Küreselleşme sürecinde kent "antik siTE’den dünya kentiNE"



Yüklə 152,1 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/7
tarix11.03.2018
ölçüsü152,1 Kb.
#31110
1   2   3   4   5   6   7

Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

1050–1250 yılları arasında Hıristiyan dünyasında doğan komünler bu 



dönem boyunca yerel özgürlüklerin, daha sonrada ayrıcalıklı belediyelerin 

savunucusu olmuştur (Wickwar, 1970: 3). İlk kez ortaçağ kentlerinde nüfusun 

büyük bir çoğunluğu özgür kişilerden oluşuyordu. Fakat Braudel’e göre; 

atasözü “kentin havası özgür kılar” diyorsa da bu, onun mutlu kıldığı, karın 

doyurduğu anlamına gelmiyordu. İlk dönemlerinde her alanda eşitlikçi düzen 

yaşanan kentlerde onüçüncü yüzyıla gelindiğinde komünün içinde çatışmalar 

başlamıştı (Bumin, 1998: 65). Diğer taraftan Pirenne’e göre de, Batı 

Avrupa’nın her yerinde yüksek burjuvazi daha başlangıçtan itibaren kent 

yönetimini tekeline almıştı (Pirenne, 1983:46). Başlangıçta ekonomik 

gelişmenin sürdüğü dönemde burjuvazi, özel çıkarları ve kamusal çıkarları 

dengelerken, onüçüncü yüzyılın sonuna doğru artan ekonomik krizle birlikte, 

işçiler ve loncalarla çatışmaya başladı. Kente sınıf savaşı girmişti. Komünün 

başlangıcında burjuvaların komünü oluşturan yemini, eşitler arasında bir 

yemindi (Bumin, 1998: 62). Bu yemin aşağıdakini yukarıdakine bağlayan 

türden bir yemin değil, eşitçi bir yemindi. Burjuvazi nüfusun geri kalan kısmı 

içinde ayrıcalıklı bir sınıf oluşturuyordu (Pirenne, 1983: 50).  

Ortaçağ komününün vatandaşları, kentin surları  dışında yaşayan 

herkesten farklı bir kişiydi. Bir kez kentin kapılarının ötesine geçtiniz mi bir 

başka dünyada, bir başka hukukun etkisi altındasınızdır (Pirenne, 1983: 50). 

Kentin arazisi de sakinleri kadar ayrıcalıklara sahipti, yabancı otoriteden 

kaçarak oraya sığınan bir kişiyi koruyan, ona bir tür muafiyet sağlayan 

sığınılacak bir yerdi (Pirenne, 1983: 51). Her kent ayrıcalıkları konusunda 

oldukça kıskançtı ve kendi başına bir devlet meydana getiriyordu. Ortak bir 

amaç veya tehlike onları çok ender birlikler ve ittifaklar kurmaya itiyordu. 

Ortaçağ komünü günümüzde devletin sahip olduğu tüm nitelikleri taşıyordu. 

Ortaçağ kentinin; kale duvarları ile çevrili bir kapalı alanın sığınağında 

yaşayan, ona toplumsal ayrıcalıklı bir kişilik kazandıran, kendine özgü bir yasa, 

hukuk ve yönetim biçimine sahip bir ticaret ve sanayi toplumu olduğunu 

söyleyebiliriz.  

Onbeşinci yüzyılda ticari rekabetler, komünler arasındaki ihtilaflar 

(Onar, 1936: 27) iç düzenlerinin bozulması ve sınıf çatışmaları, komünlerin 

özerkliklerini kaybetmelerine yol açtı. Bu yüzyılda kent içinde değişik gruplar 

arasında bir mücadele yaşanırken, kentle kır arasındaki uçurum da gittikçe 

büyüyordu. Güçlü kentler güçsüz kentlere saldırıyordu. Bütün bu duvarlar 

arasında ve kentler arasında yaşanan mücadeleden kazançlı  çıkan “monarşi” 

oldu (Bumin, 1998: 67). Kesin olmamakla birlikte 1250-1550 yılları arasında 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

143 




Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine” 

komünlerin devlete dönüşüm süreci yaşanmıştır (Wickwar, 1970: 4). Giderek 

güçlenen monarşilerle, kentlerin özgür yurttaşları biraz da kendilerinin 

yardımı ile kurulan güçlü devletlerin uyrukları haline geldiler (Bumin,1998: 

67). Komünler de prensin kentleri halini aldılar.  

1250’lerden sonra, başta kente göçün durması olmak üzere, kilisenin 

komünlere karşı tavır alması ve kralların kent yönetimine karşı oluşları gibi 

pek çok etkenle bu dönüşüm süreci yaşanmıştır. Mutlakiyetçi devlet, feodal 

anarşi ve kentsel anarşiye son vererek düzeni sağlarken, kentler de yeni iktidar 

biçimini yansıtır şekilde yeniden düzenlenmiştir.  

Ortaçağ kenti biçimlenmeye başlayan yeni düzenden farklı olarak, 

hem alanı hem de nüfusu bakımından değişmeye kapalı olarak düşünülmüştü 

(Bumin, 1978: 71). İnsanlar surların arasında her şeyi ile belirlenmiş bir 

dünyada yaşıyorlardı. Bu gelişmeye kapalı toplumsal yapı gibi maddi yapı da, 

yeni düzenin değerleri karşısında eşyanın tabiatına uygun olarak çöktü.  

Özerkliklerini en uzun zaman yaşatmış olan İtalyan komünleri 

onbeşinci yüzyılda İtalya devletinin egemenliği altına girdi. Alman komünleri 

kendi aralarında veya köylüler ya da senyörlerle konfederasyonlar yaparak 

otonomilerini bir süre devam ettirdi ve nihayet onlarda, 16. yüzyılda Alman 

devleti içinde kaynadı ve siyasal otonomisini kaybetti (Onar, 1936: 27) İngiliz 

komünleri, İngiliz devletinin içinde kaynamakla beraber varlığını ve hüviyetini 

kaybetmedi. 16. yüzyıldan itibaren ekonomik ve toplumsal alanda büyük bir 

değişim yaşanmaya başlamıştır. Bu değişim süreci sanayi devrimi olarak ifade 

edilmektedir. Bu değişim ve dönüşüme kaynaklık eden ve bu dönüşümün 

etkisinde biçim değiştiren kentlerin belirleyici niteliği, sanayi kenti olmalarıydı. 

KOMÜNDEN SANAYİ KENTİNE  

Komünlerin güvenlik içinde yaşamak için kıskançlıkla korunan kapısı, 

yükselen monarşilerin engel tanımayan, yayılmak isteyen gücü karşısında 

tutunamadı. (Bumin, 1998: 71) Komünlerin ortadan kalkmasının ardından 16. 

yüzyıl modern devletin siyasal kuramının oluştuğu ve kurulmaya başlandığı 

dönemdir. Modern devletlerin kurulması sürecinde, kentlerde de ortaçağ ko-

mün yönetiminden sanayi kentine doğru bir dönüşüm süreci yaşanmaktaydı.  

Sanayi kenti daha önceki kentlerden farklı olarak sanayi ve ticaret 

merkezidir, idari ve dini işlevini yitirmiştir (Aslanoğlu, 1998: 41). Kentsel 

mekân sanayi öncesi kentlere göre çok geniştir. Yollar genişlemiş yapılar 

yükselmiştir. Konut ve işyeri arasında kesin bir ayrım vardır. Sanayi öncesi 

SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60 

144 



Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

kentin mekan deseninden farklı olarak üst ve orta gelir grubu kent çevresinde 



yerleşmiş, merkez ve konut alanları arasında kalan alanda, geçiş bölgeleri 

ortaya çıkarak belirginleşmiş, alt tabaka ve istenmeyen unsurlar burada yer 

almıştır (Sjoberg, 1967: 229-230). Ekonomik yaşantı çok gelişmiştir. Etkili bir 

öğrenme, ussal çalışma ve standardizasyon vardır. Gelişmiş teknolojiye bağlı 

olarak elde edilen fazla ürün, yarı üretici ve üretici olmayan grupları yaşatmaya 

yeterlidir.  Sanayi toplumu,  toprağı işleyen köylüler ve onlardan sayıca fazla 

olan sanayi ve hizmet sektöründe çalışan kitlelerle, bunların üzerinde kontrol 

gücü bulunan üst tabakadan oluşur (Aslanoğlu, 1998: 42).   

Kent kavramının, nüfus çokluğu, yoğunlaşma, işbölümü vb. özellikler 

bağlamında açıklandığında, gerçek anlamını sanayi devrimi ile bulduğu 

(Kavruk, 2002: 27) söylenebilir. “Şehir kavramının, gelişme, ilerleme, 

ekonomik büyüme ve bütün anlamıyla organize edilmiş bir sosyal hayat 

olarak, toplumun kabul ettiği ve tercih ettiği bir kimlik kazanması, sanayi 

devrimi ile olmuştur. Sanayi devrimi ile birlikte şehirleşme en önemli 

demokratik ve toplumsal hareketlilik odağı olmaya başlamış ve toplum 

yapıları  şehir ağırlığına doğru kaymaya başlamıştır”(Sezal, 1992: 12-13). 

Sanayileşmenin beraberinde getirdiği üretim yöntemleri iş gücünde 

farklılaşma ve uzmanlaşmaya neden olmuştur. Sanayileşmeyle birlikte mali iş 

gücü ve para piyasaları gelişmiştir. Yerel ölçekteki pazarlar yerini geniş 

perspektifle bölgesel, ülkesel ve uluslar arası boyuttaki pazarlara bırakmıştır. 

Sanayi devrimiyle birlikte kentin yapısında, ilişkilerinde, işleyişinde, 

kurumlarında, her alanda tam bir dönüşüm yaşanmıştır.  Şehirleşmenin, 

sanayileşme ile daha belirgin hale geldiği ve hız kazandığı şüphesizdir. Sadece 

şehirleşme sebepleri arasında sayılan “üretim, ulaşım ve tarım tekniklerindeki” 

değişiklikleri düşünmemiz bile bu fikri doğrular (İsbir, 1986: 8). 

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE KENT 

Küreselleşme sürecinde insanoğlu büyük bir dönüşüm yaşamaktadır 

ve bu sürecin zihinsel ve mekânsal dönüşüm merkezi olarak kentler ön plana 

çıkmaktadır. Bu süreçte dünya üzerinde birçok kent özellikle ticaretin 

sağladığı avantajla öne çıkmaya ve uluslararası alanda adı devletlerden daha 

çok anılmaya başlamıştır. Bu da ulus devletin artık yetersiz bir örgütlenme 

olduğu, geleceğin hâkim yönetim mekânlarının kentler olacağı tartışmalarını 

da beraberinde getirmiştir.  

Küreselleşme ile birlikte ulus devlet sınırlarını  aşan ilişkiler ağının 

ortaya çıkması kentlerin konumlarında önemli değişikliklere yol açmıştır 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

145 




Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine” 

(Keyder, 1993: 91). Bu gelişmelerin sonucunda eskiden ulus-devletler aracılığı 

ile gerçekleştirilen sermaye, mal, hizmet ve bilgi akışları artık kentler aracılığı 

ile gerçekleştirilmeye başlamıştır. Günümüzde dünyada sermaye, mal ve bilgi 

akışına yön veren belirli büyük kentler (Tokyo, Londra, Newyork, İstanbul 

vb.) söz konusudur. Bu kentlerde verilen kararlar dünya ekonomisine ve 

dolaylı olarak siyasal yapısına yön vermektedir. 

Küreselleşme, ülkeler arasındaki fiziksel ve ekonomik sınırları 

önemsizleştirerek, ülkelerin ekonomik egemenliklerini törpülerken, küresel 

ekonomik sistemin temel birimlerini giderek kentler oluşturmaktadır (Topal, 

Akyazı, 1997: 13). Günümüzde artık kentler güçlerini ülkelerden değil ülkeler 

güçlerini kentlerden almaktadırlar. Bölgesindeki diğer üretim merkezleri ile 

ticaret yapma imkânına sahip olan ve üretim yelpazesini genişletip 

girişimcisinin önündeki engelleri kaldırabilen kentler küresel rekabet güçlerini 

ve ekonomik ağırlıklarını artırabilmektedirler (Kozlu, 1994: 293). Son yıllarda 

çok sayıda faktör kentleri ve kent ekonomisinin yeniden ortaya çıkışını 

yönlendirmektedir. Bu faktörler; küresel ekonomik yeniden yapılanma, bazı 

ulus-devletlerde ekonomik ve politik desantralizasyon, geleneksel bölgesel 

kalkınma politikalarının başarısızlığa uğraması ve küresel ekonomide kentler 

arasında artan rekabettir. Bunlar arasında kentleri etkileyen en önemli faktör 

ekonomide, üretimde ve üretimin coğrafyasında derin dönüşümler oluşturan 

küresel yeniden yapılanma ve bilgi ekonomisine geçiştir. Bu süreçte kentler 

bilginin üretildiği ve tüketildiği mekanlar olarak etkinlik göstermektedir. 

Bilginin, hammaddelerin, mal ve hizmetlerin artan bir şekilde uluslar 

arası dolaşım ve paylaşıma girmesi ile belirginleşen, teknoloji ve iletişimde 

meydana gelen büyük ilerlemelerin yönlendirdiği süreç günümüzde 

küreselleşme olarak ifade edilmektedir. Bu süreçte toplumsal, ekonomik, 

siyasal ve yönetsel alanlar gibi birçok alanda bir dönüşüm süreci 

yaşanmaktadır. Bu dönüşümün en iyi gözlemlenebildiği mekânlardan biri 

kentlerdir. Küreselleşme ile beraber yaşanan dönüşüm sürecinde bazı 

kentlerin önemi günümüzde giderek artmaktadır. Bilgi çağında 

bulunduğumuz 21. yüzyılda bu kentler toplumsal değişimin ve küresel 

ekonominin beşiği olma özellikleri ile ön plana çıkmaktadır.  

Küresel sermayenin ve üretimin yeniden örgütlendiği küreselleşme 

sürecinde, sahip oldukları ayrıcalıklarıyla bazı kentler diğer kentlere göre daha 

önemli hale gelmiştir. Bu ayrıcalıklı kentlere yönelik ilk çalışma J. Friedman ve 

G. Wolf tarafından yapılmıştır. Friedman ve Wolf konuyu “Dünya Sistem 

Analizi” çerçevesinde ele almışlardır. Daha sonraki çalışmalarında Friedman, 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60 

146 


Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

dünya ölçeğinde ön plana çıkan kentlere “world city” yani dünya kenti adını 



vermiştir. Friedman dünya kenti kavramını: 

a- Farklı piyasalar ve üretim faaliyetleri için önemli kavşak noktaları, 

b- Uluslar arası sermayenin toplandığı merkezler, 

c- Global finans piyasalarının, ulaşım ve iletişim faaliyetlerinin 

yoğunlaştığı alanlar, 

d- İç ve dış göç akımlarının başlıca hedefi olan merkezler (Short, 1999: 

53) olarak tanımlamaktadır. Friedman’ın tanımından yola çıkarak dünya kenti, 

uluslararası sermaye hareketleri için kilit öneme sahip yerler olarak tanımla-

nabilir. Bu kentler dünya ekonomik ve siyasal gelişimine yön veren kentlerdir. 

Küreselleşme süreci ile birlikte kentlerin dünya haritasındaki konum-

larını belirleyen ilişkiler hızla değişmiş, bazı kentler yükselirken bazıları da 

hızlı bir düşüş sürecine girmiştir. Bu süreç kentlerin gelişimini belirleyen 

dinamikler açısından da bir dizi değişikliğe yol açmıştır. Küresel dünya için 

vazgeçilmez olan uluslar arası mal, hizmet ve sermaye hareketliliğinde kontrol 

ve komuta merkezlerini barındıran, uluslar arası sermayenin dünya çapında 

dolaşımına yön veren kentler ön plana çıkmıştır. Bu süreçte kentler üretim 

merkezi olma işlevlerinden sıyrılmışlar ve sanayi, kenti tanımlayan temel öğe 

olma niteliğini yitirmiştir. Artık günümüz kentlerini tanımlayan temel faktör, 

sundukları hizmet, iletişim, haberleşme, vb. olanaklardır. Diğer yandan 

küreselleşme, kentler arası rekabeti hızlandırmış ve kentler yepyeni ekonomik, 

politik ve kültürel roller yüklenmiştir (Işık, 1999: 166). Günümüzde artık 

ülkeler kentleri aracılığıyla birbirleriyle rekabet etmektedirler. Bankacılık, 

ticaret ve ulaşım gibi alanlarda ulusal ve uluslar arası sistemle bütünleşmiş 

kentlere sahip olan ülkeler bu rekabette avantajlı konuma geçmektedirler 

(Topal, 1997: 5). Günümüzde uluslar arası sermayeye ihtiyaç duyduğu türde 

hizmetleri sunabilen kentler dünya kenti olarak adlandırılmakta ve bu kentler 

uluslar arası sermayenin desteği ile hızla yükselmekte, bu sürecin dışında kalan 

kentler de dışlanmaktadır. Bu kentler hızla taşra konumuna itilmektedir.  

Bütün bu gelişmeler ışığında, kentler ve küreselleşme süreci arasındaki 

etkileşim, yeni bakış açılarını gündeme getirmektedir. Kentin dünya ekonomi-

sine eklemlenme biçimi ve bu süreçteki mekânsal fonksiyonlar, kentte oluşan 

yapısal değişiklikleri etkilemektedir. Bu süreçte küresel sermayeyi çekebilecek 

altyapıya sahip olan kentler giderek dünya kenti hiyerarşisinde yerlerini almaya 

başlamışlardır. Dünya kentleri, uluslar arası göç konusunda odak noktaları 

olarak öne çıkmaktadırlar. Kentler artık günümüzde ekonomisiyle, kültürüyle, 

SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

147 




Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine” 

sosyal ve siyasal yapılanmasıyla ön plana çıkan birimler olmuşlardır 

(Aslanoğlu, 1998: 142).   

SONUÇ 

Kentler, tarihsel süreçte insanların çeşitli gereksinimlerinin ürünü 

olarak sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme sürecinde hem insanlığın 

birikiminin gelecek kuşaklara taşıyıcısı, hem de taşıdığı uygarlık birikimi ile 

insanoğlunun geleceğini  şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. 

Bu nedenle uygarlığın doğuşu ile kentlerin ortaya çıkması arasında bir 

paralellik olduğu ifade edilmektedir. 

Günümüzde kentler insanlık tarihinde önemli bir dönüşüme daha 

katkıda bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz küreselleşme sürecinin taşıyıcısı 

ve belirleyicisi, dünya üzerindeki kentsel yerleşimlerdir. Bu süreçte yerel 

birimler olarak kentler önemli işlevler yüklenmektedir. Özellikle büyük 

kentler bu süreçte önemli değişim ve dönüşüm mekânları haline gelmiştir. 

Teknoloji ve iletişimde yaşanan baş döndürücü gelişmelerin sonucu 

olan küreselleşme ile birlikte ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel bir 

dönüşüm yaşanmaktadır. Bu dönüşüm sürecinde bir yandan ulus üstü kavram 

ve kurumlara vurgu yapılarak dünyanın bir “küresel köye” dönüşeceği ifade 

edilmekte, diğer taraftan yerel kültürlere, değerlere, hak ve özgürlüklere vurgu 

yapılmaktadır. Bu bir yandan uluslar arası kuruluşları, bölgesel ekonomik ve 

siyasi birlikleri (AB gibi) ve büyük sermaye şirketlerini ön plana çıkartırken, 

diğer taraftan yerelliğe yapılan vurgu sonucu yerel kültürleri, etnik kimlikleri, 

farklılık algılarını ortaya çıkaran bu süreçte özellikle bazı büyük ve ticarete 

uygun kentler devletlerden daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır. Dolayısı 

ile günümüz dünya ekonomik ve siyasal sistemini yönlendiren temel birimler 

kentlerdir. Dünyanın belli başlı kentlerinde alınan kararlar, tüm dünyayı 

etkilemektedir. 

Günümüzde dünya ekonomisini ve siyasetini yönlendiren küreselleş-

me, kentlerin anlamlarını ve işlevlerini de dönüşüme uğratmakta, kentler artık 

ulus devletlerin mülki sınırlarını  aşan etkilere sahip kararların alındığı 

mekanlar olarak ön plana çıkmaktadır. Bu süreçte kentlerin anlam ve önemini 

kaybetmeyeceğini, hatta etkinliklerini daha da artıracaklarını ifade edebiliriz. 

Ancak kentlerin bu etkisi karşısında özellikle ulus devlet yapılanmasının 

ortadan kalkacağını söylemek yanlış olacaktır. Bu süreçte ulus devleti ifade 

eden kavramlarda aşınma yaşanacak, fakat ulus devlet yapıları dönüşüme 

uğrayarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60 

148 


Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

KAYNAKÇA 

AĞAOĞULLARI, Mehmet AliKent Devletinden İmparatorluğa,  İmge 

Yayınevi, Ankara, 1994 

ARİSTOTELES, Politika, (Çev. Mete Tuncay), İstanbul, 1975 

ASLANOĞLU, Rana, Kent Kimlik ve Küreselleşme, Asa Kitabevi, Bursa, 

1998 

BERKTAY, Halil, Kabileden Feodalizme, İstanbul, 1983 



BENEVOLO, Leonardo,”Eskiçağ Dünyasında Kentin Ortaya Çıkışı” 

Avrupa Tarihinde Kentler, Afa Yayınları, İstanbul, 1995 

BUMİN, Kürşat, Demokrasi Arayışında Kent, İz Yayıncılık, İstanbul, 1998 

BLONC, Marc, Feodal Toplum,(Çev.) Mehmet Ali Kılıçbay, Ankara, 1983 

GÖRMEZ, Kemal, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara, 

1997 


GÖRMEZ, Kemal, Şehir ve İnsan, MEB Yayını, İstanbul, 1991 

HATT, Paul ve REİSS, Albert, “Kentsel Yerleşimlerin Tarihi”, 20.Yüzyıl 

Kenti, (Der. ve Çev. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Yayınevi, 

Ankara, 2002 

HUBERMAN, Leo, Feodal Toplumdan 20. Yüzyıla, (Çev. Murat Belge), 

İstanbul, 2003 GÖRMEZ, Kemal, Şehir ve İnsan, MEB Yayını, 

İstanbul, 1991 

KAVRUK, Hikmet, Anakente Bakış, Türkiye’de Anakent Belediyeciliği 



ve Kent Hizmetlerinin Yönetimi, Hizmet-İş, Ankara, 2002 

KELEŞ, Ruşen, Kentleşme Politikası, Ankara, 1998 

KEYDER, Çağlar, Ulusal Kalkınmacılığın İflası, Metis Yayınları,1993 

KILIÇBAY, Mehmet Ali, Şehirler ve Kentler, Gece Yayınları, Ankara, 1993 

KOZLU, Cem, Türkiye Mucizesi İçin Vizyon Arayışları ve Asya 

Modelleri, İş Bankası Yayınları, No: 335, Ankara, 1994 

İSBİR, Eyüp G., Şehirleşme ve Meseleleri, Ocak Yayınları,Ankara,1986 

IŞIK, Oğuz,  Kenti Düşünmek, Kent Üzerine Düşünmek, Toplum ve 

Bilim, Mayıs- Haziran 1999, Cilt: 14, Sayı: 3 



SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

149 




Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine” 

LİEBESCHUETZ, Wolfang, “Antik Kentin Sonu” (Edit.) John Rich, Geç 

Antik Çağda Kent, (Çev. Suna ve Ertuğrul Güven), Homer Kitabevi, 

İstanbul, 1999 

MORRİS,  İan, “Kent ve Devlet Olarak Erken Polis”, Antik Dünyada 

Kırsal Ve Kent, (Edit.) John Rich, (Çev. Lale Özgenel), Homer 

Kitapevi, İstanbul, 2000 

McNEİLL, William, Dünya Tarihi, (Çev. Alâeddin Şenel),  İmge Yayınevi, 

Ankara, 2001 

OKANDAN, Recai Galip, Umumi Amme Hukuku Dersleri

İstanbul,1959 

ONAR, Sıdık Sami, “Komünlerin Hukuki Otonomisi” Komün Bilgisinin 

Esas Meseleleri (Edit. F. Neumark), İstanbul,1936 

ORTAYLI,  İlber,  Tanzimat’tan Cumhuriyete Yerel Yönetim Geleneği

Hil Yayınları, İstanbul, 1985 

PLATON, Devlet, (Çev. Serdar Taşcı ve Neval Akbıyık), Metropol Yayınları, 

Ankara, 2003 

PİRENNE, Henri, Ortaçağ Kentleri,(Çev. Şadan Karadeniz), İstanbul, 1994 

PİRENNE, Henri, Ortaçağ Avrupa’sının Ekonomik ve Sosyal Tarihi 

(Çev. Uğur Kocabaşoğlu), İstanbul, 1983 

PERRİNG, Dominic, “Roma Kentlerinde Mekânsal Organizasyon ve 

Toplumsal Değişim” Antik Dünyada Kırsal ve Kent, (Edit. John 

Rich, Çev. Lale Özgenel), Homer Kitapevi, İstanbul, 2000 

SEZAL, İhsan, Şehirleşme, İstanbul, 1992 

SJOBERG, Gioden, The Preindustrial City-Past And Present,1965 

SJOBERG, Gioden,”Cities in Developing and Indutrial Societies a 

Crosscultural Analysis”, Hause, Schnore (Ed.) The Study Of 

Urbanisation, 1967 

SOYSAL, Mümtaz, Siyasal Düşünceler ve Rejimler, Ankara, 1973 

SHORT, John R., Globalization And The City, Newyork, Longman, 1999 

TÜRK DİL KURUMU, Kent Bilim Sözlüğü, Ankara, 1998 

TUNCAY, Mete, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara, 1986 

TOPAL, Kadir, AKYAZI, Haydar, “Yeni Küresel Ekonomik Sistem ve 

Ulusal Kalkınmada Kentlerin Önemi”, ÇYY, Cilt: 6, Sayı:4, Ekim 

1997 


SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60 

150 


Küreselleşme Sürecinde Kent “Antik Site’den Dünya Kentine”

 

WİCKWAR, Hardy, The Political Theory of Local Goverment, Üniversity 



of South Corolina Press,1970 

WİRTH, Louis, “Bir Yaşam Biçimi Olarak Kentlileşme” 20. Yüzyıl Kenti, 

(Der. ve Çev. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Yayınevi, Ankara, 

2002 


WİCHKAM,C., Early Medieval İtaly, London, 1981 

WYCHERLEY, R. E., Antik Çağda Kentler Nasıl Kuruldu?, (Çev. Nur 

Nirven), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 1994 

WEBER, Max, Şehir, (Çev. Musa Ceylan), Bakış Yayınları, İstanbul, 2003 

YÖRÜKAN, Ayla, Şehir Sosyolojisinin ve İnsan Ekolojisinin Teorik 

Temelleri, Nobel Yayınları, Ankara, 2006. 

SAYIŞTAY DERGİSİ ● SAYI: 60

 

151 



Yüklə 152,1 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə