yaşamın 

SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60 

132 



Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

yalın gereksinimlerinden kaynaklanan ve iyi bir yaşam adına varlığını sürdüren 



kentler var olur” (aktaran Benevolo, 1995: 21). 

Köylerin kente dönüşmesinin temelinde ticaretin gelişmesi yatar. 

Paranın kullanımının yaygınlaşması pazar için üretimi artırmıştır. Alışverişlerin 

yapıldığı merkezi köyler, gerek şeflerin gerek zanaatkârlarının evlerini terk 

ederek pazarın yanında ev kurmalarının sonucunda bir pazar kasabasına 

dönüşmüştür. Zamanla kendi kendine yeterli olma özelliğini kaybeden köyler, 

kasabaya bağımlı hale geldiler ve kırsal bölgeyi hâkimiyeti altına sokan kasaba 

gelişerek kenti oluşturdu.  

Antik kentin (Polis) temel özelliği etrafındaki kırsal kesim için yargısal, 

kültürel ve dinsel bir merkez oluşturması idi. Yargısal merkez, çevresi ile bir-

likte kenti temsil ediyordu (Liebeschuetz, 1999: 1). Antik dünyada şehirlerin 

teşekkülü daima bir din merasimine bağlıdır ve bunun sonucudur (Onar, 

1936: 19). Eski Site’nin (şehir)  esası dini olduğu gibi, idare edenleri de din adam-

larıdır. Bu bağlamda Site; aile, curie (aile toplulukları) ve trıbulerin (curiele-rin 

birleşmesinden oluşan yapı) toplanmasından oluşmaktadır (Onar, 1936: 20).  

Yunan Siteleri küçük, kendine yeter ve her biri ayrı bir yılbaşı tarihi 

seçecek kadar özgürlüklerine düşkündüler. Aralarında ancak dışardan bir 

saldırı gelince birleşiyorlardı (Bumin, 1998: 48). Bunun dışında Siteler 

arasında her zaman rekabet ve savaşlar söz konusuydu. 

Yunan uygarlığı, kenti, bütüncüllüğü ile insanoğluna yakışan ve hem 

kırsal alanla dengeli bir dış ilişki, hem de hesaplı, kontrollü iç ölçüm gerek-

tiren ortak bir ufuk olarak yeniden keşfetmiştir (Benevolo, 1995: 20). Yunan 

uygarlığında Polis, vatandaşlık nosyonu etrafında toplanmış karmaşık hiyerar-

şik bir toplumdu (Morris, 2000: 26).  Hem merkezileşmiş bir idareye kamusal 

aidatlar ödememiş, hem de yaşamlarını sürdürmek için devlete dayanmamış 

olan yüzlerce bağımsız köylü hanesinden meydana gelmişti (Morris, 2000: 27).   

Yunan kentleri içinde üyelerin düzenli ve ortak yaşadıkları, vatandaş-

ların eşit olduğu ve yönetime katıldığı topluluklardır (Soysal, 1973: 7). Bu 

kentler arasında demokrasiyi en çok düşünmüş ve yaşamış olanı Atina Sitesi 

idi (Bumin, 1998: 11).  

Yunan siteleri bugünkü devlet dediğimiz kuruluşa yakın bir yapıya 

sahip olup, bugünkü kentlere ve devletlere nazaran çok daha küçük yerleşim 

birimleri idi. Yunan dünyasında Site; sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri birliği 

ayrı ve bağımsız hukuki ve siyasi düzene sahip bir yapıyı (Okandan, 1959: 

224) ifade etmektedir. Yunan Sitelerinin demokratik düşüncenin ve kurum-

ların oluşmasında katkıları azımsanamayacak ölçüdedir. Ancak Helenistik 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

133 




Yüklə 152,1 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə